Gönderen Konu: TÜRKLÜĞÜN ONGUNU BOZKURT  (Okunma sayısı 273298 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Böri

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1084
Ynt: TÜRKLÜĞÜN ONGUNU BOZKURT
« Yanıtla #110 : 07 Mart 2012 »
Kıbrıs Türk Federe Devleti pulları (1975)  > şimdi KKTC  :



___________________________________

Bu pullar Kıbrıs Barış Harekatından önce, Türkiye Cumhuriyeti'nin 50.ci yılı nedeniyle (29 Ekim 1973) "Kıbrıs Türk Yönetimi" tarafından çıkarılmıştır.

Solda Bozkurt (100 M = 100 Mil biçiminde sürşarjlanmıştır), sağda Atatürk heykeli

Bu pullar 1975 yılında sürşarjlanmıştır.

1978 yılında kadar Kuzey Kıbrıs'ın para birimi "Mil" idi.

(10 Millik pul sürşarjlanarak 100 Mil, 20 Millik pul sürşarjlanarak 30 Mil haline getirilmiştir.)
Türkiye'ye ihanet edenler cezalandırılmalıdır!

Çevrimdışı Böri

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1084
Ynt: TÜRKLÜĞÜN ONGUNU BOZKURT
« Yanıtla #111 : 08 Mart 2012 »
Çinliler, Böri sözcüğünü "Fu-li" biçiminde yazıyorlardı. (Çeviriyazı olarak... Çincede böyle bir sözcük yoktur.)

Çinliler, "R" sesi yerine "L" sesini kullanırlar.

Böri > Fu-li (= Buli = Pu-li)
Türkiye'ye ihanet edenler cezalandırılmalıdır!

Çevrimdışı Böri

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1084
Ynt: TÜRKLÜĞÜN ONGUNU BOZKURT
« Yanıtla #112 : 15 Mart 2012 »
Börteçine adının,

"kurt" anlamındaki Moğolca çine (çine, çono, çino, çinua, çinoa, çon, şono) kısmının "eş kökenli" bir benzeri, Samoyed dilinde de mevcutmuş...

çine = tyono (Samoyed) = "kurt"

__________________________________

kaynak: Türkçe-Moğolca başlıklı yazımda linkini gösterdiğim Ahmet Temir'in 1955 yılındaki yazısı
Türkiye'ye ihanet edenler cezalandırılmalıdır!

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2305
Ynt: TÜRKLÜĞÜN ONGUNU BOZKURT
« Yanıtla #113 : 09 Şubat 2013 »
TÜRKLER NEDEN GÖK YELELİ BOZKURT'U (GÖKBÖRÜ) ONGUN OLARAK SEÇTİ?

Tanrı bütün varlıkları yaratırken farklı özelliklerle yaratmıştır.
Ruslar ayıyı, İngilizler aslanı, Amerikalılar kartalı, İspanyollar boğayı milli sembol saymışlar.

Biz Türkler neden başka bir hayvan değil de Gök yeleli Bozkurt'u sembol edindik?

Bozkurt'un özelliklerini temel olarak şu şekilde sıralamak mümkündür:

1 - Bozkurtlar atasına bağlıdır;Bozkurt sürüsünden ayrılan bir erkek bozkurt karşılaştığı bir kara kurt sürüsüne girer. Girdiği sürünün liderliğini alır;

2 - Bozkurt özgürlüğüne düşkündür. Dünyada evcilleştirilemeyen tek hayvan olma unvanı Orta Asya Bozkurtlarınındır.
Bozkurt (Gök Yeleli Bozkurt-GÖKBÖRÜ) herhangi bir şekilde tuzağa düşürülerek yakalandığında tüm hayvanların aksine gırtlak kısmında bulunan öd denen keseyi parçalar ve intihar eder.
Bozkurt esareti kabul etmeyen bir varlıktır. Bozkurt'un boynuna tasma takıp bir kafese koyamazsınız. Bozkurt, esaret altında yaşamaktansa, ölümü kabul eder kendisini parçalar ve intihar eder.

