Pazırık Buluntusu Halı
Peki temelden reddedilmesine rağmen bu teori nasıl oldu da böyle hızlı ve geniş bir şekilde yayıldı? Öncelikle XIX. yüzyıl aydınları Sanskritçe ile Grekçe veya Latince arasında bir dizi benzerlikler olduğunu görünce, bunun bu dilleri konuşan halkların atalarının akrabalığına işaret ettiğini ileri sürdüler. Halbuki o sırada İngiltere, biraz önce belirttiğimiz gibi, Avrupa'nın medar-ı iftiharı haline gelmişti ve bu durum, grurlu Batılı aydınların dillerinin ve medeniyetlerinin cehalet bataklığında gezinen Hint medeniyeti ve diliyle akraba olamayacağını, dolayısıyla durumun tersine çevrilmesi gerektiği kanaatine varmalarına yo! açtı. Zaten bu arada Hintli aydınlar da Batının hizmetine girmişlerdi ve büyük âlim (!) Max Müller'in sesine kulak vermeye can atıyorlardı. İşte bu noktada devreye giren Müller, bir yandan Hintliler'in renkleri, diğer yandan medeniyet seviyelerini göz önünde bulundurarak, akrabalık ve yakınlığın atalar cihetinden değil, sadece dil yönünden mümkün olabileceği görüşünü öne sürdü.64 Böylece ilk önceleri aynı dili konuşan halkların ortak atalara sahip oldukları tezi rafa kaldırılarak, akrabalığın ve benzerliğin sadece dil ve özellikle sözcükler konusunda olduğu tezi yerleştirilmeye çalışıldı, ama yarım ağızla. Mecburen "Ari alanı" daha da genişletilerek, siyah olmayan Persler, Tacikler, Kafkas halkları vs. de bu daire içine alındı. Bunu Batı dilleriyle Hint, İran, Tacik, Rus, Kafkas dillerindeki kelimelerin birbirine benzerliklerinin ispatı aşaması izledi. O da yarım ağızla yapıldı. Çünkü bu defa da Batı dilleriyle diğerleri, özellikle Farsça, Tacikçe vs. arasında "sentaks" ayrılığı problemi kendini gösterdi.
Aryanizm teorisine ilk karşı çıkanlardan biri Hintli bilim adamı Swami Dayananda Sarasvrati idi. Saraswati, Aryani istilası tezini reddederken Vedalarda geçen "Arya" kelimesinin bir ırk veya halkla değil, ahlak ve derunî halle ilgili olduğunu ispat etti. Swami Dayananda, konuyla ilgili verdiği bir konferansta alaylı şekilde şöyle diyecekti: "Avrupalı üstatlarınız sizlere, yad ellerden gelen Aryanilerin ülkeyi ele geçirmek için hakimiyet tesis ettiklerini ve kendilerine yer açmak amacıyla yerlileri tenkil ettiklerini anlatıyorlar. Bunlar aptalca, eş-şekçe şeyler! Ama bizim Hintli aydınların onlara "amin!" diyerek el pençe divan durmalarına anlam veremiyorum. Tüm bu yalanlan çocuklarımıza öğretiyorlar. Aryanilerin dışarıdan geldiklerini ispat edecek bir tek delil bile yok. Hindistan'ın tamamı Aridir. İşte o kadar!"65
Swami'nin sözleri aslında son derece açık ve bir o kadar da anlamlı. Onun demek istediği, İngilizler'in uzak dedelerinin hiçbir zaman Hindistan'da bulunmadıkları ve dolayısıyla torunlarının bu ülkeye istilacı olarak geldikleri idi. Batılı aydınların ve tabi ki büyük üstadları Max Müller'in demek istedikleri ise şu idi: Biz İngilizler, biz Batılılar, bu toprakların aslî sahipleriyiz. Buraya işgalci olarak gelmedik. Ata yurdumuza geri dönüp geldik..
