Karabağ savaşında bilinmeyen gerçeklerTürk Dünyasının Şah Damarı Bakü’den ülkemize gelen Azerbaycan Milli Kahramanımız Sn.İbad HÜSEYİNOV, Değerli Cengiz Kardeşim ve beraberindeki Muhterem Misafirlerimiz, bu gün sizlerle birlikte olmaktan çok mutlu olduğumuzu ifade etmek isterim. Derneğimiz adına sizleri saygıyla selamlıyor, Hepiniz Hoş geldiniz, Sefalar getirdiniz, Şeref verdiniz.
Azerbaycan’ın Karabağ savaşı ile ilgili tüm konuların ele alınacağı bu Konferansta bizlerin de Azerbaycanlı kardeşlerimizin bu haklı oldukları davalarında seslerini duyurmakta bir nebze de olsun katkımız olması için bu gün bu konferansı yapmaktayız. Ayrıca Karabağ savaşı sadece Azerbaycan’ın değil, tüm Türk Dünyasının davasıdır.
Böyle bir konferans tertipliyor olmaktan ve Azerbaycanlı kardeşlerimizin yanında yer almaktan duyduğum memnuniyeti sizlerle paylaşmak isterim. Azerbaycan’daki kardeşlerimizi en iyi anlayanlar Balkan Türkleridir - yaşadıkları sürgünler, dramlar ve soykırımlarla. Bu nedenle biz Azerbaycan’ın Karabağ ve işgal altındaki vatan toprakları meselesinde en önde gelen destekçilerinden ve dünyanın neresinde olursa olsun bu haklı davanın takipçilerinden olacağız ve olmalıyız. Bu konuda nasıl bir fedakârlık yapmamız gerekiyorsa onu gözümüzü kıpmadan hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.
Değerli dava arkadaşlarım,
Bundan birkaç ay önce bende Azerbaycan’a giderek bizzat ermeni işgalini ve kardeşlerimizin çektikleri çileleri ve sıkıntıları yerinde görme imkânım olduğu gibi sınır bölgelerini de gezdik ve gördük. Açık yüreklilikle şunu belirtmek isterim ki, orada olup bitenlerden dünyada insanlık utanç duymalıdır ve dünya medeniyeti sınıfta kalmıştır.
Katıldığımız konferans ve gezinin asıl amacı Azerbaycan halkının sıkıntılarını, haklı oldukları Dağlık Karabağ sorununu ilk önce Azerbaycan dışında yaşayan Türklere ve ardından tüm acı gerçekliği ile dünya gündemine taşımaktı. Öncelikle bizler Türk Dünyası olarak birbirimizi iyi anlamalıyız, birleşmeliyiz ve kenetlenebilmemiz için projeler üretmeliyiz. Böyle bir proje adına, Balkanlar’dan Altaylar’a; Türkmenistan’dan Sibirya’ya; Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar, Türklerin yaşadığı her coğrafyadan gelen Türk Yazarları bir araya geldiler. "Dilde, Fikirde ve İşte Birlik" şiarını hayata geçirmek için bu toplantıya iştirak ettiler.
Sonuç olarak Ermeni işgalinin yarattığı sorunların Türk Dünyasına ne kadar pahalıya mal olduğunu yerinde inceledik ve gördük.
Bu işgal sonucu bir milyon yüz bin kişi göç etmek zorunda kalmış, 20 bine yakın insan katledilmiş, 50 bin insan sakat kalmıştır, 5 bin insandan bugün halen haber alınamamaktadır.
Ermeni işgalinin birde ekonomik ve sosyal boyutu vardır. Maddi boyutu bugünkü değeri ile Azerbaycan`a maliyeti 60 milyar dolardır. 21. yılına girdiğimiz bu trajedinin ekonomik, sosyal, insani boyutunu tahmin etmek herhalde zor olmasa gerek. İşte bu zor dönemlerde Azerbaycan hem bağımsızlığını korumaya çalışıyor, hem de toprakları işgal olmuş, mecburi göçe zorlanan insanlara bakmak, doyurmak, okutmak, sağlığını korumak için çaba sarf etmektedir.
Dolayısıyla Ermeni işgaline maruz kalan toprakların yeniden ülkenin kontrolüne geçmesini sağlanmalı ve 21 yıldır işgal edilmiş haklarının elde ederken tazminat hakkı da istenmelidir. Bu konuda da tüm Türk Dünyası bu haklı davasında Azerbaycan'ın yanında olmalıdır. Ermeni çetelerinin Azerbaycanlı kardeşlerimize musallat olması dünkü mesele değildir.
Birinci Dünya Savaşının sonlarında yani 15 Eylül 1918 tarihinde Azerbaycan’da Mehmet Emin Resulzade tarafından kurulan Milli Azerbaycan Cumhuriyeti’nin varlığını kabul edemeyen Kızıl ordu güdümündeki Ermeni çeteleri başta Bakü olmak üzere Karabağ bölgesini tedrici olarak işgal etmişlerdi. Bu işgal ve katliamlar karşısında sıkıntı yasayan kardeş Azerbaycan Cumhuriyeti yöneticileri Osmanlı yönetiminden acil yârdim talebinde bulunur. Osmanlı yönetimi aldığı kararla, Genel Kurmay Başkan Vekili Enver Paşa’nın kardeşi Nuri Paşa komutasındaki Türk İslam Ordusunun Azerbaycan’a gönderir.
