Gönderen Konu: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz  (Okunma sayısı 38200 defa)

0 Üye ve 5 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Borokhul Noyan

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 224
Ynt: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz
« Yanıtla #20 : 22 Ağustos 2011 »
Yakasından hiç çıkarmadığı Atatürk rozeti,ruhunda Atatürk'ün bağımsızlık ateşi,gönlünde milletine duyduğu büyük sevgi ve güven ile Elçibey,Atatürk 'ün kendisi ve Azerbaycan için ne demek olduğunu şu sözlerle anlatıyor:

''Atatürk,Türki ye Cumhuriyetini kurarak,nasıl Türkleri esaret zincirinin aşağılayıcı boyunduruğundan çekip çıkarttıysa,bun u milletine duyduğu güvenle,milleti yle beraber başardıysa,Azer baycan da aynı yoldan gidecektir.Maks adımız Mehmet Emin Resulzade'nin ideallerini elde bayrak tutarak hayata geçirmek,bunu yaparken de Atatürk'ün metod ve usullerinden istifade etmektir.BEN DE TÜRK MİLLETİNİN BİR EVLADIYIM VE İŞTE BUNUN İÇİN ATATÜRK'ÜN ASKERİYİM.

O,en zor günlerinde bile yakın çevresine,Atatü rk'ü ve Kurtuluş Savaşı'nı anlatırken,Azer baycan'ı bağımsızlığa götürecek ruhun ne olduğunu çok iyi biliyordu.Haklı ve yerinde bir kararla Türkiye'de,1989 yılının en büyük siyaset ve devlet adamı unvanını Ebülfez Elçibey'e verildi.Avrupa' da ise 1989 yılının en mücadeleci halkı unvanına Azerbaycan halkı layık görüldü.

Uğur Güler'in 'Elçibey' kitabından alıntıdır.

'.Sevmeyenler de milletimizin övladı olduğu üçün onlara da hoşbehtlik arzulayıram. Milletimin övlatlarına balalarım kimi bahıram. Bu istek menim içimden gelen istek'dir. His edirem ki, insanların hamısını sevmek menim milli borcumdur. '

Ebulfez Elçibey

Çevrimdışı Borokhul Noyan

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 224
Ynt: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz
« Yanıtla #21 : 22 Ağustos 2011 »
KENDİ ANLATTIKLARINDAN HAYATI

Azerbaycan'ın Ordubat bölgesinin Keleki Köyünün Halil Yurdu Yaylasında 1938 yılı Haziran ayında doğdum. Babam, Aliyev Kadirkulu Merdanoğlu Rus-Alman savaşında hayatını kaybetmiş.

Eğitim-öğrenimime Unus ilkokulunda başladım. Yedi yıl süreli ilk eğitimimin ardından Ordubat şehrinde M.T. Kutsi I nolu orta okulunda okudum. Yedi yıllık ilköğrenimimi tamamlayıncaya kadar en büyük arzum doktor olmaktı. Ona öğrenimime başladığımda Tarih ilmine ilgi duydum. Toplumu anlamak benim için çok ilgi çekici idi, Marks'ın Kapital'ini okumaya başladım. Bize yaptıkları propaganda da Kapital'i dünyanın şaheseri olarak tanıtmıştılar. O dönemler okuduğumda Kapital'i tam anlamıyla kavrayamamıştım. Öğretmenlerim ve öğrenci arkadaşlarım beni haklı olarak alaya alıyordular.

Küçük yaşlarımdan başlayarak oruç tutardım, (gizli olarak tuttuğum dönemlerde oldu ki, öğretmenler bilmesin) Bazen annemle birlikte namaz da kılıyordum.

9-10. sınıflarda iken Mir Cafer Bağırov'u savunduğum için birkaç defa öğretmenler odasına çağrılıp bu düşüncelerimden vazgeçmem istendi.

