SORULARI CEVAPLAYAN : Hayrani ILGAR
SORU : Siz Türkçüler,Milliyetçiliği ırk'a mı dayandırıyorsunuz ?
CEVAP: Bütü Türkçü'lerin benim gibi düşündüğü inancındayım. Evet,ben milliyetçiliğin dayandığı temelin ırkçılık olduğu görüşündeyim. Hani kültür milliyetçiliği gibi milliyetçilikten bahsedilir ya, bence bu görüşler sağlam ve gerçekçi temellere dayanmayan görüşlerdir. Çünkü, milliyetçilik kavramının ana kaynağı,çıkış yeri kültür falan değil; doğrudan doğruya millet'tir. Milleti meydana getiren faktörlerin başında da ırk gelir. Ana kaynak olmasa da kültürün birlik yaratmada önemli rolü olduğunu kabul ediyorum.
SORU : İyi amma,meselâ Amerika'da ırk birliğinden bahsedilemez ama,Amerika Milleti'nden pek âla bahsedilebiliniyor.
CEVAP: Amerika'da ırk birliğinden bahsedilemeyeceği doğrudur.Çünkü Amerika, Avrupa çorbası adı verilebilecek şekilde karışıktır. Amerika'da yaşayan ve kendisinin bir Amerikalı olduğunu söyleyen bir kimseye,soyu sorulduğu zaman ,meselâ " Annem İngiliz babam Fransız…" diyebildiğine göre bu insan nasıl olur da"Ben Amerikalıyım.." diyebilir ; bunu anlamak gerçekten zor.Böyle bir kişi olsa olsa Amerikan vatandaşıdır,hepsi o kadar. Kim bilir Amerika'nın bu günkü anormal politikasına,yaşantısına bakılırsa bunun sebebinin bu ırklar çorbasından ileriye geliyor denebilir.
SORU : Peki…Bırakalım başka milletleri de Türkiye'den bahsedelim…Türkiye'de çeşitli ırktan insanlar yaşıyor. Siz millî birliğimizi ırka dayandırırsanız,bu görüşünüz bölücülük olmaz mı ?
CEVAP : Hayır,neden bölücülük olsun ? Türkiye'de yaşayan Kürt, Kürdüm ; Çerkez Çerkezim; Yahudi Yahudiyim ; Ermeni Ermeniyim diyebiliyor mu ? Diyebiliyor ve buna kimse ses çıkarmıyor,çıkaramaz da ; çünkü bunlar gerçeği söylüyorlar. Burada görüleceği gibi bir millet topluluğunun içinde tabii olarak o milletin ırkından olmayan azınlıklar bulunmaktadır… Ama bu oluşuma rağmen bizim toplumumuzda çoğunluk ve devletimizin adı,bayrağımızın simgesi,istiklâl marşımızdaki ifadeleri neyi temsil ediyorsa,bu millette birliği oluşturan değerlerin ana temeli odur ; yâni Türk ırkıdır…Bakın,burada bir hususu belirtmek gerekiyor. Bu oluşum gerçeğin ifadesidir ama, bu oluşuma bakarak azınlıkların memleket yönetiminde,onların hak ve hukuklarında,adaletin dağıtımında Türkler'den daha geride oldukları ve olması gerektiği asla düşünülemez…Bu azınlıklar bir Türk gibi vatan ve devlete bağlı ise, Türk'ün yaptığı görevleri eksiksiz yerine getiriyorlarsa biz onları neden aşağılayalım?.. Tek bir örnek vereyim : Dışişleri Bakanlığı yapmış, ama soy olarak Kürt olan bir siyaset adamımız var.O'nu Türk'ten ayrı saymak imkânsızdır,haksızlıktır,insafsızlıktır
Ama…Bu azınlıklardan bazıları benim yasalarımı dinlemezse,Türklüğe hakaret ederse,vatanımdan toprak koparmak isterse, bu istedikleri olmadı diye silaha sarılıp beni öldürmeye kalkarsa ; işte bölücülük yapan da, tehlikeli olan da bunlardır…
SORU : Ülkemizde bir karışıklık,bir huzursuzluk var gibi. Böyle bir zamanda bu Türkçülük konusunun ortaya atılmasının ne yararı var ?
