TÜRGİŞLER
TÜRGİŞLER
Adlannın "Türk+s" şeklinde gelişmiş olduğu bildirilen Türgiş'ler On-ok'ların
To-lu kolunun bir kısmını teşkil ediyorlardı. Çin kaynaklarında Gök-Türk
hakanlığının batıdaki kalabalık boylarından biri olarak ilk defa 651 hadiseleri
dolayısı ile zikredilen Türgiş (Tu-k'i-şi)'ler, îli nehri dolaylarında
oturuyorlardı. 7. asrın sonlanna doğru, Türgiş şefı olarak görünen Ba-ga Tarkan
unvanlı U-çe-le, bağlı bulunduğu tayinli Batı Gök-Türk "kaganı"nın kötü
davranışlarından faydalanarak Çor'ları ve Erkin'leri etrafına topladı, kısa
zamanda her birinin 7 bin savaççısı olan 20 başbuğlu bir ordu kurmağa muvaffak
oldu. Çu vadisinin kuzeybatı ucunda bulunan merkezini kuzeydoğuya nakletti.
Turfan ve Kuça "eyalet"lerine kadar hakimiyetini genişletti, bu gelişme
karşısında ülkesini bırakıp Çin başkentine giden tayinli "kagan"ın ayrılmasından
sonra, hemen bütün On-ok sahasım kendi idaresine aldı. Fakat, iktidannın bu
sağlam devrinde, Kagan Kapgan idaresinde haşmetli çağını yaşayan Doğu
Gök-Türklerinin ilerleyişini durdunnak maksadı ile Kırgızlar ve Çin ile
işbirliği yapması iyi netice vermedi. Gök-Türk aleyhtarı üçlü ittifakın üyesi
olduğu için üzerine yürüyen Tonyukuk tarafından mağlüp edildi (698 Bolçu
savaşı), On-ok sahası U-çe-le'nin kontrolünde olarak Gök-Türk hakanlığına
bağlandı. Onun ölümünde yerine geçerek 706'dan beri tabi "kagan" olan So-ko
(U-çe-le'nin oğlu) Çin ile münasebet kurduğu için, bu defa Kül Tegin ve Bilge
tarafından 711'de yine Bolçu yakınında hezimete uğratıldı ve telef edildi.
So-ko ile kardeşi Çe-nu arasında arasında ülkede hakimiyet hususundaki mücadele
ve Çe-nu'nun Kapgan Kagan'a sığınmasına dair Çin kaynaklarındaki haber ile
kitabelerde "Kara Türgiç" halkının itaate alındığını belirten kayıt So-ko
zamanında Türgişlere karşı yapılan başarılı seferin gerekçesini göstermektedir.
Ülkenin Bars Beğ idaresine verildiği bu tarihte bir kısım Türgiş halkının da
Kengeres (Seyhun nehri kıyıları)'e doğru çekildiği anlaşılıyor (bk.yk. II.
Gök-Türk Hakanlığı). Gök-Türk mücadeleleri sırasında Türgişler Su-lu adlı bir
Kara-Türgiş çor'unu "kagan" seçtiler (717) ki, Çin haberlerine göre, Gök-Türk
uruglarından mühim bir kısım da Bilge'den ayrılarak bu yeni Türgiş hakanının
hizmetine girmiştir. Su-lu başkenti, Ta-las'ın kuzeybatısında, Balasagun
(Kuz-uluş) şehri olmak üzere, uzunca süren hakimiyeti zamanında
Maveraünnehir'den doğuya Arap ilerlemesini durdurmak suretiyle, Orta Asya
halkının "Arap teb'ası" olmasını engelleyen ve üzerinde Türklerin tarihî hak
sahibi bulunduğu Maveraünnehir'i yine Türk eline almağa çalışan bir hükümdar
olarak görünür.
