ATATÜRK’ÜN TÜRK BAYRAĞINDA BOZKURT ÖZLEMİ
Yıl 1921 sonları…
Anadolu’nun her yerinde kurtuluş mücadelesi hız kazanmış ve düşman perişan durumdadır. Ancak asıl savaş, Ankara’ya yaklaşan Yunan ordusu ile yapılmaktadır. Düzenli ordumuzun başında da Mustafa Kemal bulunmaktadır.
Sakarya Meydan Savaşı diye anılan savaşın henüz bitmediği, ancak düşmana büyük kayıplar verdirilerek geri çekilmeye mecbur bırakıldığı günlerde bir akşam Atatürk silâh arkadaşları ile sohbet ederken konu yeni devletin kuruluşuna gelir.
İşte bu sırada Atatürk (mealen): ‘Arkadaşlar! Yakın zamanda yeni bir devlet kuracağız. Bu devlete bir gök bayrak gerek. Ama bu bayrağın üzerinde -ön yüzden bir Bozkurt başı- olsun’ diyor. Bu sözü üzerine birden şaşkınlık geçiren arkadaşları, halkın Ay-yıldızlı bayrağa alıştıklarını ve bunun halk üzerinde de etkili olduğu görüşünü dile getirirler.
Ve bu görüş orda kalır. Ancak Atatürk’ün içindeki bu özlem sönmez.
ATATÜRK’ÜN BU ÖZLEMİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?
Ben bu konuyu ilk defa Marmara Üniversitesi’nin (İst.) 2005 yılında düzenlediği ‘Kültür Tarihimizde Gizli Diller ve Şifreler’ ana konulu sempozyumda ‘Atatürk Döneminde Kurt Sembolü’(1) başlıklı bildirimi sunduktan sonra tartışma bölümünde söz alan MÜ Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof.Dr.Emine Gürsoy Naskali’nin bir hâtırasını nakletmesi üzerine duydum.
Kendilerine dedesi, eski Cumhurbaşkanı Celâl Bayar anlatmış.
Anlatımdan sonra da epey heyecanlandım ve sonra aynı konu hakkında ORKUN dergisinde bir yazı yayımladım.(2)
Fakat, 2007 yılında aynı konunun Atatürk’ün ölümünün 32. yıl dönümü (1970) dolayısı ile tarihçi, gazeteci ve yazar Enver Behnan Şapolyo’nun yazdığını, gazetedeki bir seri yazıdan öğrendim.(3)
Burada kısa bir girişten sonra Enver Behnan Şapolyo’nun yazısının tamamı verildiği gibi, alındığı kaynak da vardı; ancak bu kaynak ana kaynak değildi. Bu kaynak ile temasa geçerek nihayet ana kaynağa ulaştım.(4)
Bu arada araştırmacı, yazar, gazeteci rahmetli Kemal Çapraz ile de görüştüğümde tarihçi yazar Cemal Kutay’ın da bu konuda bilgi sahibi olduğunu ve kendisine olayı aktardığını söyledi.
Aynı konuyu daha sonra bir internet sitesinde(5) okudum. Burada da C.Bayar’ın damadı, Prof.E.G. NASKALİ’nin babası Ahmet İhsan Gürsoy ile ‘10 Kasım Belgeseli’ hazırlığı sırasında yapılan bir röportajda bu konu geçiyor.
————————-
(1)Fahretin Savaş Konar,’Atatürk Döneminde Kurt Sembolü’, Kültür Rarihimizde Gizli Diller ve Şifreler (editörler:Emine Gürsoy Naskali-Erdal Şahin), Picus yayını, s.321-330, İstanbul-2008.
(2)Fahrettin Savaş Konar, ‘Bozkurtlu Türk Bayrağı’ORKUN dergisi, S.88,Haziran-2005,s.31-33.
(3)Kerrar Esat Atalay, ‘Atatürk, yeni devletin bayrağını gök bayrak olarak düşünmüştü’(Zaman Tüneli), Yeniçağ (gazetesi), 27.07.2007.
(4)Enver Behnan Şapolyo, ‘Atatürk ve Bayrak’ Türk Kültürü(dergi), Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü yayını,C.IX,S.97, Ankara-1970,s.29-31.
(5)Zafer Yavuz Demirkaya, ‘Bayrağımız/Atatürk’ün Aklındaki Türk Bayrağı’
FAHRETTİN SAVAŞ KONAR
TTK.
