Gönderen Konu: TAKSİM OLAYLARI ve SON GELİŞMELERE DAİR GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİNDEN AÇIKLAMA  (Okunma sayısı 51759 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2315
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
TAKSİM OLAYLARI ve SON GELİŞMELERE DAİR GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİNDEN AÇIKLAMA - 1

Dünden beri başta İstanbul olmak üzere, iktidarın bazı uygulamaları bahane edilerek, ülkemizin bir çok şehrinde devlete karşı kalkışma denemeleri olarak niteleyeceğimiz türden toplu gösteriler ve yer yer de güvenlik kuvvetleriyle çatışmalar yaşanmaktadır.
Ülke dahilinde yaşanan bu olaylar dış basında, daha önceki zamanlarda Arap ülkelerinde cereyan eden olayların sanki Türkiye'deki devamcısı ve benzeriymiş şeklinde verilerek Türkiye'de devlete karşı bir halk ayaklanması olduğu yalanı yayılıp gerçek dışı bilgilendirmelerle insanlarımız kanun dışı eylemler yapmaya sevk edilerek; ülkemizi belirsizliğe, kargaşaya ve bunların doğal sonucu olarak da  çatışmalara sürüklemek istemektedirler.
Türkçülüğün kurumsal ve resmi tek temsilcisi olan Gökbörü Türkçüler Derneği olarak belli odaklarca çıkartılan ve dış basın tarafından da alevlendirilerek büyütülmek istenen kargaşalarla varılmak istenen sonucun kesinlikle Türk Milletinin ve Türk Devletinin zararına olacağı inancındayız.
Her şeyden evvel bilinmelidir ki bu kargaşaları çıkartanlar ve sanki bütün ülkede isyanlar başlamış gibi yalan haberlerler yayarak  alevlendiren dış odaklar hiç bir surette Türk Milletinin yararına bir iş yapmamışlar ve yapmayacaklardır.
Kullanılan yöntem anarşizmdir. Söylemler ulusalcılık ambalajıyla örtülmüş marksist söylemlerdir.
Bu eylemlerin odağında kim vardır, amaçları nedir bilinmemektedir.
Türk Milletinin AKP iktidarına karşı duyduğu kızgınlığı anarşizm olarak kitleselleştirerek milletimizi ve ülkemizi kaosa ve çıkmaza sürekleyen bu ve benzeri girişimlerden derneğimiz mensuplarının ve diğer bütün Türkçülerin uzak durmaları Türkçülüğün "Türk Milletini ve Türk Devletini yaşatma ülküsünün" gereğidir.
AKP iktidarına karşı olmak başka şeydir, AKP'yi bahane ederek Türk Milletini ve Türk Devletini zaafa uğratacak işler yapmak başka şeydir.
Bu nedenle milli duyarlılık sahibi herkesin bu tür belirsizliklere karşı dikkatli ve uyanık olmaları gerekir.
Özellikle genç Türkçü kardeşlerime öğüdüm: Görüntünün ve söylemlerin, ruhu okşayan, aldatıcılığına kanmayın!
AKP iktidarına karşı çıkılıyormuş süsü verilerek sergilenen olayların arkasında Türk Milletinin ve Türk Devletinin açık ve gizli düşmanları vardır.
Türkçülüğün değişmez anlayışı gereği biz kanunlar ve hukuk çerçevesinde her türlü meşru hakkımızı kullanarak Türklüğün düşmanlarına karşı mücadelemizi sürdüreceğiz.
Türkçülük Türk Devletini korumak ve yaşatmakla yükümlüdür.
Türkçülük, Türk Milletini ve Devletini belirsizliğe sürükleyecek her türlü girişimden uzak durmayı emreder.
Yağmurdan kaçarken doluya tutulma olasılığının, her zaman, olduğunu unutmamak gerekir.
Türk Askeri, AKP'nin değil, Türk Milletinin askeridir.
Türk Polisi, AKP nin değil, Türk Milletinin polisidir.
"AKP'nin polisi", "AKP'nin askeri" şeklindeki söylemler; AKP'ye duyulan öfkeyi istismar ederek kitleleri asker ve polise karşı kışkırtmayı ve asker ve polisle silahlı olarak çatışmayı amaçlayan, marksist anarşliğin öteden beri kullanageldiği bayat numaralardandır.

Türkçülük Ülküsünün Türkiye'deki tek kurumsal ve resmi yapılanması olan Gökbörü Türkçüler Derneği olarak derneğimiz mensuplarına kesin talimatımız ve diğer Türkçülere de öğüdümüz: Son gelişmelerin doğuracağı belirsizliklere katkı sayılacak girişimlerden uzak durulmalıdır.

