KİM NERDE NE İÇİN ÇALIŞTI?
Misyonerlerin daha sonraki dönemde amaçları Protestanlaştırdıkları küçük grubu, Osmanlı'da "millet" statüsüne çıkarmaya çalışmak oldu. Bunun için Amerikalı misyoner William Goodell ve İngiliz Büyükelçi Lord Redcliffe canla başla çalıştı. 1839 Tanzimat Fermanı'yla, herkesin yasa önünde din, mezhep farkı gözetilmeksizin eşit sayılması misyonerlere yetmedi.
1870'lerde ABD hükümetinin desteğiyle faaliyetlerini olağanüstü büyüttüler.
Board, 1871'de Anadolu'daki faaliyet alanını üç bölgeye ayırarak çalışmalarını yürütüyordu.
Batı Türkiye Misyonu. Merkez İstanbul olmak üzere İzmit, Bursa, Manisa, Kayseri, Sivas ve Merzifon.
Merkezî Türkiye Misyonu. Merkezi Antep olmak üzere Halep, Adana, Antakya, Maraş.
Doğu Türkiye Misyonu. Merkezi Harput olmak üzere Bitlis, Erzurum ve Mardin'i kapsıyordu.
ABD'li misyonerler başlangıçta "dinsizleri" Hıristiyanlaştırmak için gelmişlerdi ancak daha sonra Anadolu'da pek dinsiz bulamadıklarından Müslüman ve Musevileri Protestanlaştırma yolunu seçtiler. Ancak iki din mensuplarında da bunun imkânsız denecek kadar zor olduğunu görünce Ermenilere yöneldiler. Ermeni ruhban sınıfının bütün direnmesine karşın Protestanlaştırdıkları Ermenilerle 1 Temmuz 1846'da İstanbul'da ilk Protestan Kilisesi'ni açtılar.
Örgütlenme çığ gibi büyüdü.
Amerikan konsolosları azınlıkları, özellikle Osmanlı Ermenilerini kışkırtma faaliyetinin bizzat içinde bulundular. Amerikalı misyonerlerle birlikte bölücü faaliyetin içinde de yer aldılar. Örneğin, Halep, Elazığ ve Kayseri konsolosları misyonerlerle birlikte Ermenilere para yardımı yaptı. Konsoloslarla misyonerlerin birlikte çalışması Bab-ı Âli'nin dikkatini çekti ve ABD'nin konsolosluk açma isteklerine sınırlama getirildi. Ancak yürürlükteki 1830 Ticaret Antlaşması buna engel oldu.
Amerika, merkezi İngiltere'de (Londra) bulunan Hıristiyanlığı Dünyaya Yayma Cemiyeti, Fransa, Roma Kilisesi ve diğer Batılı devletlerin misyoner örgütleri Harput'tan İstanbul'a kadar Osmanlı coğrafyasında hummalı bir faaliyetin içindedir. Misyoner örgütler Osmanlı'daki Müslüman olmayan vatandaşları bölüp parçaladı ve ayaklandırdı. Beyrut ve Suriye bölgesindeki Amerikan okulları da Arapları ayaklandırmak için açılmıştı.
Osmanlı'nın parçalanmasında misyoner okulları büyük rol oynadı. Dinini değiştiren aynı zamanda, bağlı oldukları toprağı da reddediyor, sadakatle bağlı olduğu devleti ve parçası olduğu milleti de değişiyordu. Örneğin, Batı'nın casus okullarında "beyni yıkanarak katolikliği seçen Ermeniler, sadrazamın huzurunda bile 'biz millet-i Ermeniyana tabî olamayız' diyorlardı."
Bulgar, Rum, Ermeni, Arap ve Arnavut milliyetçilerin kurdukları çetelerin lider kadrosunun çoğu bu okullarda yetişti. Örneğin Bulgaristan'ın "kurtarılması" davasını başlatan Robert Kolej'in kurucusu, misyoner Cyrus Hamlin. 1863 yılında ABD dışında denizaşırı bir ülkede açılan ilk Amerikan koleji, İstanbul'da açılan Robert Kolej'dir.
Gerek Osmanlı, gerek 1908 Devrimi'nden sonra İttihat ve Terakki hükümetleri misyonerlik hareketlerine karşı sert tedbirler almaya çalıştılar. Ama hem iş işten geçmişti, hem de tedbirler yürürlüğe konamadan 1. Dünya Savaşı'na girildi. Batılı misyoner örgütlerin faaliyet alanında işgalci ülkelerin göz diktiği bölgeler karşılaştırıldığında sonuç çarpıcı;
a. \..İngiliz dini faaliyetleri, bugünkü İsrail bölgesi ile Mezopotamya ve Ege yörelerinde yoğunlaşmıştı; İngiltere'nin nihai paylaşımdan elde etmeyi tasarladığı bölgeler de burasıydı..."
b. \..bu yerler harita üzerinde işaret edilirse, görülecektir ki Fransa'nın, resmi temsilciliklerinin yoğun bulunduğu bölge Suriye ve Lübnan'dır. Bu bölgenin gelecekteki paylaşımda Fransa'ya düştüğünü hepimiz biliyoruz...'
c. \..ABD sürekli olarak Doğu Anadolu Bölgesi üzerine eğilmiştir. Yüzyıl sonundaki Ermeni sorunu (Bugün de Kürt meselesi) ve onunla ilgili mücadeleler, bir ölçüde Amerikan misyonlarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Böylece ABD, Osmanlı İmparatorluğu'nun paylaşımında ağırlığını Doğu Anadolu'ya koymuştu..."
Kaynak : Uğur YILDIRIM - Gazeteci-Yazar
Ne Mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana...
Saygılarımla.
Çağrıbey