Gönderen Konu: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ  (Okunma sayısı 58331 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ
« Yanıtla #20 : 23 Ocak 2012 »
KOPUZ ÇEŞİTLERİ :

Perdesiz-Yaylı ve Perdeli-Mızraplı Kopuz

Perde, bazı telli çalgıların (tanbur, bağlama, gitar) sapında bağlı olan, mesafeleri o müziğin ses sisteminin gerektirdiği frekans düzenine göre ayarlanmış kirişten veya madenî sargılara44 verilen addır. Mahmut Gazimihal’in verdiği bilgiye göre kopuzun perdeli ve perdesiz çeşitleri vardır. Perdeli kopuz kemençeye benzer, gövde ve sapı tek parçadan oluşmuştur. Sol elin kavradığı sapta perde destecikleri vardır.45 “Perde” kelimesinin yer aldığı aşağıdaki beyitte bu tür kopuzdan söz edildiğini söyleyebiliriz:
Perde altından öter karşu durup söyleyümez
‘Âşık oldugını dilden bugün ol yâra kopuz

Za’ifî, b5

Bu kopuz diz üstünde çalınır:
Dizün üstinde yatup ruhlaruna itse nazar
Cûş idüp sûz-ı derûnı yanar odlara kopuz

Hadîdî b4



Yukarıdaki minyatürde, kopuz (solda), kemânçe ve def görülmektedir. Minyatürdeki bu kopuz çeşidi perdeli kopuz tarifine uymakta ve mızrapla çalınmaktadır.46
Perdesiz kopuz, tanbur tiplidir, yani yekpare ağaçtan olmayan kopuz çeşididir. Yarım armudî çanağına, at kılı tellerinin mümkün uzunluğuna uygun boydaki alete ayrı bir sap takılıdır. Bu çeşidin çanak ağzında alt taraftan yılan derisi gerilidir. Sopa bitişik tahtadan, gövde yüzü ortasında delik vardır. Saz dört telli olmakla beraber, sapta perde destecikleri yoktur.47 Gazimihal’in verdiği bu bilgiye ek olarak, Ahmet Caferoğlu da “Türk Kopuzu48 başlıklı yazısında bu kopuz türü hakkında şöyle bilgi vermektedir:
Kırgız-Kazaklarda ise aynı kopuz başka türlüdür. Levşin’in tarifine göre bunlardaki kopuz eski Rus kemanına benzeyip içi oyulmuş bir çanağı vardır. Çanağın üst tarafına bir sap raptedilmiştir. Telleri gâyet kalın olup at kılından yapılmıştır. Tıpkı viyolensel gibi iki diz arasına sıkıştırılıp çalınmaktadır. Tonu gayet kabadır; mamafih muhtelif kuş ötmelerini takliden çıkarılan sesler ve melodiler tabiata çok yakındır. Kafkasya Nogaylarındaki kopuz, teşekkülü itibarile aşağı yukarı Kırgızlarınkine benzemektedir. Bunlarınki de yayla çalınmakta olup iki telli kemana benzemektedir.

Aşağıdaki resimde görüldüğü üzere perdesiz kopuz yayla çalınır:



Beyitlerde özellikle “perdesiz” kelimesinin yer aldığını görmekteyiz. Kelimenin “sakınmadan, doğrudan” anlamlarını da kasteden şairler, ikinci tip kopuzdan bahsetmişlerdir. Harîmî’nin şu beytinde, sözünü açıkça söylemek için sevgilinin ayağını öpen, ona yalvaran bir âşık olarak düşünülen viyolonsele benzeyen kopuzdur. Çünkü bu kopuz çalan kişinin hem ayağına hem de eline değmektedir. Beyitte, “elini ayağını öpmek” deyimi ve “perdesiz” kelimesi bu sebeple yer almıştır:
Perdesüz dimek içün râzını dildâra kopuz
Elin ayagın öpüp yüz ura yalvara kopuz

Harîmî, b1

Gedâyî ise, kopuzun sözünü sakınmadan söylediği için yüzüne el darbeleri aldığını söyler. Bu beyit ayrıca kopuz çalınırken el darbelerinden de yararlanıldığını göstermektedir:
Perdesüz söyledügiçün sözini yâra kopuz
Zahmeler yir yüzine derd ile bî-çâre kopuz

Gedâyî, b1

44 Çinuçen Tanrıkorur, Osmanlı Dönemi Türk Musikisi, Dergâh Yay., İstanbul 2003, s. 208.
45 Mahmut R. Gazimihal, Ülkelerde Kopuz ve Tezeneli Sazlarımız, Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 2001, s. 24.
46 Metin And, “Hem Göze Hem Kulağa Osmanlı Müziği”, SkyLife, Ocak 2005, s.124.
47 Mahmut R. Gazimihal, Ülkelerde Kopuz ve Tezeneli Sazlarımız, s.24.
48 Ahmet Caferoğlu, “Türk Kopuzu”, Ülkü Mecmuası, C.8, S.48, 1936, s.211.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ
« Yanıtla #21 : 23 Ocak 2012 »
Kopuzun kulakları.