10. sınıf öğrencisi iken, Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nde Şarkşünaslık (Doğu ilimleri) Fakültesi açılacağını öğrendim. Nizami, Hakanı, Fuzuli ve diğer şairlerimizi daha doğru anlamak amacı ile söz konusu fakülte sınavlarına hazırlandım. 1957 yılında Azerbaycan Devlet Üniversitesi'nin Şarkşünaslık Bölümüne (o yıllarda Filoloji Fakültesi'nin bünyesinde idi) Arap Filolojisi uzmanlığına girdim.

Üniversitenin II. ve III.. sınıflarında okurken tarihi-siyasi konulara daha çok ilgi duymaya başladım. Birkaç öğrenci yoldaşım ile birlikte milli siyasi konularda ateşli tanışmalara başladık. Bizde böyle bir fikir oluştu ki, halkımız köle, vatanımız ise sömürgedir.

Bu sohbetler Alim Hasayev, Malik Mahmudov, Rüstem Eminov, Mehdi Ağalarov, Rafık Ismailov, Abbas Musayev ve Zakir Memedov ile aramızda geçiyordu. Azatlık uğrunda mücadele etmeye söz verdik - elbette amatör ruhla başlayan mücahitler olarak. Ancak profesyonel mücadele yollarını da arıyorduk.

Üniversitenin V. sınıfında iken aramızda Arap dilini iyi derecede bilen Malik Mahmudov ile Malik Karayev bir yıl süre ile Irak'a pratik için gönderildiler. Onlar bir yıl sonra döndüklerinde Malik Mahmudov ile siyasi mücadelemizi devam ettirmemiz konusunda ciddi karara vardık ve bir meramname (program) hazırladık. Meramname hakkında yalnız beş kişi bilgi sahibi idi. Ben takip eden süreçte yaklaşık iki yıl (1963-64) Mısır'da tercüman olarak çalıştım. Mısır'da bulunduğum ortam, siyasiler ile ilişkilerim bana çok önemli kazanımlar sağladı. Hatta orda bîr iki kez Türkiye ve ABD Büyükelçiliklerine giderek birileri ile tanışmak istedim. Ancak çekindim. Kendimce bu karara vardım ki, ben onlarla ilişki kurar isem sorun doğar, halkıma güven sarsılır, onları yurt dışına bırakmazlar. Mısır'da bulunduğum süre içerisinde yabancı siyaset adamları (belki de istihbaratçılarla) hiçbir temasımın olmamasına çalıştım.

Mısır'da bu ülkenin devlet adamları ile ilişkilerim oldukça seviyeli idi. Gerek Sovyetler gerek Mısır'ın siyaset adamları beni doğrulurı konuşan bir insan olarak görüyordular. Onlar birbirlerini aldattıklarında yanlışlıklarını anlatıyordum, bana bakıp gülüşüyordular. Ben söz konusu olduğunda Nasır' ı da Kruşçev'i de eleştiriyordum. Siyaset dünyasında böylesine hareket istihza yaratıyordu.

Bir gün Luksor şehrinde Sovyet uzmanlarından bir grup ile Devlet Başkanları Kruşçev'i. Nasır'ı, Irak Devlet Başkanı Arifi, Azerbaycan Bakanlar Kurulu'nun başkanı Alîhanov'u, Cezayir Devlet Başkanı Ahmet Bin Bella'yı ve diğerlerini karşılıyorduk. Herkes konuklarla tokalaşıyordu, ben yalnız iki kişi ile, Ahmet Bin Bella ve büyük sanatkarımız Reşit Behbudov ile görüştüm, diğerleri geldiğinde elimi cebime koydum. (Şimdi bu hareketim kendime de garip geliyor) Bu davranışımdan dolayı bir soruşturmada geçirdim.

