Gönderen Konu: BAHTİYAR VAHAPZADE  (Okunma sayısı 84157 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Temir Yalıg

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 184
  • TÜRK'ÜM BAŞKA ÜNVAN İSTEMEM
BAHTİYAR VAHAPZADE
« : 31 Ağustos 2007 »


Mahmud oğlu Bahtiyar Vahabzade, 16 Ağustos 1925 tarihinde Şeki'de doğdu. 9 yaşında ailesiyle beraber Bakü'ye taşındı. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamladı. 1942 yılında girdiği Bakü Devlet Üniversitesi Filoloji Bölümü'nden 1947 yılında mezun oldu ve aynı bölümde öğretim üyesi olarak ders vermeye başladı. 1964 yılında tamamladığı S.Vurğunun hayat ve yaradıcılığı isimli monografisi ile filoloji doktoru ünvanını aldı.

1980 yılında Azerbaycan İlimler Akademisi üyeliğine seçilen Vahabzade, 1990 yılında emekli olana kadar üniversite de ders vermiştir.

Vahabzade, 1960'larda başlayan özgürlük hareketlerinin öncülerindendir. Bu konuda kaleme aldığı 1959 tarihli Gülistan isimli şiirinde, ikiye bölünen (İran ve Rusya) Azeri halkının yaşadığı felaketleri anlatmıştır. Adı geçen eserinde dolayı 1962 yılında milliyetçi damgası vurulan şair 2 yıllığına üniversitede ki görevinden de uzaklaştırılmıştır. Bu olumsuzluklara ve Sovyet rejiminin baskılarına rağmen özgürlük mücadelesinden hiç yılmamıştır. Azeri halkının sıkıntılarını konu ettiği pek çok eserini yurt dışına kaçırarak yayınlanmasını sağlamıştır.

Eserlerinde Azeri Türkçesi'ni en temiz şekilde kullanmaya özen gösteren ve halkının duygularına tercüman olan Vahabzade Azerbaycan'da Halk Şairi adıyla anılır. 1995 yılında Azeri özgürlük mücadelesindeki hizmetlerinden dolayı İstiklal nişanı ile ödüllendirilmiştir. Ülkesinin özgürlük simgelerinden biridir. Vahabzade 1980-2000 yılları arasında 5 defa milletvekili seçilmiştir ve hâlâ da görevine devam etmektedir.

Eserleri

Bahtiyar Vahabzade, 40'ı aşkın şiir kitabı, 11 ilmi eser, 2 monografi, çeşitli piyesler ve yüzlerce makale yayınlamıştır. Eserlerinde genellikle özgürlük, yurt sevgisi, din gibi temaları işlemiştir.

Başlıca eserleri

    * Yücelikte Tenhalık (1978)
    * Menim Dostlarım (1949)
    * Bahar (1950)
    * Dostlug Nağmesi (1952)
    * Çınar (1956)
    * Ceyran (1957)
    * İnsan ve Zaman (1964)
    * Tan Yeri (1973)
    * Şehitler (1990)
    * Sandıktan Sesler (2002)

Türkiye'de Basılan Eserleri

    * Ömürden Sayfalar (Ötügen, 2000)
    * Vatan, millet, ana dili (Atatürk Kültür Başkanlığı yayınları, 2000)
    * Soru işareti (Kaynak yayınları, 2002 )

Diğer Dillere Çeviriler

    * Türkçe 15 kitap
    * Rusca 14 kitap
    * İran'da Azerice 5 kitap
    * Ermenice 3 kitap
    * Özbekce 2 kitap
    * Almanca 2 kitap
    * İngilizce 2 kitap
    * Türkmence 1 kitap
TÜRK IRKI SAĞOLSUN!

Çevrimdışı Temir Yalıg

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 184
  • TÜRK'ÜM BAŞKA ÜNVAN İSTEMEM
Ynt: BAHTİYAR VAHAPZADE
« Yanıtla #1 : 31 Ağustos 2007 »
AZƏ RBAYCAN-TÜRKİYƏ

(Cavanşir Quliyev musiqi bə stə lə mişdir)

Bir ananın iki oğlu,
Bir amalın iki qolu.
O da ulu, bu da ulu
Azə rbaycan-Türkiyə .

Dinimiz bir, dilimiz bir,
Ayımız bir, ilimiz bir,
Eşqimiz bir, yolumuz bir
Azə rbaycan-Türkiyə .

