BÜYÜK TÜRK DEVLETİ NE ZAMAN KURULACAK?
‘‘Türk Birliğinin bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım." Gâzi Başbuğ ATATÜRK
“Biz boş hayaller ardında değiliz. Mazide hakikat olan şeylerin yeniden hakikat olmasını özlüyoruz." Uluğ Bilge ATSIZ
Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: TURAN..!
“Biz boş hayaller ardında değiliz. Mazide hakikat olan şeylerin yeniden hakikat olmasını özlüyoruz. Yurdumuz; Adalar Denizinden, Altayların ötesine kadar büyük ve müebbed bir ülkedir.” Uluğ Bilge ATSIZ
Başbuğ Atatürk önderliğinde başlatılan ve büyük ölçüde gerçekleştirilen Türk aydınlanması, aynı zamanda, Büyük Türk Birliğinin temelleri durumundadır.
Ancak ne var ki; Başbuğun uçmağa varmasını takip eden süreç, bu aydınlanmayı karartma ve yok etme faaliyetlerinin oldukça sistematik ve en üst düzeyde yürütüldüğü, bir dönemdir.
Bu süreç çeşitli değişiklikler arz etmiş olsa bile sonuç olarak işleyişin bütünü, Türk aydınlanmasının ortadan kaldırılması çalışmaları, kesintisiz olarak, günümüze dek getirmiş olup, günümüzdeki durum, hepimizin malumudur.
Bunca olumsuzluklara rağmen elbetteki yapacak şeyler, tamamen bitmiş değildir.
İşe; Türk Milletine yeniden Türklük ruhu üfleyerek, başlamak gerekmektedir. Yeni baştan Türklük ruhu üflemenin önünde yseksen yılın birikimi olan karşı direnç bloklarının oluşturulmuş olması işi güçleştirse de; içinde bulunduğumuz şartların 1919 şartlarından daha vahim olmadığı göz önüne alındığında, en azından işe koyulmak için gereken psikolojik güç bulunmuş olmaktadır.
Türk aydınlanmasının diri ve hayata uygulanabilir şekli, Başbuğ Atatürk tarafından fikir ve eylem olarak net bir yapıya kavuşturulduğundan, bundan böyle başlatılacak yeni yapılanmanın referansları bu yapıdan olduğu gibi alınabilecek durumdadır.
Başbuğ Atatürk’ün verdiği mücadele salt bir askeri başarıdan ibaret olmayıp, aynı zamanda binlerce yıllık Türk kültür, medeniyet, tarih ve tecrübe birikimini yeni baştan harmanlayıp, çağın gerekleriyle örtüşen bir yapıya kavuşturmuş olması, Atatürk’ün asıl başarısı ve dikkate alınması gereken yönüdür.
Hiç şüphesiz ki Büyük Türk İli, Anadolu Türklüğünün öncülüğünde, gerçekleşecektir.
Zira Anadolu Türklüğü; Türk Birliği için, hem devlet geleneği ve tecrübesi, hem demografik güç, hem Başbuğ Atatürk modelinin uygulama sahası ve hem de tarihi birikimiyle öncülük ve kuruculuk yapma görevini üslenebilecek, yegane potansiyeldir.
Bu tespit mensubiyete bağlı bir temenni değil, tarihi ve sosyolojik gerçekliktir.
Hal bu iken, öncelikli iş; Türkiye Türklüğünün emperyalist ve işbirlikçi etnik azınlıkların tasallutundan, kurtarılmasıdır.
Bu noktada görüntü, her ne kadar olumsuz bir tablo çizmiş olsa da; Türk aydınlanmasının yegane koruyucu ve kollayıcı gücü olarak diri ve dimdik ayakta olan Türk Silahlı Kuvvetlerinin varlığı, büyük bir avantajdır.
Demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, anayasal vatandaşlık gibi kavramlar Türklüğün aleyhine işletilmekte olan önemli istismar kaynaklarıdır.
Bu istismar kaynakları ne yapılıp edilip, yok edilmelidir.
Bu istismar kaynakları, ab güdümlü politikaların uygulanmasıyla, bölücü-dinci unsurları daha da güçlendirerek, büyük kitlesel blokları doğurmuştur.
Artık herkes biliyor ki etnik bölücü ve ayrılıkçı hareketler, dinci ve irticacı anlayışla dirsek teması halinde ve hatta ittifak etmiş durumdadır.
Bu olumsuzlukları ortadan kaldırmak için, halen geçerli olan anayasal ve hukuki düzen işletilmelidir. Bu işleyişi temin edecek ve Türklük lehine çalıştıracak yegane güç Türk Silahlı Kuvvetlerinin fikri ve maddi desteğini alabilecek, Türkçü kadrolardır.
Günümüz itibariyle Türkçüler dağınık ve siyasi olarak da, organize değildir. Bu Türkçülük açısından çok büyük bir eksikliktir.