Daha 714'de Kuteybe'nin, umumî karargahını Merv'den Şaş (Taşkent bölgesi)'a
naklederek oradan kuzeye ve diğer taraftan, Kaşgar'a doğru îç-Asya anayolu
istikametinde akınlara girişmesi Emevî hilafetinin hedeflerini gösterir gibi
idi. Kuteybe'nin ölümü (715 sonbaharı) üzerine bu ileri harekatta dikkati çeken
duraklamanın îslam halîfelerince hoş karşılanmadığı, hedefe kararlılık içinde
yönelecek kumandan bulmak maksadıyla Horasan valilerini sık sık
değiştirmelerinden anlaşılmaktadır. Ancak, valilerin başarısızlığa uğramalarının
başlıca sebebi, istiklal istemeleri tabiî olan yerli prenslerin Arap'larla
işbirliği isteksizliğinden ziyade, başında Kagan Su-lu'nun bulunduğu Türgiş
topluluğunun şiddetli mukavemeti ve hatta, îslam'ın dinî akîdelerini değil,
fakat Arap sultasını Maveraünnehir'den söküp atmak azmi idi. Nitekim bu devirde
Arap ordularma karşı çıkanların hepsi îslam kaynaklarında "Türk" olarak
belirtilmektedir. Büyük mücadelede, tabiatiyle bölgenin ve Seyhun ötesi Türk
ülkelerinin, meşhur îç-Asya kervan yolu üzerinde yer alması dolayısiyle,
iktisadî ehemmiyeti de büyük rol oynuyordu. Halîfe 'Ömer b. Abd'il-Aziz
(717-720) tarafından tayin edilen vali El-Cerrah b. 'Abdullah'ın Seyhun ötesinde
giriştiği ilerleme teşebbüsünün, bu kumandanı durdurup muhasara ederek Arap
kuvvetlerini geri atacak şekilde gelişen Türk mukavemetinin karşısında
sarsılması,Emevîleri, aradaki Türk engelini kaldırmak için, Çin ile temaslar
kurmağa sevketmiş, bu maksatla şüphesiz Arap'ların müsaadesi ve teşviki ile
gerek Maveraünnehir "hükümdar"lanrıdan, gerek doğrudan doğruya Arap'lardan Çin'e
hey'etler gönderilmiş ise de, hiç bir netice elde edilememişti. Keza, Türgiş
devletinin ana siyaseti anlaşıldıktan sonra, bundan aldıklan cesaretle, Buhara
"hakimi" Tuğşad, Kümez "hakimi" Marayana ve Çaganyan hükümdarının Arap'lara
karşı yardım için Çin'e müracaatları sadece bir nezaket muamelesi ile
savuşturulmuştu. Çünkü, Arap ordulannın Seyhun ötesine geçmeleri ile aynı
zamanda (719) başlıyan Çin'in batıya doğru Gök-Türk hakanlığımn akamete
uğrattığı genişleme siyaseti, bu defa Türgiş duvarına çarpma tehlikesiyle
karşılaşmakta idi. Çin'in şimdilik "durumu idare" yoluna girmesi dolayısiyle de
kendilerini serbest hisseden Türgişler batıda faaliyete geçmişlerdi. Bunun
üzerine Maveraünnehir'de beliren Arap aleyhdarı hareketler Türgiş baskısma
iyiden iyiye yardımcı oluyordu. Seyhun'u açarak Maveraünnehir'e giren Türk
ordusu kumandanı Kül-çor Semerkand yakınında ilk büyük başarıyı kazandı: başında
Sa'id Abd'il-Aziz'in bulunduğu Arap kuvvetlerini mağlüp etti ve kumandarını bir
müddet çember içinde tuttu (721). Bu vali değiştirildi. Yerine gelen el-Haraçî
(721 sonbaharı) şiddet yoluna başvurup, yerlerini terkeden halkı Hocend
bölgesinde teslim olmağa zorlayarak hepsini öldürttüğü için, canlannı
kurtarabilenler kütleler halinde Türgiş'lere sığınıyorlardı. Maveraünnehir tam
bir kargaşa içine düşmüştü. Halife Hişam (724-743) valiyi azlederek, yerine
Müslim b. Saîd'i getirdi (724). Arap askerî kuvvetleri arasmda da anlaşmazlık
başgöstermiş ve Yemen'li kuvvetler te'dip edilmişlerdi.