Bozkurtlu Türk bayrağı
Geçtiğimiz ay Marmara Üniversitesi’nde (İst.) düzenlenen Gizli Diller ana konulu sempozyumda1 “TÜRKLER’DE KURT / BOZKURT SEMBOLÜ”2 başlıklı bildirimi sunduktan sonra Oturum Başkanı Doç. Dr. Mehmet AÇA “Tartışma Bölümü”nü açtı. Bu bölümde, oturumu izleyen Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Emine Gürsoy NASKALİ, bir hâtırasını anlattı. Prof. NASKALİ, kendilerine eski Cumhurbaşkanlarımızdan Celâl BAYAR’ın anlattığına göre; ATATÜRK, Kurtuluş Savaşı bittikten sonra silâh arkadaşları ile birlikte sohbet ederken, “yeni devletin bayrağı nasıl olsun” konusuna gelir ve “devletimizi temsil edecek bayrağın üzerinde “Bozkurt başı” olsun, ama, bu görünüm, yandan değil, ön cepheden olsun;” der. Ancak, Osmanlı döneminden beri halkın benimseyerek alıştığı bugünkü bayrağımızın kalmasının daha uygun olacağını savunan arkadaşlarının sözünü/isteğini uygun gören ATATÜRK, böylece “Kurt başlı Türk Bayrağı” fikrinden vazgeçirilir...
BİR ZİNCİRİN HALKALARI
Peki, ATATÜRK Türk Bayrağı’nda “Bozkurt başı” olmasını neden istemiştir?
Şimdi bununla ilgili olarak bir zincirin halkalarını gözden geçirebiliriz:
1) Çünkü ATATÜRK, Göktürk Devleti’ne ve onu yöneten Türk büyüklerine hayrandır ve Göktürklerin tuğlarında/bayraklarında “Kurtbaşı” vardır. Ancak, buradaki görünüş yandan bir “Bozkurt başı” olarak tasvir edilmiştir.
2) Yoksa, Dede Korkut’un “Salur Kazan” hikâyesinde “Kurt yüzü mübarektir”3 sözünün ATATÜRK üzerindeki etkisi midir?
3) ATATÜRK, Türk kumandanları arasında en çok sevdiklerini sayarken ilk sıraya TİMUR’u koymaktadır. O, bir TİMUR hayranıdır. O kadar ki, bir sohbetinde, “TİMUR zamanında olsaydım, O’nun ya ptığını yapabilir miydim, onu söyleyemem, fakat, o benim zamanımda olsaydı, belki daha fazlasını yapabilirdi”4 diyebilecek kadar Emir TİMUR’un büyüklüğünü ifade etmekten çekinmemiştir. Ve o TİMUR ki, çok sevdiği ve hatta rivayet edilir ki, her sefere (savaşa) çıkışında öncelikle ziyaret ederek dua ettiği5 ve O’nun için yaptırdığı “Hoca Ahmed Yesevî Türbesi”nin Kazanlı Oda giriş kapısının her iki kanadının metal tokmaklarında birer büyük ve ikişer küçük olmak üzere toplam altı adet -hem de ön yüzden görünümlü olarak- “Bozkurt başı” kullanılmıştir.6 Acaba bu konu ATATÜRK üzerinde etkili olabilir mi?
4) ATATÜRK’ün, 20 Eylül 1917’de Halep’ten Talât ve Enver paşalara gönderdiği uyarı mahiyetindeki gizli raporu, henüz İstanbul İngiliz işgali altında iken -tam metin hâlinde- yayımlayan (15 Ekim 1919) ve ismi de “Türk Dünyası” olan gazetenin sağ ve sol üst köşelerinde -ön yüzden görünümlü- birer “Bozkurt başı” vardır. 100 Türk Ocaklının 100’er lira sermayesi ile kurulan bir şirket tarafından çıkarılan bu gazetenin sağ üst köşesindeki Bozkurt’un ağzında ise, “Yeni bir Ergenekon özlemiyle” ifadesi yer alabilmektedir.7 Yoksa, ATATÜRK’ü etkileyen bu olabilir miydi?
5) ATATÜRK, Türk Bayrağı’nda göremediği “Bozkurt Başı”nı bu defa devlet armasında (mı) görmek ister? Konu 1925 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile uygulamaya konur ve 23 Kasım 1926’da birinci seçilen, ressam Namık İsmail’in eserinde de “Bozkurt” vardır, ama, yandan görünümlüdür ve bu da devlet arması olarak kullanılmamıştır.
Bu konuda iki söylenti vardır, birincisi, ATATÜRK’ün Bozkurtun duruşunu/görünüşünü benimsemediğidir, diğeri ise, yanındaki arkadaşlarının Bozkurta, ATATÜRK gibi, millî bir sembol olarak bakmayışları ve O’nu bu konuda desteklemeyişleridir.
