Irağın Kuveyt’e girmesi ve kuzey Irakta çıkan isyanlardan sonra, Irak ordusu isyanları bastırıp kentlere girdi. Bu durum karşısında Çekiç güç denilen ABD desteğiyle Türkiye sınırında Saddam’dan kaçan halk için toplama kampları kuruldu. Türkiye sınırına dayanan bu Kürtler,1988 Halepçe olaylarında 500 bin kişi, 1’nci körfez savaşında 1 milyon kişi olarak 4 yıl gibi bir sürede 1,5 milyon Türkiye tarafından kabul edilmiştir Sonucunda Bu insanlar ülkeye girdiler ve ülkemizde inanılmaz bir güvenlik zaafı ve nüfus hareketliliği oluştu. Ardından 1991 yılında Turgut ÖZAL tarafından  “Aktüel” dergisine verilen bir röportajda “Türkiye federasyonu tartışmalıdır” denildi. Bu sözün ardından Türkler tarafından büyük tepkiler oluşmasına rağmen, Türkiye’de Kürtçülüğün siyasallaşma ve yol oluşturma fikri de ateşlenmiş oldu.
Saddam Hüseyin’den kaçarak bağrımıza yerleşen bu insanların birçoğu ya işsizlikten ya yoksulluktan PKK Olarak bizlere geri döndü. Türkiye’de 1990’ların özellikle ilk yıllarında, Sorununun şiddet boyutu tırmanışa geçti. 1992 ve 1993 yılları Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) en çok kayıp verdiği, PKK’nın ise Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda karakol ve jandarma baskınları ile yol kesme eylemlerini arttırdığı yıllar olmuştur. Zaten Kürtlerin Nüfus artış hızına göre yorumlayacak olursak da Özal zamanında gelenlerin sayısı günümüzde 3-3,5 milyon kişi arasında olmalıdır. Zira Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2012 yılına ilişkin doğum istatistiklerine göre; Türkiye'de canlı doğan bebek sayısı, 2012 yılında yüzde 3,1 artarak 1 milyon 279 bin 864 bebek olmuştur. Doğurganlık hızının en yüksek gerçekleştiği il, 4,39 çocuk ile Şanlıurfa olmuş. Şanlıurfa'yı 4,1 çocuk ile Şırnak, 4 çocuk ile Ağrı ve 3,8 çocuk ile Siirt izlemiştir. Doğurganlık hızının en düşük gerçekleştiği il ise 1,43 çocukla Kırklareli olmuş,  Kırklareli’ni 1,44 çocuk ile Eskişehir, 1,49 çocuk ile Edirne ve Bartın izlemiştir. Güneydoğu İllerinde ortalama çocuk sayısı 5 iken batıda bu oran 1‘dir.  Araştırma şirketi Konda’nın 2000 yılında yaptığı araştırmada bile Türkiye de yaşayan Kürtlerin ve Zazaların toplam (çocuklar dâhil) sayısının genel nüfusa oranı % 15,7’dir. Üzerine bir de artışı ve yeni gelen göçmenleri ekleyin ki, Türkiye’deki kayıtlı mülteci sayısı 1 milyon 905 bin 984’tür. Bununda büyük çoğunluğu Kürt ve Arap’tır.  Türk nüfusun nasıl aşındığına şahit olabilirsiniz.

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=q56mvBOUafw" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=q56mvBOUafw</a>

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=zmL12_CbBDc" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=zmL12_CbBDc</a>

Türk-Kan kandaşım, keşke sadece gelenlerle de bitse. Bugün oturdum biraz haberlere, ya da programlara bakayım dedim. Gündüz çıkan ne idüğü belli olmayan evlilik programları, uçuk kaçık moda programları, garip garip duygu sömürüsü yapan dini içerikli programlarla da Gençlerin ve insanlarımızın beyinleri sünger haline getiriliyor. İnsanlara vatan millet sevgisi yerine, dans figürleri, çöpçatan programları, iki gözü ilki çeşme hikayeler anlatan koca koca din simsarları vs.. kişiler izlettiriliyor. Beyin yıkamak ve benliği unutturmak ancak bu şekilde olur. Bakın mesela, araştırın daha İstiklal marşını doğru düzgün bilmeyen, Osmanlıyı Fatih Sultan Mehmet'in kurduğunu sanan, bir İzmir'in ya da Gazi Antep'in yerini harita da gösteremeyen, bırakın milli  Türklük bilincini  bilinç diyebileceğimiz nesnenin bile olduğu şüpheli maalesef bir çok insanımız.
Biz Türkler onurlu insanlarız, medeniyetin köklerinde bile var olan bir büyük bir  ırkız. Tarihimizde bir çok büyük devletler kurduk ve kurduğumuz bu devletlerde azınlık durumuna düştük parçalandık. Örneğin bir İskit devleti; Bir ucu Hazar denizinde, bir ucu ise bugünkü Bulgaristan'da olan ve kuzey Karadeniz'i boydan boya kaplayan bu devleti kuran Türkler, devlet genişledikçe diğer ırklar ile karıştılar ve gün oldu azınlık durumuna düştüler ve koca devlet paramparça oldu. Yine bir bakın Osmanlılar, yine aynı senaryo. Kurucu unsurları Türk olduğu halde zamanla Türklüğü unuttular. Türklük, cahillikle anıldı. Bir çok ırk ile karıştı ve parçalandı. Bir Fransız ihtilali tüm diğer ulusları ayırmaya yetti. Bu imparatorluğun küllerinden yeni bir devlet yaratmak asil ve çok çileler çekmiş ırkıma kaldı. "Ben Türk'üm ve Türklüğümle gurur duyuyorum." Mensubu olduğum Türk ırkı gururludur, Asil'dir ve bunu tarihi ile kanıtlamıştır. Sadece üzüntüm şudur ki, ders çıkartamıyoruz. Başımıza defalarca gelmiş olaylar hala devam ediyor. Yeni neslimizle, halkımızın kimliğiyle, Türklüğü sorgulatılıyor. Fakat ne olursa olsun. Bir Türk gücünü damarlarındaki asil kandan alır. Göreceğiz ki, aydınlık, zeki ve çalışkan neslimiz elbet uyanacaktır...

 <a href="http://www.youtube.com/watch?v=5js31jErEYw" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=5js31jErEYw</a>