Gönderen Konu: Türkiye Cumhuriyeti’ni Yönetenlere Tarih Dersleri  (Okunma sayısı 2858 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Çağrı Bey

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 690
Kaynak : http://www.turania.net/genel-turk-tarihi/1113-turkiye-cumhuriyeti8217ni-yonetenlere-tarih-dersleri.html

Türkiye Cumhuriyeti’ni Yönetenlere Tarih Dersleri ;

Dünya üzerinde hiçbir devlet yoktur ki, Başbakan’ı, bazı kronik hastalıkların nöbet zuhuru gibi aklına estikçe biz yetmişikibuçuk topluluktan oluşan bir devletiz desin, onlara şöyle eziyet ettik, böyle katlettik diye sayıklasın. Yönettiği(!) ülkede suni milletler yaratsın.

O kadar faşist bir milletiz ki, hemen her fırsatta Gürcü kökenli olduğunu beyan eden zat-ı âlilerinin sülalesine yaşamlarını bahşetmekle kalmadık, bir de tutup başımıza ‘’Başbakan’’ yaptık.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni oluşturan ve kuran asli unsur Türk milletidir. İktidar ve AB-D beslemesi bir takım Seçkin(!) ‘’Türkdöne’’ler tarafından devlete ortak edilmek istenen kürtler, tek becerileri bolca yavrulayıp bunların ceremesini başkalarının üzerine yıkmak olan, ırki saflıktan uzak, fırsatçı topluluklardır. Tarihteki örnekleri incelersek Kürtleşmiş Türk oymaklarından bahsedebileceğimiz gibi, Kürtleşen Arap sülalelerinin varlığını da görebiliriz.

Hint göçleri artıklarının İran’ın Zağros dağları etrafındaki Farsi unsurlarla kaynaşarak oluşturdukları topluluklar asıl Kürtlüğün temelini teşkil eder. Bugün Türkiye’nin başına bela olan tarafı, Osmanlı’nın Türklere ‘’etrak-ı bi idrak’’ bakışının ‘’ekrad’’ üreterek bu topluluğun içine katmasıdır. Millet vasfını taşıyan bütün toplumlar tarihte bir ya da birkaç kere devlet kurmuşlardır. İki taşı doğru düzgün üst üste koymaktan aciz kürdün, gerçekten zamanına göre büyük medeni vasıfları olan Med ve Asur gibi devletlerin mirasçısı olduğu iddiasına da ancak gülünür.

Osmanlı dönemine ait bazı defterler ve belgelerde geçen ‘’ekrad’’ kelimesi Türk topraklarına göz dikmiş soysuzların iç, dış destekçileri tarafından istismar edilen ve kürt kelimesini karşıladığı iddia edilen bir sözcüktür. Merhum Ord. Prof. Dr. Zeki Velidi Togan, ‘’ekrad’’ meselesine Akhunlar’ın Azerbaycan topraklarındaki Mugan yakınlarında 445 yılında kurdukları bir şehirden bahsederken değinmiştir. Bu şehir Arap kaynaklarında ‘’Belasegân’’ olarak geçiyor ve Orta Asya’daki Balasagun şehri ile ad birliği olan bir yer. Togan’ın anlatımı ile Araplar 7. asırda buraya geldiklerinde bu şehre nispetle ‘’kürt’’ kelimesini zikretmişler, fakat bu kürt kelimesi daha ziyade ‘’hayvan sürülerine sahip göçebeler’’ (<<ashâb savâ’im>>) anlamında kullanıldığı için milliyet ifade etmiyor. Horasan’da (Kuhistan’da) ki Khalac Türkleri de bu yüzden Araplarca <<akrad>> cümlesinden sayılmıştır. Fakat onuncu asıra ait coğrafya eserlerinde aynı Araplar, Khalacları , ‘’al-Khalac sinfun min al-atrâk-i … alâ khulq-i al atrâk-i va zayyihim ve libâsihim’’ yani <<Khalac bir Türk zümresidir, karakterleri, kıyafetleri ve diğer elbiseleri diğer Türklerinki gibidir.>> diyerek anmışlar. Ne yazık ki, 11. asıra gelindiğinde Gazneliler zamanında bunlar da Türkçeyi unutmuş bir topluluk haline gelmişler. (Z. Velidi Togan, Umumi Türk Tarihine Giriş) Devam edeceğiz.

Tonyukuk