Olaylar tarafımızdan dikkatle ve milli duyarlılık çerçevesinde izlenmekte olup yeni gelişmeler doğrultusunda gereken açıklamalar, bu otağdan ve derneğimizin resmi faceboook sayfalarından duyurulacaktır.

Büyük Türk Milletine önemle duyurulur!

Gökbörü Türkçüler Derneği Genel Başkanlığı
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2315
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
TAKSİM OLAYLARI ve SON GELİŞMELERE DAİR GÖKBÖRÜ TÜRKÇÜLER DERNEĞİNDEN AÇIKLAMA - 2

Adına sosyal medya denilen, her kafadan bir sesin çıktığı, kimin neyi, ne için söylediği anlaşılmayan curcuna sahnesinde, öteden beri işi gücü klavye Türkçülüğü yapmak olan; sadece ve sadece sanal bir rumuzdan ibaret bir sürü şahıs yine işlerinin başında ahkam kesmeye, ona buna akıl vermeye, sağduyu çerçevesinde kalmanın yaşamsal biri zorunluluk olduğu bu kargaşa döneminde ne yapacağını bilerek hareket eden ve Türk Milliyetçiliğini vicdanının derinliklerinde duyumsayıp yaşayan dava adamlarına karşı ipe sapa gelmez eleştiriler, saygısızlıklar ve gerçek kimlik ve kişiliklerinin yansıması olan terbiyesizlikler yapama devam ediyorlar. Bu terbiyeden mahrum mahlukatın bir tanesi bile gerçek hayatta bırakın karşımıza çıkmayı, bulunduğumuz ortama bile girmekten ödü kopmuştur. lakin işin içine sanal girdi mi tavşanlar aslan kesiliyor.
Bu da Türkçülük Ülküsü uğrunda çekilmesi gereken bir başka çileymiş demek ki?
Tüfeğin icadıyla mertliğin bozulduğundan yakınan Köroğlu, günümüzün sanal Donkişotları için ne derdi acaba?
Bunu gerçekten çok merak ediyorum!!!

Bizi ancak; Türkçülüğü yüreğinin derinliklerinde duyumsayıp, bu kutlu ülküyü kan ve vicdan işi olarak görebilenler anlayabilirler.
Daha baktığını görmekten aciz, başkalarının çerçevelediği resim dışında bir şey görme yetisinden mahrum, olan-biteni birilerinin anlattığı ya da göstermek istediği kadarıyla görebilen, ömründe bir kez bile Tanrı'nın verdiği aklı, mantığı, izanı ve vicdanı kullanamamış, basiret fukarası zavallıların, bırakın Türkçülük gibi devlet kurma ve yaşatma felsefesinin yüzlerce yıl sonrasını kurgulayan derinliklerini kavramasını, yuttuğu mikroplu hapın sindirim sistemini bozduğunda hacetini yapacağı yeri bile bilmesi mümkün değildir, olamaz. Olamaz çünkü bunlar; idraki, izanı, fındık kadar beyni bile olmayan budalalardır. Bizim öteden beri mankurt tanımını kullandığımız bu güruh sadece ve sadece birilerinin çizdiği yörüngede hareket edebildikleri için kendi bulundukları güdümlü yörüngenin dışında kalan herkesi fındık kadar beyinlerini programlayanların izin verdiğince anlayabilirler.
Bir kaç gündür süre gelen olaylar parça parça değerlendirildiğinde bazı parçalar göze ve kulağa hoş gelebilir. Parça bazındaki bu hoş görüler geri kalan her şeyin hoş ve güzel olduğu anlamına gelmez. Önemli olan hoş görülen ve görülmeyen bütün parçaların bir bütün halinde birleşmesiyle meydana gelen büyük resmin nasıl göründüğüdür.

Büyük resme doğru bakmak gerekir!!!

