Karpuz keserek yürek ferahlatmak gibi olacak ama, Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı yaptığı derin düşmanlık karşısında, şu anki durumlarına, insanın içinden, oh olsun demek geliyor.
Diğer taraftan AB ülkelerine teker teker baktığımızda bir kaç AB üyesi dışında (Almanya, Fransa, İngiltere) hemen hepsinde derin sancıların olduğu, bazılarının sancılarının ekonomik sorundan öte daha büyük problemlerden kaynaklandığı (bölünmenin eşiğine gelme) gözüküyor.
Bu durum karşısında Türkiyeyi AB ye sokmaya çalışmak demek ya Türkiye'ye enkaz temizlikçiliği yaptırmak-ki bu iyimser bir bakış açısı- ya da Türkiyeyi de derin sancılı üyelerin kaderine ortak ederek bölünmeye sürüklemektir.
Osmanlı o zamanın AB si diyebileceğimiz Avrupa Devletler Konseyine, güya Rusya'ya karşı topraklarını güvence altına almak için, girmiş ama bu giriş bizzat ortaklarının kendisini bölmesi, parçalaması ve lokma lokma yutmaları şeklinde Sevr'e kadar gelerek Türk Milleti yeni baştan var olma mücadelesi vermek zorunda kalmıştır.
Yunanlıların içerisine düştüğü kriz de, her ne kadar yunanlıların tembellik, miskinlik ve lüx yaşamları sebep gösterilse de sorun sadece bununla izah edilemez.
Kedi ve köpeklerde kendi eniklerini yeme eğilimi vardır. Bu her ne kadar yadırganacak bir durum olsa da bu olgu onların doğasında vardır. Haçlı Avrupa'da kedi ve köpekler gibi kendi çocuklarını yiyor. Çünkü haçlı batının doğası böyle. Karşılarında yiyecek kimse kalmayınca başlarlar kendilerini yemeye.
Ormanlarımız yakan, bölücülere hamilik yapan, Türklüğe karşı her fırsatta kin kusan Helen çocukları bin beter olsun!
Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla..
Çağrıbey