Kulak, kopuzun sap kısmında yer alan burguların diğer bir adıdır. Şairler, kopuzun kulak burulmasını yani akort edilmesini değişik hayaller içerisinde kullanmışlardır:
Meâlî, kopuza bir müjde verir, sevgilinin eğlence meclisine gidilmeden hazırlıklı olunması ve kopuzun akord edilmesi gerektiğini söyler:
Muştulayup burdı mutrib kopuzun kulagını
Varuruz bezmine diyü ol dil-ârâmun yine

Meâlî, G81-249

Kopuz sevgiliye bütün sırlarını söylemek istemektedir. Bunun için kulağı buruldukça göğsünü geçirir:
Geçirür gögsini dâyim kulagın burdukça
Dimek ister kıla dek râzını dil-dâra kopuz

Zaîfî, b5

Gedâyî, kulak burmayı feleğin bir “ceza”sı olarak görür ve sorar: Acaba kopuzun suçu nedir?
Derd ile sînesini deldi vü burdı kulagın
Ne suç işledi aceb çerh-i sitemkâra kopuz

Gedâyî, b4

Gedâyî gibi Hadîdî de kulak burmayı ceza olarak görür fakat cezanın sebebi farklıdır; kopuz sakınmadan sözlerini sevgiliye söylemiştir:
Perdesiz söyledügiçün sözi dildâra kopuz
Gûşmâl itdügine incine mi yâra kopuz

Hadîdî, b1

Harîmî’ye göre ise, “kulak burmak”, “sırların ağyara söylenmesinin önlenmesi” için alınan bir tedbirdir:
Mutrib alup dizi üstine kulagını burar
Dimesün diyü meger sırrını agyâra kopuz

Harîmî, b3

Ahmet Atilla Şentürk, XVI. Asra Kadar Anadolu Sahası Mesnevîlerinde Edebî Tasvirler adlı eserinde kopuz hakkında şu tespitlerde bulunmuştur:
Kopuz hakkında müstakil tasvirlere fazlaca rastlanmamaktadır. Kopuz daha çok âşığın yolculuk sırasında rastladığı bir köşk içindeki tahtın üzerinde duruyor olarak zikredilir, fakat tasvîr edilmez. Musiki meclisleri içinde ise, sadece ismi zikredilir ve hemen her defasında kulağının burulmasından bahsedilir, dolayısıyla kopuzun hazin sesi de kulağı burulduğu için ağlaması şeklinde yorumlanır.50
Yukarıdaki tespitlere örnek olarak, Şeyhî’nin aşağıdaki beytinde akord edilen kopuzun sesi, kulağı burulan insanın ağlamasına benzetilmiştir:
Kopuzun eyle burdılar kulagın
Ki çatladurdı aglarken tamagın

Şeyhî, Hüsrev ü Şîrîn, b.321251

49 Edith Ambros, Candid penstrokes: the lyrics of Me’âlî an Ottoman poet of the 16th century, Berlin 1982, s.257.
50 Faruk Kadri Timurtaş, Şeyhî’nin Hüsrev ü Şirin’i, İstanbul 1963, s. 118; Ahmet Atilla Şentürk, XVI.Asra Kadar Anadolu Sahası Mesnevilerinde Edebî Tasvirler, Kitabevi Yay., İstanbul 2002, s. 632.
51 Fahrî’nin Hüsrev ü Şîrîn’inde de aynı benzetme vardır.
Kulagın kopuzun şöyle bururdı
Ki burmakdan kopuz zâri kılurdı b.4074 Şentürk, s. 632.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ
« Yanıtla #22 : 23 Ocak 2012 »
Kopuzun nemede ve deriye sarılması:

Kopuzun keçeden yapılan kılıfı, dervişlerin giydiği keçeden yapılan nemede benzetilmiştir, bu şekilde kişileştirilen kopuz şu beyitte âşıkların meclislerini gezmektedir:
Geydügi köhne nemed sohbet-i ‘uşşâkı gezer
Yürür elden ele bî-çare vü âvâre kopuz

