Atsız‟ın Askeri Tıbbiye yılları, 3. sınıftayken sona ermektedir. Bu duruma sebep olan olay ise, kendisinden selam isteyen ve aralarında daha önce de bir takım meseleler geçen ve Arap asıllı bir teğmen olan Mesud Süreyya‟a selam vermemesidir.52 Atsız, hatıratında “zülf-i yâre” dokunacağını söyleyerek bu meselenin tafsilatını anlatmamaktadır ama her ne kadar serkeşliğinin ve kadın parmağının okuldan atılışında önemli bir faktör olsa da esas sebebin “ömrünü ziyan ettiği halde vazgeçmediği, asla vazgeçmeyeceği” temel prensipten kaynaklandığını belirtmektedir.53 Burada Atsız‟ın temel prensipten kastının milliyetçilik ya da ırkçılık prensibinin olduğu ve okuldan atılışında esas sebebin Mesud Süreyya ile yaşadığı “selamlaşma” krizinde yattığını işaret ettiği anlaşılmaktadır.
Askeri Tıbbiye‟den atılışı, Atsız‟ı oldukça üzmüştür. Doktorluğa karşı hiçbir zaman sevgi ve ilgi duymadığını ancak Askeri Tıbbiye‟li olmanın bambaşka bir duygu olduğu ifade eder ve Askeri Tıbbiye‟den ayrılışının hatırasından hiçbir zaman çıkmadığını belirtir.54
Bu olaydan sonra, üç ay kadar vekil öğretmen olarak Kabataş Lisesi‟nde çalışan Atsız, daha sonra Deniz Yollarında kâtip yardımcısı olarak görev yapmıştır.551926 yılında, Türk Ocağında “Kızılelma” adlı bir odanın açılmasına öncülük etmiş ve ocak üyesi olmayan gençlere Türkçü fikirlerin aşılanması yolunda faaliyet göstermiştir.56Ancak, yaptığı bu işlerden tatmin olmayan Atsız, kendisini Türk tarihi okumalarına vermiş ve de “Türkiyat Mecmuası‟nda” yayınlanmak üzere yazdığı “Anadolu‟da Türklere Ait Yer İsimleri” adlı makale57 bir anda Atsız‟ın kaderini değiştirmiştir. Bu makale, Türkiyat Mecmuasında yayınlanmış ve bu mecmuanın editörü konumunda olan Fuat Köprülü‟nün dikkatini çekmiştir. Atsız‟ı evine davet eden Fuat Köprülü, kendisine Edebiyat Fakültesi‟ne girmeyi teklif etmiştir.58 Tekrar öğrenciliğe dönmenin maddi anlamda kendisini zorlayacağını düşünen Atsız, daha sonra hem Edebiyat Fakülte‟sine hem de yatılı olan Yüksek Muallim Mektebi‟ne kayıt olarak bu sorunu çözmüştür.59
Okula kayıt olduktan sonra tecil isteği kabul edilmeyen Atsız, Taşkışla‟da askerliğini yaptıktan sonra okula geri dönmüş ve “Edirneli Nazmi” adlı divan şairinin üzerinde yaptığı inceleme ile 1930 yılında mezun olmuştur. Atsız‟ın sınıf arkadaşları arasında, “Tahsin Banguoğlu, Ziya Karamuk, Orhan Şaik Gökyay,Pertev Naili Boratav,Nihat Sami Banarlı” gibi daha sonraları Türk siyasi ve düşün hayatında önemli yer alacak isimler bulunmaktadır.60
17 Cihan Özdemir, Atsız Bey, Hüseyin Nihal Atsız‟ın Hayatı, Fikirleri ve Romanları Üzerine Bir İnceleme, Ötüken Yayınları, İstanbul,2007,s.10.
18 Sakin Öner, Hüseyin Nihal Atsız, Toker Yayınları, İstanbul,1977,s.9.
19 Osman Fikri Sertkaya, “Hüseyin Nihal Atsız, Hayatı ve Eserleri”, Atsız Armağanı, Ötüken Yayınları, İstanbul,1976,s.I.
20 a.g.e,s.IV. Osman Fikri Sertkaya‟nın naklettiğine göre, bu okulda bir gün kendisinden üç dört yaş büyük bir Rum çocuğu, Atsız‟ın kafasını duvara vurmuş ve Atsız‟ın kafasında kanlar akması üzerine bu çocuk suçu, İstavri adında başka bir Rum çocuğuna atmıştır. Bunun üzerine İstavri okul yönetiminden ceza almış ve bu haksızlık, Atsız‟ın ruhunda fırtınalar uyandırmıştır. Bkz, a.g.e,s.II. Bu anekdot, Atsız‟ın monografisini yazan başka eserlerde geçmemektedir.