Peki büyük resim nasıl görünüyor?
Büyük resmi doğru görebilmek için kişi oğlundaki; idrakin, izanın, vicdanın, fikrin, düşüncenin ve duyarlılığın muhtevası ile hayata nasıl bakıldığının ve hayattan ne beklendiğinin önemi büyüktür.
İki cancanlı görüntü ve bir kaç süslü lafa kanarak dünün kızıllarını milliyetçi görenlerin bizi anlamalarını beklemiyoruz.
Onlar yukarıda izah edilen idraksizliğin katmerli karanlığından burunlarının ucunu bile görmekten mahrum zavallılardır.
İşte bizim öteden beri marifet sadece: Türk olarak doğmak değil, Türk gibi yaşamak, düşünmek ve Türk'çe durmaktır sözleriyle anlatmak istediğimiz gerçek budur.
Türk doğmak bir şanstır ama; Türk gibi düşünmek, Türk gibi yaşamak ve Türk'çe duruş sergileyebilmek bir erdemdir.
Kan ve vicdanında Türklüğe dair bir sorun olmamasına karşın Türkçülük Ülküsünü yeterince anlayamamaktan kaynaklanan düşünce ve değerlendirme hatalarının doğal sonucu olan davranışlar da sıkıntı ve sancının bir başka çeşididir.
Elbette ki Türkçülüğü sadece biz biliriz havasında değiliz.
Ortalık yerde pek gözükmemeleri ve pek sesleri, solukları çıkmamasına karşın ruh ve vicdanlarının derinliklerinde Türklüğün atardamarı görevini yapan nice Türk oğulları vardır ki işte Türklük adlı kutlu yapının temellerini ve omurgasını bunlar oluşturmakta, Türkçülük Ülküsü bunların; şöhret, benlik ve günü birlik popülizme tenezzül etmeyen yüce ruhlarında, vicdanlarında ve manalarında yaşatılmaktadır.
Türkçülük iddiasıyla hiç kimsenin; Türkçülük Ülküsünü terörize etmeye, Türk Milletinin Türkçüleri anarşist insanlar gibi görmesine sebebiyet verecek işlerin içine  çekmeye hakkı, haddi ve yetkisi yoktur!
Herkes haddini ve hududunu bilip; duracağı yeri ve bir ve beraber olması gereken kişi ve kurumları tanımalıdır.
Lafa gelince, klavye gerisinden, mangalda kül bırakmayan ama sıradan bir iş, etkinlik ve uğraş için haydi denildiğinde taştan ses çıkıp kendilerinden ses çıkmayanlar, eskiden olduğu gibi bu günde, yine çok laf edip ortalık karıştırmakta, ama iş ve icraata gelince ortadan kaybolmakta maşallah pek bir mahirsiniz.

Gökbörü Türkçüler Derneğini neidiğü belirsiz kişilerle birlikte hareket etmiyor; anarşistçe tavırlar takınıp, önüne geleni yakıp yıkarak, Türk askerine ve polisine saldırmıyor diye eleştirenlere: "Sizin söylediklerinizi düşündük ve sizin doğru söylediğiniz anladık, haydi siz de gelin, bize yapmayı öğütlediğiniz işleri güç birliği yaparak, hep birlikte icra edelim" desek, inandığım bütün kutsallar üzerine, yemin ederim ki taştan, duvardan ses çıkacaktır ama bunlardan ses çıkmayacaktır.
Bu da madalyonun bir başka yüzüdür.

Gökbörü Türkçüler Derneği olarak biz iletilerimizi alacağımız kaynağı gayet iyi bilmekteyiz.
Bizim iletilerini alacağımız tek kaynak; aynı zamanda gücümüzü de aldığımız, büyük Türk Milletidir.
Gökbörü Türkçüler Derneği olarak biz fikrimizin rehberlerini bilmekteyiz.
Gökbörü Türkçüler Derneği olarak biz kimin yolunu ve izini takip edeceğimiz de çok iyi bilmekteyiz.
Gökbörü Türkçüler Derneği olarak biz neleri yapıp, neleri yapmayacağımızı yani görevimizi, yetkilerimizi ve sorumluluklarımızı çok ama çok iyi bilmekteyiz.
Gökbörü Türkçüler Derneği olarak biz, kim ne derse desin, doğru bildiğimiz yol ve inandığımız değerlerden milim dahi sapmadan yürümeye ve büyük Türk Milletine hizmet etmeye devam edeceğiz.
Gökbörü Türkçüler Derneği olarak biz alkışlamalar karşısında alkışlanmakla şımarıp, gevşemeyen asil duruşumuzu; eleştiriler, yuhalamalar ve hatta iftiralar karşısında da yılmadan, yıkılmadan, demorolize olmadan devam ettireceğiz ve ettirmekteyiz.
Gökbörü Türkçüler Derneği bu soylu duruşunda ihtiyaç duyduğu güç ve ilhamını; Türklüğün çelik iradeli, tunç yürekli, bükülmez bilekli Bozkurt oğlu Gazi Başbuğ Atatürk, Türkçülük Ülküsünün yıkılmaz kalesi Uluğ Bilge Atsız Ata ve dahi nice Türk ulularının destansı yaşayış, düşünüş ve engin fikirlerinden, öğütlerle dolu parıltılı uğraşlarından, Türklüğün on binlerce yıllık bilgi, kültür ve medeniyet denizinden ve damarında taşıdığı kutlu kanından almaktadır.

