Ahıska Türkleri
0
1578 yılından 1828 Rus işgaline kadar
Anadolu'dan bölgeye yerleştirilen ve Anadolu Türklüğü'nün ayrılmaz bir
parçası olan Ahıska Türkleri'nin asıl vatanı bugünkü Gürcistan
Cumhuriyeti'nin toprakları içinde kalan ve Türkiye ile komşu olan Ahıska,
Ahılkelek, Aspinza, Adıgen ve Bogdanovka vilayetleridir. Buraya yerleşen
Türkler'e Ahıska Türkleri denmesinin sebebi ise bu vilayetleri içine alan
bölgenin coğrafi isminin Ahıska olmasından ileri gelmektedir.
Son 70 yılda 3
defa sürgüne uğrayan ve 1944 yılında kanlı diktatör Stalin'in hışmına
uğrayan ve sürgüne tabi tutulan bir Türk grubu da Ahıska Türkleri'dir.
Ahıska Türkleri bu kanlı sürgünde SSCB'nin birçok bölgelerine dağıtılmışlar
ve binlerce şehit vermişlerdir.
Ahıska Türkleri bugün 13 Cumhuriyetin 264 değişik bölgelerinde yaşamaktadırlar. Rusya Federasyonunu 28 yerleşim biriminde 70 bin, Kazakistan'da 145 bin, Azerbaycan'da 106 bin, Kırgızistan'da 57 bin, Özbekistan'da 30 bin, Ukrayna'da 18 bin, Türkiye'de 200 bin, çeşitli ülkelerde 3000 olmak üzere 629 bin Ahıska Türkü yaşamaktadır.. Bunların sosyal, kültürel ve eğitimle ilgili pek çok problemleri mevcuttur.
Ahıska Türkleri bugün 13 Cumhuriyetin 264 değişik bölgelerinde yaşamaktadırlar. Rusya Federasyonunu 28 yerleşim biriminde 70 bin, Kazakistan'da 145 bin, Azerbaycan'da 106 bin, Kırgızistan'da 57 bin, Özbekistan'da 30 bin, Ukrayna'da 18 bin, Türkiye'de 200 bin, çeşitli ülkelerde 3000 olmak üzere 629 bin Ahıska Türkü yaşamaktadır.. Bunların sosyal, kültürel ve eğitimle ilgili pek çok problemleri mevcuttur.
Bulundukları
ülkelerde oluşturdukları kültür merkezlerinde Ahıskalılar kimliklerini
koruma mücadelesi vermektedirler.Özbekistan, Kazakistan ve Kırgızistan'da
Ahıska Türklerinin kurduğu çok sayıda Türk Kültür Merkezinde bu çaba
gösterilmektedir.Özbekistan'da bulunan Ahıskalılara ait kültür merkezi,
Özbekistan Medeniyet Vakfı bünyesinde 1992 yılı başında "Türk Medeniyet
Merkezi" adı ile kurulmuştur. Merkezin başında Dr. Ömer Salman
bulunmaktadır. Kazakistan Ahıska Kültür Merkezi 1991 yılında Dr. Tevfik
Kurdayev Haşimoğlu tarafından Almatı'da kurulmuştur. Merkezde Türkçe, din
bilgisi gibi dersler verilmektedir. Ayrıca merkez, Türkiye'den Kazakistan'a
giden Türk vatandaşlarına da kapılarını açmaktadırlar.Kırgızistan'da bulunan
Ahıska Türkleri tarafından 1991 yılında kurulan Türk Medeniyet Merkezi'nin
başında eski milletvekili İzzet Maksudov bulunmaktadır. Bu üç merkezin
stratejik açıdan önemleri çok büyüktür. Türk, Kazak, Kırgız, Özbek
kardeşlikleri arasında nifak tohumları ekmek isteyenlere karşı bu merkez
mühim görevler üstlenebilecek yapılanmalar haline getirilebilir.
Ahıska
Türkleri'nin neden sürgüne tabi tutuldukları tam 47 yıl gizli tutuldu.