Bir millə tik, iki dövlə t
Eyni arzu, eyni niyyə t.
Hə r ikisi cümhuriyyə t
Azə rbaycan-Türkiyə .

Birdir bizim hə r halımız—
Sevincimiz-mə lalımız.
Bayraqlarda hilalımız
Azə rbaycan-Türkiyə .

Ana yurdda-yuva qurdum,
Ata yurda könül verdim.
Ana yurdum, ata yurdum
Azə rbaycan-Türkiyə .

20 м а р т ,1996.
 

Bahtiyar Vahapzade


-----------------------------------------


Bayrak
Torpağım üstünə kölgə lə r salan
Mə nim varlığımın cilası-bayraq.
Zə fə rdə n doğulmuş
Göytürkdə n qalan
Qurdbaşlı bayrağın balası bayraq.

Üçrə ngli bayrağın kölgə sində mə n
Qaraca torpağı və tə n görmüşə m.
Zə fə r güllə rini dövri-qə dimdə n
Bayraq işığında bitə n görmüşə m.
Bayraq mə nliyimdir, bayraq kimliyim,
Bayraq-öz yurduma öz hakimliyim.

Harda ə cdadımın ayaq izi var,
Bu zə fə r bayrağım orda dikə lsin.
Keçdiyi yerlə rdə dağlar, yamaclar
Onun hüzuruna salama gə lsin.
Tarixdə n qə dimdir, zamandan qoca
Mə nim bayrağıma sancılan hilal.
Alə mə nur saçdı tarix boyunca
Mə bə dlə r başma tac olan hilal.

Daim ucalasan! Savas günündə
Ə sgə r silahıyla sə ni tə n görüm.
Yalnız zə fə r çalmış şə hid önündə
Sə ni alqış üçün ə yilə n görüm.

Aprel,1998
 

Bahtiyar Vahapzade

-----------------------------------


Annem Öldü Mü?    
     
Annem Öldü Mü?
Ne hız ellerini üzdün dünyadan
Balanı tek koyup nereye gittin?
Nasıl yok oluyormuş bir anda insan
Sanki bu dünyada hiç yok imişsin..

Güneş gurup etti... oda karardı...
Bir anda yok oldun sen hayal gibi.
Şimdi düşünürüm senden ne kaldı..
Gönlünde hatıran kara hal gibi...

Beni boya başa yetirdin anne
Bize borçlu bildik her zaman seni
Sen beni dünyaya getirdin anne
Bense yola saldım dünyadan seni...

Sen bana beşikte ninni çalmışsın
Bugün ninni çalsam sana ben de mi?
Senin şirin şirin ninnilerini
Sana gaytarayım cenazende mi?

'Uykun şirin olsun' diyerdin bana
'Uykun şirin olsun' deyim mi sana
Gerek ben basına dönüm dolanım,
Beni hayat için hep uyutanım,

Söyle ölümçün
Nasıl uyutayım seni ben bugün?

Bu nasıl dünyadır anlayamam ben,
Cilvesi cürbecür, rengi cürbecür
Dün öz nefesiyle seni işiden
Bugün buza dönüp, tasa dönüptür

Bu nasıl dünyadır...
İnsanoğlunun
Hayali göktedir kendi yerdedir...
Sağken omuzunda hayatın yükü
Ölende ceseti çiyinlerdedir...
Bu nice dünyadır bu nice dünya
Ölüm hakikat hayatı rüya
Derdimin gamımın ortagı sendin
Niye yüz çevirdin ya niye benden? ...
'Derdin bana gelsin' hani diyerdin
Niye dert ekledin derdime ya sen

Annem, kimse seni darıltmamıstır,
Ben seni
Ben seni darıltan kadar.
Şimdi kime açsam derdimi bir bir
Kim benim derdime yanar sen kadar?
Evin her yerinde görülür yerin
Gözüm ahtarcıdır anne ey anne
'Ninem' 'hani' diyor küçük azerin
Ne cevap verem ana ey ana
Bilmem bilmem bilmem bu ölüm nedir
Hayat var iken
Nefesin ey anam hala evdedir
Kendin yer altinda taşa dönmüşsün

Bugün yedin oldu...
Annem yedi gün,
Bizimle beraber ağlar odalar
Sana
Yalniz sana
Sana demek için
Gönlümde ne kadar bilsen sözüm var...