Son söz olarak bizi; neidiğü belirsiz kişilerin, nereye varacağı bilinmeyen, anarşistçe tavırlarına, teröristçe eylemlerin failleri olmuyor diye eleştirenlere deriz ki: Ömrünüz de bir kerecik osun Tanrı'nın verdiği aklınızı, vicdanınızı, gönlünüzü Türklüğün emrine verip, kısa bir bir süreliğine de olsa Türk gibi düşünmek, Türk gibi yaşamak ve Türk gibi hareket etmeye gayret edin.
Eğer kısa bir süreliğine de olsa bu saydıklarımı yapmayı başarabilirlerse; bizi anlayacaklar ve bir daha asla Türk gibi düşünmek ve Türk gibi yaşamaktan başka hiç bir şeye tenezzül etmeyeceklerdir.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı Yalnizkurt

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 37
Ülke elden gitme noktasındayken biz sağcı, solcu diye bahaneler üretip rahatımızı bozmayalım. Korkak ve Tırsaklığımıza kılıf bulmak için de olayları farklı yönlere çekelim. Hayat şerefsizlerin hükmü altında şerefsizlerle birlikte yaşama pahasına olsada güzel. Ne diyelim Baht Utansın !!!  :x
Ülkücüyüm ama Ümmetçi değilim, Ülkücüyüm ama Türkeşçi değilim, Ülkücüyüm ama kürdofil değilim, Ülkücüyüm ama fettoscu değilim, Ülkücüyüm, Ülküm Başbuğumuz Mustafa Kemal Atatürk'ün gösterdiği yoldan hiç sapmadan, Atsız Atamın yoluma tuttuğu ısıkla, Kızilelma'ya ve Turan'a en kısa yoldan ulaşmaktır...

Çevrimdışı [Hun Türk]

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2406
  • TTK
Bu dünyada en pislikler Yahudiler ve kominist, marksist gruplar. Topuna kibrit suyu.

Şu olayı nasıl çevirdiler. Devleti dünya kamuoyunda küçük düşürme çabasıdır. Kıçı boklu Arap devletleri sandılar.
Bana göre ticanilik, nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur.
Hüseyin Nihâl Atsız


TÜRK IRKI SAĞOLSUN !

Çevrimdışı TANRIKUT

  • Türkçüler mutlak kurulacak olan, "Turan İmparatorluğunun" mimarlarıdır.
  • Otağ Sorumlusu
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 94
  • Gökbörü Türkçüler Derneği
    • TÜRKÇÜ GELECEK BİRLİĞİ
Ülke elden gitme noktasındayken biz sağcı, solcu diye bahaneler üretip rahatımızı bozmayalım. Korkak ve Tırsaklığımıza kılıf bulmak için de olayları farklı yönlere çekelim. Hayat şerefsizlerin hükmü altında şerefsizlerle birlikte yaşama pahasına olsada güzel. Ne diyelim Baht Utansın !!!  :x
Defol git işine sanal çapulcu sende.
Daha Türkçülüğün ne olduğunu bile anlamaktan yoksun idrak budalalarına ayıracak zamanımız yok.
Üyeliğin iptal edilmiştir.

Çevrimdışı Delikurt38

  • Tanri Türkü ve Türk Yurtlarini Korusun
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 127
Yüreginize saglik Cok güzel aciklamissiniz.Benim sahsi fikrim olaylarin (Almanyadan takip edebildigim kadari ile) bdpli sözde milletvekili soysuzlarin Taksime gitmesinden sonra ateslenmesininde manidar olusu ve bunun gözardi edilmemesi gerektigidir.
Ülkü; ilk önce, insanların gönüllerinde, gönüllerin derinliklerinde doğar ve kendini önce destanlarda gösterir. Sonra şuura geçer, büyük kılavuzlar tarafından açıklanır. Daha sonra da büyük kahramanlar, onu gerçekleştirmek için büyük hamleler yapar. Bu hamleler sırasında da ülkülü millet, kahramanların ardından gönül isteği ile koşar. Bütün bu uğraşmalar arasında da millet yürür, önce manen sonra maddetten ilerler, olgunlaşır, erginleşir.

H. Nihal Atsız

Çevrimdışı giray-han

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 116
Güzel bir açıklama olmuş. Şahsen benim aklıma yattı. Son zamanlarda neye inanmam gerektiğine karar veremiyordum, insanlarlar devamlı tartışma içinde idim. Malum bu olaylar her yere çekilebilecek, ve her kesimin nemalanabileceği olaylar olduğu için Türkçülerin buna mesafeli yaklaşması da bence en doğru karardır.

