Gönderen Konu: Üçbaşlı Yıldırım ile Akdoğanlı Gülizar  (Okunma sayısı 6840 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Atsız Gök-Börü

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 236
  • Tek Dağ Başı Mezar Oluncaya Kadar !
         ÜÇBAŞLI YILDIRIM ile AKDOĞANLI GÜLİZAR

     Yıl belli değil , gün belli Allah'ın günlerinden bir gün. Hayal ederken eski zamana , isteyen düne , dileyen yarını düşlesin... Karışmam.

       Yılı belli değil , günü belli değil bir gün işte uğraştırman beni; Kızılcahamam Üçbaş köylü bir Koca Osman gelmiş şu dünyaya.. Namı gibi cüsseside kocaymış ama "koca" namı , herkese dediğini dinletmesinden gelirmiş , cüssesinin iriliğinden değil. Bu Koca ihtiyar varmış bir gün Kızılcahamam'ın Akdoğan köyünde bir düğüne. Oturtmuşlar Koca Osman'ı baş köşeye. Önce Ankara'nın oyun havaları çalmış , yiğitler kalkmış Hüdayda oynamışlar , Misket oynamışlar.Sonra yakmışlar ateşi sinsin oynamışlar. Bizim ihtiyar, gençleri izlerken , kalabalığın arasında bir parıltı görmüş ki gözü kamaşmış. Melül melül bakakalmış öyle. Zümrüt ,altın falan bulmuş sanmayın , parıldıyan pırlanta falan değil haa... Oralarda erkeğin pırlantası da , zümrüdü de evdeşidir. Amma Koca Osman ihtiyar yaşında kendine avrat buldu da sanmayın sakın , duymasın kızar. Çünkü bu Koca Osmanlar ya yanımızdadır, ya evimizdedir , ya köyümüzde. Duymasınlar , kızarlar.

     Velhasıl sözü uzatmayım Koca Osman'ın gözünü bir kız kamaştırmış amma ne kız ! Yanında ki , Akdoğan köylü bir ak sakallı arkadaşının omzuna değip , " şorda ki ay yüzlü gız kimin gızı ?" diye usuldan sorunca , Ak Sakallı arkadaşı " Keleşlerin , Murad'ın gızı " diye cevap vermiş. "Adı ne peki ?" diye bir soru daha yöneltince , ak sakallı ihtiyarın yüzü buruşup şaşırmışça Koca Osman'a bakmış , sakalını sıvazlayıp" Gülizar'dır adı Koca Osman , hayrola niye soruyorung bu gızı?". Koca Osman , ak sakallı ihtiyar arkadaşına " şimdi söylersem laf yayılır " diye düşünüp cevap vermemiş. Sağolsun ak sakallı arkadaşıda üzerinde durmayıp , başka bir soru sormamış.


     Koca Osman bu ; ömrü boyunca ne fırtınalar ne günler görmüş , eskinin heybetli yiğidi.. Dem gelmiş işte ya hayat bu , artık yaşı ölüme yanaşmış iyice. Evdeşi Yadigar Hanım'da ölünce hayatta ölümü beklemekten başka şu son günlerinde tek derdi , torunları olmuş gayrı. Amma hele bir torunu var ki, diğerlerinden daha başka bakmış O'na.. Bütün torunları kavgacı amma o yiğit hepsinden özge. Dizi dibine oturtup , Kur'an öğrettiği , Sure öğrettiği, Battal Gazi destanlarıyla ,eski çağlarda ki savaşlarla , tahtadan kılıç , ağaç dalından ve yün ipten ok yapıp oynattığı , babası Şevket Çavuş'un savaş anılarıyla büyüttüğü torunu. Bunları dinlemeye diğer torunları pek hevesli değilmişti.Adı Yıldırım olan bu torunu , dizi önüne oturup " Dede , Şevket Dedemin savaşlarını bir daha anlatsana " diye gelir , saatlerce sürse usanmadan oturur tekrar tekrar dinlermişti.

