TÜRKLER BOZKURT’U
NİÇİN SEMBOL OLARAK SEÇTİLER?
Bu konumuzu işlemeden önce kısaca sembolün anlamı ile millet ve devletlerde kullanılan semboller hakkında kısaca bilgi vermekte fayda vardır.
Semboller; topluluklar arasında bir olayı, bir görüşü açık veya gizli şekilde anlatmak/ifade etmek için kullanılan özel işaretlerdir. Bu işaretler değişik araçlarla, çeşitli malzeme ve zeminler üzerine. önceleri basit çizgilerden meydana gelen resimlerle (Rus arkeologlara göre ön-Türklerin kayalara 30.000 yıl gibi bir zaman önce kayalara çizdikleri Bozkurt/kurt resimleri gibi.) ve daha sonra da harflerle ifade edilmiştir. Günümüzde ise; harf, rakam, resim veya özel araçlarla (Bozkurtlu; kemer, anahtarlık, rozet gibi)varlığını ve önemini devam ettirmektedir. Hatta bâzı ilimler tamamen bu uygulamaya dayanmaktadır; fen grubu ve ağırlıklı olarak da kimya gibi ilimler…
Millet ve Devletlerde Semboller:İnsanoğlunun küçük topluluklarında başlayan sembollerle iletişim, zamanla milletlerin ve devletlerin varlığında da kendisini göstermiştir. Önceleri kendilerini tanıtacak/ifade edecek birer sembol arayan milletler, daha sonraları da kendi sosyal durumlarına uygun olanını sembol olarak seçmişler ve kullanmışlardır. Meselâ Ruslar ayıyı, İngilizler arslanı, Fransızlar horozu(Meselâ şimdiki Fransız Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy seçimlerde kullanmıştır),Çinliler Ejderhayı sembol olarak seçerken Türkler de genel anlamda Bozkurt’u kendilerine sembol olarak almışlardır. Bu işaretlerin ilk kullanılış yılları kesin olarak bilinmemekle beraber tahminen insanoğlunun kendini diğer topluluklardan ayırt etmek ve korumak istediği dönemlerde başlamış olabilir. Kullanılan bu işaret ve semboller, zamanla toplulukların sosyal hayatlarında kendisini tanıtmağa, kültürlerinin bir parçası olmaya başlamıştır. Bunun sonucu olarak da kabile tanıtımında bayrak veya destanlarında birer kahraman olarak nesilden nesile anlatılarak günümüze kadar gelmiştir.
Peki Türkler neden Bozkurt’u sembol olarak almışlardır? Şimdi bu sorunun cevabını arayacak olursak; çünkü onda, kendisinde gördüğü veya görmek istediği özellikleri bulmuşlardır.(1) Bundan dolayıdır ki “Yaratılış ve Türeyiş”(2) destanında Türklerin atası ”Oğuz Kağan Destanı”nda ve hatta Oğuzların Anadolu’ya gelişleri sırasında ise, ordunun önünde yol gösteren bir kılavuz olarak işlenmiştir.(3) Yine Ergenekon Destanı’nda Bozkurt, Türklerin zor gününde ortaya çıkıp, onları sıkışıp kaldıkları bir bölgeden yol göstererek kurtaran bir motif olarak işlenir.(4) Türkler İslâmiyet’i kabul ettikten sonra ise,
Türklerin büyük atası Dede Korkut’un (Salur Kazan) hikâyesinde geçen “Kurdun yüzü mübarektir”(5) sözü ise, kurdun kutsallığını ifade etmektedir.———————————-
(1)Prof. Dr. Bahaeddin Ögel, Türk Kültür Tarihine Giriş-9 cilt, Kültür ve Turizm Bakanlığı yayını, Ankara-1978-1984 yılları arası.
(2)Mustafa Necati Sepetçioğlu, Yaratılış ve Türeyiş/Türk Destanı, Ankara-1965.
(3)Prof.ÖGEL,a.g.e.C.6,Ankara-1984, s.13;
Dr. Tahsin Ünal, Türklüğün Sembolü Bozkurt,6.baskı
Konya-1976, s.51.
(4)Çok değişik şekillerde birçok yazarın işlediği bu destanda ortak motif Bozkurttur.
(5)Türk Ansiklopedisi(Bozkurt md.),C.5,MEB yayını,
Ankara-1952, s.8-9; Murat Uraz, Türk Mitolojisi, İst.1967, s.105-107; M.Necati Sepetçioğlu, Dede Korkut,İst.-1972,s.46; N.Yıldırım Gencosmanoğlu,
Salur Kazan Destanı, İstanbul-1976,s.91.
————————————————-
Konumuz bu noktaya geldiğinde büyük destan şairimiz rahmetli Niyazi Yıldırım Gencosmanoğlu’ nun Malazgirt Destanı isimli eserinde yayımladığı ve ilk defa Kaşgarlı Mahmud’un Divân-ı Lügati’t-Türk’te, sonra da birçok makalede yazılan; Türkler
hakkında rivayet edilen meşhur kutsal hadisin mealine dayalı bir bölümü sunarak onun da ruhunu şad edelim:
And olsun geceye, gündüze…
And olsun karaya, denize…
And olsun kaleme, kâğıda…
Bir millet yarattım doğuda!
***
TÜRK diye bir yüce ad verdim;
Önüne kılavuz KURT verdim.
En üstün değerli erdemi,
En güzel ülkeyi yurt verdim!..
***
Donattım ruhunu imânla,
Kolunun gücünü sert verdim.
Ve onu mazluma sığınak,
Zâlimin başına dert verdim!!!
FAHRETTİN SAVAŞ KONARYayin Tarihi 4 Ekim, 2011 YENİDEN ERGENEKON