Annem ısmarlandın anne topraga
Bu ölüm sineme çekti dağ benim
Sen benim arkamda benzerdin dağa
Sanki de arkamdan uçtu dağ benim...

Ömrü başa vurdun altmış yaşında
Altmışın üstünde durup yaşında
Artık senin için durudgu zaman
Benim çün dolaşır
Gün olur akşam...
Vakit geçer sen benden uzaklaşirsin
Ben sana günbegün yakınlaşırım...

Bahtiyar Vahapzade
TÜRK IRKI SAĞOLSUN!

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2202
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
BAHTİYAR VAHAPZADE'NİN ŞİİRLERİNDE İNSAN
« Yanıtla #2 : 18 Ocak 2012 »
BAHTİYAR VAHAPZADE’NİN ŞİİRLERİNDE İNSAN

20. yüzyıl Azerbaycan Türk Edebiyatı’nın yaşayan en önemli temsilcilerinden biri olan Bahtiyar Vahapzâde’nin şiirlerinin önemli bir kısmının konusunu insan teşkil eder. Bu insan, öncelikle şairin yaşadığı dönemin sosyal ve siyasal şartlarının biçimlendirdiği insandır. Vahapzade, şiirlerinde hem bu insanı hicveder hem de bu insan tipinin yerine şiirleri aracılığı ile tadil ettiği insanı yerleştirir. O’nun şiirlerinde bu iki insan bir aradadır.

İnsan tabiat karşısında bir varlık, bir duruş sergilemek ve bunu ispat etmek kaygısı ile sanatı yaratırken aynı zamanda onun vazgeçilmez malzemesi de olmuştur.
Heidegger’in, “varlığın sözle kurulmasıdır” şeklinde tanımladığı şiirin, hammaddesi de insandır.
Şair ya da sanatkâr insanı hayatın içinden alıp, şiir katına taşırken onu kendi kültürünün belirlediği ideal insana yaklaştırır. Şüphesiz bunda kendi tasarrufu, imgelemi de önemlidir.
Farklı şairlerce çeşitli biçimlerde şiirin semalarında dolaştırılan insan, Bahtiyar Vahapzade’nin şiirlerinin de önemli bir bölümünün konusunu oluşturur.

Dr. Nesrin FEYZİOĞLU *

*Atatürk Üniversitesi
Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi
Türkçe Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2202
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Vahapzade’nin şiir dünyasında yaşayan insan pek rahat değildir. O, çift yönlü bir gerilimin kıskacındadır. Bu insan, şairin kendi dünyası ile içinden çıktığı dış dünya –ki bu parçalanmış, kuşatılmış Azerbaycan’dır.-arasında sıkışmış bir insandır. Şiirlerindeki insan öncelikle kendisidir ve kendisini ifade ederken hareket noktası babasıdır.

“Menim atam
Öz gelbinde defn etmişdi
öz özünü
İçeriden alışardı
Öz ahıyla derdiyle
Dağıdardı tütsüsünü
Ne derdini bildirerdi bir kimseye
ne gemini
Saçlarında ağardardı sitemini
Her acıya gatlaşardı
O, aşardı
Aşılmayan sırtı, dagı
Onun üçün dehşetli bir ezabdı
Ezabından danışmağı…”1

şiiri ile anlattığı ve kişilik özelliklerinden çok etkilendiğini belirttiği babasını bir başka şiiri ile de şu şekilde ifade eder:

“Bulut kimi hey boşalıp
doldu kişi
Deyme düşer oldu kişi
Görürdük ki gâh açılır
gâh tutulur
O hamıdan sevgi umur
gaygı umur
Men de onun özü kimi
Hesis idim öz sevgimi bildirmeye
Utanırdım sıhılırdım
Üreğimi bildirmeyi
Öz özüme ar bilirdim”2


