Gönderen Konu: AZILI TÜRK DÜSMANLARININ, VATAN HAINLERININ ISIM LISTESI ...  (Okunma sayısı 133375 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Kurtkaya

  • Otağ Sorumlusu
  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 412
Hazırlanan listede bulunmayı hak ettikleri için yer alan azılı Türk düşmanları olduğu gibi, bir takım yanlış ve hatalı tutum ve davranışları olmasına rağmen  o azılı düşmanlarla aynı kefeye konulmaması gereken isimlere de yer verilmiş.
Bir de en son ileti ekleyen Ayzıt adlı arkadaşın işi MHP ye bağlamasını da konunun içeri doğrultusunda garipsedim. Sanırım arkadaş ihanet ile hata kavramlarının ne manaya geldiğini ayırt etmeden yazmış.

Çevrimdışı Bilge Kaan

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4
Böyle bir sınıflandırma listesini kimin hazırlamaya muktedir olduğunu tartışmak gerek evvelâ. Nasıl ki insanların iman derecelerini saptamak ve bununla ilgili yorum yapmak esasen yorumcunun imanının zayıflığını gösterir ise Türk düşmanları, vatan hainleri gibi bir liste hazırlamaya kendini muktedir görmek de bir zayıflığın göstergesidir. Üstelik ömrü hayatında bir fikrin nasıl oluştuğunu, hattâ fikrin ne olduğu konusunda düşünmemiş insanların Necip Fazıl gibi bir üstadı böyle bir listeye alması ve ona vatan haini sıfatını addedmesi şaşılacak şeydir. Dahası gülünecek şeydir.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2149
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Böyle bir sınıflandırma listesini kimin hazırlamaya muktedir olduğunu tartışmak gerek evvelâ. Nasıl ki insanların iman derecelerini saptamak ve bununla ilgili yorum yapmak esasen yorumcunun imanının zayıflığını gösterir ise Türk düşmanları, vatan hainleri gibi bir liste hazırlamaya kendini muktedir görmek de bir zayıflığın göstergesidir. Üstelik ömrü hayatında bir fikrin nasıl oluştuğunu, hattâ fikrin ne olduğu konusunda düşünmemiş insanların Necip Fazıl gibi bir üstadı böyle bir listeye alması ve ona vatan haini sıfatını addedmesi şaşılacak şeydir. Dahası gülünecek şeydir.
Bilge Kaan,
Burada ele alınan konular kişinin şu veya bu dine olan imanının derecesine göre değil; Türklüğün temel değerlerine uzaklık veya yakınlığına göre değerlendirilir. Yani kişiler inançları doğrultusunda değerlendirilmez.
Ben de kabul ediyorum ki hazırlanan liste hatalı ama büsbütün de haksız ve yersiz bir liste olmadığını da bildirmek isterim.
Necip Fazıl'a kimlerin ve hangi zihniyetin üstat dediğini çok iyi biliriz.
Sen istersen meseleleri şaşma ve gülme açısından değilde Türklük, cumhuriyet, laiklik ve Atatürk'ün hayat verdiği Türk Aydınlanması açısından bakmayı dene. Bakalım senin üstat dediğin şahıs nerede duruyor.
Anlaşılan o ki sen yeni üyesi olduğun bu yerin, Hun Türk Türkçü Otağının, temsil ettiği düşünceyi anlamadan üye olmuşsun.
İstersen otağı şöyle bir incele ve ondan sonra üyeliğinin devamı veya sonlanması noktasında bir karara var.
Ben sana küçük bir ipucu vereyim de işin kolaylaşmış olsun.
Üyesi olduğun bu yerin yegane ülküsü Türkçülüktür.
Ömrünü cumhuriyet değerlerine ve dolayısıyla da Başbuğ Atatürk'e muhalefet ve hatta düşmanlık etmekle tüketmiş olan Necip Fazıl adlı mürteciye üstat diyen bir kişinin burada barınması ve söylediklerinin itibar görmesi mümkün değildir.
Şimdi durumunu kendin değerlendir ve buranın dokusuna ters düşen düşüncelerinde ısrar etmeden-ki ısrarın azarlanman ve hırpalanman sonucunu doğurur- duracağın yeri iyi belirle.
Sana böylesine yumuşak bir üslup ile yanıt vermemizi de yeterince bilgin olmadığı ve en önemlisi de senin Türk kanı taşıyor olabileceğin varsayımıyla, Türk soylulara bir şans verme düşüncemizin gereği olarak gör.

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana...

