1-ALMANYA
Yaklaşık 3,5 Milyon Türk vatandaşının yaşadığı Almanya’da 50-70 bin arasında değişen müzahir bir kitleye sahip olduğu kıymetlendirilen PKK terör örgütü; Almanya’nın, 1993 yılında PKK’ya koyduğu yasağa rağmen, örgütün faaliyetleri; Merkezi Düsseldorf’ta bulunan Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu (YEK-KOM)’u güdümündeki 189 oluşum (Dernek, halk merkezi, kültür merkezi, dayanışma merkezi, enformasyon merkezi, enstitü, birlik vb.) vasıtasıyla sürdürülmektedir. PKK terör örgütü yayın organı Özgür Politika gazetesi Ağustos 1995 yılından bu yana Frankfurt kentinde Türkçe günlük gazete şeklinde yayınlanmaktadır. Söz konusu gazetenin aynı zamanda İnternet ağında da Web sayfası bulunmaktadır.
Bunun yanında örgütün yayın organları olan Serxwebun ve Kürdistan Report adlı dergilerle birlikte toplam 13 dergi ve gazete PKK güdümünde sürdürdüğü yayınlarla tabanını genişletmektedir. Örgüt Almanya’da; gösteri yürüyüşleri, mitingler, festival ve geceler düzenleyerek örgütsel propaganda faaliyetlerinde bulunmaktadır. Söz konusu faaliyetlerin icrasında PKK’yı simgeleyen pankartlar ve semboller taşınmasına rağmen, güvenlik güçlerince müdahale edilmediği ve hatta bazı yerel yönetimlerden de destek gördüğü gözlenmektedir.
Düzenlenen etkinliklerde zorla dergi satma, haraç alma, aidat ve bağış toplama gibi faaliyetlerin yanı sıra, uyuşturucu madde kaçakçılığı yapma ve Almanya’ya Türkiye’den para karşılığında kaçak işçi sokarak gelir getirici faaliyetlerde de bulunulmaktadır. Alman Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) mensubu bir kısım milletvekili tarafından, PKK mensupları ve oluşumları ile ortak toplantılar düzenlenmekte ve örgütün muhtelif toplantıları için resmi izin alınmasına yardımcı olunmaktadır. Ayrıca, terör örgütüne Yeşiller, Hıristiyan Demokrat Parti (CDU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD)’ye mensup bazı Milletvekillerince parti politikasının dışında destek sağlandığı gözlenmektedir.
Diğer yandan aralarında Medico Internatıonal, Hannover Çağrısı, Uluslar arası Af örgütü, Kızılhaç örgütü, Alman Sendikalar Birliği gibi sivil toplum örgütleri örgüt yandaşı oluşumların düzenledikleri etkinliklere iştirak ederek, örgütün görüşleri doğrultusunda Türkiye aleyhtarı demeçler vermekte ve yanlı raporlar düzenleyerek, bu yolla PKK terör örgütüne destek vermektedirler.Örgütün, 31 Mayıs 2001 tarihinden itibaren Avrupa’da başlattığı Kimlik Bildirimi kampanyasında Alman yetkililer, yasaklı bir terör örgütüne mensup olduklarını ifade eden kitle karşısında çelişkiye düşmüşler ve hatta bu örgüte mensup olduklarını beyan edenlere herhangi bir işlem de yapmamışlardır. Bu kapsamda özellikle;
Brendenburg Bölgesi (Berlin, Potsdam)’nde; Eyalet İçişleri yetkililerinin; PKK’nın yasaklı olduğu bir ülke olmasına rağmen, yasalara uydukları sürece örgüt yandaşlarının eylemlerini devam ettirebileceklerini, engellemelerde bulunulmayacağını ve kendilerine verilen söz konusu dilekçeleri kabul ederek inceleyeceklerini belirttikleri tespit edilmiştir.Aşağı Saksonya Bölgesi (Hamburg, Bremen, Hannover)’nde; genelde eyalet yetkililerinin örgütün söz konusu eylemlerine karşı mücadeleci bir tavır almadığı gözlenmiştir.
Sonuç olarak; Almanya’da PKK terör örgütü ile ilgili olarak, Federal Hükümet ile Eyalet yönetimleri arasında zaman zaman farklı görüşler dile getirilmekle birlikte, genel olarak yönetimin, PKK tarafından ülkelerinde başvurulabilecek şiddet eylemlerini önlemek gayretinde olduğu görülmektedir. Federal Hükümet, PKK terör örgütünü yasaklamasına rağmen, örgüt tarafından özellikle son dönemde organize edilen festival görünümündeki faaliyetlerine örgütün çeşitli bahanelerle canlandırdığı şiddet eylemlerini önleyebilmek için, tavizkar davranmaktadır. Bu çerçevede;
Almanya’da PKK yasağının göstermelik olarak kaldığı ve PKK’nın değişik isimler altında, örgütlenen dernek, vakıf gibi oluşumları vasıtasıyla faaliyetlerini rahatlıkla sürdürdüğü, PKK faaliyetleri açısından Almanya’nın Avrupa’nın merkezi olma özelliğini sürdürdüğü, PKK yandaşı kişi ve kuruluşların bazı siyasi partiler ve kurumlar tarafından siyasi muhatap olarak kabul edildiği değerlendirilmektedir.