      Koca Osman'da oturur saatlerce anlatırmış , bu torununa. Lafı en son babasının Ruslara esir oluşuna getirip " Babam bek yakışıklı adammış , orada bir Yüzbaşının gızıyla evermişler. On yıl esir kalmış Rusya'da , o gadından bebe-beliğe garışmış. Rusya devlet başkanı bana benziyoru aslında gardaşım olabilir" deyip gülermiş.

   Neyse hikayemiz Şevket Çavuş'un Rusya mecarası değil zaten, biz ve Anadoluda ki , hikayemize dönelim...Sonuç olarak Koca Osman o ay yüzlü kızı , torunu Yıldırım'a almayı koymuş kafasına..

     Günü belli değil , yılı belli değil o günden sonra biraz zaman geçmiş. Torunu dönmüş cepheden yada askerden. Çekmiş Yıldırım'ı oturtmuş karşısına ;

     " Ulan bana bak ! Sana gız buldum evlenecöyng onuynan. Kulağıma geliyoru benim, hala sağda solda döğüş edip külhanbeyi gibi geziyorumuşung. Dünya gözüyle görecöyng , alacöyng bu gızı sana". Koca Osman'ın bu sert buyruğuna Yıldırım " ama" diyecek oldu ki demeseydi daha iyiydi.. " Heet.. Ben ne diyorusam o !". Torunu sadece " eyi dede garışmıyorun, garışınca gızıyonguz " demekle yetinmek zorunda kaldı.

      İşte bu sohbette Koca Osman torununa iyice öğütledi.. Kızı anlattı.. Dedi ki ; oğlum gız , ay parçası gibi gözel. Baktım herkesin arasında seçiliyor gözelliği. Soruşturdum ahlakıda pek eyceymiş. Bu gızdan sana karı olur. Ötesini nedecen sen. Düğününü de ben yaparım ölmezde sağ kalırsak"..

     Aslında Yıldırım istemez gibi görünse de evlenip barklanmak istiyordu. Amma dedesi saf adamdı , kandırması kolaydı , kız güzel olmasına güzeldir de ya kız şirretin biriyse.. Damar da deli kan akıyor ya " ya çirkinse , ya şirretse gedip görmek ilazım " diye düşündü. Serde yiğitlik ölmüş müydü ?


      
GAYRI RAHATTA BULDUM CANIMA "İLK HARAMI "!

Çevrimdışı Atsız Gök-Börü

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 236
  • Tek Dağ Başı Mezar Oluncaya Kadar !
                                       2. Bölüm

Gün geçti , hafta oldu.. Koca Osman vardı gitti , Akdoğan'a... Köyün kahvesine girdi " selamün aleyküm". " Aleyküm selam". Keleşlerin Murat'ın girip koluna çıkardı kahvehaneden. Epeyce konuştular. Murat , Koca Osman gidince biraz şaşkın döndü evine. Kızı Gülizar'a seslenip " geç hele şöyle karşıma gızım " dedi. Gülizar  tedirgindi ama belli etmemeye çalışıyordu. " Hayrola baba ?" diye sordu sadece. " Geç hele karşıma da hayorlsun gızım " dedi ve olanları anlattı. Aralarında şöyle bir konuşma geçti.. Bakalım ne konuşmuşlar ;

Gızım bögün Koca Osman köye geldi ,
"Sening ile muhabbete girek", dedi.
"Sen ne dersin bilemedim buna amma
"Ay gızını haftaya bir görek" ,dedi..

"Benim torun eccük kanı deli lakin ;
Sevdüğüne garşı olur huyu sakin..
Gızını ver sening ile olak yakın,
Torunumla kızının evini derek", dedi. *(1)
 
Gülizar'ın vücudunu bir ürperti sardı. Babası susunca başladı söylenmeye ;

Sallasam ellisini,
Severim birisini !
İstemezim baba ben ;
Üçbaş'ın delisini..

Varmam o bıyıklıya ,
Kafası kalpaklıya.
Irkı için yaşarmış ,
Allah onu aklıya..

Dağların delisidir ,
Delinin birisidir.
Ona varmak us değil
Anca deli işidir..

Kızının bu sert çıkışına mana veremese de , Koca Osmanla uzaktan akrabaydılar. Tanıdık bildik kişiydi , " kurt eniği kurt olurmuş". Koca Osman'ın torunu ahlaksız olmazdı ya... Zaten uzaktan Yıldırım'ı kendi de bilir tanırdı.Huyu deliydi doğru ama Kızılca'dan akıllı adam ne zaman çıkmış ki ? Kızı susunca O konuştu.

