Bu memlekette kürdofillerin epeyce çok olduğunu bilirdim ama bu denli çok olduğunu tahmin etmezdim. Ne çok kürdofil varmış böyle?
Yıllardır akpnin kendisi dışındakileri yok sayan tavrı akp karşıtlarında kin ve düşmanlığın daha da şiddetlenmesi sonucunu doğurdu. Özellikle CHP seçmeninin bir kısmı, akpyi kendi partilerine oy vererek etkisizleştirmek yerine, hdpnin barajı asmasını sağlayarak akpyi etkisizleştirmek gibi, bir başka büyük sıkıntı doğuran, yolu izledi ve malum durum ortaya çıktı.
Demokrasi denen melanet Türklüğün aleyhine işleyen ve Türk düşmanlarının sığınağı haline gelen bir yöntemdir.
Demokrasi, her zaman olduğu gibi, bu defada Türklük düşmanlarının Türk'e düşmanlık etmek ortak paydasında toplaşarak akp ihanetinden daha büyük yıkımlara yol açacak kürt ihanetini önemli siyasi güce kavuşturup, kürdün terörist kimliğini örtbas ederek demokrasi şampiyonu gibi görülmesine vesile olmuştur.
Ben kişisel olarak, Türk Milliyetçilerinin kerhen de olsa verdikleri oylarıyla, hem oy yüzdesini ve hem de milletvekili sayısını artıran MHP'nin o kadar sevinilecek bir başarı kazandığı görüşünde değilim.
Bütün kürtler, yanlarına eski marksistleri, ermeni, süryani, gay, lezbiyen vs. ve çok büyük ölçekli olmasa da şirazesini kaybetmiş bazı alevi topluluklarını da katarak hdpye oy veriyor ama MHP Türklerin tamamından oy alamıyor. Yıllardır bu gerçek görmezden gelindi.
Biz her ne kadar karşı çıksak da memlekette işler demokrasinin gereği olan oy verme yoluyla belirlendiğine göre MHP de oylarını artıracak ve buna bağlı olarak da vekil sayısını çoğaltacak bir takım açık veya gizli ittifaklar yaparak akpyi hırpalayan ve ona alternatif olduğunu ortaya koyan bir imajla çok daha ciddi sonuçlara ulaşabilirdi.
Şimdilik demokrasi adlı sistemi değiştirmeye güç yetiremiyorsak-ki öyle- o halda oyunu kurallarına göre oynamak gerekir.
Burada hemen bütün kandaşlarımızın ortaya koydukları ortak irade gibi biz partici değiliz ve ne yazık ki parti işlerinden, daha doğrusu siyasetten anlamıyor ve bu kıvırmanın birinci koşul olduğu dansözlüğü, doğal olarak, yapamıyoruz.
Madem halihazırdaki sisteme göre oy ve milletvekili sayısını artırmak yegane amaç öyleyse MHP, saadet ve bbp'yi, bir-iki milletvekili vererek, ittifaka razı etmek suretiyle %20 yi aşan bir başarıya ulaşabilirdi.
Siyasette matematik kanunları işlemiyor ve 2+2=4 etmiyor. Eğer doku uyuşmazlığı varsa bazen 2+2=1 ettiği gibi bazende konjonktür öyle müsait bir hale geliyor ki 2+2=8 ve hatta 10, 12 edebiliyor. Benim gördüğüm bu seçim konjonktür milletin akpden bıktığı ve kurtulmak istediği yönündeydi ve MHP adlarını yazdığım partileri ve varsa ve olabiliyorsa diğerlerini de saflarına katarak-ki MHP'nin duruş ve düşünüş olarak saadet ve bbp den öyle aman aman bir farkının da olduğu söylenemez-biraz önce matematiksel olarak ortaya koyduğum neticeyi elde ederek hem akp nefretini kendinin siyasi kazanımına dönüştürür ve hem de akpden kurtulmak için hdpnin kucağına düşülmesi belasını bertaraf etmiş olurdu.
Seçim öncesi bbp ve saadet partisinin bir, iki milletvekiline fit olarak MHP çatısı altında seçime girmek istedikleri basında yer almıştı.
MHP yönetimi hangi düşünceyle böyle bir tavır sergiledi bilemiyorum ama bbp ve saadetin ittifak görüşmesi yapmak için yaptıkları randevu taleplerini bile cevapsız bırakmıştı.
Madem siyaset yapılıyor ve güç demek oy ve milletvekili sayısı demekse MHP bazı manevralarla oyunu ve buna bağlı olarak da vekil sayısını misli misli artırabilirdi.
Bazı şeyler için geriye dönüş yok ve MHP iktidar odaklı bir hedefi olmadığı veya psikolojik olarak kendisini iktidara layık görmediği için epey bir fırsatı kaçırdı.
Görünen o ki halihazırdaki duruma göre siyaset kilitlenmiş durumdadır. Önümüzdeki günler hem döviz fiyatlarının fırlaması ve hemde uzatmaları oynayan ekonominin düşüşe geçmeye başlamasıyla siyaseti geri plana itip başka bir gündeme-ki gerçek günden hep buydu- yani ekonomiye odaklanacak ve daha önceden sergilenen birçok senaryo yeni baştan sahneye konarak Türk Milletinin varlığı sömürülecektir.
Bir çivi bir nalı tutar diye başlayıp bir milletin kurtuluşuna doğru giden tümevarım mantığı en çok milletin kaderini doğrudan etkileyen siyaset için geçerlidir.
Keşke daha az kötü olan MHP akpden boşalan alanı doldurabilseydi de memleketin kaderi; itin, kürdün ve neidiğü belirsiz bilcümle hainin eline kalmasaydı.
Milliyetçilik özveri demektir. Bu özveri tabii ki, sadece romantik bir söylemden ibaret değildir. Milletin ve memleketin selameti ve vatan hainlerine fırsat vermemek için bazen içine sinmese de bir takım manevraları yapmak hayati bir zorunluluk olarak karşımıza çıkıyor.
Demem o ki milliyetçi olduklarını ileri sürerek siyasete soyunanlar memleket gerçeklerini de dosdoğru görmek, okumak ve değerlendirmek zorundadırlar.
Bir de milliyetçilik iddiasında olup da elini taşın altına koymaktan kaçınan, hiç bir somut iş yapmayıp sadece eleştiren ve bilirkişi edasıyla ahkamlar keserek hariçten gazel okuyan takım var ki bu tarife girenler de bir başka sıkıntı ve muamma.
Bu tarif, itiraf etmek gerekirse, birazcık, bize de uymuyor değil.
Son söz olarak Türk Milliyetçileri her yönleriyle kendilerini gözden geçirip hayatın ve memleketin gerçeklerine göre yeni yol ve yöntemler geliştirmek zorundadır.
Tabii önce "eğri okun doğru hedefe varmayacağı" gerçeği doğrultusunda Türk Milliyetçisi ve Türk olmanın gereğini yerine getirerek işe başlamak lazımdır.
NE MUTLU TÜRK'ÜM DİYENE!