Değerli Andalarım,
Bu yazıdan, bir arkadaşımız sanırım "kürdleri görmezden gelelim ya da onlara dokunmayalım, kardeş kardeş geçinelim" gibi bir ifade çıkarmış. Hayır ! İnce nüansları ve espirileri çok iyi anlamak gerekir. Kürd, hedefimiz değil derken; kürd hangi köyün köpeği ki Türk'ün düşmanı olabiliyor? ya da çapı ne ki düşman olup karşımıza çıksın?
Size çok basit olarak bugün başımdan geçenleri anlatayım. Bahçemde beslediğim 2 tane köpeğim var, inanın ikisini de milyon tane kürd'e değişmem... Akşamüstü büroya dönerken, arabamda NeTeVe radyoyu açıp haberleri dinlemeye başladım. Orada "halkın sesi" diye bir program vardı. İnsanlar telefonla arayıp katılıyorlar ve konuşuyorlardı. Gündem de tabii ki toprağa verdiğimiz canlarımız. Dikkat ettim, sürekli olarak kürdler arıyorlar ve "lütfen galeyana gelmeyelim, hepimiz kardeşiz, biz de bu ülkeyi bayrağı seviyoruz, bin yıldır beraber yaşıyoruz, etle tırnak gibiyiz, Türk kürd kardeştir, ayrım yapan kalleştir" . Evet aynen böyleydi, birebir bu cümleler çıkıyordu ağızlarından. Ne tuhaf, senelerce Türk Milleti vurulup göz yaşı döktükçe, hep bu şekilde seslenmişlerdi o etnik özürlülere; yapmayın kardeşiz diyerek ! ve devran döndü !!! Şimdi sıra onlarda.
Akşam eve geldiğim de ise, annemle birlikte köpekleri alıp dolşatırmaya çıktık. Mahallede beslediğimiz bir köpek te peşimize takılıp bizimle geldi. Bir ara, karşıdan 3-4 tane toy delikanlı gelirken, önde yürüyen köpeğe seslenip sevdiler geçerken şımarık bir edayla. Annem önde ben biraz daha geriden gelirken, birden bizim oğlanın havalanmasıyla, onu havada tutup sarılmam bir oldu. Anında çocuklar kaçıştılar ama birisi önümde kaldı. Şoka girmiş gibi tellere yapışmış bana bakıyordu. Benim elimdeki köpeğin cinsi rottweiler, saldıracağı zaman kesinlikle sesini çıkarmaz. Sadece oynarken, sevinince ya da heyecanlanınca hırlayıp, havlar. O sebeple ne zaman saldıracağını kestiremem pek. Neyse bir anlık sessizlikten sonra, gence ;geç sen tutuyorum köpeği dedim ama çocuk şokta olduğundan yapıştığı telleri bırakıp ta kımıldayamıyordu. Ağabey lütfen sen geç, ben öyle gideyim dedi. Tam yürüyecekken çocuğun yüzüne baktığım da, diğerleri gibi Türk değil, kapkara bir kürd olduğunu farkettim. Dönüp anneme, keşke bizim oğlanı tutmasaydım, kürdmüş eşşolusu farkedemedim deyince, annem de, bugün ki programlardan bahsetti. TRT'de seyrettiği sabah programında hep kürdlerin aradığını ve adeta yalvarırcasına kardeşiz dediklerini, kendilerinin de bu ülkeyi ne kadar sevdiğini ama garibine gidenin ise bunu hep Diyarbakır'dan ve ya diğer güneydoğu illerinden arayan kürdlerin olduğunu söyledi. Hele radyoda dinlediğim bir tanesi o kadar güldürdü ki beni, kürd olduğu için sürekli insanların kendisini aşşağıladığını, etnik özrü ile dalga geçtiklerini ve bundan dolayı utanç içinde yaşadığını belirtiyordu.
İşte olay budur. Türk Milletinin şuurlanması. Artık ağlama sırası onlarda, kardeşlik masalları anlatma sırası onlarda ve tabii işleri Yüce Türk'ün milli reflekslerini kırmak olan, milliyetçi ve ulusalcı olduğunu iddia(!) eden kurum ve kuruluşlarda...
Bugüne kadar Türk milletinin hoşgörüsünün ve acıma duygusunun arkasına saklanıp her yere sızdılar. Bir PKK propagandası olan "Türk-kürd kardeştir" söylemiyle ile insanımızın gözlerini boyadılar. Şehirlerimiz de, bizler uyanıp ta kendimize gelene kadar her türlü pis ve adi suçları, sapıklıkları yaptılar... Varlıklarıyla kirletip, yaşanmaz hale getirdiler. Biz de senelerce, elimizden geldiğince, her yerde, her ortam da davamızı anlatmaya çalıştık, tüm saldırılara rağmen. Fakat bugün, görüyorsunuz işte Türk bir kere ayağa kalktı, hepsi kaçacak delik arıyorlar, kedi enciği gibi titreyip, af dileniyorlar. Yoook yok, geçti artık. Ok yaydan çıktı bir kere. Bir daha yutturamazsınız bu millete o kardeşlik masallarını. Bu saatten sonra, karşımdakiyle kavga ederken, ayırmak için karşımdakini değil de beni tutan ve yumruk yememe sebep olacak her kim varsa, hepsi aynı kefededir benim için. Hepsi karşı saftadır!
Anlatmak istediğim işte buydu. 3 kuruşluk etnik özürlüleri, hele hele bizim altımızda tebaamız olan sürüleri muhattap alıp adamlaştırmayın. Unutmayın, karşınızdakine yumruk atarsanız, onun da size yumruk atmasını sağlarsınız ama tokat atarsanız, karşınızda ezilir ve ne yapacağını bilemez. Onlar ayağınızın altındaki böcekler... tek seferde üstüne basın, ezin ve geçin ! Böceğe yumruk atmaya çalışmayın !
Hülasa, gelelim düşmana... İşte hedef orada, tam karşınızda. Harp edin, vurun vuruşun, ölün ve öldürün. Size gösterilen hatalı tabelalara aldanıp ta yolunuzu şaşırmayın, yanlış yönlerde zaman kaybedip, oyalanmayın. Yoksa düşürdüğünüz her tetikten çıkan mermi, birgün döner sizi vurur.
Saygılarımla,
TTK