Harîmî, b2

Vasfî’nin şu beytinde ise, tanburun bir kılıfa konup kuşakla bağlanması ile keşişin zünnâr bağlaması arasında ilişki kurulmuştur. Kopuz, kirişleriyle tamburlara benzese de onlar gibi kılıfı yoktur, kuşağa/zünnâra heves etmez:
Hem-kiriş oldı uyup gerçi ki tanbûrlara
Heves itmez hele anlar gibi zünnâra kopuz

Vasfî b3

Zâ’ifî’ye göre, kopuzun üst yüzeyinin deri ile kaplanmasının sebebi, feleğin darbesini yemiş olmasıdır. Bu kopuz yukarıda bahsettiğimiz perdesiz ve yayla çalınan kopuz çeşididir:
Darb-ı dehri yedi şöyle ki sarıldı deriye
Neye benzedi yine sûz ile bî-çâre kopuz

Zaîfî, b4

Sûzî’ye göre kopuz aşk ehli olduğu için deriye sarılmıştır, çünkü aşk ehline bir koyun derisi olan post yeter:
Çünki aşk ehline bir dost u bir post yiter
Bir deriye sarılup gelse n’ola yâr a kopuz

Sûzî, b4

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ
« Yanıtla #23 : 23 Ocak 2012 »
Kopuzun sesi.

Evliya Çelebi kopuzu “aygır gibi kişneyen” bir saz olarak nitelemiştir..52 Peçoy’dan bahsederken de, kopuzun Peçoy gazilerine özgü olduğunu ve onun sesinin “ceng etmek” için isteklendirici, harekete geçirici olduğunu söylemiştir:
Kopuz sazın çalmak bu Peçoy gazîlerine mahsusdur, ammâ Hudâya ayândur ol mertebe sûznâk zemzeme ile ferdaş idüp çalar kim istimâ idenler cûş-u hurûşa gelüp birbirlerin cenge tergîb ederler.53

Zâ’ifî ise, onun sesinin yakıcılığından bahseder:
Yine dil-sûz oluban başladı hoş zâra kopuz
Yine dil derdini söyletdi her etvâra kopuz

Zaîfî b1

52 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, I.Kitap, s.304.
53 Evliya Çelebi b. Derviş Mehmed Zıllî, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, Topkapı Sarayı Bağdat 308 Numaralı Yazmanın Transkripsiyonu-Dizini, Haz. Seyit Ali Kahraman-Yücel Dağlı, 6. Kitap, YKY, İstanbul, 2002, s. 118.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ
« Yanıtla #24 : 23 Ocak 2012 »
KOPUZU KİM, NEREDE VE NASIL ÇALAR?

15.yy. tezkire yazarlarından Sehî Bey, Edirneli Sagârî’nin kopuz çalmaktaki maharetini şöyle anlatır:
“…kopuz çalmada o derece bir maharet ve el yatkınlığı kazanmıştı ki eline kopuz alıp, hazırlayıp çalmaya başlayınca Zühre’yi gökten indirir, onu, elinde olmaksızın raksa ve semaa başlatıp meclistekilerin içine ateş düşürür, böylece her birinin hay huyundan ve mest naralarından yeryüzü kargaşa, kavga ve bela dolardı.54

Sehî Bey’den iki yüzyıl sonra Evliya Çelebi, kopuzu icad edenin Fatih zamanı vezirlerinden Ahmed Paşa olduğunu belirtir ve kopuz üstatları olarak Çelengli Şehbâz Ağa, Söhrâb Ağa, Yamalı Receb Ağa ve Boşnak Mahmûd Ağa’yı gösterir:
“Sâzendegân-ı kopuzcıyân: Neferât 30, müellifi Hersek oğlı Ahmed Paşadır. Ebü’l-feth vüzerâlarındandır….Bu sâzın üstâdı Çelengli Şehbâz Ağa ve Söhrâb Ağa ve Yamalı Receb Ağa ve Boşnak Mahmûd Ağa bunlar meşhûrdur.”55
Yine Evliya Çelebi, kopuzun Bosna, Budin, Kanlıca ve Eğre’de çalındığını ve kopuzu Anadolu’da görmediğini söyler:
Bu sâz Bosna ve Budin ve Kanlıca ve Eğre ve Tımışvâr serhadlerine mahsusdur. Anatolıda aslâ görmedik,56

Peçoy gazileri kopuz çalarak yolarına giderler:
Evvelâ başlarında beyaz kalpakları ve bellerinde abdâlânvâr pâlheng-i murassa ve yeşim ve balgamî taşlı kuşakları ve bellerinde kortela nâm bıçakları ve levendânlarının ellerinde topuzları ve kiminin ellerinde kopuzların çalarak yollardan ubûr ederler.57

