TÜRKÇÜ KİMDİR ?
Türkçü, Türk soyunu üstünlüğüne inanmış olan kimsedir. Bilir ki, bugün görülen geri ve kötü ne varsa, hepsi geçici bir hastalığın belirtisidir ve geçmiş zamanlarda bizi ileri götüren, zaferden zafere yürüten erdemlerin hepsi kanımızda, ruhumuzda, içimizde gizli bir halde yaşamakta, belirecek imkan ve fırsat aramaktadır.
Türkçü, milli çıkarları şahısların üstünde tutan, milli mukaddesata ve geçmişe saygı gösteren, görev ahlakı yüksek olan, haksızlıklarla savaşta korkusuz bir insandır.
Türkçü, gününü gün den veya dalkavuk bir insan olamaz. Sert yaşamaktan hoşlanır ve en büyük sertliği de nefsine karşı gösterir. Tarihimizde kahramanlık ve büyüklük bol bol bulunduğu için, bazı küçük milletlerin yaptığı gibi kahraman ve kahramanlık icâdına lüzum görmeden, esasen bar olanların hakkını vermekle yetinir. Böylelikle, millî kahramanlarına saygı gösterir, fakat millî kahramanlarına kusuru da varsa, söylemekten çekinmez ve hiçbir sebeple, kahraman olmayan kahramanlık payesi vermek. Hele Türklüğün mukaddesâtını yıkanları asla bağışlamaz ve bunları bağışlayanları düşman sayar.
Türkçü, alçakgönüllü olmaya mecburdur. Çünkü, kendini ileri sürmek, yaptığının
karşılığını beklemek bir bencilliktir. Türkçü, milletine bir hizmet, yaparken,
bunu, beğenilmek için değil, görev bildiği için yapar ve yapacağı en büyük
hizmetin bile, adı sanı bilinmeden ölüp mezarsız yatan şehitlerin hizmeti
yanında pek küçük kalacağını bilir.
Türkçülük, yükselmek için değil, yükseltmek içindir. Topluluklar, fedâkâr
fertlerinin çokluğunu nispetinde yükselir.
Türkçülük, bir fikir olduğu kadar da bir inançtır. İnanç. Olduğu için de
tartışmasız, tenkitsiz kabul olunur. Onun tartışılacak ve tenkit olunacak tarafı
temeli, esâsı değil, ayrıntılarıdır.
Türkçüler, dayanışmalı, yaşamaya mecburdur, dayanışma, az kuvvetle çok iş
görmenin tek ve değişmez çâresidir. Dayanışma olmayan yerde, için için bir
çekişme var demektir. Türkçü, ülküdaşları ile olacak bir geçimsizliği ülküye
zarar getireceğini bilir.
Türkçü, hiç şüphesiz, Türk’ten olur. Fakat her “Türkçüyüm” diyen Türkçü
değildir. Samimî olması ve Türkçülüğün şartlarına uyması lâzımdır.
Türkçünün en büyük görevi Türklüğe hizmettir. Bunun da baş şartlarında biri,
çevresinde bulunanlara Türklük sevgisini aşılamaktır. O, yorulmadan, bıkmadan
Türk soyunun üstünlüğü anlatacak, yabancıların tehlikesini söyleyecek, Türk
Ahlâkının gereklerini bildirecek, barışmaz düşmanımızın Moskof olduğunu telkin
edecektir.
Moskofçu komünistin vatan haini olduğunu en iyi ve herkesten önce anlayan
Türkçülerdir. Onun için komünistlerle her yerde, her vasıta ile, her şekilde
savaşacaklardır.
Kısacası, Türkçüler XX. Yüzyılda Türk Milletinin fedâkârlarıdır.
(Orhun, 3.Sayı, 20 Ekim 1950)
38055
Konuyla ilgili başlıklar
34.203.28.212
İlk yorumu yapan siz olun...