3 - Bir bozkurt sadece yiyeceği kadarını avlar ve yavrusu olan bir hayvana saldırmaz, avlamaz.
Bozkurt leş eti yemez. Kendi avını kendisi avlar. Başka hayvanların avladığı leşi yemez.

4 - Bozkurtlar eşlerini kıskanırlar.
Bozkurt dişisi asla bir kara kurtla çiftleşmez. Bozkurt yaşamından tek eş seçer.  Eşi ölmeden başka eş aramaz.

5 - Bozkurt sürüsü sağdan ve soldan giden öncüler, akabinde de göbekten gelen ana kuvvetle düşmanına saldırırlar.
Bozkurt cesaretli ve ölümüne mücadele eden bir yapıya sahiptir.

6 - Bozkurtların bir lideri vardır ve sürü o liderin emrinden çıkmaz.
Bozkurt liderine bağlıdır, dinlenme anında da lideri etrafında koruma tedbirleri alır. Bozkurtlar avlanmaları, toplu yaşam kurallarına uyma vb. açılardan bir sistem içerisindedirler, yani asildirler.

7 - Bozkurtlar teşkilat halinde bir yaşam sürerler. Bozkurt ekip çalışması yapar ve disiplinli yaşayışa son derece düşkündür.

8 - Karda yürüyen 40 bireylik bir Bozkurt grubunu takip etseniz ancak, beş, altı ayak izi görebilirsiniz, o kadar dikkatli ve organizedirler, çünkü grup önde giden lider Bozkurt’un ayak izlerine basarak ilerler.
Bozkurtlar asla düzensiz ve plansız hareket etmez, gelişi güzel avlanmazlar.

9 - Bozkurtlarda bir yavrunun hem annesi, hem de babası ölse dahi yavru hayatta kalır.
Bozkurtlarda grup hiyerarşisi buna müsaade etmez. Diğer grup üyeleri yavruyu evlat edinir ve kendi yavruları gibi büyütürler.

10 -Bizim sembolümüz, Gök yeleli bozkurttur; yani "GÖKBÖRÜ". Bu kurt türü sadece Orta Asya dolaylarında yaşamaktadır.
Türk milleti Bozkurt'u taşıdığı bu üstün özelliklerinden dolayı kendine benzetmiş ve ongun olarak seçmiştir.

11- Türk milleti asırlarca Bozkurtlaşan şahsiyetler yetiştirmiştir.

Bozkurt bu nedenle tarihimiz içinde bayrak olarak da kullanılmıştır.