Fergane'ye yürümek üzere, Muslim idaresinde, Seyhun'u geçen Arap ordusuna karşı
bizzat hakan Su-lu çıktı. Ordusuna acele ric'at emri veren Muslim, susuz
yollardan cebrî yürüyüş ile 11 gün çekildi ve taşıyamadığı için bütün ağırlığını
yakmağa mecbur kaldıktan sonra da "suya erişemeden" Sey-hun yakınında,
Türgiş'lerle işbirliği halinde bulunan yerli kuvvetler tarafından durduruldu.
Arkadan da hakan hızla gelmekte olduğu için, nihayet bin müşkülat ile
önlerindeki engeli aşabilen Arap kuvvetleri, ancak ağır telefat ve zayiat
bahasına Semerkan'da doğru çekilebildiler. 724'de, Seyhun ötesindeki bütün Arap
kuvvetlerinin geri atılması ile neticelenen ve her tarafta Arap nüfuzunun
kırılmasına sebeb olan bu seferdeki bozgunluk, Arap'ları uzunca bir müddet
müdafaada kalmağa zorlamış ve yalnız Maveraünnehir'de değil, Toharistan'da ve
diğer güney bölgelerinde idareciler ve halk Türgiş'lere kurtarıcı gözü ile
bakmağa başlamışlardı. Türk kuvvetlerinin bütün iilkeye yayıldıklan ve
Maveraünnehir Arap muhafız kıt'alannın merkezi Semerkand önünde bile
göründükleri bu sırada Horasan valisi tekrar değiştirildi. Yeni vali Esed b.
'Abdullah al-Kasrî, 726'da, Huttal'da Su-lu Kagan karşısında başarısızhğa
uğradığı için, bütün Maveraünnehir'de Arap iktidarının tehlikeye düştüğü bir
zamanda azledildi. Ülkede Emevîlere karşı Şiî ve Abbasî propagandası da
hızlanmakta idi. Hakan Su-lu durumdan faydalandı, yerli muhaliflerle ahenkli bir
şekilde çalışarak, Buhara'yı zaptetti (728). Arap idaresi Semerkand, Dabüsiya
şehirleri ile iki küçük kaleye münhasır kalmıştı. Yerli halka birçok müsaadeler
vermesine rağmen ümid ettiği ilgiyi göremiyen yeni vali Aşras bin Abdullah
al-Sulamî, Beykent yakınlannda hakan tarafından sıkıştırılarak, ikinci bir
"Susuzluk vak'ası" (=Yevm'ul-atş)na düçar edildi, nihayet Semerkand'a doğru
çekilmekte iken yetişen hakan ve Kül-çor idaresindeki Türgiş kuvvetleri
tarafından Kemerce kalesinde 58 gün müddetle kuşatıldı (729) Artık ta Harezm'de
bile Araplara karşı kımıldamalar görülüyordu. Su-lu'nun maksadı, Semerkand'daki
Arap merkez ordugahını düşürüp istilacıları Maveraünnehir'den tamamen atmaktı.
Bu sebeple Semerkand'ı kuşatmağa hazırlandığı sırada, çarpışmaya cesaret
edemiyen karargah kumandanı Sevre bin Hurr, yeni tayin edilen vali Cüneyd bin
Abdurrahman'il-Murrî'yi Merv'den imdada çağırdı. Fakat geçiş yolu Türgişler
tarafından kesilmişti. Zarurî olarak, dağ yollanna düşen Cü-neyd, dar geçitlerin
birinde hakan tarafından sıkıştınldı ("Geçit savaıı"="Vak'at'üş-Şi'b"),
yorgunluğa ilaveten susuz da kalan ordusu yer yer baskına uğruyordu. Nihayet 12
bin kişilik kuvvetinden 10 bininin telef olması karşılığında, Semerkand'a
ulaşabildi. Durumdan haberdar edilen Halîfe Hişam'ın emri ile Küfe ve Basra'dan
20 bin kişilik bir takviye gücü Semerkand'a gelirken, kış da yaklaşmakta
olduğundan, daha fazla kalmak istemiyen hakan, Buhara'yı da tahliye ederek
çekildi (732).
