KÜRTLER VE KOMÜNİSTLER
Malatya'nın bir köyünde,Şaban adlı bir öğretmen hem Atatürk büstünü kırdı,hem
de Türk bayrağını yırttı.Bu öğretmen akıl hastası değilse,yaptığı işin üzerinde
iyice durulmalıdır.Çünkü bir insan siyasi ve dini inançları veya dar görüşlü
taassubu yüzünden Atatürk'e düşman olsa bile Türk bayrağına hakaret etmenin
hiçbir tevili ya da hafifletici sebebi olamaz.Bundan dolayıdır ki,Şaban adındaki
bu öğretmenin kanını ve soyunu araştırmakta,siyasi inançlarını incelemekte fayda
vardır.
Bugün Türkiye'de Türklüğe ve dolayısı ile Türk bayrağına düşman üç zümre
vardır:Moskofçular,kürtçüler ve Siyasi Ümmetçiler.
Vaktiyle Çukurovadaki Köy enstitüsünde Türk bayrağı kanalizasyona atılmış,bu
alçaklığı Köy Enstitülerine sızmış olan o bol sayıdaki Moskofçulardan birinin
yaptığı yüzdeyüz belli olmakla beraber suçlu bulunamamıştı.
Şaban adlı öğretmenin Türk bayrağı düşmanı takımlardan hangisine bağlı olduğu
şimdilik belli değildir.Bir kürtçü olması ihtimali üzerinde ısrarla durmak ve
ciddi tedbirler almak lazımdır.Unutulmamalıdır ki,kürtçülük almış yürümüş,idam
istemi ile mahkemeye verilen kürtler "Büyük Millet Meclisi"ne girmiş,o ahım
şahım kürtçe ile dergiler yayınlamaya başlamışlardır.Kürtçüler kürtlüklerini
Türklük aleyhinde bir eda ile söylemekten çekinmyecek duruma gelmişlerdir.Bazı
kürtçüler,öğrenci derneklerinde önemli yerlere gelmişlerdir.
Buna karşı ne yapılıyor?Hiç!Yobazlığı yapılan,şeriatin yerine geçen "demokrasi"
bu hiçlik midir?
Eski Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel daha Milli Birlik Komitesi Başkanı olduğu
sıralarda,İstanbul Üniversitesi profesörleri ile yapmış olduğu özel ve az çok
mahrem toplantıda bizim için iki tehlikenin varlığını açık yüreklilikle
söylemiş,"Komunizm ve kürtçülük" demişti.Cihan çapında güçlü bir tehlike olan
komunizmin yanında ,Cemal Gürsel'in bir iki milyonluk ilkel kürtleri anması
boşuna değildi.Çünkü bu cemaat hem doğu illerimizin petrol kaynağı bölgelerinde
oturmakta hemde yıllardan beri İngilizler,Ruslar ve Amerikalılar tarafından
desteklenip kışkırtılmaktadır.
Şeyh Said ayaklanması bir kürt ayaklanmasıydı ve açıkça İngilizler tarafından
desteklenmişti.Said-i kürdi hareketi iseuzak hedefli ve örtülü bir kürt
hareketidir veyine İngilizler tarafından "Müslüman Kardeşler" derneği kanalı ile
yönetilmektedir.Kürtlüğü destekleyen,devletlerin maksadı insani değil,maddi
çıkara,siyasi nüfuza ve jeopolitiğe dayanan niteliktedir.
Şimdi hep beraber düşünelim:"Türk Devleti"nin kürtçülüğe karşı tavrı ne
olmalıdır?Bir devlet ,hiç şüphesiz yarınını tehdit eden bir tehlikeye karşı
aklın ve şuurun gerektirdiği tedbirleri alır.Bu tedbirlerin yüzde yüz
"milliyetçi" tedbirler olması şarttır.Çünkü milletlerin kendilerini
başkalarından ayrı ve üstün tutmak ve kendilerini korumak için tuttukları yol
ancak milliyetçiliktir.Türkiye Cumhuriyeti ırkçı bir devlet değildir.Kültür
milliyetçisi olduğunu öne sürmesine rağmen böyle bile değildir ve tabiyet
milliyetçiliği ile yetinmektedir.Bu bakımdan yüksek mekanizmada kürtlere
alabildiğine yer verir.
Atatürk çağının Milli Eğitim Bakanlarından Vasıf Çınar ile İstiklal Mahkemeleri
Başkanı Ali Saip Ursavaş kürttü.Fakat bunların aklına Türklükten ayrı kürtlük
diye birşey gelmiyordu ve Atatürk çağında böyle bir şey akla gelemezdi
de.Atatürk ortalığa bir "Türklük Dehşeti" saçmıştı.Bu sayededir ki kürt olan Ali
Saip,İstiklal Mahkemelerinde birçok asi kürdün idamında büyük rol
oynamıştı.Demokrat Partinin ileri gelenlerinden Kasım Küfrevi ve Ağrı Mebusu
Halis Öztürkde kürttüler.O zamanın Milli Eğitim Bakanlarından Celal Yardımcı'nın
da kürt olması kuvvetle muhtemeldir.Çünkü Kayseri Cezaevinde kendisini lider
tanıyan bir iki Türk mebus bulunduğu gibi mahbusluk hayatında kürtçe öğrenmeye
başlaması da mim konulacak noktalardandır.
Bugün de partilerin çoğunda kürtler bulunmaktadır.Yeni Türkiye Partisinin bir
süre önce ölmüş bulunan mebusu Mustafa Ekinci ile Yusuf Azizoğlu kürttür.İkiside
kürt milliyetçisidir.Yine aynı partiden Muhlis Görentaş da milliyetçi
kürtlerdendir.
Halk Partisinden Cihat Baban ve Esat Mahmut Karakurt kürttürler.
Adalet Partisinden Devlet Bakanı Cihat Bilgehan ile Gümrük ve Tekel Bakanı
İbrahim Tekin de kürt asıllıdır.
Kürtlere büyük millet meclisi dışında da rastlamak mümkündür.Prof Şükrü Baban
ile Prof. Abdulkadir Karahan ve Yassıada Komutanı Tarık Güryay kürttürler.
Yani Türk Devleti şimdiye kadar bunlar kendisinden ayrı tutmamış,onlara her
makamı vermiştir.Fakat ayrı kürt devleti kurmak gayesi ile bir takım
davranışları olan üniversiteli kürtlerin çoğalmasından sonra devlet şüphesiz
kürt asıllılara karşı daha uyanık olacak,bunları kritik noktalara
getirmeyecektir.Kürtler mevcut nisbetteki akıllarını başlarına devşirmeyerek
yabancı kışkırtılara oyuncak olmakta devam ve kürt devleti hayali ardında
koşarlarsa nasipleri yeryüzünden kazınmak olacaktır.Türk ırkı oluk gibi kanı ve
sayısız emeği pahasına yurt edindiği Türkiye'ye göz dikenleri ne yapabileceğini
göstermiş,1915'de Ermenileri,1922'de Rumları bu ülkede yok etmiştir.
Bu sonuca varırken daha 1944 yılında yapılmış bir büyük muhakemeyi düşünüyor ve
o zamanki sanıkların ne kadar haklı olduklarını düşünmekten kendimi alamıyorum.
27-4315