Tövbe gızım, demeyesin sakın öyle
Ardından merd, iyi kişi diye derler.
Küçümseme kanı deli huylu diye ,
Sevincesi gönülden içten severler. *(2)

Koca Osman torunudur, eyce olur ;
Hem ahlaklı hem gönülü bek dokluymuş.
Çiçek gızım bilemedim gene amma
Yiğit senin methini bek yerde duymuş.

Görsen derim gene hele bir oğlanı ,
İsterisen konuş, görüş ,eccük tanı.
Deli deyip küçümseme hemen öyle ,
Belki O'nda o delilik, yiğit şanı.

Baba durdu söyledi kızı ;

Koca Osman torunu ,
Dök Üçbaş suyunu.
Belinde dabancalı ,
Bek sinirlidir huyu..

Baba; başı kalpaklı ,
Çeneye dek bıyıklı.
Postal giyip gezermiş,
O ayağı çarıklı.


    Gülizar'ın babası pek işkillenmiş ama mana da verememiş. Öyle ya Kızı Koca Osman torununu tanır gibi konuşuyor ama köy yerine kim gelse hemen haber alınır. Hadi kuytuda konuşmuş olsalar , var mı Akdoğan'a gelip öyle kızla konuşmak ? Yine de emin olmak istedi " gızım , sen bu oğlanı heç gördün mü ? Tanır gibi gonuştun ?".

    Gülizar adam akıllı titremişti. " Üçbaş'ta gördümdü bir kere , daha da görmedim.Ama adı gelirdi kulağıma bazı , oradan biliyorum bunları. Karşı köyün adamı baba orada top patlasa , burası titrer" deyip başını öne eğdi sustu.

 
     Not ;
     1-" Torunumla kızının evini derek", dedi." 12'li hece ölçüsüyle yazılan Murat'ın konuşmasında bu kısmı ,şiirin anlatımını tamamladığı için , mana ve anlatım bozukluğu olmasın diye 14 lü hece olarak duraklamasız bıraktım.

     2-"Sevincesi gönülden içten severler." Burayı da aynı sebepten duraklamasız yazdım.
GAYRI RAHATTA BULDUM CANIMA "İLK HARAMI "!

Çevrimdışı Atsız Gök-Börü

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 236
  • Tek Dağ Başı Mezar Oluncaya Kadar !
   3. Bölüm

 Meğersem işin aslı Babasının çekindiği gibiymiş. Yiğit dedesinden kızın methini duyunca , doğru varmış Akdoğan'a. Evlerinin ardında ki tarlaya pusmuş , kızın evden çıkmasını gözlemiş. Kız çıkıp tarlaya yanaşınca varmış patikada kızın karşısına.. Amma kız , yiğidi akşamın karanlığında öyle görünce korkmuş savurmuş  elinde ki orağı. Vurmuş omzuna, açmış yiğidin omzunu. Yıldırım bir kaç adım sendeleyip yere düşmüş. Kalpağı bir yana uçmuş kendi de kıç üstü oturmuş kalmış toprakta.

   Gülizar bağıracakmıştı ama karşısında ki biçare toprakta oturmuş bırakınca , bağırmamış. Elinde ki orağa daha sıkı sarılıp , beklemiş tetikte. " Sen kimisin , necisin ? Nereden geldin , agşam agşam garşıma niye çıkadurdun ?" Yıldırım çeneye dek inmiş bıyıklarını sıvazlayıp tebessümle şöyle demiş.. Görelim  ne demiş:

Be deli divane kız ,
Misafir vurulur mu ?
Nereden geldin diye ;
Dağlıya sorulur mu ?

Yerim yurdum Türk yurdu ;
Soyum Üçbaş Bozkurdu.
Huyun bek yiğidimiş ;
Orağın omuz vurdu.

  Gülizar " Bildim seni Deli Yıldırım , ee ne demeye çıktın benim garşıma bu vakıtta ? deyince , Yıldırım şöyle cevap vermiş ;

Görmeye varak dedim
Methedilen yüzünü.
Konuşup anlayaydım
Gönlünün özünü.