Çevrimdışı Bilge Kaan

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4
Bilge Kaan,
Burada ele alınan konular kişinin şu veya bu dine olan imanının derecesine göre değil; Türklüğün temel değerlerine uzaklık veya yakınlığına göre değerlendirilir. Yani kişiler inançları doğrultusun değerlendirilmez.
Ben de kabul ediyorum ki hazırlanan liste hatalı ama büsbütünde haksız ve yersiz bir liste olmadığını da bildirmek isterim.
Necip Fazıl'a kimlerin ve hangi zihniyetin üstat dediğini çok iyi biliriz.
Sen istersen meseleleri şaşma ve gülme açısından değilde Türklük, cumhuriyet, laiklik ve Atatürk'ün hayat verdiği Türk Aydınlanması açısından bakmayı dene. Bakalım senin üstat dediğin şahıs nerede duruyor.
Anlaşılan o ki sen yeni üyesi olduğun bu yerin, Hun Türk Türkçü Otağının, temsil ettiği düşünceyi anlamadan üye olmuşsun.
İstersen otağı şöyle bir incele ve ondan sonra üyeliğinin devamı veya sonlanması noktasında bir karara var.
Ben sana küçük bir ipucu vereyim de işin kolaylaşmış olsun.
Üyesi olduğun bu yerin yegane ülküsü Türkçülüktür.
Ömrünü cumhuriyet değerlerine ve dolayısıyla da Başbuğ Atatürk'e muhalefet ve hatta düşmanlık etmekle tüketmiş olan Necip Fazıl adlı mürteciye üstat diyen bir kişinin burada barınması ve söylediklerinin itibar görmesi mümkün değildir.
Şimdi durumunu kendin değerlendir ve buranın dokusuna ters düşen düşüncelerinde ısrar etmeden-ki ısrarın azarlanman ve hırpalanman sonucunu doğurur- duracağın yeri iyi belirle.
Sana böylesine yumuşak bir üslup ile yanıt vermemizi de yeterince bilgin olmadığı ve en önemlisi de senin Türk kanı taşıyor olabileceğin varsayımıyla, Türk soylulara bir şans verme düşüncemizin gereği olarak gör.

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana...

Pek şiddetli bir şekilde, hırpalayarak ve azarlanarak davanızı savunduğunuzu biliyorum. Mevzunun çok yabancısı değilim. Üyelik tarihim yeni olabilir, bunu pek sorun etmeyin.

Türklüğün temel değerlerini henüz "Türkçü" vasfını üzerine almış birisi bile tam olarak bilmezken/belirleyemezken, hattâ Ziya Gökalp gibi Türkçülüğün Esaslarını bir nizam ve intizam çerçevesinde ele alan birisine bile yer yer zıt düşerken (Türklüğün kan bağı meselesi örneğin, hani yazının son bölümünde Türk kanı taşıyışımla ilgili beyanatına istinaden) hangi değerlerden, hangi ilkelerden bahsediyorsunuz ve yukarıda saydığınız kişileri işte nasıl bir sınıflandırmaya tabii tutuyorsunuz. Bunları gerçekten merak ediyorum.

Size göre Türklüğün, Türklüğe hizmet etmenin yegâne koşulu kan bağı meselesi iken bana göre Türklüğe hizmet etmenin yegâne bir kaidesi yoktur. Herkes Türklüğe bir şekilde hizmet edebilir. Mesele aslında sadece Türklüğe hizmet etme meselesi de değildir. İnsanlığa hizmet etmedir.

"Türk aydınlanması" ifadesinden neyi kastettiğini tam anlamış değilim açıkçası.

Necip Fazıl konusuna gelince, İslâm düşmanlarıyla mücadele etmiş, İslâm'ı -haklı olarak- hayatın merkezine yerleştirmiş ve Türkçülüğün ya da herhangi başka bir ideolojinin üzerinde görmüş birisidir. Bu yüzden ona üstad diyenleri iyi bilmeme gibi bir durum söz konusu olamaz. Zira o bir kimlik meselesi dahi yapmadığımız, altı üstü hesaba katmadığımız İslâm'ın, İslâmcıların, tasavvufa gönül vermiş kimselerin üstâdıdır.

Forumunuza ya da otağınıza üye olmamdaki esas maksadı kendiniz gibi düşünmeyen, sizleri seven ama fikirlerinizi bir çuvaldız, hattâ bir balyoz edasıyla eleştirmek isteyen bir "kandaş"ınızın naçiz lütfu olarak algılayın.

Çevrimdışı Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2239

Pek şiddetli bir şekilde, hırpalayarak ve azarlanarak davanızı savunduğunuzu biliyorum. Mevzunun çok yabancısı değilim. Üyelik tarihim yeni olabilir, bunu pek sorun etmeyin.

Türklüğün temel değerlerini henüz "Türkçü" vasfını üzerine almış birisi bile tam olarak bilmezken/belirleyemezken, hattâ Ziya Gökalp gibi Türkçülüğün Esaslarını bir nizam ve intizam çerçevesinde ele alan birisine bile yer yer zıt düşerken (Türklüğün kan bağı meselesi örneğin, hani yazının son bölümünde Türk kanı taşıyışımla ilgili beyanatına istinaden) hangi değerlerden, hangi ilkelerden bahsediyorsunuz ve yukarıda saydığınız kişileri işte nasıl bir sınıflandırmaya tabii tutuyorsunuz. Bunları gerçekten merak ediyorum.

Size göre Türklüğün, Türklüğe hizmet etmenin yegâne koşulu kan bağı meselesi iken bana göre Türklüğe hizmet etmenin yegâne bir kaidesi yoktur. Herkes Türklüğe bir şekilde hizmet edebilir. Mesele aslında sadece Türklüğe hizmet etme meselesi de değildir. İnsanlığa hizmet etmedir.

"Türk aydınlanması" ifadesinden neyi kastettiğini tam anlamış değilim açıkçası.