21 Öner, a.g.e,s.9. Hem Sakin Öner hem de Osman Fikri Sertkaya,Atsız‟ın Süveyş sokaklarında, İtalyan çocukları ile yaptığı kavgalardan bahseder ve bu kavgaları, Atsız‟ın milliyetçi mücadelesinin ilk örneği olarak belirtirler.Bkz,Öner,a.g.e,s.10; Sertkaya,a.g.e,s.IV.
22 Sertkaya,a.g.e,s.IV.
23 a.g.e,s.IV.
24 Adile Ayda, Atsız‟dan Adile Ayda‟ya Mektuplar, Ankara 1988,s.11;İsmet Tümtürk, “Atsız Hakkında Birkaç Söz”,Türk Ülküsü, s.9.
25Sertkaya,a.g.e,s.V; Ömer Faruk Akün, “Hüseyin Nihal Atsız” maddesi, TDV İslam Ansiklopedisi,C.IV,Ankara,1981,s.87.
26 Öner, a.g.e,s.10.
27 Özdemir, a.g.e,s.12.
28Hugh Poulton, Silindir Şapka, Bozkurt ve Hilal: Türk Ulusçuluğu ve Türkiye Cumhuriyeti, çev. Yavuz Alogan, Sarmal Yayınevi, İstanbul,1998,s.18.
29 Niyazi Berkes, Unutulan Yıllar, s.64.
30Hüseyin Nihal Atsız, Çanakkaleye Yürüyüş&Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri,3.B,İrfan Yayınları, İstanbul,2003,s.240. Atsız, “Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri” adını verdiği hatıratı 1959 yılında, Necip Fazıl Kısakürek‟in yayınlamakta olduğu “Büyük Doğu” adlı dergide yazmıştır!
31 Yağmur Atsız, a.g.e, s.22.
32 Yılmaz Öztuna, “Atsız‟ın Ardından”,Boğaziçi, Aralık 1985,s.23.
33 Atsız, Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri,s.180.
34 1826 yılında II.Mahmud tarafından kapatılan Yeniçeri Ocağı yerine Asakir-i Mansure-i Muhammediye adlı yeni bir ordu kurulmuştur.
35 Bernard Lewis, Modern Türkiye‟nin Doğuşu, çev. Boğaç Babür Tuna,3.B,Arkadaş Yayınları, Ankara,2008,s.118.
36Niyazi Berkes, Türkiye‟de Çağdaşlaşma,12.B,Yapı Kredi Yayınları, İstanbul,2008,s.234.
37 Hilmi Ziya Ülken, a.g.e,s.30.
38 Berkes,a.g.e,s.367.
39 Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki,5.B,İmge Yayınları, Ankara,2009,s.49.
40 Günay Göksu Özdoğan, Turan‟dan „Bozkurt‟a…, s.225.
41 Füsun Üstel, İmparatorluktan Ulus-Devlete Türk Milliyetçiliği: Türk Ocakları(1912-1931),2.B,İletişim Yayınları, İstanbul,2004,s.44.
42 1909 yılında, Yağcızade Şefik Bey tarafından Osmanlı Donanmasını güçlendirmek adına kurulan bir cemiyettir. Bkz, Tarık Zafer Tunaya, Türkiye‟de Siyasal Partiler Cilt 1: İkinci Meşrutiyet Dönemi,2.B,İletişim Yayınları, İstanbul,2007,s.67.
43 a.g.e,s.52.
44Masami Arai,JönTürk Dönemi Türk Milliyetçiliği,çev.Tansel Demirel,4.B,İletişim Yayınları,İstanbul,2008,s.115.
45 Atsız, Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri, s.198.
46Bkz, Sertkaya, a.g.e, s.V;Öner, a.g.e, s.10;Tümtürk,a.g.e,s.9.
47 Atsız, Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri, s.221. Bu sözlerden, Atsız‟ın o yıllarda komünizme sempati duyduğu veya komünizme karşı olmadığı anlamı çıkmamalıdır. Zaten Atsız, arkadaşından bahsederken, kendisinin O‟na “Hain komünist” diye hitap ettiğini, arkadaşının da bu mukabil Atsız‟a “Pis faşist” diyerek karşılık verdiğini ifade etmektedir. Burada, belirtilmek istenen, Atsız‟ın hatıratından yola çıkarak, diğer monografilerde olduğu gibi Atsız‟ın o yıllarda aktif bir şekilde komünizmle mücadele içerisinde olduğu tezine şüpheyle yaklaşılması gerektiğidir. Zaten, ileride de görüleceği üzere Atsız, hatıratında “Komünizmle İlk Çarpışmam” başlığı altında 1930‟lı yıllarda Nazım Hikmet ile yaşadığı polemiğe atıf yapacaktır.
