Gönderen Konu: Türk Yarış Atları  (Okunma sayısı 4560 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Kayrakan_GokBoru

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 136
    • KKGB
Türk Yarış Atları
« : 23 Nisan 2006 »
Türk Yarış Atları

Türklerde olduğu gibi, Türkmenlerde de eskiden beri at dilektir, muradına ermektir. Yiğidi sevdiğine ulaştıran, gerektiğinde sevgiliyi elde etmede yiğidin ümit ışığıdır. Gurbettekini sılaya kavuşturan en büyük yardımcı yine attır. Bunun içindir ki, rüyalarda görülen at, yorumculardan ?kişinin muradına ermesi? tabirini almıştır. Masallarda yiğitten (binicisinden) önce tasvir edilip, özellikleri dile getirilir atın. Menkıbelerde at kanatlıdır. Hızlı gidişi, yürüyüşü, meşisi, tırıs ve rahvan?ı, dört nala kalkması hep anlatılır. Hayvanlar içinde saf ve duruluğu dile getirilir. Çünkü o destanlarımızda denizden çıkan bir aygırdır. Bu aygır gökten inen kısrakla birleşir. Deniz saf, berrak olduğu için, gök de kutsalın sembolü olduğundan, Türkmen atının bu ikilemden ortaya çıkışı adeta Türk halklarında bir inanç haline gelmiştir. At, bayramlarda yer almış, at bayramları düzenlenmiş, at için dileklerde bulunulmuştur.

Türkmenistan?da ?At Bayramı? başka bir isimle ?Bedev Bayramı? düzenlenir. Hipodromlar seyircilerle dolar boşalır. Kır atlar, altın sarısı atlar, dor atlar, alınlarında çal, bileklerinde halhal atlar. Koşmayı, yarışmayı sabırsızlıkla beklerler.

Nihayet zaman yaklaşır, son söz söylenir.

Binlerce yıldır Türkmen atlarının saflığı, duruluğu için atalar gayret etmişler. Bu atlar bir çok savaşlarda Türkmenin en caydırıcı gücü olmuş, atlı ordularıyla komşu devletlerin de bir silahı olmuşlar.

Meşhur araştırmacı V. Barthold?a göre; Türkmen atları Türkmenlerin dünyaya tanıtılmasında, önemli rol oynamıştır. Türkmenistan?ın da sadece bu atların vatanı değil, bu atların kültürleştirildiği bir yurt olduğunu vurguluyor. Ayrıca Türkmen atının geçmişini M.Ö. beş bin yıl önce Aryalıların beslediği atlara dayandırılır.

Aryalıların yaşadığı yer de, şimdiki Türkmenistan olduğu kesindir. Bu kavim Asya ve Avrupa?ya, Hindistan?ın güneyine, hatta Anadolu?ya uğrayıp, kültürlerini birçok kavim ve milletlere yaydıkları gibi, atlarını da tanıtmışlar. Zerdüş dininin mensuplarının da bunlara akraba oldukları söyleniyor. Bu dinin temsilcileri olan Avestatılar, onlara ?süratli koşan atlı Tur halkı anlamına gelen ?Yüğrük atlı Turlar? demişlerdir.

Orta Asya?dan Urartu Devleti?ne, Mısır?a, Yunanistan?a hatta Roma?ya Türkmen atları kültürü ulaşmış, oralarda da at hayatın bir parçası haline gelmiştir. Uzak Doğu?ya, Moğolistan?a, Altay?a hatta Çin?e Türkmen atlarının ulaştığını arkeologlar vurgulamaktadırlar.

Yine Türkmen atlarının Arap ve İngiliz atlarının kültürü üzerinde rol oynadığı söylenilmektedir. 19.yüzyılda, üçbin civarında Türkmen atının Britanya?ya götürüldüğü, daha sonra da İngilizlerin askerî ilişkileri sırasında 60-70 kadar saf tohumluk kısrak götürdükleri bilinmektedir. Ayrıca Türkmen atlarının Rus haralarında da beslendiği bilinmektedir.

Türkmenistan?da bir menkıbe vardır. Bu gerçek mi, değil mi çok önemli değildir. Önemli olan her Türkmen?in buna yürekten inanmasıdır. Türkmen atının hızlılığı dile getirilir bu menkıbede. Bu menkibeye göre Ahalteke atı ile bir şahin kuşunu yarıştırmışlar. Kuşun sahibi yarış noktasından uzakta (varış noktası) et gibi kırmızı kumaş parçası asmış. Yarış başlatılmış, at bir ok gibi fırlamış, şahinden önce başlangıç noktasına varmış. Bir başka rivayette de yarışta birinci olan at için, İran Şah?ı Kir: ?Sana tahtımı vereyim, sen atını ver.? demiş. Türkmen delikanlısı atını vermemiş.

Türkmen atı susuzluğa dayanıklı, uzun yürüyüşe tahammül eden, koşuda da çok süratlidir. Bu atların bir özelliği de yüksek ve boylarının uzun oluşudur. Bu atlar verilen eğitimi (şartlanmayı) kolayca alırlar. Türkmenler de gerek savaş gerekse başka zamanlar için gerekli terbiyeyi sürekli, bilhassa tay iken vermeyi ihmal etmemişler. Berisi ve bakımı güzel yapılmış. Bu atlara zaman zaman ekmek, koyun-keçi iç yağı ve yumurta vermişler. Yonca ve arpa bu atların birinci yemleri olmuş.

Türkmenlerin ?alagayış? adını verdikleri eyer altında kullanılan keçeler, gemler, üzengiler yapmışlar. At yarışlarında birinci gelen ata genelde deve vermişler. Koyun da verdikleri mevcuttur. Türkmenler çeşitli zamanlarda atlı yürüyüşleri tertiplemişler. Bu atlı yürüyüşlerin içinde 1935 yılında Aşkabat-Moskova (81 günde 4300 km.), 1934 yılında Daşoğuz-Türkmenabat (13 günde 700 km.) en meşhurlarıdır. Moskova?da (1945) 500 km?lik koşuda Ahalteke atı birinci olurken ikinciliği ve üçüncülüğü yine Türkmenlerin Yomut atları paylaşıyorlar. Gerek uzun, gerekse yüksek atlamalarda da Türkmenlerin Ahalteke ve Yomut atları birincilikler alarak dünya rekorlarını elde etmişlerdir. 1986 yılında Paris?te bir Türkmen atı 50 bin dolara, bir başka Türkmen atı da 230 bin dolara satıldığını Örez Gündoğduyev ?Türkmen Atları? adlı makalesinde anlatmaktadır. Yine aynı makalede bütün Türkmenistan?da, Merv?de, Bağır?da, Türkmenabat?ta Hz. Ali?nin atı olan ?Düldül? izlerinin olduğunu, bu izlerin pek çok hastalıktan koruduğuna inanıldığını, Türkmen atlarının piri, ?Düldül Baba?nın hürmetine sadakalar verildiği anlatılmaktadır.

1992 yılından itibaren her yıl nisanın son pazarı ?Bedev Bayramı? dır. Türkmenbaşının fermanıyla ?Türkmen Atları Devlet Birliği? kurulmuş, bağımsız ve tarafsız Türkmenistan Cumhuriyeti?nin sembolünde de ata yer vererek ata karşı bağlılığını perçinleştirmişlerdir

Not:Yazının başındaki "Türklerde olduğu gibi Türkmenlerde de" ifadesini yazarın dalgınlığına veriyorum. K.K.G.B

Kaynak : http://www.manyashara.bz.tc