Necip Fazıl konusuna gelince, İslâm düşmanlarıyla mücadele etmiş, İslâm'ı -haklı olarak- hayatın merkezine yerleştirmiş ve Türkçülüğün ya da herhangi başka bir ideolojinin üzerinde görmüş birisidir. Bu yüzden ona üstad diyenleri iyi bilmeme gibi bir durum söz konusu olamaz. Zira o bir kimlik meselesi dahi yapmadığımız, altı üstü hesaba katmadığımız İslâm'ın, İslâmcıların, tasavvufa gönül vermiş kimselerin üstâdıdır.

Forumunuza ya da otağınıza üye olmamdaki esas maksadı kendiniz gibi düşünmeyen, sizleri seven ama fikirlerinizi bir çuvaldız, hattâ bir balyoz edasıyla eleştirmek isteyen bir "kandaş"ınızın naçiz lütfu olarak algılayın.
Sizin kim olduğunuzu tahmin ettim.
İleri sürdüğünüz fikirleri öteden beri kabul etmediğimizi/etmeyeceğimizi sen de biliyorsun. Lakin "yiğidi öldür hakkını yeme" düsturundan hareketle Türk Diline yaptığınız hizmetleri de takdir ettiğimi belirtmek isterim.
Bizi tahrik edecek şeyler yazmak yerine,-ki sanırım böyle yapmaktan garip bir zevk de alıyorsunuz- aslında içinizde var olan Türkçü sese kulak vererek, Türkçemizle ilgili bölümlere katkı yapmak suretiyle Türk çocuklarının Türkçeyle ilgili eksikliklerini gidermelerine yardımcı olmayı deneseniz daha iyi olmaz mı, sayın Hocam?
Necip Fazıl hususunda ortak bir noktada buluşmamızın mümkün olmadığını sen de biliyorsun. Bizim düşüncemizin içeriğinde Necip Fazıl'ın İslam düşmanlarıyla mücadele edip etmemesi yer almıyor. Gayet iyi biliyorsunuz ki biz kimsenin dinine, dini yaşayışına, vicdani tercihlerine karışmıyoruz. O nedenle de kişileri inanç referanlarına göre değil Türklüğün temel değerleri esasına göre değerlendiriyoruz. Bu değerlendirmemizin tabii sonucu olarak da sizin o pek bir muhterem(!) üstadınız nedense hep bizim karşımızda duruyor.
Türk Aydınlanmasından neyin kasttedildiğini bal gibi de biliyorsunuz. Artık insanları gıdıklama ve bilinen şeyleri yeni baştan tekrar ettirerek vakit öldürtme oyunlarını bir yana bırakın. Galiba bundan da garip bir tatmin duygusu yaşıyorsunuz.
Sizi Türkçeyle ilgili bölümde görmek isterim.
Bu tartışmaları günler boyu yapsak sonuç alınmayacağını hepimiz biliyoruz.
Esenlikler...

TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı TARDU KAĞAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 541
Sayın Bilge Kağan;Üstad dediğiniz Necip Fazıl;
"Gençliğe daha doğrusu Ümmet çapulcularına hitabesinde" şöyle der:
 
"Son yarım asır!.. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde planında kurtarıldıktan sonra ruh planında ebedi helake mahkumiyet."
 
Necip Fazıl, burada üst örtülü bir biçimde Atatürk'e, Laik Cumhuriyet'e söz söylemektedir. Ruh dediği de, temeli İbrani efsanelerine ve hurafelerine dayanan, dogmatik ilkel Arap ideolojisine uygun yaşam biçimidir. Oysa ki, Atatürk olmamış ve Cumhuriyeti kurulmuş olsaydı, Necip Fazıl gibi rezil hainler başta olmak üzere, tüm ümmet köpeklerinin dişileri haçlıların fantezisi, camileri de pavyonları olmuş olacaktı. Ancak "Bok böceği gül suyunda yaşamazmış" hesabı, Necip Fazıl denen Atatürk düşmanı aşağılık adam, Atatürk'ten esinlenerek yazdığı ülkenin ve milletin, üstün insan Atatürk'ün devrimleri sonucu elde ettiği çağdaş kazanılar ile uygarlığa giden yolda attığı adımlar, elbette Necip Fazıl gibi soysuzları ve ayaktakımını mutlu etmeyecekti. Çünkü onlar ancak; hurafelerin ve doğmaların inanç olarak kabul edildiği; ilkel, geri kalmış, karanlık ve kasvetli bir ülkede, "belhümadallar" yani havandan aşağı olanlar gibi yaşamaktan mutlu olabilirlerdi.
...
Necip Fazıl, Türklüğü kavanoza, İslamiyet'i de bala benzetmiş ve "Türklük bir kavanozsa, İslamiyet baldır. İslamiyet olmasaydı Türklük içi boş bir kavanoza benzerdi" demiş.
 