48 Tümtürk,a.g.e,s.9-10.
49 Sertkaya,a.g.e,s.V. Sakin Öner de Sertkaya gibi cenazenin olduğu günün akşamı okulda vuku bulan kavgaya işaret etmekte ancak Atsız‟ın bu kavga neticesinde okuldan atıldığını iddia etmektedir.Kuşkusuz, bu iddia geçersizdir çünkü Atsız‟ın okuldan atılış tarihi 4 Mart 1925, Gökalp‟ın ölüm tarihi ise 25 Ekim 1924‟tür.
50 Atsız‟ın otobiyografisinde bu hadiseden bahsetmemesi de bu bilgilere şüpheyle yaklaşılması lüzumunu göstermektedir çünkü Tıbbiye ile Hukuk Fakültesinde yaşanan basit bir kavgadan dahi bahseden Atsız‟ın,bkz.Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri,s.230, Türkçülüğün önemli mümessillerinden Gökalp ile bağlantılı bu anekdotu vermek isteyeceği akıllara gelmektedir.
51 Üstel, a.g.e, s.131..
52 Sertkaya,a.g.e,s.5.
53 Atsız, Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri, s.232.
54 a.g.e,s.232-233.İsmet Tümtürk, Atsız hakkında yazmış olduğu mezkur yazıda; Atsız‟ın katlandığı “mahrumiyet”ler arasında hiçbirinin subay üniforması yerine sivil elbise ile yaşamak “mahrumiyet”i kadar acı gelmediğini ileri sürmüştür.Bkz,İsmet Tümtürk,a.g.e,s.10.
55 Sertkaya,a.g.e,s.V.
56 Atsız, Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri, s.233. Atsız‟ın, Tıbbiye öğrencisi iken gönderdiği mektuptan da anlaşıldığı üzere, Türk Ocakları‟nın yapısını eleştirdiği gözlemlenmektedir. Nitekim Atsız, Halkevlerinin kuruluşuna dair övgüler düzdüğü iki adet makalesi bulunmaktadır. İlk makalesinde, aydınların artık bir “uyanış” içerisinde olduğunu iddia ederken, Halkevleri‟ni bu uyanışın “en güzel eseri” olarak tarif etmiştir. Bkz, Atsız, “Halk ve Münevver”,Atsız Mecmua, sayı:10,15 Şubat 1932,Makaleler IV, ,2.B,İrfan Yayınları, İstanbul,1997,s.124.Bu makaleden iki ay sonra yayınladığı bir başka makalede ise şu sözleri sarfetmiştir: “Halkevleri güzel ve heyecanlı bir harekettir. Temenni ederiz ki bu güzel ve heyecanlı hareket şuurlu neticeler vererek, merhum Türk ocaklarının son zamanlarında olduğu gibi faaliyeti yalnız Cumhuriyet bayramlarında verilen balolara inhisar etmez”.Bkz, Atsız, “Bize Bir Gençlik Lazım”,Atsız Mecmua, sayı:12,15 Nisan 1932,Makaleler III, s.181.
57 Sertkaya,a.g.e,s.V;Özdemir,a.g.e,s.14.
58 Atsız, Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri, s.233.Atsız‟ın monografilerinde yazılanlar bu nokta da Atsız‟ın kendisinin kalem almış olduğu hatıratıyla çelişmektedir. Sertkaya ve Özdemir‟e göre, bu makale Atsız Edebiyat Fakültesi öğrencisiyken kaleme alınmış ve bundan sonra Atsız, Köprülü‟nün dikkatini üzerine çekmiştir. Bkz, Sertkaya, a.g.e,s.V; Özdemir,a.g.e,s.14.
59 Atsız, Türkçülüğe Karşı Haçlı Seferleri, s.234.
60 Sertkaya,a.g.e,s.VI. Yağmur Atsız bu isimlere ilave olarak Ahmet Hamdi Tanpınar,Sabahattin Ali,Tahsin Banguoğlu,Nahid Fıratlı isimlerini zikretmektedir.Bkz,Y.Atsız,a.g.e,s.39.