Türkiyenin önünde tonlarca sorun var. Şu an için, kürt sorunu taze olduğundan, hep kürt sorunu göz önüne geliyor, diğer sorunların neler olduğunu çoğumuz aklımıza bile getirmiyoruz.
Çok kolay olmasa da, kürt meselesi, öyle ya da böyle bir noktaya vardırılacaktır.
Bu kürt sorununun çözülmemesi Türkiyeyi, kelimenin tam manasıyla dar bir viraja sokmuştur.
Şimdi Türkiye bir dönüm noktasıyla karşı karşıyadır. Şayet bu dönüm noktasını geçici çözümlerle, pansuman tedavisi anlayışıyla, geçiştirmeye çalışırsa, çok yakın bir gelecekte Türkiye, kader noktasına gelecektir.
Türk tarihinde sayısız dönüm ve kader noktaları vardır.
Dönüm noktaları akıllı politikaların kararlılıkla uygulanmasıyla atlatılabilirken, kader noktasının şartları çok daha değişik ve zordur.
Dönüm noktalarının bir rövanşının olma ihtimaline karşın, kader noktalarının rövanşı yoktur. Kader noktasında tek bir şans vardır ve sonuç: ya hep ya hiç keskinliğinde şekillenmektedir.
Başbuğ Atamızın önderliğindeki Milli Kurtuluş Mücadelemiz Türklüğün kader noktasıydı.
Bu mücadelenin kader noktası olduğunu görüp bilen o büyük ve kutlu insanlar "Ya İstiklal Ya Ölüm" parolasıyla yeniden var olabilmek uğruna, tamamen yok olabilmeyi göze almışlardı.
Başbuğ Atamızdan sonra geçen zaman diliminde Türk Milleti, bir çok defa dönüm noktalarıyla karşılaşmış ve maalesef ruhsuz iktidarlar sebebiyle, hemen hepsi fiyaskoyla sonuçlanmıştır.
Yaşanan her yeni dönüm noktası, önceki sorunların birikmesiyle büyüyerek süregelmiş ve şu an itibariyle kader noktasına ramak kalan son dönüm noktası olarak, karşımıza dikilmiştir.
Bu büyük sorunu mevcut iktidarın çözmeye ne niyeti , ne gücü ve ne de cesareti vardır. Bu sorun ancak milli mutabakatla halledilecek bir boyuta ulaşmıştır.
Sivil ve askeri baskılarla, korkak ve işbirlikçi iktidar istifaya zorlanıp, parlemento içinden ve dışından sivil ve asker karışımı bir milli mutabakat hükümeti kurulmasıyla, bu bela, ancak defedilebilir.
Demek ki Türkiyenin, şu an içinde bulunduğu şartlarda, sorunlarımızı halledememek sorunu olan, iktidarı bertaraf ederek Milli Mutabakat Hükümeti kurmak gibi bir ihtiyacı vardır.
İktidarda olması başlıbaşına bir sorun olan ve bekleşen sorunları çözmekten uzak kadroların alaşağı edilmesiyle, işe koyulmak gerekmektedir. O zaman Türkiye bu keskin ve dar virajı rahalıkla alabilecek, muhtemel kader noktalarıyla karşılaşmaktan da emin olacaktır.
Milli meselelerin çözümü ve milli ülkülerin gerçekleşmesi ancak Milli İktidarlarla mümkün olabilmektedir.
Kurulacak milli mutabakat hükümeti aynı zamanda milli iktidarları oluşturacak yolu da açmak gibi, çok önemli işlevleri yerine getirecektir.
Yani özetle milli mutabakat iktidarları iç ve dış siyasette, yapısal değişikliklerin ön hazırlığı niteliğinde, bir takım tamirat, tadilat ve revizyonlara gidebilecek işlevlere sahip olacaktır.
Kanaatimce kürt sorunu, basiretsizliğin beslediği boşluklardan hayat bularak, bu noktalara kadar gelmiştir.
Önünde duran kürt sorununu halledemeyen Türkiyenin ,yarınlarının ne olacağı belirsiz olduğundan, sair sorunları ele almaya gerek bile dumuyorum.
Son söz olarak sorun;
Basiretsiz, işbirlikçi ve korkak iktidar,
Çözüm ise:
Topyekun milleti kuşatan, Milli Mutabakat İktidarıdır.
Ne Mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana...
Saygılarımla.
Çağrıbey