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı Kanpusat

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 63
BOZKURT
« Yanıtla #114 : 16 Mart 2013 »
Türk kültüründe Bozkurt'un manasını açıklayabilmek için kültürün tanımlanması gerekir. Özellikle kültürde sembolün öneminden bahsettikten sonra Bozkurt'un anlamını daha kolay kavrayabiliriz. Bir milletin kültürü ile mitolojisi birbirinden farklı kavramlar değildir, her ikisi de aynı hayat felsefesinden beslenmektedir. Kültür; bir milletin, dilini, sanatını, hukuk ve ahlak anlayışını, duygularını, inançlarını, hükümlerini aksettirir. Çünkü bir milletin folklorunu ve edebiyatını belirleyen, mensuplarının idrak alemini oluşturan değerlerin özünde o milletin kültürü vardır. Kültürün özelliği, milleti meydana getiren fertlere kazandırmış olduğu idraktır. Bir kültürün sınırı, onun zihniyet ve imanı ile çevrelenmiştir. Kültürleri birbirinden ayıran, zihniyet ve iman farklarıdır. Aynı farklara sahip olan cemiyetlerin birbiri ile çarpışmasına sebep olur. Kültür çevreleri benzer olan veya benzer kaynaklardan beslenen kültürler olur ama bunlar birbirine tamamen benzemez. Her kültür, diğerlerinden farklı görünmek durumundadır, farklılık şuuru olarak isimlendireceğimiz bu durum, toplumun bütün hayat şekillerini başka kültürlerden ayrı olmaya, değişik bir üslûp kurmaya yönlendirmektedir. Milli kimlik yahut kişilik dediğimiz bu farklı oluş, düşünce biçiminden, kılık kıyafet; tavır ve davranış biçiminden, eğitime ve eğlenceye kadar hayatın her saha ve safhasında görülür. Mesela, aynı dine mensup olan milletlerin dinî anlayış şekilleri birbirinden farklıdır. Çünkü idrak alemini şekillendiren değer yargıları farklıdır. Bu farkı onaya çıkaran ise o milletin kültürüdür. Bu farklılıklar o milletin mimarî abidelerine, edebî eserlerine, musikî eserlerine, felsefî sistemlerine, v.s... yansır ve kültürün devamlılığını sağlar. Böylece gelecek nesillere yol gösterici olur, kaynaklık yapar. Her toplumun kültür değişimlerinin bir geçmişi vardır. Kaynağını ise o toplumun tarihi derinliklerinden alır. Bir kültür varsa, onun ait olduğu millet vardır. Millet özelliğine layık bir topluluk varsa, muhakkak bir kültürü vardır. Kültürler ve dil, din, tarih, edebiyat, sanat, örf ve adetler gibi unsurlar, ait oldukları cemiyetler kadar eski ve onlarla yaşıt sayılmalıdırlar. Bu kültür unsurları nesilden nesile intikal ederler. Bunun neticesi olarak da yeni nesiller bunları hazır bulurlar. Kültürü kalıcı kılan ve gelecek nesillere aktaran, kültürün değer yargılarıdır. Bu değer yargıları da kendini sembollerle yaşatır. İşte bu semboller kültürün en güçlü ve kalıcı kısmını oluşturur.

Kültürün genel manâda anlamını açıkladıktan sonra üzerinde durmamız gereken önemli bir kavram da "Türk Kültürü" kavramıdır. Bizim atalarımız Orta Asya'da, Tanrı Dağları ile Altay Dağları arasındaki bölgede  yaşıyorlardı. Burası Çin ile sınırdaş olan bir ülkeydi. Bu yüzden Türklerin eski tarihlerine ait bilgilerin pek çoğunu (malesef) Çin tarih kaynaklarından öğreniyoruz.. Çin tarihçileri M.Ö. 2000-1000 yılları arasında ilk Türk hükümdarlarından bahsediyorlar. Böylece Türklerin bilinen tarihi 4000 yıllık bir tarihtir. Atalarımızın kültürü "Bozkır" kültürü olarak ifade edilmektedir. Bozkır kültürünü Türklerin siyasi ve sosyal yapısı oluşturmaktadır. Bu kültür, göç ve fetihler esnasında orada terk edilip gelinmiş değildir. Esasında, sosyolojik kaideler de göstermektedir ki kültür bir elbise gibi eskiyip atılmaz veya değiştirilemez.

Bozkurt, asırlardır yaşayan bir ülkünün, Büyük Türkçülük Ülküsü'nün sembolüdür. Türk destanlarındaki, dolayısıyla Türk Milleti'nin inanışlarındaki rolü üç şekildedir:

