TÜRK MİLLETİNİN ASIL MESELELERİ
Dünya gitgide daha çok modaların tesirinde kalıyor. Moda artık yalnız
iradesiz kadınları değil, fikir ve sanat alanını da dalgalandıran bir faktör
oluyor. Bakıyorsunuz günün birinde bir kitap yahut bir yazar moda olmuş, herkes
ondan bahsediyor; başka bir günde siyasî ve iktisadî bir rejimin dilden
düşmediğini görüyorsunuz. Bizdeki bu türlü son modalardan biri sosyal adalet,
bir ikincisi de sosyalizmdir.
Bu türlü modaların gelip geçmesinden, tartışılmasından milletçe bazı faydalar
sağlanır mı, belli değil. Zararı ise asıl davaları unutturmasındadır. Asıl dava
deyince bugün pek çok konuşulan kalkınma ve toprak reformu değil, onlardan daha
önce düşünülmesi gereken, onlar olmadıkça bütün reformların neticesiz kalacağı
muhakkak bulunan konuları kastediyoruz.
Türklüğün "olma veya ölme" davâsı iktisâdî kalkınmadan önce sağlık, ahlâk, millî
şuur davâlarıdır. Sağlık fizik olarak, ötekiler manevî olarak milleti yaşatacak,
yaşamaya kabiliyetli kılacak, kalkınma ondan sonra gelecektir.
Bu sözlerin anlamı, hiç şüphesiz, bugün başlayan kalkınma durdurulsun da;
ötekilere el atılsın demek değildir. Fakat maddî ve ruhî sağlığı tamamlanmamış,
görev ahlâkı son dereceye yükselmemiş ve millî şuuru parlamamış bir toplumun
refahından ne çıkar? Refahtan, kalkınmadan maksat bir millet olarak, yani başka
milletlerden ayrı olarak kendi özelliklerimiz ve geleneklerimizle yaşamak, üstün
olmak değil midir? Millî şuur olmadıktan sonra, ahlâk olmadıktan sonra, millî
varlık nasıl korunabilir? Sağlamlık derken de yalnız gövde sağlamlığını değil,
onunla birlikte ve ondan daha çok ruh sağlamlığını kastediyor ve İkinci Cihan
Savaşı'ndan önce iki Avrupa milletinin davranışını da örnek diye veriyoruz:
Almanya, Çekoslovakya'yı birkaç saatte işgal edip Almanya'ya kattığı zaman
Çekler bunu kabul ettiler. Bu koca tarihî olayda yalnız bir karakolda bir tek
Çek neferi öldü. Yani koca bir devlet ve ordu içinde millî haysiyeti olan bir
tek insan çıkabildi. Almanya'nın nüfusu 70, Çekoslovakya'nın 12 milyondu ve
Çekoslovakya kültür ve teknik bakımından Almanlarla eşitti.
Ruslar, Finlandiya'ya saldırdığı zaman Finler silahla karşı koydular. Ruslar,
bir süre önce yuttukları Estonya, Letonya ve Litvanya gibi Finlandiya'yı da
işgal etmek istiyorlardı. Üç ay kıyasıya çarpışıldı. Sonunda, Rusya bu ülkeyi
almaktan vazgeçerek bir kısım topraklarını eklemekle yetinmeye mecbur kaldı. O
zamanki Rusya'nın nüfusu 180, Finlandiya'nın 4 milyondu.
Bu iki örneğin ortaya koyduğu hakikat şudur: Küçük Finlandiya maddî ve manevî
sağlamlık, görev ahlâkı ve millî şuur bakımından çok kuvvetli olduğu için
tarihteki savaşların en elverişsiz şartlarla yapılanında varlığını korudu.
Çekoslavakya ise manevî sağlamlık ve görev ahlâkı bakımından zayıf olduğu için
tüfek patlatmadan teslim oldu. Teslim olduğu zaman Almanların eline 1582 uçak,
501 uçaksavar, 2175 top, 469 tank, 43.837 ağır makineli tüfek ve sayısız cephane
geçmişti. Yani silah bakımından mükemmeldi. Memleket iktisadî refah içindeydi.
En aşağı ilk öğrenim görmemiş tek fert yoktu. Ağır endüstrisi vardı. Finler 180
milyona karşı 4 milyonla yani 45 misli kuvvetle başabaş çarpışırken
Çekoslovaklar 70 milyona karşı 12 milyonla yani 6 misli kuvvetle karşı vuruşmaya
kıyışamadan teslim oldular.
Demek ki yüksek bir maneviyat ile millî şuur olmadan yalnız ağır endüstri,
teknik, bilim ve refah millî hayatı emniyete almak için kâfi gelmiyor. Üstün
silâhları düşmana karşı kullanan da nihayet maneviyat ve şuur olduğuna göre
millî yapıda ilk önce millî şuur ve ahlâk harçlarının kullanılması icab ediyor.
Türkiye'nin bugün en çok muhtaç olduğu şeyler bu manevî değerlerdir. Şimdi
bunların neden düşmüş olduğunu, sorumlularının kimler olduğunu, bir yana
bırakalım da tekrar nasıl elde edebileceğimizi düşünelim. Basın, sinema, sokak
ve plâjlar manevî yapıyı her gün baltalar ve kanunlar buna seyirci kalırken
yarına güvenle bakmaya imkân yoktur. Bu yıkılmayı önlemenin başlıca iki yolu
kanun ve eğitimdir. Manevî yapıyı bozanlara karşı kanunla sert tedbirler
alınırken okul programlarıyla da manevî yapının yükseltilmesi cihetine gidilir.
Kıbrıs'ta Türkler öldürülürken futbol maçı tartışması yapan hayvanları insanlığa
döndürmenin başka yolu yoktur ve yarın varlığımıza saldırırlarsa Fin ve Çek
örneklerinden birini tercih etmek de bugün tutacağımız yola bağlıdır.
50-2347