Ben İstanbul Üsküdar, babam İstanbul Kızıltoprak doğumlu... Babadan 76 yıl, dededen 89 yıllık İstanbullu bir ailenin çocuğuyum. Dedemin babası, Kafkasya Türklerinden. 1877'deki Osmanlı-Rus savaşı sonrasında zulümler artınca 1890'lı yıllarda ailesiyle Anadolu topraklarına göçmüş, El-Aziz'e yerleşmişler. Büyükdedem burada bir Türk kızı ile evlenmiş ve 7 çocuğu olmuş. Büyükdedem, otuz yaşlarına yaklaşmışken Çanakkale'ye savaşmaya gitmiş ve şehit düşmüş. Dedem ise
on iki yaşına geldiğinde askeri okula girmek için İstanbul'a gelmiş. Ancak bu hayalini gerçekleştiremiş, esnaflık yapmaya başlamış.
Anne tarafım ise Türklüğün en sağlam kalelerinden biri olan Kastamonulu... Dedemin soyu, onların bile unuttuğu yüzyıllardır Kastamonu topraklarında yaşamışlar. Yaklaşık 9 asırdır Türk ili olan Kastamonu, uzun asırlar boyunca Anadolu’ nun işgal görmemiş, düşman çizmelerinin ayak basamadığı ender iller arasındadır. Ancak, buna rağmen Kurtuluş Savaşında en çok şehit veren üç ilimiz arasındadır ve Çanakkale Zaferi'ne kanlarıyla imzasını atan şehitlerimizin 93 bini de Kastamonuludur. Anne tarafımdan da ailemizin Kurtuluş Savaşı sırasında verdiği üç şehidimiz var. Bu, benim atalarımla ilgili onur duyduğum yönlerden biridir.
Ben de Kastamonu'nun yerli ailelerinden birinin kızıyla evlendim.
Baba tarafından yaklaşık 120, anne tarafından ise (geri gidebildiğimiz yaklaşık zaman olarak) 400 yılı aşkın süredir Anadolu topraklarında yaşayan bir ailenin devamındaki kuşak olmanın onurunu taşıyorum.
Tüm Türkçülere saygılarımla...