GENÇ TÜRKÇÜLERE MEKTUPLAR IV
Genç Türkçüler için büyük bir vazife de çalışkan olmaktır. Hangi öğretim
basamağında bulunursa bulunsun, genç Türkçü, sınıfının ön safındakiler arasında
yer almaya mecburdur. Tembellik ile Türkçülük, asla bir araya gelemez. Kendisine
tembel dedirten genç Türkçü, büyük ülküsünün üzerine gölge düşürmekte olduğunu
bilmelidir.
Genç Türkçünün “Büyük Türklük Ülküsü”ne asıl hizmeti, şüphesiz, öğrenim
yıllarını hızlı ve başarı ile arkada bırakıp hayata atılmasından sonra
başlayacaktır. Bu hizmet devresine tökezleyerek veya yıl kaybederek ulaşmayı,
genç Türkçü, bir suç diye kabul etmeli ve bu suçu işlememek için kendisini sıkı
bir murakabe altında bulundurmalıdır.
Genç Türkçüler için mühim bir konu da kılık kıyafet meselesidir.
Bu günün gençliğini, insani değerlerden ve vasıflardan uzaklaştırabilmek için
her çareye başvuran yıkıcı kuvvetler, dış şekilleri de ihmal etmediler. Bu
zorlamanın erkek çocuklar üzerindeki tesirinin en dikkat çeken görüntüleri
omuzlara kadar inmiş yağlı ve pis saçlarla çeneleri ve yanakları karartan
sakallardır. Boyunlarına asılan, bileklere veya parmaklara takılan süs
vasıtaları da aynı tesirin gülünç neticeleridir. Aynı zorlamanın genç kızları
da, çok kere gülünç ve hatta maskara kılıklara sokmakta olduğu, misalleriyle,
meydandadır.
Genç Türkçüler, bu dışa ait maskaralıklara asla itibar etmemelidirler. Ciddi ve
seviyeli insanlar, her şeyde olduğu gibi, kılık ve kıyafette de tabii ve
sadedir. Genç Türkçüler de böyle olacaktır.
Mevkii gibi kılık kıyafet süsünün de insana değer kazandırmayacağını unutmayın.
Ve Ziya Paşa’nın şu ölmez mısraını daima hatırlayın:
Zerdüz palan vursan, eşek yine
eşektir.
Genç Türkçüler seçecekleri meslekte en üstün kademelere çıkmayı hedef
edinmelidirler. Bir şahsi gaye gibi görünen bu hedef, elbette ki, Türkçülük
ülküsüne hizmetin bir yoludur. Bu günün bütün genç Türkçüleri böyle bir şuurla
dolar ve bunun neticesi olarak mesleklerinde yükselirlerse, on beş, yirmi yıl
sonraki Türkiye’nin bir çok kilit noktaları bu büyük soyun gerçek evlatlarının
ellerine geçmiş olur.
Mevkiiler; hükmetmek , caka satmak veya çıkar sağlamak yerleri değildir. Mevkii,
millet ve devlete hizmet basamağıdır. Ve bu hizmet, ancak, gönlünde vatan ve
millet sevgisi; kafasında devlete hizmet şuuru bulunan kimseler, yani Türkçüler
tarafından yapılabilir. Türkçü olmayan Türkün, bu vatana, bu millete ve bu
devlete gereği gibi hizmet edemeyeceğinin yüzlerce, binlerce misali ortadadır.
Genç Türkçünün çok hassas davranacağı bir konuda para meselesidir. Para
konusunda laubalilik veya ihmalcilik, büyük bir insanlık kusurudur. Ciddi
herhangi bir insan için dahi bağışlanması imkansız bu kusur, bir Türkçü için,
kusurunda üstünde bir ayıptır. Her hali ile mükemmel bir genç insan örneği
olmaya mecbur bulunan genç Türkçü, bu sebepten, para meselesini bir şeref
meselesi bilmeli ve o şerefe asla toz kondurmamalıdır.
Aziz gençler! Büyük Türk ırkının siz genç evlatlarına, bugünün mücadele
hayatında fayda sağlayacak birkaç konu üzerinde pratik yollar göstermeye ve
diğer birkaç husus üzerinde dikkatlerinizi çekmeye çalıştığım bu mektupları, çok
mühim bir meseleye temasla bitirmek istiyorum.
Irkına, vatanına ve ülküsüne hizmet etmek
isteyen her Türkün bir büyük ihtirasla, bir sönmez ateşle yanması lazımdır. Bu,
Türklüğe hizmet ihtirası ve ateşidir. Bu ihtiras ve ateşin,
tarihimizdeki en güzel örneklerinden birisini, burada,bir kere daha gözlerinizin
önüne sereceğim.
Metni Bilge Kağan ağzından olan Kül Tegin abidesinde, millet hizmeti ateşinin
manasını ve büyüklüğünü, sade fakat harikulade bir şekilde dile getiren şu
sözler vardır:
“Küçük kardeşim Kül Tegin ile sözleştik.
Babamızın, amcamızın çalışmış olduğu milletin adı, sanı yok olmasın diye, Türk
milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Küçük kardeşim Kül Tegin ile ve
iki şad ile ölesiye, bitesiye çalıştım.”
İşte, Türk soyunun bugün en genç nesilleri olan sizler için, yolunuzu
aydınlatacak en güzel meşale!
Sizler de, soylarına hizmet ateşi ile yanan o büyük atalarınız gibi olmaya
çalışın. Sizler de, çamurluklarla dolu hayatı manalandıracak tek şeyin millet
hizmeti olacağına inanın. Sizler de bu büyük, kainat kadar büyük, fakat talihsiz
millet için, Türk milleti için gündüz oturmadan, gece uyumadan ölesiye, bitesiye
çalışabilecek seviyeye erişmeyi gaye edinin.
Türk’ü kıpkızıl bir ateş çemberi ile saran;Türk’ü bitirmek için sinsice, kahpece
didinen iç ve dış bunca düşman, bunca düşmanlık karşısında bu, sizler için
kaçınılmaz bir vazifedir.
Başarıya ulaşmak hususunda dünden bugüne değişmiş hiç bir şey yoktur. Çünkü
bugünkü kan, o eski kandır. Namık Kemal, bu gerçeği:
Fıtrat değişir sanma,
bu kan yine o kandır
Mısraı ile ne güzel belirtmişti!
Bu kanla davranın. Bu kanla hizmet vazifesine
atılın. Bu kanı, başka hiçbir kan durduramaz.
Bu kan, o ateşle konuşmaya başladığı gün, zafer, yine büyük Türk ırkınındır.
Kaynak:
TÜRKÇÜLÜK ÜZERİNE MAKALELER - NEJDET SANÇAR, DEVLET-TÖRE YAYINEVİ 1976
187-2839