Türkçü yapılanmanın fikri problemlerinin olmamasına karşın, ciddi ayrışmalara sebebiyet veren, yorumlama problemleri vardır.
Daha Türk Milletiyle kucaklaşmayı ve Türkçülüğün ne demek olduğunu, millete anlatabilmeyi başaramamış olan Türkçüler öncelikli olarak, Türkçülüğü hayata ve devlet yönetimine uygulanabilir bir yapıyla sistemleştirmek ve güncelleştirmekle işe koyulmalıdır. Bunun için büyük çaplı çalışmalara gerek yoktur. Zira bunun referansı mevcuttur. Bu referans, Başbuğ Atatürk’ün gerçekleştirdiği, Türk Aydınlanmasıdır.
Türk aydınlanmasının karartılma ve yok edilme çalışmalarının hatırı sayılır mesafeler kat ettiği gerçeği göz önüne alınırsa, en azından ne yapılacağı daha kolay ve çabuk belirlenecektir.
Ana hatlarıyla işe şu esaslardan başlayabiliriz:
Türk Gençliğine Türk Milliyetçiliği ve soy bilinci aşılanmalıdır.
Türk milliyetçiliğini istismar edip ümmet, sentez, mozaik, Avrupa birliği vb. gibi yollara saptıranların elinden bu temsil alınmalı, bunların gerçek yüzü Türk Milletine tanıtılmalıdır.
Etnik azınlıkların devlet yönetimindeki kadrolaşmalarıyla elde ettikleri güç ellerinden alınıp, etnik azınlıkların din kisvesiyle yaptıkları yıkıcı ve işbirlikçi eylemleri Türk Milletine deşifre edilmelidir.
Seri bir şekilde, bütün vatan sathında Türkçü teşkilatlanmaya gidilip, bu teşkilatlar eliyle hem Türklük üzerine oynanan oyunlar anlatılmalı ve daha önemlisi, orijinal Türk Milliyetçiliği bilinci diri tutularak, kitleselleştirilmelidir.
Hayatın bütün boyutlarıyla ilgilenecek şekilde sivil toplum kuruluşları, kanaat birlikleri ve psikolojik direnç organizasyonlarına gidilmelidir.
Özellikle öğretmen yetiştiren ve stratejik öneme haiz devlet kadrolarında istihdam edilecek yüksek öğretim programlarına Türk Milliyetçilerinin, organize bir biçimde yerleştirilmesi, bu öğrencilerin öğrenim ve barınma giderlerini karşılayacak maddi olanakların temin edilmesi yoluna gidilmelidir.
Basın, yayın ve enformasyon alanındaki eksiklikler giderilerek kitle iletişimine hakim olunmalıdır.
Türkiye dışındaki Türklere ilmi ve akademik olarak belirlenmiş stratejilerle ulaşılarak top yekun Türkçü dirilişinin ve Türk birliğinin temellerini atmak amaçlı ön hazırlıklar başlatılmalıdır.
Ülke genelinde yaygın olarak kuruluşu tamamlanmış teşkilatlar ve diğer sivil toplum örgütleri vasıtasıyla oluşturulan potansiyel güç ,sivil baskıya dönüştürülerek karşı güçlerin psikolojik ve moral çöküşleri sağlanmalıdır.
Çok ivedi olarak siyasi organizasyona gidilmelidir.
Zaten yukarıda sıralanan hususlar gerçekleştirildiği takdirde bu siyasi yapı meclise çoğunluk olarak girebilecek güç demektir ki, meclis çoğunluğunu sağlamış olan Türk Milliyetçiliği, geriye dönük karartma ve yıkımları tamir ederek Türk Aydınlanmasını tekrardan Başbuğ Atatürk’ün bıraktığı konuma kavuşturacak ve kaldığı yerden daha ilerilere taşıyarak, tam bağımsız Milliyetçi Türkiye’yi yeniden inşa edecektir.
Tam bağımsız Milliyetçi Türkiye; sahip olduğu siyasi, askeri ve ekonomik gücüyle Türk Birliğini kurmayı başarabilecek yegane güç demektir.
Yukarıda anlatılanlarla ortaya konulduğu gibi, büyük Türk İlinin anahtarı Türkiye’dir ve ne yapıp edip, Türkiye’nin ayağa kaldırılması şarttır.
Türkiye ayağa kaldırılmadığı sürece Türk birliği de, Turan da hoş ama, boş bir hayaldir.
Tek çare ve yegane yol, Türkiye’yi ayağa kaldırarak, tam bağımsız ve Milliyetçi Büyük Türkiye’yi kurmak ve yönetimini Türk çocuklarının eline vermektir.
İşte o gün, ne Türk Birliği hayaldir, ne de Turan!
TTK.
327-7040