Çevrimdışı TARDU KAĞAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 541
Başkanlığımız gerekeni söylemiştir.Sadece,bir öngörümü belirtmek isterim.Taksimde olayların başlangıcı ve gelişim süreci oldukça ilginçtir.Tamam meydanlarda en ateşli eylemleri yapanlar ve taşkınlık gösterenler sol ve marksist guruplardır.Bu doğrudur.Ancak;eylemlere katılan büyük çoğunluk,aslında açılımı,akiller heyetini,reyhanlıyı,imralı görüşmelerini,TC konusunu,ve daha birçok hadiseyi içine sindiremeyip,haykırmak isteyen insanların oluşturduğu, bunu fırsat bilip haykırmak isteyen kesimdir.Sol örgütler,daha organize ve daha fütursuzca hareket ederek,eylemleri sahiplenme ve kendileri adına bir boy gösterme meselesi olarak görmektelerdir.Türk milliyetçilerininde bu şekilde eylemler yapabilmesi bence varlığımız ve geleceğimiz,insanlara göstereceğimiz yüzümüz olabilir.Bu hadiselerden sonra,AKP den kaçanlar milliyetçi kesime yönlenecektir.Çünkü akp nin oy tabanı sağ kesimdir.Sağ ve milliyetçi oluşumların ve partilerin,bu fırsatı değerlendirmeleri kendi yararlarına olabilir.Taksimde ve kızılayda görülenler,marksist guruplardır.Ancak bulunduğum bölgede ve kendi mahallemde,gençler,bizim etkinliklerimizdeki sloganlarla haykırıyorlar rahatsızlıklarını.Bu hadiseler bir fırsat olabilirdi ancak,eylemlerde açılacak kurtbaşlı bayrağı tüm türksoyluların hafızalarına kazıma fırsatı önümüzde duruyorken,sancağı polisle karşı karşıya getirmek,bizler açısından ciddi sonuçlar doğurabilir.O meydanlarda sadece marksistlerin ve tkp lilerin olmadığını neden göstermiyoruz?konusunda ayrıca tartışılır.Ancak,bilge başkanlığımızın engin görüşlerine tüm Türkçülerin uyması ve ve dikkatli davranmaları gerekmektedir.

Çevrimdışı ATSIZCI DADAŞ

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 28
 Gök Börü derneğinin akil adamları beni yanıltmadı, tebrik ederim. Nerede Türkçü geçinen bir grup varsa hepsi balıklama atlamış olaylara, sanki bu olayların sonunda Turan kurulacakmış gibi. O meydanda çatışanlar, Hocalı standında bize saldıran kızıl soysuzlarla onları bize karşı kollayan a.q.p. gestaposu polisler arasındadır ve TÜRKÇÜLERİ HİÇ BİR ŞART ALTINDA İLGİLENDİRMEMEKTEDİR. Askerin kafasına çuval geçirildi, kimse tınmadı, apoyla pazarlıklar yapıldı, hiç bir ses çıkmadı, herkes ermeni oldu kimseden ses yok, anayasadan TÜRKLÜĞÜN kaldırılması gündeme geldi, beyoğlunun ayaşları meyhaneden çıkamadı. Ne zaman hayat tarzına karışma ve laikliğin tehlikede olduğunu anladılar, kuyruklarına basılmış kedi gibi miyavladılar. Hocalıda miting yaptık, bu salak faşistler de ne yapıyor böyle diye eğlendiler.Doğu Türkistan için miting yaptık, Urumçi de neresiymiş diyerek cehalet örneği sergiledir. imralıdakiyle yapılan pazarlıklara karşı çıktık, kandan beslenen katiller olduk. Vatan ve Türklük elden gittikten sonra, banane yaşam tarzından, Taksimdeki 100 metrekare 10 tane ağaçtan 4 tane banktan oluşmuş parktan.
 Eğer 4 Temmuz 2003 günü o Tanrının cezası lanet günde bu kadar ayaklanma olsaydı bakın, Türk milletinin en az yüzde 90 ı destek vermeyecek miydi? Tepkiler anadolunun köylerine, kasabalarına, metropollerin varoşlarına yayılmayacak mıydı? Ve amerika s..e s..e özür dilemeyecek miydi?
 Bu çatışmada bana düşen en büyük görev, televizyon başına geçer kahvemi yudumlayarak izler, olaylar yatışıp ortalık durulduktan sonra biz Türkçülerin alması gereken pozisyonun hesabını yaparım. Hiç kimse karışmasın olaylara, o meydandaki riyakarların alayına, bir tane TÜRKÇÜNÜN saçının telini değişmem.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
GENÇ TÜRKÇÜ KARDEŞİMİZİN iSTANBUL OLAYLARI İLE İLGİLİ GÖZLEM VE ANALİZİ.