Necip Türklüğe bu şekilde hakaret ederse biz de deriz ki: "Türklük, ipek kumaştan yapılmış değerli bir elbiseyse, İslamiyet de bu değerli elbiseyi yiyip kemiren bir güvedir."
  Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât
Necip Fazıl, ideolojisi gereği cesur ve yürekli bir kişi olmadığı için, üstün insan Başbuş Atatürk'e direk dil uzatma cesaretini gösterememiştir. Tüm dinciler gibi Necip Fazıl da, içten pazarlıklı, takiyyeci, yüzsüz, utanmaz bir kişi, sinsi bir engerekti. Atatürk'ün bugünkü adıyla Tunceli olan Dersim'de kürtleri cezalandırarak imha etmesi, tüm hainler gibi Necip Fazıl'a da dokunmuştu. Atatürk'ü direk eleştirecek yüreğe sahip olmayan Necip Fazıl (Gerçekten de çok "necip" öyle ki soysuzluk yüzünden kesif bir biçimde akıyor) Atatürk'ün Türkçülüğünü bir kez daha göstermiş olduğu bu uygulamasını sinsice eleştirerek, Dersim'de gebertilen kürtler için ağıt yakmış ve bu kutlu icraatı da "Son Devrin Din Mazlumları" adlı kitabında "Doğu Faciası" adını verdiği bölümde eleştirmiştir.

Necip Fazıl'ın ilgili kitabından aldığımız bir paragraf:
 
"En aşağı 50.000 müslümanın kanını ve canını ihtiva etmesi bakımından, kalın hatlarıyle bir harita gibi çizdiğimiz ve şu anda yalnız ana prensip ve mânasıyle tesbit ettiğimiz bu facianın, tarihte bir benzeri gösterilemez.
Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki mâsum çocuğun Hozat Kaymakamı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderilmesi... Kendisinin öğretmen ve köy halkıyla alâkasız bir şahıs olduğunu iddia ederek alevler içinden fırlamak isteyen bir gencin, kalasla itilip alevler içine atılması ve karşısında sigara içilmesi... Buğday sapları üstünde yakılan, daha evvel kurşunlanmış bütün bir köy halkı... Annesinin karnından sivri uçlu âletle çıkartıldıktan sonra yaşamakta devam eden ve
hala topuğunda bu sivri uçlu âletin izini taşıyan çocuk... Bir dere içinde boğazlanan ve bu fiili yerine getiren cellâdın bulunması bir hayli zorluğa yol açan yirmi mâsum... Ve buna benzer daha neler, daha neler!.."
 
Bu yazı Necip Fazıl'ın gerçek yüzünü bir nebze de olsa göstermeye yeter.

Necip Fazıl'ın ve ideolojisinin Türklüğün ve Laik Türkiye'nin geleceğini tehdit eden bir bomba olduğunu anlamak için, bugün Necip Fazıl'ın izinden giden kişilere bakmak yeterli olacaktır. Bu kişilere birkaç örnek verelim:
 
1- Elebaşlığını Salih Mirzabey takma adlı İzzet Erdiş'in yaptığı İslamcı kürt terör örgütü İBDA-C (İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi). Bu terör örgütü adını, Necip Fazıl'ın, "Büyük Doğu" adlı dergisinden ve projesinden esinlenerek almıştır.
 
2- Bugün Cumhurbaşkanlığı makamına çöreklenen Abdullah Gül engereği, Necip Fazıl'ın sapık öğretisini benimsemiş olan ve O'nun yolundan giden kişilere verilebilecek başka bir örnektir. Abdullah'ın, gençlik yıllarında Necip Fazıl'a yazmış olduğu mektuplarda Necip Fazıl'a "üstad" diye hitap ederek, O'na duyduğu hayranlığı ve Necip Fazıl'ın vereceği emirlere amade olduğunu ifade ettiği bilinmektedir.
 
3- Ayaktakımın, hainlerin, milli şuur yoksunu zevatların Başbakanı olan Tayyip efendinin de Necip Fazıl ekolünden geldiği bilinmektedir.
 
Necip Fazıl'ın yolundan giden zevatlara ve o zevatların geldikleri makamlara baktığımızda, Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi'nin sonundaki:
 
"Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!"
 
dizesini boşuna yazmadığı anlaşılmaktadır.
 
Bugün, Necip Fazıl'ın hayalleri bir anlamda gerçekleşmiş bulunmaktadır. Fakat bu hayaller yarım kalmaya mahkumdur. Zamanın bizi nasıl haklı çıkardığını dost düşman herkes görecektir.
 
Bugün, Türkiye'de ideolojik anlamda üç akımın temsilcisi aynı zamanda edebiyatçı olan üç fikir adamı, idol durumundadır. Komünistlerin idolü Nazım Hikmet, Şeriat özlemcilerinin ideolü Necip Fazıl ve Türkçülerin idolü olan ulu kişilik Hüseyin Nihal Atsız'dır.
 
Biz yüzde yüz Türk olan gerçek Türkler ve Türkçüler ise bu ihanete, "dur!" demek için 1 yıl önce teşkilatlanarak Türkçülüğü yeniden diriltmek ve şahlandırmak gayesiyle yola çıkarak, işe sıfırdan başladık. Bununla da yetinmeyip, İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte de, Hunturk.net sitesi başta olmak üzere, çeşitli İnternet ortamlarında bu kutlu davayı geniş kitlelere ulaştırmaya çalıştık ve bu çalışmalarımıza hala devam etmekteyiz.
 Şimdilerde artık sadece internette değiliz....Resmi bir düşünce ve ideoloi derneği olarak teşkilatlanmakta veçalışmalarımızı sürdürmekteyiz.Turan a kadar! Çünkü bizler, diğer siyasal oluşumlar gibi haçlıların veya Arapların desteğini arkamıza alarak bir şeyleri var etmiyoruz.
 