Ata olarak Bozkurt

Rehber olarak Bozkurt

Kurtarıcı olarak Bozkurt

Bozkurt'tan türemiş olmak inancı Türklere uzun zaman boyunca büyük bir gurur, emniyet ve geleceğe güvenle bakma duygusu vermiştir. Bazı Türk destanlarında ana, bazı Türk destanlarında baba olarak görülen Bozkurt çok defa Türk neslinin yok olacağı zaman ortaya çıkmakta ve Türklerin neslinin devam etmesini sağlamaktadır. Böylece Türklerin soyunu kutsallaştırmaktadır. Türklerin millet hayatında büyük tesiri olacak hareketlere girişecekleri zamanlarda Bozkurt onlara yol göstermekte, rehberlik yapmaktadır. Ergenekon Destanı'nda ve Kut Dağı efsanesinde Bozkurt milli bir kılavuz rolünü oynamaktadır. Türk'ün zor duruma düştüğü zaman Bozkurt'un ortaya çıkarak onu kurtarması, evladı üzerine eğilen bir ananın veya babanın şefkat duygusunu hatırlatacak derecede derin bir mana da taşımaktadır. Sanki Bozkurt manevi bir alemden Türk Milleti'nin akıp giden hayatını devamlı takip etmekte ve onların başının sıkıştığı, çaresiz kaldıkları zaman ortaya çıkarak yol göstermektedir. Türk tarihinde pek çok kahraman, Bozkurt simgesi ile temsil edilmiştir. Aşına sözcüğünün hem Bozkurt anlamına gelmesi, hem de Hun ve Göktürk hükümdar sülalesinin adı olması rastlantı değildir.

Bozkurt'un Türk destanlarındaki fonksiyonu tamamen semboliktir. Milletin büyüme, yayılma ve güçlenmesi için takip edilmesi gereken yolların işaretini destan maddî unsurlarla ifade etmektedir. Bozkurt'ta sembolize edilen fikir Türk birliğini sağlayan, Türklerin büyüyüp gelişmesini temin eden bir fikirdir. Türkler bu fikire inanıp riayet ettikçe hakimiyetlerini ve üstünlüklerini korumakta, bu fikirden ayrıldıkları zaman felakete uğramaktadırlar. Onları felaketlerden kurtaran da yine Bozkurt olmaktadır. İşte burada Bozkurt, bir ülkünün, yani sosyal bir hayat nizamının yansımasından başka bir şey değildir. Kısacası, Bozkurt asırlardır varolan bir ülkünün sembolüdür.

Eski Türkçe'de Bozkurt'a, "Kök Böri" (veya "Börü") adı verilirdi. Buradaki "Böri" (ya da "Börü") sözcüğü "Kurt" anlamına gelirken, "Kök" de bugünkü "Gök" sözcüğünün eski söyleniş biçimidir. Fakat Kök (Gök) kelimesi mavi rengi tasvir etmek veya gökyüzünden bahsetmek için değil, "Ulu" anlamında kullanılır. Mesela "Kök Tengri", "Ulu Tanrı" anlamına gelir.

Türk destanları arasında, milli motifler bakımından özellikle dikkat çekenler şunlardır:

Oğuz Destanı.
 
Bozkurt Destanı.
 
Ergenekon Destanı.

Göç Destanı.

Bu dört destandaki ortak ve temel motif, Bozkurt'tur.

Oğuz Destanı'nda, seferleri sırasında Oğuz Kağan'a Bozkurt yol gösterip kılavuzluk yapmış, Oğuz Kağan'ın orduları bu sayede zaferler kazanmıştır.

Bozkurt Destanı'nda, ayakları ve kolları kesilip ölüme terk edilen bir oğlan çocuğunu dişi bir kurt iyileştirip beslemiş; düşman askerlerinin genci öldürmek istemesi üzerine de Altay Dağları'na kaçırıp kurtarmıştır. Daha sonra dişi kurt, bu çocuktan gebe kalarak 10 oğlan doğurmuştur. Bu oğlanların büyüyüp çoğalması ile, Türk soyu eriyip gitmekten kurtulmuştur. Hükümdar olan Aşına, Bozkurt'un anısını unutmadığını göstermek için, çadırının önüne kurt başlı bir bayrak dikmiştir.

Ergenekon Destanı'nda ise, Bozkurt, demir dağı eritip çıkan Türkler'e yol göstermiştir. Ergenekon'dan çıktıktan sonra, Türklerin ilk hükümdarı Börte-Çine (Boz-Kurt) adını almıştır.