54 Mustafa İsen, Sehî Bey Tezkiresi/Heşt-Behişt, Ankara,1998, s. 177-178.
55 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, I. Kitap, s. 304.
56 Evliya Çelebi Seyahatnâmesi, I. Kitap, s. 304.
57 Evliya Çelebi Seyahatnamesi, 6. Kitap, s. 118.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ
« Yanıtla #25 : 23 Ocak 2012 »
Meclislerde Kopuz ve Kopuzla Şiir Okuma:

Bu konuda kaynaklardan ziyade gazeller bize bilgi vermektedir. Vasfî kopuzun bütün meclislerde çalındığını söyler:
Kankı meclisde nazar eylesen el anı çalar
Bilmezem n’eyledi bu ellere bî-çâre kopuz

Vasfî, b2

Şânî, bir meclis tasvirinde bulunmaktadır. Meyhanede oturan insanların müzik çalan kişinin etrafında oturmalarından yola çıkan şâir, kopuzu bir emire benzetir:
Bir iki evbaşı dürüp başına merdâne kopuz
Oturur meygede sadrına emîrâne kopuz

Şânî, b1

Kopuz eğlence meclisinde makamla çalınmaktadır. Bu makamlardan İsfahan ve Irak şu beyitlerde söz konusu edilmiştir:
Geh Sıfâhana varur gâh kılur seyr-i ‘Irâk
Her makâmı gezer âşüfte vü âvâre kopuz

Gedâyî, b3

Her makâmı bile seyr iyler o mutribler ile
Bu hevâda yiler âşüfte vü âvâre kopuz

Nazmî b3

Mecliste pulları olduğu için def övünmektedir, kopuz onu bu yüzden yanından çalar:
Bir iki pulla def hayli gererdi gögsin
Çaldı meclisde yanından anı rindâne kopuz

Şânî, b4

Kopuzla birlikte kara düzen ve bozuk düzen adlı müzik aletleri de şu beyitte yer almıştır:
Kara düzenle bir bozuk düzenden
Yine kaygu kopuzun Nazmî çaldık,

Nazmî, G100-558

58 Ziya Avşar, Türkî-i Basît Edirneli Nazmî, Konya 2007, s. 80.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ
« Yanıtla #26 : 25 Ocak 2012 »
Gerek Dede Korkut Hikâyeleri’nde gerek destanlarda kahramanlar kopuz eşliğinde şiir okumuşlar, sözlerini kopuzla söylemişlerdir. 14.yy.’da yazılmış Süheyl ü Nev-bahâr’da bu özelliğin devam ettiğini görmekteyiz. Bu konuyla ilgili Cem Dilçin şu yorumlarda bulunmaktadır:
Süheyl ü Nev-bahar’da Süheyl’in, Nev-bahar’a olan aşkını, özlemini ve dertlerini dile getirdiği gazelleri, “kopuz” eşliğinde, yani “kopuz çalarak” söylemesi dikkati çeken bir özelliktir. Süheyl ü Nev-bahâr’da görülen bu durum, destan dönemlerindeki saz eşliğinde şiir söyleme (soy soylama) geleneğinin son kalıntılarından biri olabileceği düşüncesini akla getirmektedir. Süheyl ü Nev-bahâr’la çağdaş olan mesnevilerde, olayın kahramanlarının ağzından söylenmiş gazeller ve başka şiirler varsa da, bunlar kopuz ya da başka bir saz eşliğinde söylenmemektedir.59

Süheyl gazelini kopuz eşliğinde söyler:
Çü düzdi kopuzı urubanın el
Hemân lahza didi bu resme gazel

Süheyl ü Nev-bahâr, b117760

Sûzî’nin şu beytinde de eğlence meclislerinde kopuzla şiir okuma geleneğinden bahsedilmiştir:
N’ola bezm ehli semâ ile safâ eylese kim
Sûzî’nün şirin okur şevk ile dildâra kopuz

Sûzî, b5

59 Cem Dilçin, Mesud Bin Ahmed, Süheyl ü Nev-bahâr, s. 92.
60 Cem Dilçin, Mesud Bin Ahmed, Süheyl ü Nev-bahâr, s.273.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ
« Yanıtla #27 : 25 Ocak 2012 »
TEŞBİH UNSURU OLARAK KOPUZ

Aşk Kopuzu
Osmanlı şiirinde yer alan kopuzun en çok vurgulanan özelliği “aşk kopuzu” olmasıdır. Zaifî’ye göre “kopuz”, ezelî aşktaki sırlara erişmekte ve onları söylemektedir:
Kulak ur ârif isen dinle derûndan sözini
Ki yetişmiş ezelî ışkda esrâra kopuz