Bizler inanıyoruz ki, günü gelecek tarihler, "Bazı aklı evvellerin önemsemeyip, küçümsedikleri sanal acunda, Bozkurtların yeniden dirilişini ve gerçek yaşamda Bozkurtların yeni bir Ergenekon Destanı'nı nasıl yazdıklarını" yazacaktır.
 
Yukarıda belirttiğimiz üzere, üç fikirden ve bu üç fikrin idollerinden, yalnızca Türkçülüğün ve Nihal Atsız'ın fikirleri yaşama geçmemiştir. Bunun anlamı şudur: Sıra Atsızcı Türkçülüğün yaşama geçirilip, uygulanmasındadır. Bu da, er ya da geç gerçekleşecektir. Büyük Türkçü Ziya Gökalp''in fikirlerini yaşama geçirip uygulayan Başbuğ Atatürk nasıl çıkmışsa, çağın gereklerine uydurulmuş Türkçülüğün fikir babası olan büyük Türkçü Nihal Atsız da fikirlerini yaşama geçirip, uygulayacak bir Gökbörünün çıkması kaçınılmazdır. Bunu bize duygularımız değil, Türk tarihi söyletmektedir. Çünkü şuurlu Türkler bilirler ki, bir Gökbörünün ortaya çıkması ve Türk milletinin şahlanması için ülkenin ve milletin içine düşmüş olduğu kötü durumun son noktaya gelmesi gerekir. Bu son nokta da yaklaşmaktadır. Türkçüler iktidara, sapık ideoloji sahipleri gibi zırt pırt değil, yüzyılda bir gelirler ama bir gelirler, pir gelirler. Türkçüler iktidara geldiğinde de, ırmakların yatağı değişip, dağlar taşlar yeniden şekillenir! Yeter ki; sabırlı, azimli ve inançlı olalım. Sabırla koruk helva olur. Son gülen de, aşağı bir milletin ideolojisinin bayraktarı olan Fetullah Gülen değil, soylu bir milletin soylu ülküsünün temsilcileri olan Türkçüler olacaktır.
Tanrı Yemliha uykusunda olmayan ve milli şuurunu koruyan Türkleri korusun!

*Yazının birçok bölümü, bir Türkçü Arkadaştan alıntıdır.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2149
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!

Pek şiddetli bir şekilde, hırpalayarak ve azarlanarak davanızı savunduğunuzu biliyorum. Mevzunun çok yabancısı değilim. Üyelik tarihim yeni olabilir, bunu pek sorun etmeyin.

Mevzunun çok da yabancısı olmadığınız halde böyle tahrikkar yaklaşımınızın nedeni ne olabilir acaba?
Bu otağda hak etmeyen hiç kimse ne azarlandı, ne de hırpalandı? Bunu da nereden çıkartıyorsunuz.
Yukarıda yazılanlardan Türk Diliyle ilgili bir uzmanlığınızın olduğu anlaşılıyor. Acaba Türkçede azarlama ve hırpalama bizim bildiğimizden başka bir mana mı taşıyor?

Size göre Türklüğün, Türklüğe hizmet etmenin yegâne koşulu kan bağı meselesi iken bana göre Türklüğe hizmet etmenin yegâne bir kaidesi yoktur. Herkes Türklüğe bir şekilde hizmet edebilir. Mesele aslında sadece Türklüğe hizmet etme meselesi de değildir. İnsanlığa hizmet etmedir.

Elbette ki Türk Milletine hizmet etmenin kalıplaşmış bir yöntemi yoktur. Damarında Türk kanı taşıyan herkes konumu, bilgisi, gücü, imkanları ve kapasitesi ölçüsünde Türklüğe hizmet edebilir. Kimi savaşarak, kimi yazarak, kimisi insan yetiştirerek, kimisi bilim yaparak vb. ..
Türkçü düşünce açısından tek bir mesele vardır o da: TÜRKLÜĞE HİZMET ETMEKTİR.
Kusura bakmayın ama bizim insanlığa hizmet etmek, hele şu saatten sonra, gibi bir endişemiz yoktur. Asırlar boyu dindaşımız, vatandaşımız diye bağrımıza basıp baş köşeye oturttuklarımızın dün de bu gün de ne yaptığını, elimizle beslediğimiz karganın gözümüzü oyduğu canımız yana yana görmedik mi?
Siz hangi insanlıktan bahsediyorsunuz?
Bırakın bu hümanizma edebiyatını, Allah aşkına!

"Türk aydınlanması" ifadesinden neyi kastettiğini tam anlamış değilim açıkçası.

Bunu gerçekten mi anlamadınız yoksa bilgimizi sınamak için mi yazdınız kestirebilmiş değilim.
Bilgimizi sınamak istediğiniz kokusu alıyorum. O nedenle de açıklama yapmayacağım. Türk aydınlanmasını gerçekten bilmiyor olmanız halinde, bu yaşa gelmiş ve bunca eğitim almış birisinin bunu bilmiyor olmasına sadece "vah çok yazık!" der geçerim.