Alıntı
Gezi Parkı Olayları Hakkında

30 Mayıs günü ülkemiz kamuoyunda pek bilinmeyen Gezi Parkı’na AVM yapılmasına karşı olan doğa sever(!) sol parti üyeleri alanda çadırlarını kurmuş, alışık olduğumuz sol protestolarının birini yinelemiş oldular. Yapılan çadırlı protestoya sabahın ilk saatlerinde kolluk kuvvetlerinin müdahalesi sert olmuştur.(1) Ertesi günü, yani 31 Mayıs günü yapılan müdahaleyi protesto etmek amacıyla, alanda bulunan doğa severlere(!) destek olmak amacıyla birçok sol parti üyeleri, milletvekilleri alandaki yerini almıştır.(2) Toplanan eylemci gruba polisin müdahalesi gecikmemiştir. Yapılan müdahale sonrası sosyal ağda eylem geniş yer bulmuştur. Müdahalede yaralanan kişiler bilinçli olarak; öldü, gözü çıktı, beyni patladı gibi asparagas haber başlıklarıyla ajans edilmiştir. Yapılan bu propaganda toplumumuz tarafından yenmiş, eylem yerine akşam saatlerine yakın iş ve okuldan çıkan kişilerin katılımıyla hayli büyümüştür. Gündüz, sabah ve öğle saatlerindeki polisin sert müdahalesi yerini sabit bir noktadan yapılan tazyikli su sıkımı, gaz bombası atımı ve biber gazı sıkımına bırakmıştır. Olay yerinden birçok kişi ustream adlı ağ adresi üzerinden cep telefonları yardımıyla canlı yayında bulunmuştur. Taksim sokakları savaş alanına dönmüş, önceden hazırlanan eylemciler gaz maskeleri, özel hazırlanan sülüsyonlarıyla (biber gazından etkilenmemek amacıyla) polise karşı cephe aldılar. Karşılıklı saldırılar canlı yayınla sanal ağda paylaşılmış, patlamaya hazır olan toplumumuz olayları canlı görünce tabiri caizse gaza gelmiş alana koşmuşlardır. Birçok iş yeri ve kamu malı zarar görmüştür. Doğa severler(!) cadde üzerinde bulunan büyük saksılardaki çam ağaçlarını barikat yapmak amacıyla kullanmışlardır.

Olay bir doğa eyleminden çıkmıştı artık, birkaç yıl önce Mısır ve Libya’da gördüğümüz sosyal ağ üzerinden haberleşme, asparagas haberlerle toplumu galeyana getirme ülkemizde uygulanıyordu. Tıpkı oradaki gibi ülke basını bu olayı görmezden geliyor, yabancı medya olayı canlı yayınlıyor(3), “Türk baharının tohumları atılıyor” (4) başlıklarıyla dünya basınına lanse ediyordu.

Olayların bu ana kadar işleyişi hakkında yaptığımız analiz şudur:

1-) Sabah ve öğle saatlerinde kendisine aktif bir saldırıda bulunmayan, eylemcilere karşı sert müdahalede bulunan polis, akşam saatlerinde kendisine taşlarla saldıran göstericilere uzaktan biber gazı sıkarak, gaz bombası atarak ve tazyikli su sıkarak eylemcileri daha da çok galeyana getirmeye çalışmış ve başarılı olmuştur. Sabah saatlerindeki gibi bir müdahalede bulunsaydı, bize göre ortada hiçbir gösteri kalmayacaktı. Demek ki yukarıdakiler eylemin bitmesini, eylemcilerin dağıtılmasını istemiyordu.

2-) Olay yerinden hiçbir ulusal televizyon kanalının yayın yapmaması, gerçekleşen yayınların ağ adresleri üzerinden gerçekleşmesi, toplumda hükümetin bu olayı halktan gizlediği, üstünü örtbas etmesi gibi anlaşılmıştır. Belli ki bu da medyaya hakim olan hükümetin isteği doğrultusunda gerçekleşmiş, toplum biraz daha galeyana getirilmiştir.

3-) Gece boyunca eylemciler İstiklal Caddesi üzerindeki işyerlerine saldırmış yine Mısır ve Libya’daki olaylara benzerlik gösteren yağma görüntüleri ortaya çıkmıştır.(5)