Benim kendi dünyam vardı.Herhalde iş arkadaşlarım beni delikanlı tercüman olarak görüyordular. Soruşturma döneminde Özellikle de Kruşçev'in Kıbrıs sorunu ile ilgili görüşlerinden dolayı bir İki aşağılayıcı söz de sarf etmiştim. Baku 'ye döndüğümde DTK (Devlet Güvenlik Komitesi KGB) Kruşçev ile ilgili sözlerimden ötürü beni cezalandırdı.
Mısır'dan döndükten sonra Ben, Malik Mahmudov. Alim Hasayev ve Rafik Ismailov birkaç kez görüşüp dörtlü bir grup oluşturduk. Her birimiz 3 kişi seçmeli, bu üçlü gruplardan her bîri 5 kişiyi gruba celb etmeliydi. Bir süre geçtiyse de teşkilatı istediğimiz ölçüde kuramıyorduk (Tecrübesizliğimizin yanısıra DTK bizi sürekli izliyordu)

İstediğimiz teşkilatı oluşturamayınca, her birimiz ferdi çalışmaya, daha çok propaganda faaliyetine başladık.

Ben bütün gücüm ile üniversite ve doktora öğrencileri arasında milli şuurun canlanması yönünde propaganda yapıyordum. Hiç kimseye hesap vermediğim gibi bazı konuları yakın dostlarımdan da gizliyordum. Üçlü, beşli, yedili ve dokuzlu olmak üzere gruplar oluşturuyordum. Her grup ile de yalnızca kendim meşgul oluyordum, Bu süreç uzun bir süre ve güç İstiyordu.

1969 yılında Tolunoğulları Devleti (IX. yüzyıl) adlı doktoramı yazdım.

1971-74 yıllarında üniversitede artık öğrenci hareketleri görülmeye başlandı. Amacım geleceğe hazırlamaktı. DTK , bir teşkilatın faaliyet gösterdiğini biliyor, ancak bütün çabalarına rağmen ortaya çıkaramıyordu. (Artık sır değil: l keresinde üniversitede hocam Aliövset Abdullayev bana DTK'da benim gizli örgüt ve programım olduğu konusunda düşünceler olduğunu bildirdi. Ben, O'nu bunun doğru olmadığına inandırdım, ancak kendim yalan konuşmuştum. (Şimdi hocamdan özür diliyorum)
Ancak DTK bütün dikkati ile beni izliyordu. Ocak I975'de beni tutukladılar. DTK benim yanıma birkaç hoca ve öğrenci yerleştirebilmişti. Ben onları duymuştum. Ancak onları aldatıyordum. (Kim kimi?)

Benim hiçbir hoca veya öğrenciye (hatta DTK ajanlarına) nefretim doğmuyordu. Bazen hatta DTK çalışanlarını bile günahkar görmüyordum. Bir tek düşmanım vardı. Sovyet İmparatorluğu. Diğerleri onun zavallı hizmetlileri idi. Bu zavallı generallere ve polislere de acıyordum.

Benim işim zalim imparatorluğa karşı mücadele idi. Hainlere, satılmışlara tarih kendisi ceza verecekti, verdide.

Ocak 1975 Temmuz 1976 arasında hapis yattım. Aralık 1976'dan itibaren Azerbaycan ilimler Akademisi Salman Mümtaz Elyazmalar Enstitüsün 'de çalıştım.

Ebülfez ELÇlBEY mahkumiyetinden sonra göreve başladığı El Yazmaları Enstitüsü'nde de halkını azadlık uğruna örgütleme çalışmalarını aralıksız devam ettirdi. 1988 yılında başlayan ermeni saldırı ve provokasyonlarına karşı ilk direniş hareketini; Kasım 1988'de "Meydan Mitingleri'ni düzenledi.

16 Haziran 1989'da Azerbaycan Halk Cephesi'ni resmen kurarak başkanı seçildi. Kızılordu'nun 20 Ocak 1990'da Bakü'de hayata geçirdiği katliama kadar çalışmalarını sürdürdü. Katliamın ardından dağılma sürecine giren Sovyetler Birliği ve Azerbaycan'da siyasi istikrar tamamen sarsıldı.

ELÇlBEY önderliğindeki Azerbaycan Halk Cephesi, Azerbaycan Türklerinin bağımsızlık taleplerini açıkça dile getirdiler. Üç renkli ay-yıldızlı bayrak Parlamento binasına asıldı. Aralıksız sürdürülen çalışmalar sonucu Azerbaycan Cumhuriyeti 18 Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan etti.