Türkmen'in gözel kızı
Omzum da orak izi.
Methini pek duydum
Gönlümü vurdu sızı.

Sözlerin yürek vurdu.
Orağın omuz yardı ,
Söyleyen doğru demiş ;
Gözlerin gönül sardı.

Lafın acı söyleme ;
Babana "geldi" deme.
Bana evdeş olasın ,
Sevdan düştü gönlüme.


   Yıdırım ayağa kalkıp üstünün tozunu silkeleyip , kalpağını başına geçirip yanaşmış Gülizar'a doğru.. Gülizar geri adım atıp oragı kaldırınca havaya , Yıldırım gülümseyim durmuş yerinde. " Bana bak kız , o orağı fazlaca gösterip durma,  alırım o orağı elinden şanıma leke vurdurmam. Deli Yıldırım bir kızdan zopa yidi dedirmem" deyince Gülizar iyice öfkelenmiş. " Gece vaktı hırlı mısın hırsız ne bileyin ben. Bu işin yolu olur yordamı olur , böyle iş mi olur ? Hem sen gibi adam daha gözelini alacağıkan neye beniynen evlensin ki. Gönül mü eğlendireceyn beniynen. Var git hadi yoluna !" demiş demesine ama Yıldırım'a da öyle bir bakmış ki... Orağını çapraz tutup tarlaya doğru hızlı hızlı gidecekken , Yıldırım tutmuş kolundan çekmiş Gülizar'ı kendine doğru, bir yandan yazmasını okşamış bir yandan gözlerinin içine bakmış  ;

    " Ay yüzlü Türkmen kızı , heç olur mu öyle iş , gönül eğlendirmek ne demek? Gözüm gördü , gönlüm sevdi seni. Merd kızımışsın , böyle olduğunu bilmezdim. Hele daha çok sevdi gönlüm. Sen beni omzumdan yaraladın , senin akıttığın kanım sana helal olsun. Böyle iş mi olur deme ? Haftaya ölmezisek gelirin istemeye".

       Gülizar kolunu kurtarmaya çalışmışsa da fazla diretmemiş. Aslında O'nun da gönlü kaymış yiğide amma gene de öfkelenmiş. Samimiyetinden de şüpheli kalmış. " Hadi dediğin doğru diyek , o kadar gözel gız varıkan neye beni isteyesin ki ? "

     Yıldırım basmış kahkahayı , " Ben gibi deliye , sen gibi kız yaraşır " deyince ,Gülizar iyice öfkelenmiş,  kurtarıp kolunu hızlı hızlı dalmış tarlaya. Arkasına bile dönüp bakmamış....
GAYRI RAHATTA BULDUM CANIMA "İLK HARAMI "!

Çevrimdışı Atsız Gök-Börü

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 236
  • Tek Dağ Başı Mezar Oluncaya Kadar !
                4. Bölüm

Gün gelmiş çatmış ;

          Emmiler , dedeler , dayılar , amcalar , halalar, teyzeler , ebeler, ufak bebeler... Velhasıl Yıldırım'ın ölmemiş , yaşayan ne kadar yakın akrabası varsa toplanmış , Akdoğan'ın yolunu tutmuşlar. Yıldırım'ı güzelce giydirip birde eline çiçekle , şeker tutuşturmuşlar ki ; Yıldırım o kılıkta ölmeyi herşeyden çok istemiştir herhalde. Yolda Koca Osman Yıldırımın omzunda ki sargıyı farketmiş. " Ulan iki haftadır görünmüyodung , gene kimiynen döğüştün ? " deyince , Yıldırım " yok , Dede Çilebe'nin tarlasında alma ağacından düştüm" diye lafı geçiştirmiş. Koca Osman bu inanmamıştı tabi ama üzerinde de durmamış.

       Keleşlerin Murad'ın eve gelinmişti artık , bahçe kapısından girilmişti , Koca Osman , Yıldırım'ı tutup durdurunca kalabalık hep beraber durdu. Son kez öğütledi Yıldırım'ı;

     " Bana bak koca dana ; bundan kiili gavga döğüş yok. Evleneceyn barklanacang artık. Gızda gabul ederise , gıza iyi davranacang , ümüğünü alırım valla. Zövle gibi durma vur hadi kapıya.. Ulan çekil şordan ben vururum".