Göç Destanı'nda, ana yurtlarından ayrılmak zorunda kalan Türkler'e, bir Bozkurt yol göstermiştir.

Bu destanlarda, Bozkurt'un şu nitelikleri ortaya çıkmaktadır:

Soyun devamını sağlamak.

Türkler'e kılavuzluk etmek.
 
Türkler'i felaketlerden kurtarmak.

Kurt, Türk efsanelerinde merkezi bir konumdadır. Gök Türk kağan sülalesi olan Aşına ailesinin atası bir dişi kurt idi. Gök Türk kağanları, atalarının anısına saygı olarak, otağlarının önüne altından kurt başlı bir tuğ dikerlerdi. Böylece kurt başlı sancak, Türkler'de kağanlık (hakanlık) alameti olmuştur. Ancak bu gelenek yalnızca Gök Türkler'e özgü olmayıp, kökeni Asya Hun Türkleri'ne ve Türkler'in eski atalarına değin gider. M.Ö.'ki Asya Hunları'nda ve hatta o çağlarda Batı Türkistan'da yaşayan U-sun (Wu-sun) Türkleri'nde, tıpkı bildiğimiz Bozkurt Destanı'nda olduğu gibi, kurttan türeme efsanesi ve dişi kurdun verdiği süt ile beslenme inancı yaşıyordu. Aynı efsane Tabgaç Türkleri'nde de vardı; Tabgaç ülkesinde "kurt dağları", "kurt ırmakları" bulunmaktaydı. Uygur Türkleri'nin kökenlerine ilişkin bir efsane de onları kurda bağlıyordu (Uygur Kaganlığı, Gök Türk Kaganlığı'nı takiben kurulan bir Türk devleti olup, Kök-Türk Kaganlığı'nın devamıdır).

Kurt, eski Türk kültüründe "at" ile birlikte en önemli yeri tutan hayvandır. Türkler kendilerinin kurt soyundan indiklerine, seferlerde kendilerine kurdun yol gösterdiğine inanmışlardır. Türkler, güçlü ve saldırgan bir hayvan olan kurdu kendilerine simge olarak seçtikleri gibi, komşuları da onları kurttan türemiş saldırgan karakterli insanlar olarak tanımışlardır.

Gök Türkler'e göre dişi kurt "ulu ana", Uygur Türkleri'ne göre de erkek kurt "ulu ata"dır. Oğuz Kağan Destanı'nda, Oğuz'a her sefere çıkışında gök bir kurt öncülük eder. Çingizname'de Alanguva, gökten inen bir kurttan gebe kalır ve doğan çocuğun soyundan da Cengiz Han gelir.

Dede Korkut Öyküleri'nde kurt yüzünün mübarek olduğu belirtilir. Yine Dede Korkut Öyküleri'nden birinde Salur Kazan, kurtla haberleşir, kendisine yurdundan haber vermesini ister.

Etnoloji bilimine göre, kurt motifi Türkler için ''tipik''tir; yani, başka kavimlerde görülmeyen etnografik bir belirtidir. Eski Çin kaynaklarında bile Türk soyundan olan kavimler "Kurt'tan Türeyenler" olarak tanımlanırken, Türk soyundan olmayan kavimler "Kurt'tan Türeyenlerden Değildirler" biçiminde ayırdedilmiştir.

Türk destanlarında kurt yol gösteren, sıkıntılı anlarda yardıma yetişen bir varlıktır. Uygur Türkleri'nin Kutlu Dağ Destanı'nda kurt, ülkeye bolluk ve mutluluk getirdiğine inanılan kutlu bir kayanın Çinliler'e verilmesinden sonra, üzerine uğursuzluk çöken ülkenin açlığa mahkum olması üzerine kendilerine yeni bir yurt arayan Türkler'e kılavuzluk etmişti.