1 B. Vahapzâde, Nagıl-Heyat, Yazıcı, Bakü 1991, s. 97
2 B. Vahapzade, Nağıl –Heyat, s. 98-100

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2202
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Şair benzediğini, hatta onun gibi davrandığını söylediği babası için:
“…Atam sözünü bir başa demez, mene anam vasıtasile çattdırardı. E’tiraz edebilmesem de O’nun muhakemelerine içimden gülür, düşünürdüm: Bu kişi adını da yazabilmir. Menimse dünya kadar savadım olmasına bahmayarag bu mene yol gösterir…
şeklinde düşünürken yaptığı yanlışlığın farkına varır.”Elbette bu düşünce menim nâdanlığım idi. Çünkü 5-10 kitap ohumagla özümü ondan ahıllı bilirdim. Unudurdum ki men kitaplardan ohuduğumu bilirsem, O ise heyatdan ohuduğunu bilir.”3 Bu özelliklere sahip olan babası, komşu çocuğu Enver’in intiharı, ikinci annesinin kızı Firengiz’in bıçaklanması, çocukluğunda elini yakması, hatta çok korktuğu gök gürültüsü…4 onun şiirlerine ve şiirlerinde yer verdiği insana yön veren unsurlardır. Diğer taraftan yaşadığı ve ilk şiirlerini vermeye başladığı dönem, Azerbaycan’ın tarihî, sosyal ve siyasal açıdan bir kaos dönemidir. İçindeki düşünceler ve dışındaki sistemin çatışması şair ve insanı için bir ikilik getirecektir. Bu konudaki imge ve sezilerini “İkilik” isimli şiirinde şöyle ifade eder:

“Gözünle gördüğün men ayrı mendir
Esl men gözüne görünmeyendir
Özüm de bezmişem öz ses kûyumden
Düzünü ahtarsam göründüğümden ucayam
Bir fikrin dönmez kuluyam
Menim gâh sağımda gâh solumda
Bir göze görünmez men var men oyam”5

Şiirde özellikle:
Özüm de bezmişem öz ses kûyumdan, düzünü ahtarsam göründüğümden ucayam” sözleri, içinde bulunduğu şartlar gereği söz konusu olan bir ikilik ve şairin bundan duyduğu kaygıya işaret etmektedir.
Şair, bu durumu bir başka şiirinde,

“Eğer boylanmırsa sözüm özümden
Başga men eyleşip menim yerimde
Bir nâdan sözüne susuramsa men
Demek gizlenmişem men öz sebrimde”6
şeklinde ifade ederek, davası uğruna asıl beninin saklamak zorunda olduğu, görünmeyen beni olduğunu bildirmek ister.

3 B. Vahapzâde, Şenbe Gecesine Giden Yol, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü 1991, s. 242/Nagıl- Heyat, s. 97-98
4Hüsniye Zal Mayadağlı, Bahtiyar Vahapzade Hayatı ve Eserleri, Türkiye Diyanet Vakfı yay. Ankara 1998, s. 12, 15 /Şenbe Gecesine Giden Yol, s. 233-237, 250/ Payız Düşünceleri, Yazıcı, Bakü 1981, s. 162
5 B. Vahapzâde, Özümle Söhbet, Azerbaycan Devlet Neşriyatı, Bakü 1985, s. 57
6 B. Vahapzâde, age. s. 57

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2202
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Şenbe Gecesine Giden Yol’da yer verdiği:
“İnsan gökte ay gibidir
Görünmeyen tarafı var”
şeklindeki söyleyişinde de ikiliğin başka bir yansıması olan ve insanın görünmeyen tarafı olarak kabul ettiği kusurlarına işaret eder. Bu şiirinden önce Yûnus Emre’den aldığı ve büyük fikir olarak kabul ettiği “Bir ben vardır bende benden içerü” mısraının benzerini söylemeye çalışır fakat Yûnus’u pek anlayamadığı açıktır. Çünkü Yûnus’un kastettiği fenâfillah mertebesidir. Vahapzade, insandaki ikiliği farklı boyutlarda başka şiirlerinde ve İkinci Ses isimli piyesinde de işler.7 “ Yaşar Garayev ve Şamil Salmanov, İnsan psikolojisine mahsus çeşitlilik ve zıtlıklara, ahlâk ve idrak problemini birlikte ve karşılıklı alakada izlemeye bu vasıtayla ikinci âlemi dahilî âlemi tahlil etmeye kuvvetli meyl, şâirin bütünlükle yaratıcılığı için seciyyevîdir.” şeklindeki tespitleriyle Vahapzâde’nin İkinci Ses isimli piyesinden yola çıkarak şairin şiirde de felsefî karakterler kullandığını söylerler.8

7 B. Vahapzâde, Piyesler, Bakü 1980/B. Vahapzâde, İkinci Ses, (Aktaran, Yavuz Bülent Bakiler), Kültür Bak. Yay. Ankara 1991
8 Yaşar Garayev, Ş. Salmanov, Poeziyanın Kamilliği, Yazıcı, Bakü 1985, s. 117