CEVAP : Bu nasıl soru Allahaşkına ?..Türkçülük, milletimizin millî şuurla hareket etmesinde, Türk'e yararlı yolda olmasında ve yararlı biçimde düşünmesinde rol oynayan temel düşüncelerdendir. Toplumumuzun çoğunluğu bu fikre sahip olsaydı,işyerlerindeki şu yabancı adlar furyası görülür müydü ; çocuklarımıza ne olduğu belirsiz adlar konur muydu ; kurulacak dernek gibi cemiyetlerin adlarına "Türk" kelimesinin konulması yasaklanır mıydı ? Giyim- kuşamdaki çarpıklık ve rezilâne çıplaklık moda olur muydu ?.. Bu soruları uzatmaya gerek yok sanırım…Türkçü, bunları yapmayan ve kabul etmeyen kimsedir…
SORU : "Milliyetçilik" sözü daha çok kişi tarafından anlaşıldığı halde ,siz neden "Türkçülük" kavramından söz ediyorsunuz ? Yâni,sizler milliyetçi değil misiniz ?
CEVAP : Aslında bu iki kavram aynı manadadır. Ama, bir süredir "milliyetçilik" kavramı öylesine bozuldu,öylesine saptırıldı ki ; bu iki kavramı ayırmak mecburiyeti doğdu…Bakıyorsunuz,aslında milliyetçi olmadığı halde,sırf bu kelimenin arkasına sığınarak taraftar toplamak ve kendisini beğendirmek yoluna sapanlar çoğaldı. Şöyle ki,temelde bizim anladığımız manadaki milliyetçiliğe karşı olan solcusu da,aşırı dincisi de "milliyetçiyim…" demeye başladılar. İşte bu yüzdendir ki biz, Türkçülük kavramının daha isabetli olduğu inancındayız.
SORU : Peki,Türkçülük fikrinin gerçekten gelişeceğine inanıyor musunuz ?..
CEVAP: İnanmadığı fikrin arkasından gidilir mi hiç?.. Bence Türkçülük,her geçen gün daha iyi anlaşılıyor,tutuluyor ve güçleniyor. Birilerinin ikide bir "Biz,ırka dayalı
Milliyetçiliğe karşıyız…" diye konuşması boşuna mı sanıyorsunuz ?..
SORU : Son bir soru : Türkçülük fikri siyasi alana taşınmadan,nasıl başarıya ulaşacağınızı düşünüyorsunuz ?..
CEVAP : Bu soru çok önemli… Adında Türkçü kelimesi olan bir parti kuramazsınız;kanunen yasak… O halde,bu işe dernek kurmakla da başlamak yararsızdır.Çünkü biz,45 yıl önce,1960 dan sonra parti değil,dernek kurmanın yararlı olacağını düşündük ve öyle yaptık. Öyle yaptıkta ne oldu ?..Bu günkü duruma düştük,yâni yerimizde saydık sayılır. Amma,ülkenin ve toplumun artık tahammülü,bekleme gücü kalmadı…Bu günkü gençlik "Türkçülük !..Türkçülük.." diye feryat ediyor.
Türkçülük fikrine bağlı gençlik dönemini aşmış elemanlarımız da var,hem de oldukça kalabalık. Bunların biran önce,öncülük ederek meseleye el atmaları gerekiyor artık !.. İnternetin köylerimize,evlerimize iyice girdiği dikkate alınarak derhal harekete geçme zamanı gelmiştir…Birlik olmaya şiddetle ihtiyacımız var!..
SORU : 6.6.2006 Tarihli Zaman Gazetesi'nde Türkçülerin sembolü kabul edilen kurt'tan bahseden bir makale vardı,gördünüz mü bilemem. Gördünüzse bu konuda neler söylemek istersiniz ?
CEVAP : Yazıyı gördüm ve okudum. Söylenecek söz çok ama,ben kısaca değinmekle yetineceğim. Zira,solun,daha doğrusu komünistlerin iyice azgınlaştığı 1965-1970 yıllarında da aynı kafa yapısına sahip kimseler Türkçüler'e ve Türkçülüğe o kadar yoğun bir şekilde saldırıyorlardı ki, bu gibilerle mücadele etmekten bıkkınlık gelmişti. Sözünü ettiğin makalenin sahibi her halde o günlerde yazılanlardan daha yeni yeni ilham almış (prof olduğuna bakmayın) toy birisi ki,ortada hiçbir sebep yokken bu saldırı yazısını yazmak gereğini duymuş. Ortada hiçbir sebep yokken sözümü geri alıyorum ; ortada sebep var. Bu sebep te bir tane değil…