ELÇİBEY, Parlamentonun aldığı karar gereği 7 Haziran 1992'de yapılan ilk demokratik seçimler sonucu Azerbaycan Cumhuriyeti'nin Devlet Başkanı seçildi.

Göreve başladığı ilk günden itibaren ülkede insan hakları ve hukukun üstünlüğüne saygılı demokratik devlet yapısını oluşturmaya çalıştı.

Rus ordularını Azerbaycan Cumhuriyeti'nden çıkardı. Devletin resmi dilinin Türkçe olduğunu ilan etti. Latin alfabesini uygulamaya koydu.

Ermeni saldırı ve işgallerine Azerbaycan Halk Cephesi taraftarlarından oluşan gönüllü birliklerle karşı koydu. Ancak 4 Haziran 1993'de maruz kaldığı darbe sonucu Bakü'den ayrılarak Nahçıvan'ın Keleki köyüne gitti.

4 yıl süreyle kaldığı Keleki'den 31 Ekim 1997'de Bakü'ye dönerek 1995 yılında partiye dönüştürülen Azerbaycan Halk Cephesi Partisi'nin Genel Başkanı olarak siyasi çalışmalarını devam ettirdi. Bu süreçte kurduğu ve başkanı olduğu Bütöv Azerbaycan Birliği adlı teşkilatla da büyük ideallerini hayata geçirme çalışmalarını yürüttü.

Ebülfez ELÇlBEY uzun süre devam eden rahatsızlığının şiddetlenmesi üzerine tedavi görmek amacıyla 7 Temmuz 2000'de geldiği Türkiye'de 22 Ağustos 2000 Salı günü vefat etti

"Ömrümün en hoş günlerinden biri 16 Haziran 1989'da Azerbaycan Halk Cephesi'nin kurulması ve Cephe başkanı seçilmemdir.
En ağır sarsıntılarım 20-23 Ocak 1990 katliamı, Taşaltı olayları, Hocalı katliamı, Susa ve Laçın'da yaşadığımız ihanetlerdir.

En çok etkilendiğim, dostlarımı kaybetmektir. (Bütün anlamlarda)

Sevgim - Millete!

Vurgunluğum - Azadlığa ve adalete!

itaatim - Hocalarıma!

Borcum - Dostlarıma ve meslektaşlarıma!

Nefretim - Yalancılara ve iki yüzlülere!"

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2286
Ynt: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz
« Yanıtla #22 : 22 Ağustos 2011 »
"ATATÜRK'ün ASKERİ" olmayı kendisine en büyük onur ve mutluluk bilen Türklüğün büyük ve fedakar oğlu Ebulfeyz Elçibeğ'i; rahmet, minnet, şükran ve özlem anıyoruz.
Kutlu ruhu şad, durağı uçmak olsun.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı TARDU KAĞAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 541
Ynt: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz
« Yanıtla #23 : 22 Ağustos 2011 »
Eşine az rastlanan Türk büyüklerinden olan Elçibey in ruhu şad,mekanı uçmak olsun.

tungatonyukuk

  • Ziyaretçi
Ynt: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz
« Yanıtla #24 : 22 Ağustos 2011 »
Büyük liderin değerleri ve idealleri hiç ölmeyecek ! Ruhun şâd,Mekanın Cennet olsun.

TTK

tungatonyukuk

  • Ziyaretçi
Ynt: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz
« Yanıtla #25 : 22 Ağustos 2011 »
Bir utanç haberi ;

Elçibey'in Ailesi Karanlıkta !

Azerbaycan Cumhuriyeti Eski Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey'in ailesi zor günler yaşıyor. Milli Azadlık Hareketi'nin lideri, değerli büyüğümüz merhum Elçibey'in ailesinin maddi sıkıntı içinde olduğu gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıktı.

