Bir Almanın veya İngilizin Türk Milletine faydalı olmasını düşünmek ve inanmak ne kadar beyhude ise, Hiçbir ideali olmayan ülküsüz bir Türkünde bu millete faydalı olmasını düşünmek o kadar beyhude ve kısırdır.
İşte bu nedenledir ki:
Yeni neslin istiklaline yepyeni bir yön ve ruh verme mecburiyetindeyiz. Ülkülerinden ve ideallerinden saptırılan Türk Gençliğini yeniden özüne döndürmek en büyük görevimiz ve misyonumuz olmalıdır. Bugün ki gençliğin birçoğu, geçmişini bilmemektedir. İşte bu nedenle atalarının üstünlüğünü görememektedir. Bu üstünlüğü görmek ve nedeni anlamak yani Türkün “Türk”ü tanıması gerekmektedir.
Bir Türk için “Türk”ü tanımak demek milli kimliğine bürünüp tabuları yıkıp derin uykudan uyanmak demektir. Yeniden Tanrı Dağlarını bürümek ve ecdadımızın mukaddes varlığının yeni nesile aktarılması demektir. Yine aynı şekilde ecdadımızın asil kanı ve ruhunun yüreğimizi titretmesi demektir.
Ecdadımızın asil kanı ve bir o kadar da mukaddes maneviyatını, yeni nesle aktarma ve yüreğinde ülküsü olan ipek kumaşa bürünmüş çelik neferleri Türk toplumuna kazandırmak ve bu özelliklere sahip olmak, Türk gibi yaşamak, biz Türkçülerin yaşama gayesi olmalıdır. Türkçüler bu eksende hayatlarına yön vermelidir.
Türkçü, Türk gibi yaşadıkça ve Türk çocuğuna ecdadının manevi ruhunu aktardıkça. Türk çocuğu çelikten bir kılıç, tunçtan bir heykel gibi ebedi kalacak ve her türlü zorluğu aşıp ülküsüne doğru koşacaktır.
Sedat HAMZA