Sözünü ettiğim yıllarda,komünistler o kadar azgınlaşmışlardı ki,milli fikre bağlı gençler kelle koltukta bunlarla mücadele etmeselerdi,hevesleri kursaklarında kalmayacak ülkeyi daha o günlerde kızıl kana bulayacaklardı… İşte böyle günlerde, bu prof. gibi kafaya sahip Çerkez Ali Fuat Başgil ,Nurettin Topçu gibileri ile yandaşları komünizmle kolkola imişcesine bizlere saldırıyorlardı. O günlerde,bizler Türklük ile dini bir arada gören kimseler olduğumuz için onlarla mücadele etmek değil,yollarının yanlış olduğunu münasip bir dille anlatmaya çalışıyor,ayrılık yaratmanın tehlikelerinden bahsetmekle yetiniyorduk. Bu düşüncelerle o yıllarda ben " Davetiye" adında bir kitap yayınlayarak bize katılmaları için davette bulunmuştum. Hiç yararı olmamış demek. Bu gün inanıyorum ki,olmaz da…
Yazısında Türkiye'de bulunan toplumun asla Türk olmadıklarını belirten yazar,kendisinin Türk olmadığını ortaya koymuş oluyor ve Türk olmadığını haykırmak gereğini hissetmiş oluyor…Yazar yanlış değil düpedüz yalan söylüyor,gerçekleri görmezlikten geliyor.Yazısında "Türklerde kurt,hiçbir zaman sembol olmamıştır" diyor. Halbuki Köktürk Devleti'nin ve GagauzTürkleri'nin bayraklarındaki sembol kurttur. Tarih bilgisinin engin olduğunu bildiğimiz Atatürk, Cumhuriyetin ilk yıllarında çıkarılan paraların ve posta pullarının üzerine kurt resmi koydurmuştur. Ne yapalım ki, bu yolda olanlar aynı zamanda Atatürk'e alerji duyduklarından olacak bu belgeleri görmezlikten gelirler.
Yazısında ne diyor bu prof. "Türkler Anadolu'da hiçbir zaman çoğunlukta olmadılar". diyor. Yâni,1965-1970 yıllarında komünistlerle aynı paralelde olanlar gibi şimdikiler de Kürt fikirdaşları ile elele oluyorlar…
Bu yazısında prof. " Kimse damarındaki asil kan ile dünyaya gelmez." diyor. Bunu diyor da açıkça " İnsanlar dünyaya Müslüman olarak gelir." demiyor ama, böyle düşündüklerini ve bunu açıkça,övünerek söylediklerini,yazdıklarını biliyoruz. Hiç kusura bakmasınlar,bu iddialarında da gerçekçi değillerdir. Bizce bir insan dünyaya fikri yapısıyla değil,bedeni ve ırki yapısı ile gelir. Ona hangi dini seçeceğini aile ve çevre empoze eder. Bu yüzdendir ki, Hıristiyan toplumunda dünyaya gelen çocuk Hıristiyan, Müslüman toplumunda dünyaya gelen çocuk da Müslüman olur.
Sözlerimin başında bu konuya kısaca değineceğimi söylemiştim. Prof un yazısı o kadar mantık dışı, o kadar Türklüğe hakaretlerle dolu ki,insan neresini ele alacağını kestiremiyor. Bu yüzden konuyu uzatmak istemiyorum. Zira, bu gibilerin kafasına gerçeklerin sokulmasının mümkün olmadığı anlaşılıyor. Öyle olmasaydı, bu günün bir profesörü kırk yıl önceki fikjirdaşlarının yolunu şuursuzca,tarih biliminin ışığından nasip almamış bir düşünceyle takip eder miydi ?..
Yok dostum , yok… Biz ne çekiyorsak ya gerçekten Türk olmayanlardan ve yahut kendini Türk olduğuna inanmayanlardan, Türklük şuurundan nasip almamışlardan çekiyoruz !..
SORU : Sözünü ettiğimiz yazının bir yerinde şöyle bir ifade var : "Kan esasına dayanan ırkçılık,ülkeyi bölecek en ciddi tehlikelerden biridir. Bu yüzden ırkçılık ya kökü dışarıda bir ihanet, ya da su katılmamış bir ahmaklıktır." Sizce bu ifade ağır bir suçlama değil mi ?
CEVAP : Bak, bu ifadenin altında da Atatürk düşmanlığı var. Atatürk Türk Devletinin. Türkçülük temelleri üzerine kurulduğunu belirtmişti. Türkçülük felsefesinde ise ırk görüşünü inkâr etmek yoktur. Bunlar inkâr ettikleri bir yana bunu bir ihanet olarak gördükleri dikkate alınırsa Atatürk'e neden düşman oldukları daha iyi anlaşılır.
Ben derim ki, bu konuyu uzatmaya gerek yoktur ; açık ve kesin olan şudur : Bu memlekete soyları,Türklükleri ile bağlı olmayanlar ; bahsi geçen yazının bir yerinde de açıkça belirtildiği gibi yalnız ve yalnız dinleri ile bağlı olanlardan gerçekçi,mantıklı ve ülkeye yararlı bir fikir ve düşünce beklenmemelidir. Yâni asıl ihanet içinde olan bu ahmaklardır !..