       Yıldırım iyice girmişti yerin dibine. Birde dedesinden azar yeyince sormayın keyfi. Koca Osman kapıya vurdu , kapı açıldı , içeri girildi , somyalara oturuldu. Somyaya sığmayanlar mindere , minderde yetmeyince Gülizar'ın anası Satı Ebe omzuna yüklenip döşeği koydu duvar dibine. " Minder galmadıysa döşeğe otursanıza kuzuum , oturman yere hastalanacağınız" diye bir de söylenince , yaşı ufak olanların payına döşek düşmüş. İki katlı köy evi dolmuştu vesselam. Sadece görücüye gelenlerin mi emmileri , dedeleri , dayıları , amcaları , halaları, teyzeleri , ebeleri, ufak bebeleri gelmişti? Hayır.. Kız tarafınında emmileri , dedeleri , dayıları , amcaları , halaları, teyzeleri , ebeleri, ufak bebeleri fazladan olarak komşuları oradaydı.

      Neyse hoş beş muhabbet. Kadınlar kendi aralarında , kocalar bir yerde dalmışlar sohbetin içine.. Bu sohbetten en çok sıkılın hatta gınaga gelen Gülizar'la , Yıldırım'dan başkası da değildi tabi ki. Gerçi Gülizar , kahveleri dağıtmaya çıkıp , arada mutfağa yardım bahanesiyle ortadan kaybolsa da , sohbet nasıl uzamış siz düşünün artık. Yıldırım'ın içinden gıravatı falan bir köşeye fırlatıp , " bitsin la bu eziyet " diye kalkmak gelmiş içinden ve hatta bunu yapmak için ayağa bile kalkmışta ; Koca Osman Yıldırım'ın deli damarnın attığını farkedip , kolundan çekincesi oturtmuş somyaya. Lafa girmek vakti geldiğini anlamış , çok şükür. Koca ev sessizliğe gömülmüş , bir köşede kulakları ağır duyan Çilebe'yle , Kırmızı Ana'nın bağıra bağıra sohbetlerini saymazsak oda. He bir de küçük bebeler. Onlar da ne bilsin yavrucaklar. Koca Osman hemen organize etmiş sessizliği, " Adıözel şu diyazagı bi sustur hele , Çıgdam sende şu yavruları götür öte odaya"... Sessizlikte sağlanınca Koca Osman girmiş meseleye ;

     " Eee Murat işte böyle , gel gelek biz gendi meselemize. Beng gayrı Yıldırım'ı evermek istiyorung. Yaşıda geldi. Çok şükür tarla , tapan , sığır , davar, düve hepsi var çok şükür. Ne torunum açıkta galır ne Gülizar. Vesselam Allah'ın emri , Peygamberin gavliyle gızın Gülizar'ı , torunum Yıldırım'a istiyorung".

     " Valla Osman dayı , hoş derdin , gözel deding vakıtta , bizim gız sanki"...Başlamış Gülizar öksürmeye. Koca Osman laf yarıda kesilince bastırmış " eee sizin gız"..
" Valla Dayı işte bizim gız sanki " Gülizar tekrar öksürmüş , ve yüzünü tuta tuta fırlamış kalkmış gitmiş mutfaga. Ardından anası Satı Ebeyle bir kaç kadın daha kalkıp gitmişler. Murat'ta " dayı affola bizim gızın neyi var bir bakıp geliyorung " demiş. Kalkmış gitmiş mutfaga , gızı dip diri kendine bakıyor görünce anlamış o öksürüğün numara olduğunu. " La koca karılar siz bi çıkın hele " diye mutfaktan yollamış herkesi , Gülizar'la kalmış başbaşa " Hoyrola gızım neyin var ?" Baba ben Yıldırım'la evlenecöyn !". " Ne oldu gızım geçen istemiyom diyodung ? "deyince,  Gülizar bakalım buna ne cevap vermiş ;
           
Sever mi diyemedim,
Ne desem bilemedim !
Gördüm kara kaşını,
Gönülden silemedim.