Forumunuza ya da otağınıza üye olmamdaki esas maksadı kendiniz gibi düşünmeyen, sizleri seven ama fikirlerinizi bir çuvaldız, hattâ bir balyoz edasıyla eleştirmek isteyen bir "kandaş"ınızın naçiz lütfu olarak algılayın.

Madem böyle bir düşünceyle buraya üye oldunuz, aykırı davranarak bizi tahrik etmek yerine, uzmanlık alanınızla ilgili paylaşımlar yaparak katkı yapmanızın da tarafımızdan bir lütuf(!) olarak görüleceğini bilin!

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana...

tungatonyukuk

  • Ziyaretçi
Necip Fazıl denen ruh hastası zaten hayatı boyunca karakteri düşük,gıybet yapan bir insan idi.

Sözde Üstad (!) Gençliğinde Komünist,Orta yaşlarda Dinci,Yobaz,Yaşlanınca Milliyetçi olmaya çalışmış fakat Milliyetçilik konusunda da saçma sapan düşünceleri enjekte edemediği için.Tekrar yobazlığa vurmuş ruh hastası Necip !

Necip hayatı boyunca ; Atatürk , Laik Cumhuriyet,Türkçülük karşıtı yani ; '' Bizim Yüksek Değerlerimize '' muhalif ve düşmandır.

Bana göre Atatürk,Cumhuriyet ve Türk karşıtı herkes Vatan Hainidir !

Bu mevzuda hayatım boyunca da fikren değişmeyecektir.

Çağrıbey andamında dediği gibi ;

'' NE MUTLU TÜRK DOĞUP,TÜRK GİBİ YAŞAYANA ! ''

Çevrimdışı [Hun Türk]

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2393
  • TTK
Bilge Kaan,

http://hunturk.net/uye/

i-
Alıntı
Hun Türk Türk Otağı Türkçü Fikriyata sahip, Türk ırkının üstünlüğünü benimsemiş Türk Otağıdır. Türkçü Fikriyat dışında ki görüşleri benimsemez.

ii-
Alıntı
Türkçü düşünceye sahip, Türk soyundan gelen her Türk otağımıza üye olabilir.

iii-
Alıntı
Burada yazılı olan kurallar size uygun değilse lütfen üye olmamayı tercih ediniz.

Her Türkçü sorduğun sorulara gayet yeterli bir şekilde kapıyı göstermeden önce cevap vermiş.  Ocağımızın çay ocağı olmadığını biliyorsun, istediğin kadar sor cevaplar hazır.

Evet! Normalde kapıyı göstermeden gönderiyoruz bu arada.
Bana göre ticanilik, nurculuk, yobazlık, komünizm ve partizanlık gibi hastalıkların sebepleri, milli ülküden yoksunluktur.
Hüseyin Nihâl Atsız


TÜRK IRKI SAĞOLSUN !

Çevrimdışı Bilge Kaan

  • Yeni Üye
  • *
  • İleti: 4
Sayın Bilge Kağan;Üstad dediğiniz Necip Fazıl;
"Gençliğe daha doğrusu Ümmet çapulcularına hitabesinde" şöyle der:
 
"Son yarım asır!.. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde planında kurtarıldıktan sonra ruh planında ebedi helake mahkumiyet."
 
Necip Fazıl, burada üst örtülü bir biçimde Atatürk'e, Laik Cumhuriyet'e söz söylemektedir. Ruh dediği de, temeli İbrani efsanelerine ve hurafelerine dayanan, dogmatik ilkel Arap ideolojisine uygun yaşam biçimidir. Oysa ki, Atatürk olmamış ve Cumhuriyeti kurulmuş olsaydı, Necip Fazıl gibi rezil hainler başta olmak üzere, tüm ümmet köpeklerinin dişileri haçlıların fantezisi, camileri de pavyonları olmuş olacaktı. Ancak "Bok böceği gül suyunda yaşamazmış" hesabı, Necip Fazıl denen Atatürk düşmanı aşağılık adam, Atatürk'ten esinlenerek yazdığı ülkenin ve milletin, üstün insan Atatürk'ün devrimleri sonucu elde ettiği çağdaş kazanılar ile uygarlığa giden yolda attığı adımlar, elbette Necip Fazıl gibi soysuzları ve ayaktakımını mutlu etmeyecekti. Çünkü onlar ancak; hurafelerin ve doğmaların inanç olarak kabul edildiği; ilkel, geri kalmış, karanlık ve kasvetli bir ülkede, "belhümadallar" yani havandan aşağı olanlar gibi yaşamaktan mutlu olabilirlerdi.
...
Necip Fazıl, Türklüğü kavanoza, İslamiyet'i de bala benzetmiş ve "Türklük bir kavanozsa, İslamiyet baldır. İslamiyet olmasaydı Türklük içi boş bir kavanoza benzerdi" demiş.
 