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2202
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Vahapzâde’nin şiirlerindeki insan için tehlikeli şeylerden biri korkudur. Vahapzade’yi korkutan korkunun bizzat kendisidir. Şâire göre korku insanı özü olmaktan uzaklaştırır, vicdanları susturur, adâleti ve hakikati engeller, zulmü destekler, zulm eden güçlünün başını sıvazlar, fikri öldürür, ruhu ve dili bağlar.9 Vahapzâde, korkuyu iblise benzetir. Vahapzade’nin yaşayarak anlattığı korku, onun ifadesiyle “milletin kalbine kasten basılmıştır10 ve toplumsal bir korkudur.
Şair bu korkuyu bir şiirinde şu şekilde dile getirir:

“Men gorhuram, sen gorhursan
O da gorhur bu da gorhur.
Biz gorhuruz
Teze fikir beynimizde gelen kimi
Tez gorhurug.
Başkasından gorhduğumuz bes deyilmiş
Özümüzden biz gorhurug!
Gorhu gorhu!
Bir gurd olub yeyir bizi içimizden,
Ne gözleyir veten bizden?
İrade yoh
Kişilik yoh.
Biz gorhurug,
Biz susurug.”11

9 B. Vahapzâde, Ahı Dünya Fırlanır, Yazıcı, Bakü, 1987, s. 93
10 B. Vahapzâde, Payız Düşünceleri, s. 34
11 B. Vahapzâde, Nagıl- Heyat, s. 12

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2202
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Rus korkusu ve ondan kaynaklanan, karşıdakine karşı duyulan korkuyu, “İki Gorhu Poeması’nda da işler".12 Söz konusu korku, beraberinde yabancılaşmayı getirmiş, korkunun hüküm sürdüğü bu coğrafyada insanın hareket alanı oldukça daralmıştır. Bu şartlarda sanatkârın da doğru düşünüp söylemesi güç hatta imkânsızdır.

“Fikir ölür
Can sustalır
Ruh boğulur
Gorhu bizim dilimizde kilit olur
Beynimizde gıfıl olur
Derd budur ki bu derdi de
Biz ganırıg, biz bilirik
Gorha gorha
Özümüz de özümüzçün
Biz gorhuya çevrilirik”13

Şiirinde tasvir ettiği korku, fikri öldüren, canları susturan, ruhu boğan bir korkudur. “Eğilmeyen başları eğen gizli kuvvet”, “düzlüğü eğriliğe, hakikati yalana, cüreti yaltaklığa, güzeli kötüye değiştiren ve böylece insandan insanlığı iğrendiren”14 bu korku, Lenin’den alıntılar yaparak yazmasına sebep oluşturmuştur.15
Vahapzade dönemin zorunlu sonucu olarak ortaya çıkan bu insan tipini çeşitli sıfatlarla tanımlayarak, şiirleri aracılığı ile onlara dokunur. Bunlar:
Cıva gibi soğuk görünce inen, sıcak görünce yükselenler, namusunu, gayretini bir tek ılık bakış kazanmak için satanlar, sonra bu alışverişin gölgesinde rahat rahat yatanlar, düz matlabı eğrisi ile yorumlayanlar, öz adını inkâr edip ünvana kara yazanlar, görünüşüyle gülüş, eliyle zehir eken, şeker sözlü bin bir yüzlü habisler, kara niyetiyle sözlerinin ak rengine bezek vuranlar, süsleyenler, iblisler, eğilerek yükselen alçaklar, yaltaklar, rüşveti benine akide edinenler, öz ana dilini özge dil sayanlar, özüne üvey özgeye yamak olanlardır.
Şair vatanın bunları asla bağışlamayacağını söyler.

12 B. Vahapzâde, age. s. 167
13 B. Vahapzâde, Nagıl-Heyat, s. 12
14 B. Vahapzade, Ahı Dünya Fırlanır, s. 93
15 B. Vahapzâde, Nağıl-Heyat, s. 183-184

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2202
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Vahapzade’nin şiirlerindeki dönem insanının bir problemi de kimlik sorunudur. Kimliğini yitirip, özge harareti ile yaşayan insanın bedeni özünün, özü özgenindir. Konuşurken çıkardığı ses özünün, manası, maksadı, sözü özgenindir.
Vahapzade “vatanda yaşadığı halde onun manevî özelliklerine kayıtsız kalan, adını taşıdığı halde halkın dilini tarihini, medeniyetini bilmeyen ve bu uğurda ölmeye hazır olmayan bu insan için: “Vetenden kenarda yaşayanlara:

Muhacir demişik…lap doğru, lap düz!
Vetenin içinde yaşayıb, ancag
Özge me’bedinebaş goyanlara
Özünü vetene yad sayanlara,
Ne ad verek biz?”16
“Me’nevî muhacir vetene değil,
Güvener hemişe ancag özüne
Veten çöreyini teper gözüne
Özge havasıyla yaşayar müdam”17

şiirlerinde söylediği gibi “manevî muhacir” tabirini kullanır.