Vursalar yarın onu
Ben beklerim yolunu.
Düzeldirin ben onun ,
O divane huyunu.

Varırım bıyıklıya ,
Kafası kalpaklıya.
Allah'ım esir gesin ,
O'nu bana saklıya.

   Murat yüzünde tebessüm salona varıp , demiş ki ;

Yiğitler kendine gelende ;
Türk yurdunu koç oğul sarar.
Bizim öksüz Türkmen elinde ,
Gögçek kızın gözü kurt arar !

Herşey denilmez bizde öyle ,
Ben yanlışsam eğer sen söyle.
Türk'e de ancak işte böyle,
Bozkurt soyundan oğul yarar.

Şol yiğidin varsa cepheye ;
Bu da Hak'tan Türk'e hediye,
Ölsede bir gün döner diye ;
Hergün evdeşi saçın tarar.

Kart ninelerim diksin oya ,
Varanda kurt kurda , soy soya.
Gayrı gidilsin bu yaz toya,
Vaktine verilince karar..



           

       
GAYRI RAHATTA BULDUM CANIMA "İLK HARAMI "!

Çevrimdışı Atsız Gök-Börü

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 236
  • Tek Dağ Başı Mezar Oluncaya Kadar !
  

  5. Bölüm

 Sonu nasıl mı bitti bu hikayenin ? Bilinmez ! Türkelleri ne hikayeler ne Türküler saklar bağrında? Kaç dağ gibi yiğit harcanmıştır , kaç yiğit sevdiğine kavuşamamıştır? Çoğu cephede kalmış , bir kısmı kolsuz bacaksız dönmüş yurda. Kim bilir Yıldırım , kim bilir kaç Gülizar , kaç Koca Osman gelmiştir şu dünyaya? Kim bilir, kaç Yıldırım ,kaç kere kahramanlaşmış , kim bilir Gülizar kaç kere cepheye erine mermi , ekmek götürülürken şehit olmuştur?  Kim bilir Yıldırım kaç kere Çakırcalı olmuş , kim bilir Gülizar kaç kere Nene Hatun olmuştur? Koca Osman hiç demeyin hele.. İlteriş Kutluk Kağan yanına , Bilge Tonyukuk, ihanetin bağrına Namık Kemal , Çağrı Beğ yanına Tuğrul , Mustafa Kemal yanına Ziya Gökalp'tir , O...
          
       Sonu nasıl mı bitti bu hikayenin ? Bu yüzden bilinmez işte ! Çünkü bu Gülizar , ne bir tek Türk kızıdır , ne Yıldırım bir tek Türk yiğididir , ne de Koca Osman bir tek Türk kocasıdır. Bunların isimleri de bir tane değildir. Gülizar Gagauzya'da , Mari kız olur , Kırım'da Süyün Bike olur, Asya'da Esen Bike olur. Yıldırım , Balkan'da Malkoç olur , Asya'ya varınca Osman Batur olur, Anadolu'da kalır Mustafa Kemal olur.. Koca Osman'da bilgeleşir Irkıl Ata olur , destanlaşır Dedem Korkut olur , bazen bayraklaşır Atsız olur.....


                                                                                                  Ahmet Yavuz Yetim


                                                                                                
GAYRI RAHATTA BULDUM CANIMA "İLK HARAMI "!

Çevrimdışı Işbara Tarkan

  • Türkçü-Turancı
  • ***
  • İleti: 103
  • Elçibey'in Askeri
Eline sağlık andam.Öykülerinin devamını bekliyorum dört gözle.Özellikle yerel konuşma ağzını çok güzel tasvir etmişsin.Okurken anladım ki aslında gerçek Türkçemiz budur.Şehirlerde bozulmuş sözcüklerle konuştuğumuz Türkçe ne kadar donuk ise köylerimizde konuşulan o kadar sıcak, içten ve tarihten geliyor.

T.T.K
"Süt verirken öz anam, Böyle demişti bana: Seni kurban besliyorum Türk Yurduna, Vatana, Bu dünyada azatlığı şan şöhretten üstün tut, Alçaklığı, yaltaklığı, rezilliği sen unut! Senin sevgin vatan olsun, millet olsun, ben olum, Sütüm sana haram olsun; hıyanet etsen oğlum!"