Necip Türklüğe bu şekilde hakaret ederse biz de deriz ki: "Türklük, ipek kumaştan yapılmış değerli bir elbiseyse, İslamiyet de bu değerli elbiseyi yiyip kemiren bir güvedir."
  Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın;
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın...Heyhât,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât
Necip Fazıl, ideolojisi gereği cesur ve yürekli bir kişi olmadığı için, üstün insan Başbuş Atatürk'e direk dil uzatma cesaretini gösterememiştir. Tüm dinciler gibi Necip Fazıl da, içten pazarlıklı, takiyyeci, yüzsüz, utanmaz bir kişi, sinsi bir engerekti. Atatürk'ün bugünkü adıyla Tunceli olan Dersim'de kürtleri cezalandırarak imha etmesi, tüm hainler gibi Necip Fazıl'a da dokunmuştu. Atatürk'ü direk eleştirecek yüreğe sahip olmayan Necip Fazıl (Gerçekten de çok "necip" öyle ki soysuzluk yüzünden kesif bir biçimde akıyor) Atatürk'ün Türkçülüğünü bir kez daha göstermiş olduğu bu uygulamasını sinsice eleştirerek, Dersim'de gebertilen kürtler için ağıt yakmış ve bu kutlu icraatı da "Son Devrin Din Mazlumları" adlı kitabında "Doğu Faciası" adını verdiği bölümde eleştirmiştir.

Necip Fazıl'ın ilgili kitabından aldığımız bir paragraf:
 
"En aşağı 50.000 müslümanın kanını ve canını ihtiva etmesi bakımından, kalın hatlarıyle bir harita gibi çizdiğimiz ve şu anda yalnız ana prensip ve mânasıyle tesbit ettiğimiz bu facianın, tarihte bir benzeri gösterilemez.
Babalarını arayan ve yanına gitmek istediklerini söyleyen iki mâsum çocuğun Hozat Kaymakamı tarafından süngületilerek babalarının yanına gönderilmesi... Kendisinin öğretmen ve köy halkıyla alâkasız bir şahıs olduğunu iddia ederek alevler içinden fırlamak isteyen bir gencin, kalasla itilip alevler içine atılması ve karşısında sigara içilmesi... Buğday sapları üstünde yakılan, daha evvel kurşunlanmış bütün bir köy halkı... Annesinin karnından sivri uçlu âletle çıkartıldıktan sonra yaşamakta devam eden ve
hala topuğunda bu sivri uçlu âletin izini taşıyan çocuk... Bir dere içinde boğazlanan ve bu fiili yerine getiren cellâdın bulunması bir hayli zorluğa yol açan yirmi mâsum... Ve buna benzer daha neler, daha neler!.."
 
Bu yazı Necip Fazıl'ın gerçek yüzünü bir nebze de olsa göstermeye yeter.

Necip Fazıl'ın ve ideolojisinin Türklüğün ve Laik Türkiye'nin geleceğini tehdit eden bir bomba olduğunu anlamak için, bugün Necip Fazıl'ın izinden giden kişilere bakmak yeterli olacaktır. Bu kişilere birkaç örnek verelim:
 
1- Elebaşlığını Salih Mirzabey takma adlı İzzet Erdiş'in yaptığı İslamcı kürt terör örgütü İBDA-C (İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi). Bu terör örgütü adını, Necip Fazıl'ın, "Büyük Doğu" adlı dergisinden ve projesinden esinlenerek almıştır.
 
2- Bugün Cumhurbaşkanlığı makamına çöreklenen Abdullah Gül engereği, Necip Fazıl'ın sapık öğretisini benimsemiş olan ve O'nun yolundan giden kişilere verilebilecek başka bir örnektir. Abdullah'ın, gençlik yıllarında Necip Fazıl'a yazmış olduğu mektuplarda Necip Fazıl'a "üstad" diye hitap ederek, O'na duyduğu hayranlığı ve Necip Fazıl'ın vereceği emirlere amade olduğunu ifade ettiği bilinmektedir.
 
3- Ayaktakımın, hainlerin, milli şuur yoksunu zevatların Başbakanı olan Tayyip efendinin de Necip Fazıl ekolünden geldiği bilinmektedir.
 
Necip Fazıl'ın yolundan giden zevatlara ve o zevatların geldikleri makamlara baktığımızda, Necip Fazıl'ın Gençliğe Hitabesi'nin sonundaki:
 
"Surda bir gedik açtık; mukaddes mi mukaddes!
Ey kahbe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!"
 
dizesini boşuna yazmadığı anlaşılmaktadır.
 
Bugün, Necip Fazıl'ın hayalleri bir anlamda gerçekleşmiş bulunmaktadır. Fakat bu hayaller yarım kalmaya mahkumdur. Zamanın bizi nasıl haklı çıkardığını dost düşman herkes görecektir.
 
Bugün, Türkiye'de ideolojik anlamda üç akımın temsilcisi aynı zamanda edebiyatçı olan üç fikir adamı, idol durumundadır. Komünistlerin idolü Nazım Hikmet, Şeriat özlemcilerinin ideolü Necip Fazıl ve Türkçülerin idolü olan ulu kişilik Hüseyin Nihal Atsız'dır.
 
Biz yüzde yüz Türk olan gerçek Türkler ve Türkçüler ise bu ihanete, "dur!" demek için 1 yıl önce teşkilatlanarak Türkçülüğü yeniden diriltmek ve şahlandırmak gayesiyle yola çıkarak, işe sıfırdan başladık. Bununla da yetinmeyip, İnternet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte de, Hunturk.net sitesi başta olmak üzere, çeşitli İnternet ortamlarında bu kutlu davayı geniş kitlelere ulaştırmaya çalıştık ve bu çalışmalarımıza hala devam etmekteyiz.
 Şimdilerde artık sadece internette değiliz....Resmi bir düşünce ve ideoloi derneği olarak teşkilatlanmakta veçalışmalarımızı sürdürmekteyiz.Turan a kadar! Çünkü bizler, diğer siyasal oluşumlar gibi haçlıların veya Arapların desteğini arkamıza alarak bir şeyleri var etmiyoruz.
 