Nuri Pasa komutasındaki Türk Ordusu 15 Eylül 1918 tarihinde kardeş Azerbaycan’a girer. İşgalci güçlerle yapılan çatışmalar sonrası, Agsu, Göyçay, Kürdemir ve Samahi gibi bölgeler kurtarılır. İki aylık süren çatışmalar ve ilerlemelerle Ağustos başında Türk-İslam ordusu Bakü’ye girmeyi başarır ve Bakü düşman işgalinden kurtarılır.
1990’lı yıllarda Azerbaycan topraklarını işgal ederken Ermenilerin kardeşlerimize yaptıkları mezalimi hepiniz iyi bilmektesiniz. Bugün ateşkese rağmen Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin 1300 kez ateşkesi bozmuş ve sivil insanları, özellikle kadınları, çocukları, yaşlıları vurmuşlardır ve vurmaya devam etmektedirler..
İnsanlarımızın kendi avlusunda, bahçesinde, evlerinin önünde, tarlasında ve köylerinde de, neredeyse her yerde Rus keskin nişancıların hedef olması gibi, hiçbir kurala sığmayan vahşet eylemleri hakkında bilgiler alırken şaşkınlığımızı gizleyemedik.
Tanık olduğumuz manzaralardan sarsıldık, Azerbaycan gerçeklerinin bu kadar trajik olduğunu inanın düşünemedik bile. Maalesef bunlar hepsi gerçek.
İşte dünyada ikiyüzlü Avrupa, Rusya v.s. bunların hepsi de Ermenistan’da bir asker ölse pireden deve yapıyorlar. Sormak isterim nerede insan hakları, nerede Birleşmiş Milletler.
Maalesef dünyada hak güçlü olanın olmuş, çünkü bu gün küresel güçler KÜRESEL ADALETİ uygulamamakta ısrarcı ve düşünülmüyor bile.
Bu da Türkler dünya yönetiminden gittiklerinden beri hep böyle devam etmekteler. İşte bu gün şunu iyi anladık ki, Türk Dünyası artık birleşmeli, çünkü Birleşmiş bir Türk Birliği oluşturulana kadar bu olaylar, bu adaletsizlikler devam edecektir.
İşte bunun için Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Cumhuriyetleri tekrar bir araya gelerek dünyada söz sahibi olmaları ne kadar gerektiğini tüm dünyada yaşayan Türkler bunu çok iyi görmeleri gerekir. Ancak böyle dünyaya adalet dağıtabilir, dünya ancak o zaman adaletli yönetime kavuşabilir.
Türkler Küresel Güç olduklarında Küresel adaleti de gerektiği gibi uygulayacaktır dünya ve insanlık bundan emin olsun...
Son olarak “İşgal altındaki Dağlık Karabağ sadece Azerbaycan’ın değil, tüm Türk Dünyasının sorunudur” Bu sorunun çözümü için bizler el ele, omuz omuza olmalı; bu uğurda Türk Dünyası olarak birbirimize kenetlenmeliyiz.
Başta büyük Türk Dünyası’na, bütün İslâm âlemine sesleniyoruz:
Azerbaycan halkının haklı davasında kenetlenelim...
Biz Balkan Türkleri ve de özellikle Bulgaristan Türkleri zalimin zulmünün ne olduğunu çok iyi biliriz. Yirminci yüzyılda bütün insanlığın karşısında alınlarımıza silah dayayarak adımızı değiştirdiler ve zorla Hıristiyan yapmaya çalıştılar. Böyle zulümler ancak ortaçağda görülmektedir.
Bu nedenle Azerbaycanlı kardeşlerimizin halini anlayabilenler bizleriz ve de onlara elimizden gelen desteği esirgememeliyiz. Hepimizin yapabileceği bir şeyler mutlaka vardır. Bulgaristan’da ve Balkanlarda kamuoyu oluşturabiliriz ve de bunu mutlaka yapmalıyız.
Bizler Balkan dernekleri olarak ilk defa böylesi nitelikli bir kongreyi organize ederek Balkanlardaki STK’lar ile Azerbaycan STK’larının bir araya gelerek bir ilke imza attık ve bu yolu açmış olduk.
Artık Türk Dünyasının birleşmesi konusunda bizim gibi STK’lara çok iş düşmektedir.
Yaşanan gelişmenin ve bir birimizi tanıma ve halklarımızı birleştirme konusunda sivil toplum örgütleri üzerinde de ne kadar olumlu etki yaptığını göstermiştir.
Ayrıca buradan 2 önerim olacak;
1. Bulgaristan’da 1950-60 yılları arasında komünizmi yaymak üzere Komünist Rusya tarafından Bulgaristan’a Azerbaycanlı öğretmenler gönderilmiş, fakat kısa sürede bunların Türkçülük yaptığının ve yaydığının farkına varınca apar topar rejim tarafından geri gönderilmişlerdir.