Ahmet Cevat

Çevrimdışı Atsız Gök-Börü

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 236
  • Tek Dağ Başı Mezar Oluncaya Kadar !
   Sağolasın anda...Türk Milletinin esas düşünce ve hayat tarzı hala Türk köylerinde bütün canlılığını korumaktadır. Türk'ün karakterini bulmak için siyasetin binbir pisliğiyle kirlenmiş büyük şehirlerde değil , Anadolunun köylerinde aramak gerekir. Köylerimizde hala , bütün Türk milletinin duymasını bekleyen Türküler ve bilmesi gereken mahalli hikayeler doludur ve köylümüz oğullarını toprağa verip , savaşıp şehit , gazi olması yetmiyormuş gibi , şehirde ki okumuş, diploma almış , devlet kademesinde , üniversitede , gazetede yer kaplamış kişilerin yapması gerekeni , benim cahil diye vasıflandırılan köylüm yapıyor... Türk'ün vatanını da , Türk'ün dilini de Onlar koruyor.

    
GAYRI RAHATTA BULDUM CANIMA "İLK HARAMI "!

Çevrimdışı Tonyukuk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 140
   Değerli Atsız Gök-Börü öncelikle buram buram Türklük kokan bu güzel öyküyü erinmeden bizlere aktardığınız için sağ olun. Son iletiniz de doğruları içermektedir, ancak şehirlere göre töreyi ve Türkçe'yi daha iyi korumayı bilen insanlarımız, bir de yönetici tercihlerini doğru yapmayı bilseler işte asıl o zaman bütün bunları sonsuza kadar korumak mümkün olacak. Sarayı yerine kurdurduğu otağında kalıyor diye bu durumu hanının töreye bağlılığı sayarak yalnızca bunun için bile hanını çılgınca seven Türkleri özlemle anmayı gönül borcu sayıyorum.   

Çevrimdışı AĞASAR

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 354
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
''Yiğitler kendine gelende ;
Türk yurdunu koç oğul sarar.
Bizim öksüz Türkmen elinde ,
Gögçek kızın gözü kurt arar !''

Vakit bulduğumda sindire sindire tekrar okuyacağım... Ellerine gönlüne sağlık Kardeş'im...
Dolunay buğusunda zifiri göklere yazılmış Ad'ın...
İnkâra düşen geceler gibi yok saysın varlığını bütün kâinat
Varsın mavi gün her doğanda silinsin ne çıkar ?
Ay dolanır , yüz bulanır, vakit döner, tılsımlı bir âyinde söylenir Ad'ın ;

Senin Ad'ın TÜRK !...


UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı Atsız Gök-Börü

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 236
  • Tek Dağ Başı Mezar Oluncaya Kadar !
 "Son iletiniz de doğruları içermektedir, ancak şehirlere göre töreyi ve Türkçe'yi daha iyi korumayı bilen insanlarımız, bir de yönetici tercihlerini doğru yapmayı bilseler işte asıl o zaman bütün bunları sonsuza kadar korumak mümkün olacak".

     Murat Ağabey'im , kolay değil Anadolu Türklüğü Başbuğ vefat ettikten sonra , Türkler tarafından yönetilmemiş. Gazeteler , radyolar , şarkıcılar , yazarlar , diplomatılar , siyasetçiler yani ne kadar aydın sıfatıyla insan varsa, Türk yurdunda ekmek yeyip , Türk'e zararlı her fikri 70 senedir , Türk'e anlatıyor. Komünizmi, sosyalizmi , siyasal islamcılığı , operası , hiphopu, balesi ıvırı zıvırı hep Türk'e ters. Gayrı köylümde gene suç yok. Necdet Sevinç'in tabiriyle her taşın altından " Yumuşak G" çıkıyor.

    AĞASAR anda ; sağolasın , elimden geldiğince uzatmamaya çalıştım aslında ama gene 5 bölümlük hikaye çıktı.
GAYRI RAHATTA BULDUM CANIMA "İLK HARAMI "!