Biz Eurovision, Orta Asya'dan Türk ithal etmek gibi saçmalıklarla kendimizi oyalarken; Türkiye ve Türk Milleti'nin aleyhine pek çok gelişmeler yaşandı. Ancak kendimize yarattığımız sahte düşlerden uyanmak, işimize gelmediği için bunları görecek durumda olduğumuzu sanmıyorum. Çünkü ülkemizin ciddi sorunlarının(içeride ve dışarıda) tartışıldığı konuların, Otağımızda kürtlere küfür edip, kendini tatmin etmek var iken, reyting yapacağını sanmam. Doğru düzgün Türkçe yazıp; meramını adam gibi ifade edemeyen Türkçülerden, bunu beklemek, açıkçası inandırıcı gelmiyor.
Geçen hafta içerisinde Talat denen hain, Palikarya Hristofias'la anlaşmaya vardı. Bu ne demek biliyor musunuz?.
Açıklayalım:
- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ortadan kalkacak.
- Türklerin yaşadığı yerler federal eyaletler olarak Rumlara yani Birleşik Kıbrıs Federatif Cumhuriyeti'ne bağlanacak
- Adanın Uluslararası alanda tek temsilcisi olacak(Zaten Avrupa Birliği ve B.M, Rumları adanın tek temsilcisi sayıyordu.)
- Türk Askeri, Adadan çıkartılacak.
Bu sürece nasıl geldik onu da hatırlatalım:
a) Meşhur üçlü koalisyon hükümeti(Anap-Dsp-Mhp) döneminde; Avrupa Birliği'nin ve B.M'nin dayattığı Annan Planı'nın Müzakeresi'nin Türkiye tarafından kabulü,
b) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde seçimler ve CTP'li Talat'ın iktidara gelmesi, Annan Planı'nın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafından onaylanması,
b) Talat'ın Papadapoulos ile yaptığı 8 Temmuz 2006 Anlaşması,
c) Talat'ın Hristofyas ile yaptığı 21 Mart 2008 Mutabakatı,
d) Talat Hristofias adlı muhteşem ikili ve 23 Mayıs 2008 Mutabakatı
23 Mayıstaki son Mutabaktan çıkan iki sonuç şudur:
- BM Güvenlik Konseyi kararlarında da öngörüldüğü gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’nin, ( Rum Devleti) federal bir yapıya dönüşerek, BM ve AB üyelikleri, Büyükelçilikleri, yaptığı tüm uluslararası anlaşmalar geçerli olacak şekilde “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti” adıyla devam etmesi;
- KKTC’nin ise egemenliği olmayan bir eyalete dönüşerek bu devletin Kuzey kanadını oluşturması, Türk Halkının bu devlete yamalanması, bu devletin Rumların istediği gibi TEK EGEMENLİK, TEK VATANDAŞLIK, TEK KİMLİK VE TEK TEMSİLİYETE sahip olması…
Şimdi bu durum aynen gerçekleşirse Türkiye'yi bekleyen tehlikeler şunlardır:
Biraz hafızanızı zorlarsanız Rum'ların 1999'da Rusya'dan S-300 füzelerini sipariş ettiğini ancak o dönemki yoğun dış baskı sonucu bunu alamadıklarını hatırlayacaksınız. Bu füzeler Yunanistan'da kalmış ve Girit adasına konuşlandırılmıştı. Bu füzelerin şu an mülkiyeti Yunanistan'a geçmiştir.
http://www.haberturk.com/haber.asp?id=22220&cat=180&dt=2007/05/04 Bu füzelerden bazılarının Rumlarada devrediliği yukarıdaki haberin bağlantısında geçiyor.
Sonuç olarak, Asil Helen komşularımız Yunanistan ile Güney Kıbrıs Rum Kesimi; çıkacak bir savaş esnasında Türkiye'ye ait her türlü askeri, sivil hedefi uzun menzilli S-300 füzeleriyle vurmak gibi stratejik bir avantaja sahip oldular.
Bu sürece gelmemizdeki en büyük kabahatli bizim seçtiğimiz, siyasetçilerdir.
Kıbrıs'a Barış Harekatını yapan, adanın yarısını almayan, Harekat sonrası hayati önem taşıyan müzakerelere tek başına iktidar olmak için hükümeti feshedip bırakan Ecevit:"Biz Rumlarada barış götürdük." demişti. Aferin sana, Barış götürdüğün Rumlar da şu an senin sayende sirtaki oynayıp, Uzo'yu çekiyorlar.
12 Eylül'ü Darbesinin başındaki Kenan Evren, Asil Helen komşumuz Yunanistan'ın Nato'ya alınmasını sağlayan insan...
Meşhur üçlü koalisyon(Anap-Dsp-Mhp); Annan Plan'ını müzakere edilmesini kabul eden çok Milliyetçi ve Güvercinlerden mürekkep, Türk Ekonomisini mahvedip, ülkeyi çökerten Akp'ye hediye eden, A.B, Amerika ve BM 'nin baskılarını blöflerini yiyen güzide koalisyon hükümetimiz...
Ve Denktaş'ı devredışı bırakıp, Rum Tarafının tezlerini onlardan çok savunan Talat'ı daha başa geçmeden muhatap alan, De Soto, Papadopoulos gibi Türk düşmanı eşkiyalarla masaya oturan, Annan Planı'nı Türkiye kamuoyuna kabul ettiren, Ordumuzun Kıbrıs'tan Lübnan'daki İsrail gibi çekilmek zorunda kalacağını haykıran ve şu an ülkemizi mahveden, Ameirka, İsrail ve A.B'nin tüm dayatmalarını kabul eden mevcut Akp Hükümeti...
Peki çözüm nedir?
Çözüm öncelikle Akp Hükümeti'nden ne şekilde olursa olsun kurtulmaktır.
Daha sonra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin lağvedilerek, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ne İl statüsünde (YÜCE BAŞBUĞUMUZ ATATÜRK'ün Hatay Modeli Uygulaması)bağlanması, Rum sınırının kapatılmasıdır. Türkiye'deki ordu birliklerimizden Kıbrıs'a takviye ve yığınak yapmak gereklidir. Sırf A.B vatandaşlığı için Rumlara ülkesini satan, alçak hainlerin vatandaşlıktan çıkarılarak, Kıbrıs'a ve Türkiye'ye girişleri yasaklanmalıdır.