Batıda (11. yüzyılın sonu) Kuman Türkleri'nde yardımına başvurulduğuna ilişkin kayıtlar bulunan kurdun kılavuzluk işlevi, 2. yüzyılın ortalarına değin gitmektedir. 160-170 yılları arasında topraklarından ayrılmak zorunda kalan Tabgaç Türkleri'nin ataları (yani Hun Türkleri) bir Bozkurt'un önderliğinde yolsuz dağlardan aşabilmişlerdi.

En büyük ve en eski Türk destanı olan Oğuz Kağan Destanı'nda Oğuz Kağan, gün ışığının içinden çıkan bir Bozkurt'un öncülüğünde dünyayı fethetmiştir. Şimdiki Bulgaristan topraklarında bulunan Madara'daki kaya kabartmasında görkemli bir atlı biçiminde gösterilen Kurum Han'ın yanındaki kurt tasviri de, Türk bozkurt geleneğinin taşa işlenmiş örneklerinden biridir. Kurt motifi, çobancılık ve besicilikle (Eski Türkler'in ekonomisi hayvan besiciliğine dayanır) olan sıkı ilgisinden ötürü bozkırlı ve doğrudan doğruya Türk'tür. Bundan dolayı, bugün dahi dünya Türkleri arasında söylenen masal ve halk öykülerinde hem ata, hem de kurtarıcı-kılavuz nitelikleri ile Bozkurt, bütün Türkler tarafından kutlu sayılmış ve Türklüğün milli simgesi olmuştur. Bozkurt, destanlarda Türk'ün yaşam ve savaş gücünü temsil eder.

Türkler kahramanlarını gök kurtlara benzetmiş, kağanlarının gövde yapılarına bile kurt çizgisini işlemişlerdir. Oğuz Kağan Destanı'nda Oğuz'un beli kurt beline benzetilir. Aynı destanda Oğuz Kağan, hükümdarlığını halka bildirdiğinde "Kök Böri bolsungıl uran" ("Gök Börü olsun savaş narası") demiştir. Yine Oğuz Destanı'nda, Türk ordularına gök tüylü, gök yeleli bir erkek kurt yol gösterir.

Kırgız Türkleri'nin büyük destanı Manas Destanı'nda kurt, bir düş yorumu olarak karşımıza çıkar. Destana göre Manas Han'ın karısı Kanıkey Hatun düşünde bir eğe görür ve eğeyi alıp saklar. Ertesi gün uyanınca ülkenin deneyimli yaşlı kişilerine düşünü anlatır. Yaşlı kişiler bu düşü duyunca sevinip Kanıkey Hatun'a şöyle derler: "Senin çocuğun, gök yeleli korkunç bir kurt gibi olacak..." Kırgız Türkleri, cins ve güzel atlara da ''Kök Böri'' (Gök Kurt, Boz Kurt) adını verirlerdi...

 
Türkler, Türk soyundan gelenlerle Türk soyundan gelmişler kadar Türkleşip kendini o soya bağlayan ve beyninde hiçbir yabancı ırk düşüncesi bulunmayan fertlerin topluluğudur. Nihâl ATSIZ

Türkçü; eyyamcı ve dalkavuk olamaz. Sert yaşamaktan hoşlanır ve en büyük sertliği de nefsine karşı gösterir. Nihâl ATSIZ

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2305
Ynt: TÜRKLÜĞÜN ONGUNU BOZKURT
« Yanıtla #115 : 16 Nisan 2013 »
KIBRIS'TA EOKA'YA KARŞI SAVAŞAN BOZKURTLAR

Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: TÜRKLÜĞÜN ONGUNU BOZKURT
« Yanıtla #116 : 22 Nisan 2013 »

Hazırlanmakta olan "Türk Ocakları'nda Bozkurt" başlıklı kitabın kapağıdar. Kapağın ortasında görülen amblem Türk Ocakları’nın uzun ve meşakkatli bir çalışmasının ardından kabul ederek rozet haline getirdiği ilk semboldür. Rozetin üzerinde eski Türk alfabesi Göktürk yazısı=runik yazı) ile Türk Ocakları yazısının baş harfleri olan “T” ve “O” harfleri kullanılmıştır.
Fahrettin Savaş Konar

TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: TÜRKLÜĞÜN ONGUNU BOZKURT
« Yanıtla #117 : 22 Nisan 2013 »

BİR GAZETE BAŞLIĞINDA BOZKURT
İstanbul İngilizler tarafından işgal edilince ilk yaptıkları iş, Türk Ocağı’nı basmak; bina, eşya, defter ve evrakına el koymak, üyelerinin toplanmalarını önlemek ve en önemlisi yayın organlarını susturmak olmuştur. Üyeler bu durum karşısında değişik mekânlarda gizli gizli bir araya gelerek devletin nasıl kurtulacağına, kendilerince neler yapılması gerektiğine dair konuşmalar yaparak, mücadele yolları ararlar. Ortaya atılan fikir, kurtuluşu destekleyecek bir gazete çıkarılmasıdır. 100 Türk Ocaklı, ortaya her biri 100’er lira koyarak bir grup oluştururlar ve “TÜRK DÜNYASI” adlı bir gazete çıkarırlar. İşte bu gazete başlığının sağ ve solunda, ön yüz görünüşlü iki Bozkurt başı sembol olarak kullanılmıştır. Hatta aynı gazetenin 15 Ekim 1919 tarihli nüshasında sağ baştaki Bozkurt başının altına “Yeni bir Ergenekon özlemiyle…” sözü konularak, 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan başlayarak Anadolu’ya geçen Atatürk’ün Ergenekon’da olduğu gibi “Türk Milletini yeniden kurtarması özlemi vurgulanmıştır. Nitekim on yıl sonra (1929), Yakup Kadri (Karaosmanoğlu) “Ergenekon” adlı kitabında da Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’nı yeni bir Ergenekon gibi görmüş ve yorumlamıştır.
Fahrettin Savaş Konar

(Gazete 1917-1919 yılları arasında yayımlanmıştır.)

TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: TÜRKLÜĞÜN ONGUNU BOZKURT
« Yanıtla #118 : 22 Nisan 2013 »

TÜRK OCAKLARI'NDA İLK BOZKURT- Bir tesadüf eseri ortaya çıkan, çekildiği yer ve zaman tam olarak bilinmemekle beraber, 1918-1919 yıllarında İstanbul'un Fatih semtinde olduğu tahmin edilen yukarıdaki fotoğrafta, TÜRK OCAĞI tarafından işletilen halka açık yazlık bir çay bahçesinin giriş kapısı üzerine asılan tabelânın sağ ve sol başlarında, hilâllerin içinde yıldız yerine yandan görünümlü Bozkurt başı kullanılmıştır. Bu, Türk Ocakları'nın resmî anlamda kullandığı ilk Bozkurt motifidir. Çünkü burada "Türk Ocağı Serbest Bahçe ve Salonları" yazılı olduğundan, ona ait bir işletmedir. (İlgili resmin orijinali Mehmet Uzun Baboğlu'ndadır.)
Fahrettin Savaş Konar

TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: TÜRKLÜĞÜN ONGUNU BOZKURT
« Yanıtla #119 : 22 Nisan 2013 »

Bu resim ise Türk Ocakları'nın resmî anlamda ilk kullandığı aşağıdaki resmin yıllar sonra Atatürk döneminde ortaokul öğrencilerinin kasketlerinde görülmüştür. Yukarıdaki resimde solda gördüğümüz öğrenci de bugün hâlâ hayatta olan değerli ağabeyimiz Sami YAVRUCUK'tur. İlgili resmi de incelemek üzere bana verdiğinde Bozkurtlu kasket ortaya çıkmıştır. Büyük saygı duyduğum Sami ağabeyime de bu vesile için teşekkür eder, sağlıklı geçireceği uzun ömürler diler, ellerinden öperim.
Fahrettin Savaş Konar

TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.