İşte bu gün Bulgaristan’da Türkçülüğe hizmet eden bu öğretmenlerimizden hala sağ olanları araştırıp bulalım ve Bulgaristan’da sağ olanlarla tekrar buluşturalım. Gerek Bulgaristan’da gerek Azerbaycan’da bir araya getirelim, böylece Azerbaycan Türkü ile Bulgaristan Türkü’nün kaynaşmasında büyük bir adım atılmış olacaktır.
2. İkinci önerim de 09.09.1982 yılında Asala teröristleri tarafından vurulan Burgaz da görevi başında şehit düşen Türkiye'nin Burgaz Başkonsolosluğu İdari Ataşesi Bora SÜELKAN’ı unutturmamalıyız. Bu şehidimizin adına Bulgaristan’ın Burgaz şehrinde bir anıt yaptırılması hususunda girişimlerde bulunulması gerektiğini düşünüyoruz.
Buradan tüm Türk Dünyası’nın analarına sesleniyorum;
“Çocuklarınızı yetiştirirken onları Dünyayı yönetebilecek bilgi, beceri, birikim ve ahlakla donatarak yetiştiriniz. Biz bu ağır işin altından kalkamasak da, sizin büyüttüğünüz gelecek kuşaklar bu ağır yükü bulunması gerektiği olan yüksekliklere rahatlıkla taşıyacaklardır.
Türk Birliğine Dünyanın ihtiyacı vardır; bunu herkes idrak etmeli, dünyada kim adaletin hâkim olmasını isterse, bu birliğe destek olup sahip çıkmalıdır.” Son olarak da işgal altındaki Dağlık Karabağ, sadece Azerbaycan Türklerinin sorunu değil, bu sorun tüm Türk Dünyası’nın hatta insanlığın sorunudur”
BULTÜRK olarak bu konferansa ev sahipliği yapmaktan ve Azerbaycan ile Balkan Türklerinin arasındaki işbirliğinin temel taşlarını atmaktan son derece mutlu ve bahtiyarız.
Bu organizasyonumuzda bize destek veren öncelikle B.Paşa Bld. Bşk. Sn. Atila AYDINER ve Yardımcısı hemşerimiz Sn. Ahmet TÜFEKÇİ Beyefendiye huzurunuzda teşekkür ediyor ve buraya gelen tüm katılımcılara Kurumumuz adına huzurlarınızda teşekkür eder, böylesine önemli çalışmalarının artarak devam etmesini de temenni ederiz.
Tekrar hoş geldiniz diyor ve saygılarımı sunuyorum.
Rafet ULUTÜRK
BULTÜRK
Genel Başkanı
YORUMLAR:
1. yorum:
Dava adamı boyle olunur
Türkçü gecinenlere duyurulur
2. yorum:
Rafet Bey sizinle gurur duyuyoruz...
Alptekin
3. yorum:
bize bulgaristanda Türkçe konuşmayı yasaklayan zihniyet.kendini pazarlamaya gelince Türkçe gramerini bile eksiksiz konuşbiliyor.teodora hanım
1.49 dk sonra sinan akçıl tarafından tacize uğruyor fakat halinden memnun görünüyo sesi çıkmıyor. o programı terketmesi gerekirken tokatı basması gerekirken kıvırtmaya egzotik ,mistik,tipitip yakılmaya devam ediyor.bunlar şarkımı söylüyor yoksa sevişiyorlarmı çözemedim.
teodora hanım çalga müziğiyle gençliği uçurumdan itiyorsunuz.
türkiyle aranızdaki fark
bulgaristan gençler diskoda barda varna burgaz plovdif te cebindeki paraları diskolara sizin gibi ahlaksızlara kaptırıyor nereye çekerse herşeye evet diyen tipler yetişmiyo rüzgar nerden eserse yaprak misali savrulan . bilinçsiz saf mı saf bir nesil yetişiyo
Türkiyede ise eğitimli ,bilgili,yolundan sapmayan,kararlı, savunma sistemi gelişmiş her konuda donanımlı çalışkam elinde para tutan gençlik yetişiyo
teodora kimse sana burda sanatçı gözüyle bakmaz başka gözle bakar
teodora veronika akardonıka gibi egzantik hanımlara hayran olmasını bilen bir gençlik var
ama HALK SANATÇILARINI FAHRİYE GUNEY gibi santaçılarımızı kimse tanımaz hakketiği değeri vermez
Nurten hocam gibi değerli hocalara dikkat bile çevrilmez
ama teodora hanım gelince beyaz şovda tercumanı ıle bırlıkte ağırlanır.TEODORA HANIM SOFYADA TÜRKÇE ŞARKI SÖYLUYORMUSUN MERAK EDİYORUM?
SON SORU REFLEK KAYBI DOKU DUYARSIZLIĞI GİBİ SİNİRSEL RAHATSIZLIĞIMI VAR?
duyarlı medyaya sağolsun klibi vermiş
başlık atmamış teodoraya taciz.1.49dk
KAYNAK:
http://ajansbkose.blogspot.com/2013/01/karabag-savasnda-bilinmeyen-gercekler.html