2-Avusturya :
PKK terör örgütü diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Avusturya’da da sözde sosyal ve kültürel amaçlı dernekler maskesi altında örgütlenmiştir. Terör örgütü Avusturya’da; Kürt Dernekleri Federasyonu (FEYKOM)’nu güdümünde 9 dernek ve birlik vasıtasıyla faaliyet göstermektedir. Söz konusu oluşumların bünyesinde faaliyet gösteren terör örgütü mensupları ve 1500 kadar sempatizanının Avusturya’da zorla para toplama, bildiri dağıtma, afiş asma eylemleri ile propaganda faaliyetlerini devam ettirdiği gözlenmektedir. Avusturya’da faaliyet gösteren diğer terör örgütleriyle birlikte PKK ve özellikle yan kuruluşlarının; Avusturya Sosyalist Partisi (SPO) ve bu partinin bir yan kuruluşu olan Renner Enstitüsü ile Yeşiller ve Avusturya Komünist Partileri ile ilişki içinde bulundukları gözlenmektedir.
Avusturya’da; terör örgütü güdümündeki Kürt Dernekleri tarafından kimlik bildirim başvurusunun Meclis Başkanı tarafından kabul edilip konu ile ilgili inceleme yapılacağının belirtilmesi, ayrıca, Parlamento önünde gerçekleştirilen gösteri sonrasında toplanan başvuru dilekçelerinin Parlamento görevlilerine teslim edildiği yönünde alınan bilgiler, bir terör örgütüne mensup olduğunu beyan eden şahısların muhatap alınması açısından dikkat çekmektedir.
3-Belçika :
1994 yılı içinde terörist başının talimatı ile Belçika, Hollanda, Danimarka, İsviçre, Avusturya, Fransa, Almanya, İsveç ve İngiltere’de faaliyet gösteren Kürt derneklerinin üst organı olan “KON-KURD”, KNK-KUK ve Medya TV’nin merkezi Belçika’dadır. KON-KURD kendisine bağlı 9 federasyon ve alt kuruluşları vasıtasıyla; Kürt kimliğinin tanınması için çaba harcamakta, Avrupa genelinde yapılan yürüyüş, gösteri, miting, açlık grevi gibi faaliyetlerin organizesi yapılmakta ve örgütün propagandasını yapmaktadır.
PKK terör örgütü Belçika’da; Kürt Dernekleri Federasyonu (FEK-BEL); güdümündeki 11 dernek, 2 birlik, 1 spor kulübü ve 1 merkez ile faaliyetlerini yürütmektedir. Bu derneklerin; Doğrudan FEK-BEL’in talimatları çerçevesinde çalıştıkları, Örgüt adına Belçika’da gerçekleştirilecek gösteri, yürüyüş, miting, açlık grevi, imza kampanyası, bildiri dağıtma ve afiş asma gibi faaliyetleri yerine getirdikleri bilinmektedir. Diğer yandan örgüte sağlanan destek kapsamında;
Hıristiyan Demokrat Parti üyesi bazı parlamenterler tarafından, sözde “Kürt sorunu” konusunda hazırlanan karar tasarılarını Temsilciler Meclisi Genel Kurulunun gündemine getirilerek destek verildiği gözlenmektedir. Belçika yetkilileriyle gerçekleştirilen temaslarda, Belçika’daki PKK faaliyetlerinin engellenmesi önemle vurgulanmakla birlikte; Kültürel yayınlar yaptığı gerekçesiyle yayınına müsaade edilen, geçmişte Med TV adıyla faaliyet gösteren ve terörist başı A.öcalanın yakalanması sonrasında Avrupa ülkelerinde baş gösteren şiddet olayları sonucu İngiltere tarafından yayınına son verdirilen televizyon,
Bilahare isim değişikliğine giderek ve MED-TV’nin Brüksel yakınlarındaki Denderleeuw kasabasında bulunan stüdyolarını kullanarak, yayınlarını Medya TV olarak sürdüren kuruluş tarafından kullanılmaktadır. Örgütün, geçmişte olduğu gibi bugün de mensuplarına yönelik eylem ve etkinlik düzenleme talimatları söz konusu yayın organlarında yapılan programlar vasıtasıyla verilmekte ve örgüt yandaşları yönlendirilmektedir.
Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Denderleeuw’daki stüdyonun faaliyette bulunmadığını ileri sürmektedirler. Ancak, istihbarat bilgileri MEDYA TV için hazırlanan programların bir kısmının Denderleeuw’daki stüdyoda gerçekleştirildiği yönündedir. Ayrıca, Liege’deki bir Belçika şirketinin de MEDYA TV programlarının transferine aracılık ettiği yönünde bilgiler mevcuttur.
Diğer taraftan, Brüksel Kürt Enstitüsü tarafından Avrupa Birliği, Türkiye ve Kürtler konulu düzenlenen bir toplantıda Belçika Temsilciler Meclisi ve Voülks-Uni partisi üyesi bir parlamenterin yaptığı konuşmada, Kürt sorununun Avrupa’nın gündeminden düşmemesi gerektiğini belirttiği öğrenilmiştir. Son dönemde ise, FEK-BEL tarafından Belçika’da düzenlenen kimlik bildirimi eylemi kapsamında toplanan başvuruların Parlamento yetkililerine verilmesi, bazı Belçikalı yetkililerin PKK’yı bir terör örgütü olarak görmediğini göstermesi açısından dikkat çekmektedir