Bizler inanıyoruz ki, günü gelecek tarihler, "Bazı aklı evvellerin önemsemeyip, küçümsedikleri sanal acunda, Bozkurtların yeniden dirilişini ve gerçek yaşamda Bozkurtların yeni bir Ergenekon Destanı'nı nasıl yazdıklarını" yazacaktır.
 
Yukarıda belirttiğimiz üzere, üç fikirden ve bu üç fikrin idollerinden, yalnızca Türkçülüğün ve Nihal Atsız'ın fikirleri yaşama geçmemiştir. Bunun anlamı şudur: Sıra Atsızcı Türkçülüğün yaşama geçirilip, uygulanmasındadır. Bu da, er ya da geç gerçekleşecektir. Büyük Türkçü Ziya Gökalp''in fikirlerini yaşama geçirip uygulayan Başbuğ Atatürk nasıl çıkmışsa, çağın gereklerine uydurulmuş Türkçülüğün fikir babası olan büyük Türkçü Nihal Atsız da fikirlerini yaşama geçirip, uygulayacak bir Gökbörünün çıkması kaçınılmazdır. Bunu bize duygularımız değil, Türk tarihi söyletmektedir. Çünkü şuurlu Türkler bilirler ki, bir Gökbörünün ortaya çıkması ve Türk milletinin şahlanması için ülkenin ve milletin içine düşmüş olduğu kötü durumun son noktaya gelmesi gerekir. Bu son nokta da yaklaşmaktadır. Türkçüler iktidara, sapık ideoloji sahipleri gibi zırt pırt değil, yüzyılda bir gelirler ama bir gelirler, pir gelirler. Türkçüler iktidara geldiğinde de, ırmakların yatağı değişip, dağlar taşlar yeniden şekillenir! Yeter ki; sabırlı, azimli ve inançlı olalım. Sabırla koruk helva olur. Son gülen de, aşağı bir milletin ideolojisinin bayraktarı olan Fetullah Gülen değil, soylu bir milletin soylu ülküsünün temsilcileri olan Türkçüler olacaktır.
Tanrı Yemliha uykusunda olmayan ve milli şuurunu koruyan Türkleri korusun!

*Yazının birçok bölümü, bir Türkçü Arkadaştan alıntıdır.


Söylediğiniz sözlerle fikri dünyanızı ne kadar da güzel özetlemişsiniz aslında. Sizden olanı, ulvî bir karaktere bürüyüp, sizden olmayanı da çapulcu vs. ilan etmişsiniz. İşte esasen sizdeki zayıflık buradan başlıyor. Siz gibi olmayanlara tahammül edemiyor ve her türlü hakareti boynunuzun borcu bilerek saldırmaya başlıyorsunuz. Ve bunu da marifet sayarak kendinize sadece kendiniz gibilerin olduğu sanal bir dünya kuruyor ve içerisinde ip atlıyor, mutluluk şarkıları söylüyor, kâh gülüyor kâh eğleniyorsunuz.

Tartışmak için öncelikle edep gerekir, maalesef onu da sizde göremiyorum ben.

Türk-İslâmcılıkla Türkçülük fikrinin temelde sizin gibi insanlar tarafından çatıştığını görmek ne üzücü bir şey. İkisi de birbirini destekleyen olgular iken siz değerli ayrıştırıcı Türkçü arkadaşlar sayesinde Türkçülük maalesef anti-islâm şeklinde algılanmaktadır. Ya da ben öyle algılamaktayım.

Benim esas üzüldüğüm nokta, Türkçülükten mevzuu açıldığında Türkçülüğün Türk-İslâm temelli olduğunu savunan, ya da herhangi bir dine saldırmayı hoş görmeyen kişilerin sizi burada, içinde barındırması. Çok yazık. Yazık ki ne yazık...

Üstad Necip Fazıl, sarf ettiği sözlerin hemen hemen hepsinde haklıdır. Özellikle de: ""Son yarım asır!.. İşgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, madde planında kurtarıldıktan sonra ruh planında ebedi helake mahkumiyet."" sözünde. Ki Türk edebiyat tarihinde bunu sadece Necip Fazıl söylememiştir. Dili olan, okuyan ve yazan her kimse bu görüşü savunmuştur.

Neyse fazla söze ne hacet. Siz kendiniz gibi insanlarla kendinizce tartışın.

Çağrıbey'e not:

Farklı fikirlerin olmadığı yerlerde aynı fikirden insanlar zamanla birbirine düşecektir. Ve birbirinin özel hayatına dahi girecek ve onu rahatlıkla deşifre edecektir. Çünkü farklı fikirlerin olmadığı yerde fikirler değil kişiler çatışır. Bence bu konuda bir önlem alın derim ben. Zira ben kışkırtmaktan ziyade insanları fikirler etrafında çevirmek, düşündürmek istemiştim. Ama umduğum gibi olmadı.