Gerekçe olarak bu 47 yıl boyunca ileri sürülen ise yalnızca tahmin edilen,
varsayılan gerekçelerdi... 1991 yılında sürgünle ilgili belgelerin önemli
ölçüde yayınlanmasıyla konu açıklık kazandı. SSCB'nin Halk İçişleri Komiseri
Gürcü asıllı Lavrentiy Beriya, savaş sebebiyle bütün yetkileri elinde
toplayan Devlet Savunma Komitesi Başkanı Gürcü İ. V. Stalin'e gönderdiği
teklif niteliğindeki mektubunda (24 Temmuz 1944) "Gürcistan SSC'nin Türkiye
sınırlı bölgelerinde oturan Türk nüfusun önemli bir kısmı yıllardır Türkiye
tarafındaki akrabalarıyla temas etmek suretiyle muhaceret eğilimi içerisinde
olup, kaçakçılık yapmakta, Türk istihbarat organları için casus angaje etme
kaynağı oluşturmakta ve eşkiyaya insan gücü temin etmektedir" diyerek, bu
sebeple 16700 hanenin (86 bin kişilik nüfus, bazı kaynaklarda bu rakam 91
bin olarak ifade ediliyor, ayrıca 40 bin kişi de askerde) Ahıska bölgesinde
Orta Asya'ya sürülmesini ve bunların yerine de Gürcistan'ın toprak sıkıntısı
çekilen kazalarından 7000 Gürcü hanenin iskan edilmesini teklif ediyordu.
Bu teklifini bir
hafta sonrasında Stalin tarafından imzalanan yukarıda zikredilen tarih
sayılı Devlet Savunma Komitesi Kararıyla da "sürgün" başlıyordu. İşin ilginç
tarafı Beriya'nın hazırladığı gerekçeli teklif ile Stalin'in imzaladığı
gerekçeli kararın aynı ifadelerden oluşmasıydı. Şüphesiz ki bütün bunlardan
daha ilginç olanı gerek teklifte, gerek kararda yer alan iddiaların gerçek
dışılığı ve ciddiyetten uzaklığıdır.
Türk toplulukları
içerisinde kendi yönetimi olmayan tek Türk topluluğu olan Ahıska Türkleri
kendi okulları ve yayın organları yoktur. Yeni yeni kültür merkezleri,
dernek veya cemiyet kurmaya başlamışlardır. Geniş bir alana sürüldükleri
halde Türklüklerinden hiçbir şey kaybetmemişler, bugüne kadar Türk adını şan
ve şerefle yaşatmışlardır.
Dede Korkut
Kitabı'nda "Ak-Sıka" (Ak Kale), 481 yılına ait kayıtlarda "Akesga" adlarıyla
anılan eski Oğuzlar beldesi Ahıska, Gürcüce "Yeni Kale" anlamına gelen
Ahal-Thise'nin Türkçe ve Farsça şekli olarak da yorumlanmaktadır. İslamın
ilk fetihleri esnasında Hz. Osman'ın hilafetine rastlayan dönemde Şam valisi
Muaviye'nin kumandanlarından Habib b. Mesleme tarafından ele geçirilen
Ahıska, 1267-68 yıllarında da Moğolların hakimiyeti altına girmiş, daha
sonraki yıllarda bölgenin yarı bağımsız valileri "Atabeğ"ler tarafından
yönetilmiştir.
Ahıska,
Atabeğleri Lala Mustafa Paşa'nın, Çıldır Savaşı (1578) sonunda Osmanlı
idaresine girdiler. Son atabek Minüçihr Osmanlı'ya bağlılığını bildirerek
müslüman oldu ve Mustafa Paşa adını aldı. Bu tarihten sonra Ahıska yeni
kurulan Çıldır eyaletinin merkezi haline getirildi ve tahriri yapıldı.
Ancak, Çıldır'ın savaşlarda harap olması üzerine Ahıska eyalet oldu, bir ara
Safevilerin de eline geçen şehir, 1635 yılında tekrar Osmanlı hakimiyetine
girdi. 1828 yılında Rusların idaresine girinceye dek tam 250 yıl Osmanlının
serhat şehri olarak kalan Ahıska Türkiye sınırlarından kopunca bu bölgede
yaşayan Serhat Türklerinin kötü talihi de işlemeye başladı.
1853-1856
Osmanlı-Rus savaşı esnasında bir kısım Ahıskalı Osmanlı ordusuna yardımcı
oldukları gerekçesiyle üzerlerinde yoğunlaşan baskılardan kaçarak Erzurum'a
sığındılar. Yine bu savaş sonrasında Kars'ın Osmanlı sınırlarından
koparılmasıyla Ahıska Türkiye sınırından bir hayli uzakta kaldı. Bu dönemde
Kuzey Doğu Anadolu'dan Ahıska bölgesine doğru bir Ermeni göçü yaşandı.
110-6344