Ertesi gün alanlar daha büyük kalabalıklara ev sahipliği yapıyordu. Galeyana gelen toplumumuz alanda bulunmayı kendine milli bir görev, Atatürk’ün bir emri olarak görüyordu. Yine en ön saflarda sol görüşlü eylemciler ellerinde komünist paçavraları Gezi Parkı’na varmak çabalarındalardı. CHP haftalar öncesinden yapacağı Kadıköy mitingini iptal etmiş(6) ve eyleme katılacakları Beşiktaş’a, buradan Taksim’e çağırmıştı. 18:00’a kadar meydanın AKM – Gezi Parkı civarındaki polisler ile İstiklal Caddesi-Tarlabaşı-Harbiye tarafından gelen eylemciler arasında çatışmalar sürmüş, 15:30’dan itibaren polis çekilmiş, alan eylemcilere kalmıştır.(7) Bu süreç boyunca facebook sayfaları ve yapılan canlı yayınlar üzerinden özel doktorların, hastanelerin yaralanan eylemcileri ücretsiz tedavi edeceği konusunda duyurular geçildi ve telefon numaraları verildi. Amerikan sermayeli kahve ve fastfood işyerlerinin eylemcilere ücretsiz yardımda bulunduğu da aynı kaynaklar tarafından halka duyurulmuştur.

Bugüne ilişkin analizler şunlardır:

1-) Gece yapılan yağmalara rağmen polis kuvvetleri dünkü müdahalelerde olduğu gibi eylemcileri daha fazla kızdırma girişimlerinde bulundu. Hatta Halk TV’nin canlı yayında bildirdiklerine göre geri çekilip eylemcilere gezi parkı yolunu açıp, eylemciler yaklaşınca gaz bombalı saldırılar gerçekleştirdi. Bunlar göz önüne geldiğinde polis ve üzerinde yetki mercileri olayların yatışmasını (eylemcilerin alana çıkmasına 18:00’a kadar izin vermeyerek) veya eylemin müdahale sonrası sonlandırılmasını (1 Mayıs ve Nevruz’da izinsiz gösteri yapan sol gruplara uygulanan müdahale ve benzeri müdahale yapılmaması) istememişti.

2-) Amerikan sermayeli bu şirketler neden, alandakiler deyimiyle Amerikan yanlısı hükümete karşı olan eylemcilere ücretsiz hizmet sundular.Bunun açıklamasını yapmaya gerek bile kalmıyor.

"Bedava peynir, Yalnızca fare kapanında olur."

İki günde gelişen olayları son olarak birleştirmek gerekirse; eylemciler polisin yaptığı kışkırtma, kızdırma hareketiyle ateşlenmiş, kamu mallarına ve çevreye zarar vermesi sağlanmıştır. Olay yerinden yapılan canlı yayınlar, facebook ve twitter üzerinden yapılan yalan bilgilendirmeler toplumumuzu bulundukları kentlerde alanlara çekmiştir. Doğa severlerin eylemi AKP karşıtı bir eyleme dönüşmüş ve AKP karşıtı kesimleri alanda toplamıştır. Yaşanan olaylar Mısır ve Libya’da yaşanan Arap baharının başlangıcındaki olaylar ile tıpa tıp aynıdır.

Mısır’da yapılan ayaklanma öncesi ülkenin durumu:

1. Mısır’da işsizliğin had safhada olması
2. Devletin halka temel hizmetleri iyi verememesi
3. Adaletin zengin ve rejime yakın olanlara işlememesi
4. Devlet dairelerinde Mübarek ve partisinden olanlara öncelik tanınması
5. Mısır’da yetişmiş yeni neslin teknoloji ve kitle iletişim araçlarını iyi kullanarak, olayları anında kendi aralarında paylaşarak rejime karşı kamuoyu oluşturması.

Mısır’daki ülke durumunun hemen hemen aynıları ülkemizin durumuyla eşdeğer değil mi? Bu da Mısır’daki olayları nasıl Amerikan güdümlü gerçekleştiyse, ülkemizdeki olaylarında Amerikan güdümlü gerçekleştiğini göstermiyor mu? Hal ortadayken, Mısır ve Libya’daki olaylar için Amerikan oyunu diyen aydınlar(!) ülkemizdeki olayları bir kurtuluş olarak görüyordu. Ne büyük çelişki değil mi? Demek ki bunu söyleyen kişilerde gizli bir Amerikan uşağıydı.

Hükümet veya Amerika bu olayların arkasındaki güce ne derseniz deyin gerçekleşen eylemi bir nabız ölçmesi olarak değerlendirdi. Mısır ve Libya’daki gibi bu sokak eylemlerinde sivil toplumdan veya polisten ölenler olacak mı?(8) Türk toplumun tepkisi ne denli olacak diye bir deneme oyunu oynadılar. Henüz Türk toplumunun, Türk baharına tam anlamıyla hazır olmadığını anladılar.(9)Gelecek oyunlarında Türk toplumunu polise ve hükümete karşı daha fazla kin duyan bir toplum haline getirmeye çalışacaklar. Toplumumuzun sağduyulu, uyanık olması gerektiğini düşünmekteyiz. Aksi halde gerçekleşecek bir isyanın, başkaldırının ülkeyi büyük bir kaosa sürükleyeceği, belki de aylarca sürecek iç savaşa neden olacağı görüşündeyim. Yazımızı büyük Türkçü Ziya Gökalp’ın şu mısrasıyla sonlandırıyorum.