6) Ancak, ATATÜRK’ün, “Türk Devleti’nin de bir arması olsun” fikrinden ilham alan Türk Ocaklılar da, Ocağın 1912’de kurulmasına rağmen kendilerine o güne kadar resmen bir sembol (oran/amblem) seçmemiş olduklarından dolayı konuyu Türk Ocakları Hars Heyeti’nde ele alırlar ve ilk resmî amblemini belirleyerek açıklarlar.8 İşte bu amblemde ATATÜRK’ün çok sevdiği TİMUR’un kullandığı kalkanı ve üzerinde önden görünümlü “Bozkurt başı” vardır. Aynı “Bozkurt başı” Türk Ocakları’nın o yıllarda yapılan merkez binasının, büyük salonunun sahnesinin en üstünde, ATATÜRK’ün oturduğu büyük locanın (Atatürk Locası) tam karşısında altın kaplamalı olarak kullanılmıştır.
Ayrıca, Türk Yurdu dergisinin 195-1 sayısından (1928) başlayarak devam eden sayılarla birlikte 14 defa kapakta bu amblem/oran kullanılmıştır. Ancak, maalesef rozet hâlinde veya resmî bir evrak üzerinde baskı veya mühür şeklinde görülmemiştir.9
Rozet yapımı için girişimde bulunulduğu ve bu konuda İngiltere’de yapımı için anlaşma sağlandığı ve hatta tahminimizce birkaç örneğinin alındığı ve bunların da 2. İktisat Kongresi’ne katılan Türk Ocaklılar tarafından kullanıldıkları (yakalarda) Mehmet Uzun (BABOĞLU) tarafından, İktisat Kongresindeki zabıtlardan (ifadelere dayanılarak) söylenmiştir.
DİPNOTLARI
1- 13-14 Nisan 2005 tarihlerinde yapılan ve 25 oturumda tamamlanan GİZLİ DİLLER üst başlıklı bu sempozyumda, değişik konularda 100 bildiri sunulmuştur.
2- “Türklerde Bozkurt Sevgisi” ana başlığı altında, oldukça geniş kapsamlı olarak hazırlanan bu konu son derece kısaltılarak ve ATATÜRK dönemine ağırlık verilerek, -zannederim- ilk defa bir sempozyumda/ilmî seviyede bildiri şeklinde sunulmuştur.
3- Türk Ansiklopedisi, “Bozkurt md.”, Cilt: 5, s. 8-9, MEB yayını, Ankara-1952
– Murat URAZ, Türk Mitolojisi, s. 105-107, İstanbul-1967,
– M. Necati SEPETÇİOĞLU, Dede Korkut, Toker Yayınları-5, s. 46, İstanbul-1972,
– N. Yıldırım GENÇOSMANOĞLU, Dede Korkut’tan Salur Kazan Destanı, Ötüken Yayınları-100, s. İstanbul-1976,
– Muharrem ERGİN, Dede Korkut Kitabı, s. 36-37, Devlet Kitapları, MEB Basımevi, İstanbul-1969.
4- Dr. Hikmet TANYU, Atatürk ve Türk Milliyetçiliği, Orkun Yayınları-1, Ankara-1961, s. 177, “Atatürk ve Sevdikleri” (Gösterilen kaynak: Yakınlarından Hâtıralar. Atatürk Kütüphanesi, Sel Yayınları, İstanbul-1955, “Adliye Vekili Mahmut Esat Bozkurt’tan Hâtıralar”, s. 95-96);
– Yine, Dr. TANYU’nun aynı eserinin 167. sayfasında bu konu işlenmiştir. Buradaki kaynak ise; Nükte, Fıkra ve Çizgilerle Atatürk, İsmail Habip SEVÜK, “Atatürk’ün Hayran olduğu isim: Hazreti Muhammed”, s. 61 olarak gösterilmiştir.
5- Türkay TUNALI, “Timur’un Yasevi’yi Ziyareti”, Yesevî dergisi, sayı: 126 (Haziran-2004), s. 12.
6- Daha fazla bilgi ve resim için bkz.: Naim Bek Muhammedoğlu (Türkçe haz.: Dr. Hayati BİCE), Hoca Ahmed Yesevî Türbesi, Kültür Bakanlığı Yayınları-1343, Sanat Eserleri-15, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara-1991.
7- “Bir Tarih Emektârının Arşivinden Bâkir Belgeler-II”, Türk Dünyası TARİH dergisi, Sayı: 18 (Haziran-1988), s. 38-41.
8- Samih Rifat, “Türk Ocakları’nın Oranı (Alâmet-i Fârikası)”, Türk Yurdu dergisi (1928), Tutibay yayını (Bugünkü alfabe ile tıpkı basım), Cilt: 13, Sayı: 195-34, s. 28-37, Ankara-1999.
Fahrettin Savaş Konar
TTK.