Mâlum siyasal İslâmcı gürûh, Ayasofya'nın müzeden camiiye çevrilmesini, garip ve anlamsız bir mantıkla, Ayasoyfa'ya biletle giriyorduk gerekçesiyle açıklıyorlar.
Bunların kafası, hiç bir şeye basmıyor!
Evet, Ayasofya'ya, biletle girildiği, doğrudur.
Zira Ayasofya da bir müze olduğundan, diğer müzelerde olduğu gibi, burada da, devletin belirlediği, bir giriş ücreti vardı.
Ama, unuttukları, görmezden geldikleri bir şey var ki, Ayasofya'ya ücretle girmeyi sağlayanlar, bunları, Ayasofya'ya pasaportla girmekten kurtaranlardır.
Onlar olmasaydı, Ayasofya'ya pasaportla gireceklerdi.
Belki de hiç giremeyeceklerdi.
Atatürk'e ve Cumhuriyet değerlerine düşmanlık ve nankörlüğün bu kadarına pes doğrusu!
Aslında bu düşmanlık ve nankörlüğü anlamak pek de zor değil.
Zira o zihniyet; keşke Yunan kazansaydı
diyebilecek, Ayasofya'nın mimberinden lânet okuyacak kadar; Atatürk'e, Cumhuriyete ve Türklüğü var eden milli ve manevi değerlere düşman olduklarını alenen göstermiştir.
Türk Milletinin başına musallat edilmiş en büyük düşman, diğer bütün düşmanlıkları da bünyesinde barındıran, siyasal İslâmcık denen melânettir.
Türk Milletinin ve hatta İslâm Âleminin ve bütün insanlığın; huzurunu, refahını, hayatiyetini, istiklâlini ve istikbâlini tehdit eden, en büyük tehlike, siyasal İslamcı zihniyettir!
Siyasal İslâmcı zihniyet bütünüyle yok edilmedikçe; Türk Milletine de, İslâm Âlemine de, insanlığa da; huzur, mutluluk ve barış harâmdır.
Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!