Uyanık bulunun ey Türk gençleri!
İrtica sevemez bu hür rehberi
Susturun mantıkla, kin güdenleri
Borcumuz savaşmak ebeden, niçin?...

Ziya Gökalp

Tanrı Türk’ü asıl şimdi korusun!

Serkan AKGÖZ

Kaynakça :
1-) http://haber.sol.org.tr/kent-gundemleri/akpden-gezi-parkina-safak-saldirisi-haberi-73793
2-) http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/05/31/gezi-parkindaki-nobete-gazli-mudahale#
3-) http://www.vgtv.no/#!/video/65023/direkte-opptøyer-i-istanbul
4-) http://m.guardian.co.uk/commentisfree/2013/may/31/istanbul-park-protests-turkish-spring?CMP=twt_gu
5-) http://www.aktifhaber.com/istiklal-caddesinde-yagmalanan-dukkanlar-797420h.htm
6-) http://www.haberturk.com/yasam/haber/849237-chp-kadikoy-mitingi-iptal-edildi
7-) http://www.radikal.com.tr/turkiye/polis_cekildi_taksime_halk_girdi-1135899
8 -) http://tr.wikipedia.org/wiki/2011_Mısır_Devrimi
9-) http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/06/02/gezi-parki-olaylarindaki-17-buyuk-yalan


Alıntı
Sol ise, iktisadî görüş olarak bazı noktalarda haklı bile bulunsa, tabiattaki galât-ı hilkatler gibi toplum hayatının bir yanlış yaratılmasından, marazî düşüncesinden başka bir şey değildir.

Son zamanlarda görüldüğü gibi sola milliyetçilik demek milliyetçilik ile halkçılığı karıştırmaktan doğar. Halkçılık, bugün yaşamakta olan yoksul tabakanın bolluğa kavuşmasını düşünmektir. Milliyetçilik, dünü de içine alarak hem bugünü, hem yarını kapsayan bir büyüklük duygusudur.

Solun “milliyetçilik” dediği “halkçılık” siyasî sınırların dışındaki soydaşlara karşı kör ve sağırdır. Milliyetçilik ise, hangi devletin idaresinde olursa olsun bütün soydaşları düşünen, onları kurtarmak için her fedakârlığı göze alan, hayatın ve insanlığın mânâsını bu fedakârlıkta bulan ülküdür.

Solculuk için hayat “ekonomik yaşantı”dan başka bir şey değildir. Mazinin mirası, geleceğin büyüklüğü onun umurunda değildir. O, çok kazanmak, rahat edip eğlenmekten başka bir şey düşünmez. Bunları ileri sürerken her toplumda bulunan vurguncuları öne sürerek bunları sağa mal etmeye çalışır.

Milliyetçi olduğunu ileri süren “sol”, vaktiyle Fransa ve İspanya’da görüldüğü gibi komünistlerle iş birliği yaparak “millî cephe” adı altında kendi toplumlarını kardeş kavgasına, kargaşalığa ve felâkete sürüklemekten çekinmeyen bir düşünce olduğuna göre, bunlara milliyetçi demek temelsiz ve gülünç bir iddiadan başka bir şey değildir…

Sol Milliyetçi Olamaz
(Hüseyin Nihal ATSIZ)
Ötüken, Şubat 1974, Sayı: 2

BASINDA VE BULUNDUĞUM BÖLGEDEKİ KİŞİLERİN ISRARLA OLAYLARI YAPANLARIN BİR KAÇ KİŞİLİK MARJİNAL GURUPLAR OLDUĞU AMA BÜYÜK KISMIN TÜRK BAYRAKLI VE ATATÜRK VE TÜRK KİMLİĞİ ÖN PLANA ÇIKMIŞ (HAKLI BİR ŞEKİLDE) HÜKÜMETİ PROTESTO ETTİĞİ ÜSTÜNE BASA BASA VURGULANMAKTADIR.

ATSIZ BEĞ'İN KONU İLE İLGİLİ MAKALESİ BİLE TÜRKÇÜLERE IŞIK TUTMUYORSA; KENDİLERİNE TÜRKÇÜ DİYEN KİŞİCİKLERCE, KONU BAŞLIĞI OLAN YAPILAN  AÇIKLAMALAR NEDENİYLE "tayyipçi" OLARAK YARGILANMAMIZ NORMALDİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM.



TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.