Dikkat edilirse onların bu iddiasıyla, Türkistan'ı istila eden Ruslar'ın iddiaları birbirinin aynısıydı. Yani gerek Orta ve Merkezî Asya veya Türk yurtları ve gerekse Hindistan Ari yurduydu; fakat nereden çıktıkları belli olmayan yabancı halklar (Türkler ve Hintliler) gelip zavallı Arileri katledip, topraklarına el koydular!
Eğer Aryanizm, Max Müller'in iddia ettiği gibi, ırkî akrabalığı değil, dil akrabalığını esas alıyorsa, bazı kelimelerin birbirine benzemesinin dışında hiçbir ortak yönleri bulunmayan ve bugün asıl Ariler diye bilinen İranî halklarla akrabalık iddiası yerine, dillerinin sentaks yapısı birbiriyle neredeyse yüzde yüz örtüşen Araplarla neden akrabalık tesis etmediklerini bir türlü anlayabilmiş değilim. Çünkü Farsça, Tacikçe, Türkçe sentaks yönünden aynı dil grubuna girerken, Rusça, Arapça, Fransızca, İngilizce vs. arasındaki sentaks benzerliği gerçekten yüzde yüzdür.
Ahsen Batur
Turan Dergisi 2005 Sayı 2
________________________________________
1- Bu konuda İskit'lerden bahseden tüm Batılı ve Rus kaynaklarının tamamı sayılabilir. Örneğin, David Christian, A history of Russia, Central Asia and Mongoliya, UK, S. G. Klyashtorny/T. İ. Sultanov, Türkün Üç Bin Yılı, 2004, İst. Selenge Yayınları; B. N. Grakov, Skifi, Moskova, 1971
2- İnan, Abdülkadir, Makaleler, 1/518.
3- Bkz. Hasan Ata ei-Abeşi, Türk Kavimleri Tarihi, Kazan İ908, Taşkent 1993, İstanbul 2002.
4- Mansur, Enis. Vv'allazine habetû min'es semaâ Kahire, 1986, s.!70.
5- Ebu'l Gazi Bahadur-han, Rodoslovnoye drevo tyurkov, Taşkent, Î996, s. 15.
6- Gumilev, L.N. Muhayyel Hükümdarlığın İzinde, D. Ahsen Batur çevirisi, Selenge Yayınları, II. baskı. 2003. İst., s.254-262.
7- Mirza Uluğbey, Tört Ulus Tarihi, Taşkent, i 994, s.34.
8-Age., s.35-36.
9- Coe, Michael D., Mayalar, Arkadaş Yay., Ankara. 2002, s.41.
10- Özer, Ord. Prof. Yusuf Ziya. Mısır Tarihi, s.23-24.
II- Togan, Z. Validi, Umumi Türk Tarihine Giriş, tstanbuj, 1981, s.7.
12- Râsonyı, Lâsziö, Tarihte Türkiük, Ankara, 1996, IV. baskı, s.7.
13- Togan, Z. Validi. Türkistan, s.304-305.
14- Gumilev, L.N. Eski Türkler, Selenge Yayınları, 4. baskı, 2003, İst, s.47.
15-Gumilev, Muhayyel, s. 117-118
16-Age., s.117.
17-Aynı yerde.
18- Gumilev, L.N. Etnogenez- Halkların Şekillenişi, Yükseliş ve Düşüşleri, Selenge Yayınları, 2003, İst., s.76
19- Taymas, Abdullah Battal, Kazan Türkleri, Ankara 1966, 2. basım, s.23.
20-Age., s.216-217.
21- Karatay, Osman, İran ile Turan, Hayali Milletler Çağında Avrasya ve Ortadoğu, Karanı yay. Ankara, 2003, s. 118.
22- M. M. Er-Remzi, Waka-i Kazan ve Bulgar ve Müluk at-tatar, Beyrut, 2002, cilt. I, s.23.