Zaîfî, b2

Yine 15.yy. şairlerinden Ahmed Paşa, gönül redifli meşhur murabbaında aşk kopuzundan bahseder:
Ben dimezdüm ki hevâ yolına ser-bâz gelem
Ney-i ışkunla gamun çengine dem-sâz gelem
Dir idüm ışk kopuzun uşadam vâz gelem
Vây gönül vay bu gönül vay gönül ey vây gönül

Ahmed Paşa61

Aşkun kopuzun ele alayın mı ne dirsün
Âlemlere âvâze salayın mı ne dirsün

Lütfî62

61 Ahmed Paşa Divanı, haz.Ali Nihat Tarlan, İstanbul 1966, şiir:173, s.234.
62 Latifi, Tezkiretü’ş-Şu’ara ve Tabsıratü’n-Nuzama, (Haz. Rıdvan Canım), Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yay., Ankara 2000, s. 484.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ
« Yanıtla #28 : 25 Ocak 2012 »
Âşık, Arkadaş ve Rakîb Olarak Kopuz

Âşkın kopuzunda âşıklığın alâmetleri görülür. Şairler, bu alâmetleri beyitlerinde çeşitli edebî sanatlar vasıtasıyla dile getirmişlerdir. Nazmî, kopuzu, bağrının yufka yani delik, yanık dilli, zayıf ve ince olması sebebiyle âşıkla özdeşleştirir:
Bağrı yufka dili nâlân teni gâyetde nahîf
Benzer insâf bu kim ‘âşık-ı gam-hâre kopuz

Nazmî, b2

Revânî’nin şu beytinde, kopuz âşık olduğu için cefâ eden sevgilinin elini ve dizini (elle ve dizde çalınmasından hareketle) öpmektedir:
Yalvarup gâh elin gâh dizin öpmez idi
Âşık olmasa Revânî o cefâ-kare kopuz

Revânî b5

Gedâyî’ye göre âşık kopuz, “sevgiliye derdleri anlatmak” için onun eteğine yüz sürer elini ve ayağını öper:
Yüz sürer dâmenine öper ayagın u elin
Arz ider hâlini bin derd ile bî-çâre kopuz

Gedâyî, b2

Âşık olmasının yanında kopuz, aşk derdini paylaşan bir arkadaş (hem-nefes) olarak da beyitlerde düşünülmüştür. Nazmî kopuzun dertli sesini, dertli bir âşığa arkadaş olmasına bağlar:
Hem-nefes olmasa bir ‘âşık-ı gam-hâre kopuz
Her nefes gelmez idi derd ile bin zâre kopuz

Nazmî, b1

Bu sebeple dert ile elden ele gezer:
Hem-nefes olmaga bir âşık-ı gam-hâra kopuz
Gezer elden ele bin derd ile âvâre kopuz

Vasfî, b1

Kopuz, âşıkla beraber aşk acısı da çekmektedir:
Nazmî gibi gam-ı cânân ile dil-haste olup
Dem-be-dem zârî kılur derd ile bî-çâre kopuz

Nazmî, b5

Diğer beyitlerden farklı olarak Gedâyî, kopuzu eli boş ve sadece kuru söz ile sevgiliye ulaşan bir rakip olarak görür:
Ey Gedâyî nice sihr ile ne fitneyle varur
Ki eli boş kuru söz ile irer yâra kopuz

Gedâyî, b7

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2204
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: TÜRK DÜNYASI'NDA VE ANADOLU'DA KOPUZ
« Yanıtla #29 : 25 Ocak 2012 »
Hasta

Revânî’nin şu beytinde kopuz dertle inlemesi ve çâresizliği sebebiyle hastaya benzetilmiştir. Sevgili de gönlün ve canın tabibidir. Doktor, teşhis koyarken nabzının ölçülmesini de dikkate alır. Bu durumda hastaya benzetilen kopuzun nabzı, tellerinin gerildiği sap kısmındaki titreşimlerdir. Sevgili, kopuzu çalarken bu tellere dokunacak ve kopuzun derdini anlayacaktır.

Ey tabîb-i dil ü cân nabzını tut hâlini gör
İniler haste olup derdile bî-çâre kopuz

Revânî, b2

Nazmî gibi kopuz da sevgilinin aşk derdiyle hasta olup inlemektedir:
Nazmî gibi gam-ı cânân ile dil-haste olup
Dem-be-dem zârî kılur derd ile bî-çâre kopuz

Nazmi, b5