Bir başka şiirinde:

“Bilmirsense dili sen vetenin özüne
istemeden ağ oldun.
Sen özüne bir ögey, özgeye yamag oldun.
Bu halınla
Sünbeye
ne tohmag
ne de gardaş
tüfenge çahmag.
Sen çıhmag istesen de özgenin efsunundan
Ne ondansan, ne bundan!”18

Öz kökünden kopmayı işler.
Vahapzâde’nin “İki Muhacir19 isimli şiiri bu konuyu işler. O, öze yabancılaşmayı, “özün faciası” olarak karşılar. Özüne yabancılaşan, “öz ömrünün hırsızıdır. Özüne yabancılaşan insan, aşağılık kompleksi ile fikir çeşmesini kurutur. Bu insan, Vahapzâde’nin çağının insanı, kendi vatandaşıdır. Bu insan tipi için aşağıdaki şiirinde de görüleceği gibi C. Aytmatov’dan aldığı “mankurt” terimini kullanır.

“Sabahki havanı dünenden biler,
Yazda horuzlanıb, gışda ekilen,
Kiçikler önünde böyük görünen
Böyükler önünde serçeye dönen
Ucalar yanında boyunu danan
Eslini, kökünü, soyunu danan
Teze növ insana öz gezebinden
Mangurt” legebini verene ehsen”20

16 B. Vahapzâde, Ahı Dünya Fırlanır, s. 37
17 B. Vahapzâde, age. s. 38
18 B. Vahapzâde, Payız Düşünceleri, Yazıcı, Bakü 1981 s. 97-98
19 B. Vahapzâde, Şenbe Gecesine Giden Yol, s. 232-233
20 B. Vahapzâde, Ahı Dünya Fırlanır, s. 133

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2202
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Şairin en büyük korkusu, bu insan tipinin çoğalmasıdır. Bunlar:

"Ölen avratlarının altın dişlerini çıkarır, anne, baba yada kardeşi hapse düştüğünde inkâr eder, ana babasını evden atar, ahlâksızdır, başkalarının önünde kuyruk sallar, şerefsizdir, vatansızdır, haram yer, haristir…21

Cemiyet, duyguları, inanları yaptığı gibi bozar da. Ferdi teşkil eden örgensel ve ruhsal öğeler, cemiyetin kargaşası, insicamsızlığı durumunda değişir. Vahapzâde bu konuyu şu şekilde ifade eder: “Her milletin kendine mehsus millî psihologyası var…Eyni ehlag normasını halglara eyni derecede tetbig etmek olmaz…22 Millî psikoloji ve ahlâk normlarının Vahapzade’nin şiirlerinde bir çizgide buluşamadıkları görülür. Bunlar sosyal ahlâkla alakalıdır. Sosyal ahlâkı da insanlara cemiyet ve dünya kavrayışı dikte eder.
Ben’in öteki ile karşılıklı her türlü gidiş gelişi, bununla ilgili bütün fikirler, duygular, edimler, uysallıklar (comformism) toplumsal olgulardır. Bunlar cemiyet hayatının ayarlayıcı, düzenleyici kuvvetleridir.23 Toplumlardaki sosyal kargaşa pek çok fikir, doktrin, duygu ve edim mecmuasını doğurur. Bozulmaya yüz tutmuş bir insan portresi ve bununla ilgili kaygılarını sunan Vahapzade, cemiyet yapısının bozduğu bu insanı, şiirleri ve tiyatro eserleri aracılığı ile eski şeklinin yerini tutabilecek şekilde tadil etmeye çalışır.

21 Bkz. 21. dipnot
22 Vahapzâde, Şenbe gecesine Giden Yol, s. 241
23 Fr. Paulhan, Ahlâkın Ahlâksızlığı, (Çev.M. Naci Ecer,) Remzi Kitabevi, İstanbul 1946, s. 47