Türkçülüğü ne zaman inançla açıklamaya kalkışsak ve bu çabamızda ne denli özenli davranırsak davranalım sonuçta yinede sakıncalı bir durumla karşılaşmakta, yaptığımız açıklamaları yeni açıklamalarla temize çıkartmak zorunda kalmaktayız.
Bu sıkıntı sadece bizim için geçerli ve bize mahsus değildir.
Demişiz ve ne kadar haklı olduğumuz bir kez daha kanıtlanmıştır.
Ne zaman din konusu açılsa ortalık toz duman oluyor. Dini konularda din adamları bile kendi aralarında ortak bir karara varamıyorken bizim uzmanlığımız dışındaki işlerle uğraşmamız ve bu doğrultuda ayrıntılara girmemiz ne denli doğru bir davranış olur?
Demiş ve ne kadar haklı olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.
Aybala-Kün art niyetsiz olarak bu soruları sormuş olabilir ama yine de otağımızda yazan kişilerin din konularında daha önceden yaşadıkları gereksiz çekişmelere yeniden düşmeleri olasılığı göz önünde bulundurulursa konunun kilitlenmesinin daha uygun düşeceği görüşündeyim.
Aklın yolunun bir olduğunu ve denenmiş şeylerin tekrar tekrar denenmesine gerek olmadığını Fatih Hocamız sağolsun, geçmişe dayalı deneyim ve geleceği dair öngörüleriyle çok güzel bir şekilde ortaya koymuştur.
Konuyu kilitliyorum yöneticilerimiz isterlerse açabilirler
Antep'in Bozkurt'u yöneticimiz tartışmanın giderek daha da tatsız boyutlara varacağını ve Türkçülerin gereksiz yere birbirlerini kırıp, dökeceğini, deneyimlerine dayalı olarak, görüp konuyu kilitlemiş ve ellerine sağlık pek de güzel etmiş.
Değerli Türkçüler,
Bu otağda yanıtı verilemeyecek hiç bir soru yoktur.
En çetrefilli konular olan; kader, ruh, Tanrı'nın varlığı, yaratılış, sufi yaşam biçimi, kelam, siyer, fıkıh, tefsir, vahdet-i vücut, vahdet-i şuhut, sûdur, tevhit, mümkünat, alem-i melekut, alem-i misal, tenezzülat.. vb her sorunun yanıtı verebilir ve dini sorunlar çözebiliriz. Lakin bunun yeri burası değildir.
Yukarıdaki iletimde de ifade ettiğim gibi biz dine uzak ve kayıtsız kişiler değiliz.
Din; Tanrı ile kişioğlu arasındaki vicdani bir olgudur. Her insanın anlama, kavrama, idrak ve algı yetisi birbirinden farklıdır. Bunda yadsınacak bir durum da yoktur. Zira Tanrı insanları tek tip yaratmamış, insanları farklı farklı, kişisel özellik dediğimiz, özelliklerle donatmıştır. Bu itibarla dini anlama, kavrama, yaşama ve hayata uygulama biçimi kişiden kişiye değişmektedir. Bu da demek olmaktadır ki aynı din ve hatta inanç öbeği (mezhep) içerisinde ki kişiler arasında bile dini ve inançları; anlama, algılama, kavrama ve hayata uygulama biçimleri birbirinden farklılıklar göstermektedir. Hatta bunun aynı inanç öbeği içindeki daha küçük inanç grupları (cemaat, tarikat) için de geçerli olduğunu söylemek yanlış olmaz.Sürekli olarak yinelediğimiz gibi bu otağ dini tartışmaların yapılacağı bir yer değildir. Burası Türkçü bir yerdir ve laik yaklaşımlar ve anlayışlarla Türklüğün ve insanlığın vazgeçilmez kabulleri olan dini konularda, belli ölçüde, ele alınabilir.
Lakin Türkçülerin bir çoğu bile laikliği yeterince özümseyemedikleri ve zaman zaman söylemlerini dine karşıymış gibi kullandıkları ve bu nedenlerle işlerin içinden çıkılmaz sorunlar yumağı haline geldiğini, belki bu son örneği yüz bilmem kaçıncı tekrarlarından olan deneyimlerimizden bildiğimiz için, dini konuların tartışılmasına sıcak bakmamaktayız.
Başta Aybala-Kün kızımız olmak üzere konuya katılan ve katkı yapan bütün kandaşlarımız sağolsunlar.
Sağlık ve esenlik dileklerimle...
TTK.