23- Gumilev, L.N. Etnogenez- Halkların Şekillenişi, Yükseliş ve Düşüşleri, D. Ahsen Batur çevirisi, Selenge Yayınları, 2003, İst, s. 109.
24- Gumilev, Muhayyel, s. 116-117.
25- Berna! Martin. KaraAtena. Eski Yunan Uydurmacası Nasıl imal Edildi. Kaynak Yay. ist. 1998, Özcan Büze çevirisi, s.327.
26- Karatay, Osman, İran ile Turan, s. 110.
27- Bernal, KaraAtena, s.49-73.
28- Boisard, M. A. L'Humanisme de l'Jslam, s. 14.
29- Bernal, KaraAtena, s.50.
30- Togarı, A.Z.V. Umumi Türk Tarihine Giriş, İst., 1961, s.10-12.
31- Bkz. Tarcan, Haluk Ön-Türk Tarihi ve K. Mirşan'ın çalışmaları.
32- Herodots, Tarih, II 49.
33- Age., İS 52.
34- Bernal, KaraAtena, s.167-169.
35-Age., s.318.
36- Aynı yer.
37-Age.. s.543.
38-Georgeon, F. Türk Milliyetçiliğinin Kökenleri, Yusuf Akçura, İst. 1996, s. 117.
39- Turayev, B. A. İstoriya Drevnego Vostoka, Leningrad, 1935, C.I, s.l.
40-Johnson, Paul, Yahudi Tarihi, Pozitif Yay. İst. 2000, s.23.
41-Ahd-i Atik, Tekvin 32, 25-28.
42- Age., Tekvin, 32:28 nolu dn.
43- Bernal, Kara Aterm, s.515.
44- Bkz. Charles Freeman, The Greek Achievement. The Foundation of The-Western World, Penguin Books, 1999, s.466^67.
45- Bkz. Şeyhülislam Sabri Efendi, Mevkıfu'l Akl ve'i-ilm ve'1-alim.., Kahire, 1950, 3/430.
46- Minorsky, V. Hudud al-Alam, London, 1937, s. 10.
47- Bu görüşü ilk ortaya atan Eflatun, Kritias'a şöyle der: "Kadın-tanrının .. sizin doğduğunuz yeri seçmiş olması da, mevsimler pek ılık geçtiği için, orasının üstün zekalı adamlar yetiştireceğini önceden görmüş olmasındandı." Bkz. Eflatun, Timaios, M.E.B. Yay. İst., 1997, s.22.
48- Togan, A.Z.V. Türkistan, s.304-305.
49- Bernal, KaraAtena, s.82.
50- L'Atlas du Monde diplomatigue, Janvier, 2003.
51- Bkz. Klyashtorny, S.G. Trextsaçi letniye letopis, Alma-ata, 1998, s.14.
52- Christian, D. A history of Russia, Central Asia and Mongolia, Oxford, UK, 1998,1. cilt, s.92.
53- Klyashtorny, age., s. 13.
54- Dyakonov, t.M. O prarodine nositeley indoyevropeyskix dialektov, (Hindo-Avrupa Lehçelerini Kullananların Ana Vatanları), VDİ (Kadim Tarih Belleteni), 1982, no. 3-4. Klyashtomy'nin age. ne atfen.
55- Gumilev, L.N. Hunlar; keza, Eski Türkler (Selenge Yayınları, 2002).
56-Klyashtorny, age., s.22.
57-Age., s.23.
58- Kiyashtorny, Trextsaçiye, s.24-36.
59- Bkz. Togan, A.Z.V. Umumi Türk Tarihine Giriş.
60- Gumilev, L.N. Eski Türkler.
61-Gumüev, Etnogenez.., s.42.
62-Artamonov, Mî. tstoriya Hazar, s.379.
63-www. voi. org. (Danino, Michel. The tnvasion That Never Was (L'invasion qui n'a jamais eu lieu), Chroniques de Mere, tome IV.)
64-Aynı yerde.
65-Aynı yerde.