HALK PARTİSİNİN TEK YANLIŞI(?)
12 Ekim 1969'da yapılacak seçimler için partiler şimdiden yarışmaya başlamıştır.
Parti başkanlarıyla ileri gelenlerinin yurdu dolaşarak yaptıkları konuşmalar
bunu gösteriyor. Bu arada Halk Partisi kendisi için iane toplamaya kalkışarak
Türkiye'de ilk defa görülen bir mücadele şekli denemektedir.
Burada asıl söz konusu etmek istediğimiz şey Halk Partisi Genel başkanının kendi
partisi hakkında bir hükmüdür: Halk Partisinin tek kusuru seçimle gereği kadar
ilgilenmemesi imiş.
Biz Halk Partisinin seçimle nasıl ilgilendiğini, oy almadan nasıl iktidara
geldiğini bilen ve bu konuda çok ilgi çekici bir de müşahadeye sahip
olanlardanız. Bundan ilerde bahsedeceğiz.
Bazı insanlar kendilerini her zaman, her konuda haklı zannederler. Yanlış ve
kusur kabul etmezler. İsmet İnönü bunların tipik bir örneğidir. şimdiye kadar
bir kusurunu itiraf ettiği görülmemiştir. Hele Ulus gazetesinde uzun süredir
yayınlanan hatıraları Değişmez Genel başkanın ruh yapısını gösterme bakımından
çok mühimdir. Psikanaliz uzmanları için bulunmaz bir etüd kaynağıdır. Bu
hatıratı okuyanlar, dikkat ettilerse farkına varmışlardır ki İsmet İnönü bütün
askeri ve siyasi hayatı boyunca hiçbir hata işlememiştir. Bütün zaferler
onundur. Lozan onundur. Cumhuriyet fikri bile onun kafasından doğmuştur.
Atatürk de mühim bir şahsiyettir ama o daha ziyade Millet Meclisindeki yıkıcı
muhalefetle uğraşarak Cumhuriyetin kurulmasına hizmet etmiştir.
Kurtuluş savaşının ön saftaki şahsiyetlerinden hepsinin büyük kusurları vardir.
İnönü bu kusurları yumuşak gözüken sert bir dille anlatmaktadır. Atatürk'e karşı
doğan muhalefet de onun hudut ve sınır tanımayan hareketlerine karşı meydana
gelmiştir.
İzmir suikastinde kurulan İstiklal Mahkemesinin verdiği kararlardan, mahkemenin
cereyan safhalarından İsmet İnönü'nün hiçbir haberi yoktur. Yani İnönü masum bir
şahsiyettir. Yalniz cephe kumandanlığı, başmurahhaslik ve başbakanlıkla meşgul
olmuştur. Yurtta huzursuzluk doğuran ve inkilap hareketlerinin tabii sonucu olan
davranışlardan uzak kalmıştır.
Hatta 19 Mayis 1944'te Türkçüler aleyhindeki o zavallıca nutku veren İnönü,
tutuklamalardan sonra Türkçülere yapılan işkencelerden haberdar olmadığını bile,
bizim bildiğimiz iki kişiye, saf ve teatra tavırla söylemiştir ki tabii buna da
imkan yoktur. Bunları da biz ilerde kendi hatıralarımizda Türk milletine
anlatarak İsmet İnönü ve çağı için tarihi ana kaynaklar bırakacağız.
Hayatında işlediği hatalardan hiçbirini kabul ve itiraf etmeyen kimse büyük bir
hata ile malul demektir. Hele bir insanın yüreğinde kin denilen iptidai duygu
çöreklenmişşe onun sözlerini sıkı bir tenkid süzgeçinden geçirmek şarttir.
Bugün artik gün ışığına çıkmıştır ki Birinci Cihan Savaşı sonundakı büyük
bozgundan sonra Türkiye'nin kurtulacağına inanan ve bu hususta mücadele
hazırlığı yapan iki kişi vardı: Mustafa Kemal Paşa ve Kazım Karabekir Paşa...
İsmet İnönü ise davanın edebiyen kaybedildiğine inanmıştı. Yabancıardan birinin,
elverişli olanın mandasına bile yanaşıyordu. Kazım Karabekir Paşa'ya yazdığı bir
mektupta Amerikan mandasını kabulden başka çare olmadığı belirtiliyordu. (
bakınız: Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, birinci basım, s 175-177 ).
İsmet Paşa'nın, o günkü şartlar icinde, Amerikan mandasına taraftar olmasını,
şüphesiz ihanet diye değil kısa görüşlülük olarak değerlendirmek yerinde olur.
Çünkü o gün bir Kurtuluş savaşının mümkün olduğunu düşünebilmek büyük bir siyasi
matematikçi olmaya bağlıydı ve bu alanda İsmet Paşa, Atatürk'le elbette aşık
atamazdı. Fakat buna rağmen İnönü'nün kendisini Atatürk'le eşit tutmasını ve bu
hatasını itiraf mertliğinden kaçınmasını elbette vefasızlık ve haddini bilmemek
diye değerlendirmek isabetli bir hüküm olucaktır.
İsmet İnönü, aradan uzun yıllar geçtikten sonra röportaj şeklinde yayınladığı
hatıralarından kendi hatalarını itiraf etse ve artık ölmüş bulunan arkadaşlarına
karşı vefalı davransa şüphesiz iyi bir not kazanmış olurdu. Fakat olayları
tarafsız bir gözle anlatıyor gibi gözükerek eski arkadaşlarını mustalamak
lehinde bir davranış değildir ve tarih hükmünü böyle verecektir. Hele Cumhuriyet
fikrini Lozan konuşmaları sırasında düşündüğünü, yani bu hususta Atatürk'e
takaddüm ettiğini iddia etmesi olsa olsa İnönü'nün yaşlılığı ile tefsir
olunabilecek yanlış bir düşünce mahiyetinden ileri gidemez.
Halk Partisi bu memleketin tarihine pek çok kusurlarla karışmış bir partidir ve
onun seçime az ilgi göstermesi gerçek kusurları yaninda bir sevap kadar masum
kalmaktadır. Bu partinin en büyük kusuru Türkiye'de bugün rezilane bir şekil
almış olan solculuğu destekleyip beslemesi olmuştur. Hele 1944'de komünist
düşmanı Türkçüleri "Almanlar'la iş birliği yapıp Türkiye'yi almanlar safında
savaşa sokmak isteyen maceracılar" diye ilan etmesi partilerinin edebi yüz
karası olarak kalacaktır.
Türkçüler o ithamdan, kendi iktidarlarının sıkı yönetim mahkemelerinde beraat
ettiler. Rusları tepeleyen Almanlar'a karşı sempati beslemelerine rağmen dış
siyasette bir Alman taraftarlığı gütmedikleri de anlaşıldı.
İsmet Paşa'nın hayatında "Amerikan mandası isteyen" bir devir olduğu kendisinin
Kazım Karabekir Paşa'ya yazdığı mektupta sabit olmuş bir hakikattır.
Türkçüler'in hayatında buna benzer küçültücü bir nokta yoktur. Zannederim İsmet
İnönü'nün Türkçüler'e karşı sönmeyen kini de böyle bi kıskançlığın yarattığı
kompleksten doğmaktadır.
19-3310