Geçtiğimiz günlerde elektrik borçlarının birikmesi üzerine ailenin elektrikleri kesilmiştir. Bu hazin durum sadece bir aileyi karanlıkta bırakmak manasına gelmemektedir. Bu durum ömrünü Azerbaycan'a adamış bir kişinin mevcut aile hakimiyeti tarafından yalnızlığa itildiğinin acı bir örneğini gözler önüne koymuştur. Türk Milliyetçiliği fikrinin siyasi Liderlerinden olan bu kıymetli zatın ailesinin içinde bulunduğu durum, biz Türk milliyetçilerini de derinden üzmüştür.

http://www.ulkuocaklari.org.tr/elcibey-in-ailesi-karanlikta-h2029.html


Çevrimdışı Almıla

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 186
  • Gökbörü Asena Gençlik
Ynt: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz
« Yanıtla #26 : 23 Ağustos 2011 »
Bütün varlığını Türklüğe ve Türkçülük Ülküsüne adamış olarak onurla yaşayan ve daha çokça hizmet edebilecekken genç sayılabilecek bir yaşta uçmağa varan büyük Türkçü Elçibey'e minnet ve şükranlarımı yollarım.
Kutlu ruhu şad olsun.

Ayrıca yukarıdaki iletide Elçibey'in ailesinin ekonomik sıkıntılar çektiği yazılmış.
Ne diyelim başta Aliyev politbürosu olmak üzere Elçibey'in emanetlerine sahip çıkmayanlar utansın!
Gerçekten çok acı ve acıklı bir durum. İçim kan ağladı.
Yazıklar olsun ve hatta yuh olsun!!!


TTKvY.
YÜZDE YÜZ TÜRK OLDUĞUN GÜN, CİHAN SENİNDİR!

Çevrimdışı OnTurk209

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 138
  • Ayak bastığmız en küçük taş parçasına kadar...
Ynt: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz
« Yanıtla #27 : 23 Ağustos 2011 »
Türklüğün onurlu neferi Elçibey'in ruhu şad olsun...
GEÇMİŞLERİN GECESİNDEN IŞIK ALIRIZ...

Çevrimdışı Delikurt38

  • Tanri Türkü ve Türk Yurtlarini Korusun
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 127
Ynt: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz
« Yanıtla #28 : 22 Ağustos 2013 »

Aramizdan ayrilip ucmaga varali 13 yil oldu Elci beyimiz. Fikirlerin yasadikca diri kaldikca sana öldü diyemeyiz Icimizde kalbimizde yasiyorsun Ruhun sad olsun
Ülkü; ilk önce, insanların gönüllerinde, gönüllerin derinliklerinde doğar ve kendini önce destanlarda gösterir. Sonra şuura geçer, büyük kılavuzlar tarafından açıklanır. Daha sonra da büyük kahramanlar, onu gerçekleştirmek için büyük hamleler yapar. Bu hamleler sırasında da ülkülü millet, kahramanların ardından gönül isteği ile koşar. Bütün bu uğraşmalar arasında da millet yürür, önce manen sonra maddetten ilerler, olgunlaşır, erginleşir.

H. Nihal Atsız

Çevrimdışı TÜRK-KAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2182
  • UÇMAĞA VARDI, TANRI DAĞLARINDA!
Ynt: Ebülfez Elçibey'i Rahmet ve Saygıyla Anıyoruz
« Yanıtla #29 : 22 Ağustos 2013 »
 Azerbaycan Türklüğü'nün yiğit evladı, Beylerbeyi Elçibeyimizi rahmet ve minnet ile anıyoruz. Aziz ruhu şad, mekanı TANRIDAĞI olsun.
23 EKİM 2023'DE, ELİM BİR TRAFİK KAZASI SONUCU, UÇMAĞA VARDI.
ŞİMDİ; TANRI DAĞINDA, ATALAR YURDUNDA, ATSIZ ATA MAKAMINDA, BAŞBUĞLAR OTAĞINDA, ERİNÇ İÇERİSİNDE!