Dinlerarası Diyalog üzerine, Arslan Bulut
https://www.hunturk.net/h310-dinlerarasi-diyalog.html Devam...
Yazar Arslan Bulut, 25.10.2005 tarihinde Yeniçağ Gazetesinde özet olarak bu konuda şunları yazar:“1997 yılında Türkiye’nin ekonomik, kültürel ve askeri bağımsızlığının zayıflatıldığını görerek Türk aydınlarına farklılıkları bir kenara bırakarak Atilla İlhan’la “Devrimci-Türkçü” diyalogunu başlattık. Bu hareketi kontrol altına almak isteyen iç ve dış güçler oldu. Hareketin bir merkezi olmadığı için kimi kontrol edeceğini bilemediler ve başarısız oldular. Bunu, sonunda Fethullah Gülen’e ihale ettiler. Fethullah Gülen ABD’den bu konuda şunları söyledi: “Ölseler bile bir araya gelemeyecek olanlar “ulusal cephe adı altında yapay bir dalga oluşturdular. Bu kemiksiz, kimliksiz ve hedefsiz bir dalga, ama bunlar aşılacaktır.” Ulusal dalgaya karşı çıkanlar, neredeyse dünyanın bütün papazları, hahamları, patrik ve zangoçları ile İstanbul, Vatikan ve ABD’de dinlerarası diyalogu kuran Fethullah Gülendir. Fethullah Gülen Roma’da papa tarafından kabul edildiğinde “Dinlerarası diyalog için papa misyonunun bir parçası olarak burada bulunuyorum” dedi.
Türkiye’de ulusalcı hareketlerin Türkiye için zararlı olduğunu iddia eden Fethullah Gülen, eğer vatansever ise ABD’ye kaçmak yerine Türkiye’de kalıp hapse girerek davasının arkasında durması gerekmez miydi? Fethullah Gülen gerçek anlamda iyi niyetini gösterebilmesi için kanımca şu üç sorunun cevabını vermesi gerekir:
1-Fethullah Gülen eğer suçsuzsa niçin ABD’ye kaçmış ve kendisine 130 dönümlük arazide bir köşk verilmiştir? Oysa ABD’nin çıkarlarına uymayan ve onlarla birlikte çalışmayan Rum asıllı Cath Stevens(Yusuf İslam) ABD’ye turistik seyahat yapmak istediğinde ülkeye girişine bile izin verilmemiştir.
2- Dünya’nın çeşitli ülkelerinde açılan Fethullah Gülen okullarında eğitim dili neden Türkçe değil de İngilizce’dir. Bu bir çeşit kültür misyonerliği değil midir? Ayrıca basında bu okullarda yeşil pasaportlu ABD’den maaş alan ajanlarının görev yaptıkları iddia edilmektedir. Eğer bu haber doğru ise ABD., Saddamı Kuveyt’ten çıkarmak için yaptığı I. Körfez Savaşının masrafını bile Arap ülkelerine ödetirken bu ajanların maaşlarını Türklüğe hizmet olsun diye mi ödemektedir?
3- Cemaatin düzenlediği “Abant Toplantı”larına katılan bazı isimler(Oral Çalışlar, Hırant Dink ) aynı zamanda bundan 2005 yılında Bilgi Üniversitesi’nde toplanan “Ermeni soykırım toplantısına da katılmıştır. Bunlardan Hırant Dink Türklüğe hakaretten 6 ay hapis cezası almıştır. Bunlarla Fethullah Gülen ve cemaati arasındaki ortak nokta nedir?
Ayrıca Fethullah Gülen’in ikinci adamı durumundaki Nurettin Veren, ABD’ye giderek kendisinin Türkiye’ye dönmesini ve ABD çıkarlarına hizmet etmemesini söylediği için tekme tokat dövülerek köşkten kovulduğunu iddia etmektedir. Yine onun iddiasına göre Nurettin Veren’in eşi cemaatin zorlamasıyla kendisinden boşanmış ve kendisini terk eden çocuklarına Gülen Cemaatı maaş bağlamıştır. Veren’in Ulusal kanalda öne sürdüğü bu iddiaları bugüne kadar yalanlanmamıştır. O halde sükut ikrardan sayılmaz mı?
Üzücü olan bir diğer konu da başta Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel olmak üzere Ecevit, Çiller, Türkeş, Recai Kutan, Muhsin Yazıcıoğlu gibi Türkiye’de başbakanlık, başbakan yardımcılığı, bakanlık ve parti liderliği yapmış kişiler de zaman zaman Fethullah Gülen ile görüşmüşler ve hakkında övücü sözler söylemişlerdir. Cumhuriyet yazarlarından Hikmet Çetinkaya Cumhuriyet Gazetesindeki bir yazısında CHP içinde bile Fethullahçı milletvekillerinin olduğunu iddia etmiştir. Yukarıda adı geçen şahsiyetlerden Türkeş vefat etmiştir. Yaşayanlar acaba bugün Fethullah Gülen hakkında ne düşünmektedirler? merak ediyorum.
Kaynak: Prof. Dr. İbrahim Arslanoğlu
Ne Mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana...
Saygılarımla.
Çağrıbey
311-2637