KÖL TİGİN ÜNLEMESİ adlı destan çalışmasından bir bölümdür. (Destan, Köl Tigin'in hayatını konu edinir.)
Gök Ordu’nun, On-Tutuk başlı, beş tümenlik Çin Ordusu’nu görmeleri,
Beş tümenlik Çin Ordusuyla Iduk Baş göğsünde savaşa girmeleridir:
Öncüler öncüledi, doludizgin Ordos’u;
Yol üstünde öncülük, üç beş yağı gördüler.
Baktılar; ileride, beş tümen Çin Ordusu,
Salık vermek üzere gerice at sürdüler.
Tezce soluk soluğa Ayguçı’ya vardılar.
Dediler: ‘Ey Ayguçı! Öncüsü, gerisi var;
Kın sarkıtan beş tümen, sapsarı çerisi var.
Başlarında başlıca gem tutan birisi var.
Öncüler ki bizleri, görür görmez durdular;
Kaçmak için atların sağrısına vurdular.’
‘Onu tanırım’ dedi, Ayguçı söz bitirdi.
Duyduğu salıkları kağanına yetirdi:
‘On-Tutuk derler ona; ordusunu getirdi!
Yolumuzun üstüne kara kazan kurdular;
Kıl tutmayan döşleri, karşımıza serdiler!’
Kağan dedi: ‘Dikelsin, tuğlarım saçak saçak;
Bir elden ala-paça, giyilsin baçman baçak!’
Gök kılıçlı al toklu delişmen, yiğit, koçak
Alaçıktan yükselen sese kulak verdiler;
Ardından kanat açıp, bir hizaya girdiler.
Çinli nice eyler ki, solucan hödük başta;
Külek yele tutar mı, küllenmiş bedük başta?
Ordular karşılaştı, gövermiş Iduk Baş’ta
Zağlı kargı diktiler, kırılmaz yay gerdiler;
Kılıç kalkan sesiyle çayır çimen yardılar.
Kapgan Kağan ünledi: ‘Kargılayın, oklayın!
On-Tutuk başlısının yüreğini yoklayın!
Baş eğmeyen başlının başlısını haklayın!
Bilesiniz atamız nice zaman hürdüler;
Bunlar ki, yurdumuzu atlaslayıp dürdüler!’
Buyruk yağdıran kağan, bitirince sözünü
Bulut bulut ok ağdı, masmavi gökyüzünü.
Al kana boyayınca, meydanın en düzünü
Gök Ordu’nun erleri, kalanları sardılar.
Vuruşanı övdüler, kaçanları yerdiler.
Bilge Ayguçı dedi: ‘Taş betikler, sır tutmaz;
İl emziren toprağı, kıraç tutmaz, kır tutmaz.
Zaman demir eritir, bir şölenlik yır tutmaz.
Taşa vurun, işleyin: - On-Tutuk’u yordular,
Iduk Baş’ın göğsünde, Çinlileri kırdılar.’
Hakan İlhan Kurt