İkinci bir ileti attığım için kısa aralıklarla aynı başlığa, beni mazur görün lütfen.
Atatürk sadece ırkçı idi veya sadece tek bir hususa takılacak olsa idi, komple bir Lider olamazdı.
Bu yüzden aslında Atatürk'ün hayatında yanında bulunmuş kişilere baktığımızda bu konu daha çok netlik kazanır.
Türk Irkçısı olan Atatürk denildiğinde öne 2 tane isim çıkar.
Hatta bu 2 ismin ciddi mücadelesi olmuştur birbirleri ile, kendilerini Atatürk'e kabul ettirebilmek için.
Bunlar Mahmut Esat Bozkurt ile Reşit Galip'ten başkası değildir.
Bugün yıllar sonra o döneme baktığımızda, bugünkü Türkçülerin üzüleceği ve ah keşke diyeceği birkaç husus vardır.
Bunlardan birisi Hüseyin Nihal Atsız ile yeterince tanışmamış olması, diğeri de Zeki Velidi Togan'dan yeterince istifade etmemiş olmasıdır. Fakat bu konuda Atatürk'e kızmak darılmak mümkün değil, çünkü gerek Mahmut Esat beğ, gerek Reşit Galip beğler, Atatürk'ün ırkçı kanat kurmaylıklarını layıkıyla yaptıklarını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Atatürk'ü sevmiyorum diyebilecek bir Türkçü var ise, bu konuyu anca Enver Paşa eksenli beslemesini mümkün kabul edebilirim, ki çok dillendirilse de dillendirilmese de, tıpkı Reşit Galip ve Mahmut Esat beğlerin Türk Irkçılığı yarışı gibi, Atatürk ile Enver Paşa arasında ciddi bir mevzu vardır.
Ruhu Şad olsun, Enver Paşa Atatürk'ün önünü kesmek için birinci dünya savaşı dönemi ve sonrası az uğraşmamıştır.
Atatürk malesef birlikte çalışmak isteyeceği Enver Paşa'dan beklenmedik tavırlar görmüştür.
Ferik olarak atandığında kendisiyle birlikte Ferik olarak atananlar arasında en fuzuli görev Atatürk'e verilmiştir.
Zaman zaman geçmişte Türkçüler arasında bu konular konuşulurdu, Atatürk'ü eleştirme fırsatı kollayan Türkçülerin varlığından haberdarız. Fakat bu Bozili gibi dincilik maskesi altında Atatürk'ü eleştirmek tatlısu kurnazlığından başka birşey değildir.