Cüneyd'in 734 başlarında ölümü ile, zaten Arap nüfuz ve kudreti iyice kırılmış
olan Horasan vilayetinde "siyah bayrak açan" Abbasî taraftarı Haris bin
Sureyc'in Belh'i, arkasından valilik merkezi Merv şehrini zaptetmesi
Maveraünnehir'de durumu büsbütün kanştırdı. Yeni valilerin üç sene (734-737)
kendisi ile uğraşmak zorunda kaldıklan Haris sonunda Türgişlere iltica etti.
Hakan Su-lu Maveraünnehir'e karşı son seferinde hayli müttefik bulmuştu:
Haris taraftarlanndan başka, Sogd hükümdarı (yani Gürek veya oğlu), Usrüşana hakimi, Şaş (Taçkent bölgesi) hükümdarı, Huttal hükümdarı. İslam tarihçisi Et-Taberî'de zikredilen bu liste "Maveraünnehir'deki Arap nüfuzunun nasıl Türklere geçmiş olduğunu" açıkça göstermektedir. Ha-kan, Belh'e doğru ilerledi. Cuzcan'a girdi. Önce Toharistan'ı Araplara karşı ayaklandırarak mahallî bir destek sağlamayı faydalı görüyordu. Fakat vali Esed bin 'Abdullah il-Kasrî, hakan ordusunu arkadan vurmağa muvaffak oldu (738. San veya Haristan savaşı). Esasen Su-lu, Araplarla birleşen Cuz-can hükümdarının hıyanetine uğramıştı.
Memleketine dönen ve doğuda da Çinlilere karşı bazı başarılar kazanmış olan
(717, 726) Su-lu Kagan, herhalde ömrünü harcadığı bu mücadeleye devam edecekti,
fakat kendisi, o zamanlara kadar büyük hizmetlerini gördüğü Kül-çor (Baga
Tarkan) tarafından öldürüldü (738) Çin'in, Türk başbuğlarını birbirine düşürme
planına dayanan tahrikçi siyaseti bir daha hedefine ulaşmış ve esasen So-ko ile
Çe-nu arasındaki anlaşmazlıktan beri (710'larda) Kara ve Sarı olmak üzere ikili
teşkilat halinde yaşayan Türgiş boylarını birbirine iyice düşman etmişti. Sarı
Türgişler üstünlük kazandılar. Başbuğları Baga Tarkan (Kül-çor), rakibi Kara
Türgiş baçbuğu Tu-mo-çe'y'ı yenerek ve onun "kagan" yapılmasını istediği
Su-lu'nun oğlunu ortadan kaldırarak kendini "kagan" ilan etti. Bu arada, Çin'in
On-ok'lar "ka-ganı" tayin ettiği, Aşına ailesinden, Hin'i mağlup edip öldürmesi
(739)529, Çin'i bu defa Kara-Türgişleri desteklemeğe sevk etti. 742'deki Türgiş
kaganı îl-etmiş Kutlug Bilge bir Kara-Türgiş başbuğu idi. 753'de hakan olan ve
Uygur hakanı Moyen-çor'un himayesine giren Tanrıda Bolmış da bir Ka-ra-Türgiş
idi. Uzun süren iki taraf arasındaki mücadeleye Karluklar da karışmışlar,
böylece, ihtimal Peçeneklere menşe teşkil eden ve bilhassa mühim bir tarihî
hadise olarak kalabalık Oğuz kütlelerinin Sır-derya'ya doğru batıya intikalini
kolaylaştırmış olan Türgiş iktidarı büsbütün zayıflamıştı. Nihayet 20 sene
içinde gittikçe kuvvetlenen Karluklar To-lu ve Nu-çi-pi'lere karşı üstünlük
kazanarak, ağırlık merkezi Çu vadisi olmak üzere kendi hakimiyetlerini kurdular
(766).
81-4122