Geçtiğimiz yarım sene iş icabı Almanya'da bulundum. Normalde Hollanda'da yaşıyorum ve yaşım da 40'a merdiveni sağlam sağlam dayamaya başladı.
Almanya'da işten arta kalan zamanımı bol bol Doğu Türkistan derneğinde geçirdim, özellikle ramazan ayında yapılan etkinliklerle çeşitli dernekleri ve cemaatleri pek yakından gözleme fırsatım oldu. Hatta varlığından daha önce haberdar olmadığım cemaat ve toplulukların varlığından haberdar oldum. Gerçekten çok bildiğimi sanıyor ve uzaktan gözlemliyorum zannederken, birşeyin içine girmeden veya çok yakınında olmadan anlaşılamayacağı kanısına vardım. En azından yeterince anlaşılamayacağı demem gerekir galiba.
Bu konu başlığında gerçekten muhteşem tespitler, anlatımlar yazılmış paylaşılmış.
Siyasal İslamcılık bence farklı etnisitelerden ziyade, Türk olanları hedef almaktadır diye düşünüyorum.
Dağlargibi kandaşımızın o tespitine dolayısıyla katılmıyorum.
Türklerin hedef alınmasını çok detaylı anlatabilecek olan kandaşlarımız vardır, benim bunu düşünme sebebim başlıca olarak, Türklerin bir hedefe, menzile yani belirlenen mefkure veya ideale samimiyetle koşabiliyor ve kolayca bağlanabiliyor olmalarıdır.
Diğer taraftan Türklerin adalet anlayışlarının diğer etnik kökenlerden daha yüksek olması, sanki adeta dna'larımıza kodlanmış desek yeridir. Türklerin bu yüksek adalet anlayışını 2-3 tane de hadisle besleyince, işte ortalama bir yağız Anadolu yiğidini, Allah yolunda savaşmaya hazır bir psikolojiye sokabilirsiniz.
Benim tespit edebildiğim naçizane birkaç şey var bizim insanımızı kendi devletine düşman edebilmek için.
Örneğin arapça dilinin Türkçe'den daha önemli ve kıymetli olduğu fikrini o Anadolu yiğitlerimizin aklına iyice oturtmak, zaten bu sayede otomatikman Türkçesine biraz daha yanbakan küçümseyen bir kişi psikolojisi oluşturmuş olmak.
Diğer en çok dikkatimi çeken taktikleri ise bir hilafet sevdası oluşturmak.
Halifenin kim olacağı, hangi ekolden olacağı hiçbirzaman açıklanmasa ve bu sorular yanıtsız bırakılıyor dahi olsa, hemen bir halifeye biat etmeyen kişi kafirdir, kafir olarak ölür gibi aslı astarı olmayan hadisler ile beyinler okşanır ve bu okşama zamanla beyni bir temiz yıkar.
Konuyu çok dağıtmadan gündemle ilgili olan bir konuya getirmek istiyorum, akp iktidarı ile serbest kalmaya başlayan ve eskiden yasadışı kabul edilen birçok İslam'i örgütün mensubunun varlığını hepiniz biliyorsunuzdur.
Bu örgüt mensupları bugün hepsi Işid bünyesinde ve bugünler için hazırlanmışlardı zaten diye düşünüyorum.
Bu konuyu uzatmadan ortaya bir iddia atarak tamamlayayım ki, beyin jimnastiği yapmamıza ve fikir teattisine vesile olmuş olsun.
Hani bizim milli bir politikamız vardı ve bu milli politikamız rafa kaldırıldı veya lağvedildi diyorduk, yani ben diyordum en azından. Bahsettiğim milli politikamız kuzey Irak'ta kurulacak bağımsız bir kürt devleti, Türkiye Cumhuriyeti için savaş sebebidir olan milli politikamızdı.
Bu politikamızın lağvedildiğini ben söylüyordum ve bunu şikayetlenerek söylüyordum, bugün ise aksini düşünmeye başladım ve aslında bu politikamızın gereğidir ki, bugün peşmerge ve pyd ile savaşan birileri var diyebiliyorum, yani Işid'le olan muharebelerine bakarak.
Peki ya nasıl olur, Işid bize pyd'den pkk'dan, peşmerge'den daha mı az düşman derseniz, ki haklı ve yerinde bir soru olur bu.
Ben etik olmasa da bu soruya bir soru ile cevap verip konuyu genişletmek isterim. Sorarım ki, hangisi daha güçlü ülkelerin işidir, kendisi bilfiil savaşan mı, yoksa kendi yerine başka birilerini savaştırabilen mi!?
Siyasal İslam herşeyi kontrol ettiğini ve devleti ele geçirdiğini düşünedursun, Türkiye'de son 50 yılın siyasal islamcıları galiba bu son aylarda yaşanmakta olan muharebeler ile ve bu muharebelerin beraberinde getireceği neticeler ve gelişmeler ile, bu devleti yönetmediklerini, sadece yönetiyorum zannedip nasıl da kullanıldıklarını müşahede edecekler.
Umarım aksini düşünenler vardır, ki fikir alışverişi bahanesi ile gündem hakkında analizlerinizi okuyalım.