Gönderen Konu: Bulgaristan'da Türk gazetesi  (Okunma sayısı 114284 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
BAF, Cumhurbaşkanı'ndan randevu istedi



Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, 11 Ocak 2012 tarihinde Meclis tarafından kabul edilen bildiriyle ilgili Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev'e mektup yazdı. Mektubunda Bulgaristan Türklerinin sorunlarını görüşmek için Cumhurbaşkanı Plevneliev'den randevu istedi.
Sezgin Mümin, görüşmede özellikle 3 konuyu masaya yatıracağını söyledi. Konuları şu şekilde sıraladı:
1. Okullarda ana dili Türkçenin haftada en az 4 saat zorunlu ders olarak okutulması.
2. Türkler ile diğer Müslüman azınlıklara zorla dayatılan Bulgar isimlerinin kütüklerden atılması.
3. Bulgaristan'daki Türk ve Müslüman vatandaşlara karşı 1989 öncesi yapılan zorunlu asimilȃsyon girişimiyle ilgili açılan davanın sonuçlanması ve Bulgaristan Türklerinin buna benzer diğer sorunları.

Aydın Oman | AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Evet Sezgin Mümin SAĞ OL VAR OL iyiki sen varsın
şu Değerli kahramanlarımıza Şehitlerimize ve 17 aylık Türkan şehidimize .Türkan BEBEĞİMİZ BG TÜRKLERİNİN atasıdır

2. yorum:
Sezgin mümin bizim liderimizdir.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/baf-cumhurbaskanndan-randevu-istedi.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #81 : 25 Mart 2013 »
Kırcaali'deki protesto, 3 Mart vesilesiyle çabuk bitti









Kırcaali Belediyesi'nin önünde başlayan protesto yürüyüşü,
Kurtarıcılar Anıtı'nın (Pametnik na Osvoboditelite) önünde 3 Mart
Bulgaristan'ın Türklerden kurtuluşunun 135. yılı kutlamaları nedeniyle
birkaç dakikada sona erdi.
Yürüyüşte yine "Ey vatandaşlar protestomuza katılın" çağrısı yapıldı
ve "Tekellerin kökünü kazıyalım", "Bizi yöneten yeniçerilere dur
diyelim", "Siyasȋ esarete hayır"
sloganları atıldı. Göstericiler,
Kurtarıcılar Anıtı'na çiçek bırakarak yürüşe son verdi.
Kırcaali'deki protestolara öncülük eden Stefan Atanasov, Ajans Bg'ye
konuştu. Atanasov "Bizi yöneten mafyalara karşıyız. Bakanlar Kurlu,
Cuhmurbaşkanlığı, milletvekilleri, valiler, belediye başkanları şu an
Bulgar halkını ezen çağdaş yeniçeriler. Bu protesto bizi yöneten
yeniçerilere karşıdır. Onlar 23 yıldır bizi soyuyor. 21. yüzyılda
köleyiz. Biz Bulgaristan'da kendimizi özgür hissetmiyoruz. Bu, Osmanlı
hakimiyeti döneminde bile görülmemiştir.
Protestoya katılanları devlet
kurumlarında işten atıyorlar"
dedi.

KIRCAALİ'DE 3 MART NASIL KUTLANDI
Törene Kırcaali şehrindeki ilkokul, ortaokul ve lise öğrencileri
katılıp çelenk bıraktı. Öğrenciler yürüyüş marşları eşliğinde
gösteriler sundu. Okullarla partilerin yanı sıra etkinliğe Kırcaali
Belediye Başkanı Hasan Azis, Kırcaali Valisi İvanka Tauşanova ve
Kırcaali Bölge Müftüsü Beyhan Mehmet de katıldı.
Törende konuşma yapan Hasan Azis "135 yıl önce Osmanlı-Rus Savaşı'nın
zaferle sonuçlanmasıyla 1878 yılında Bulgar devleti, siyasȋ sahneye
tekrar geri döndü.
Şanlı 1878 yılından bu yana ne kadar çok zaman
geçerse yeni Bulgar tarihimiz için bunun bir dönüm noktası olduğunu o
kadar daha iyi anlarız. Bu aziz güne uygun kullanılabilecek iki kelime
vardır: 'sevgi' ve 'bağımsızlık'. Bugün Bulgaristan'ın kurtuluşu için
canını veren Rus, Rumen ve Fin askerleri ile şanlı Bulgar
direnişçilerinin kahramanlıklarını analım
"
dedi. Kutlamalar halk
dansları ile halaylar eşliğinde sona erdi.

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Hasan Azis'in şu sözlerini yorumlamayı siz sevgili Ajans Bg okurlarına bırakıyorum:

135 yıl önce Osmanlı-Rus Savaşı'nın zaferle sonuçlanmasıyla 1878 yılında Bulgar devleti, siyasȋ sahneye tekrar geri döndü. Şanlı 1878 yılından bu yana ne kadar çok zaman geçerse yeni Bulgar tarihiMİZ için bunun bir dönüm noktası olduğunu o kadar daha iyi anlarız. Bu aziz güne uygun kullanılabilecek iki kelime vardır: 'sevgi' ve 'bağımsızlık'. Bugün Bulgaristan'ın kurtuluşu için canını veren Rus, Rumen ve Fin askerleri ile şanlı Bulgar direnişçilerinin kahramanlıklarını analım.

2. yorum:
Hasan Azis'in görevi ne kadar da zor, bir Türk aşağıdaki cümleleri cani yürekten söylemek için gerçekten çok zor durumda olmalı:
"135 yıl önce Osmanlı-Rus Savaşı'nın
zaferle sonuçlanmasıyla 1878 yılında Bulgar devleti, siyasȋ sahneye
tekrar geri döndü. Şanlı 1878 yılından bu yana ne kadar çok zaman
geçerse yeni Bulgar tarihimiz için bunun bir dönüm noktası olduğunu o
kadar daha iyi anlarız. Bu aziz güne uygun kullanılabilecek iki kelime
vardır: 'sevgi' ve 'bağımsızlık'. Bugün Bulgaristan'ın kurtuluşu için
canını veren Rus, Rumen ve Fin askerleri ile şanlı Bulgar
direnişçilerinin kahramanlıklarını analım" dedi.

3. yorum:
Skat televizyonu, Papaz Petır Garena Türkleşiyor diye şikâyet ediyor, ama hiç Hasan Azis'in Bulgarlaşmasını eleştirmiyor.

http://www.skat.bg/news.php?action=7&newsID=20471

4. yorum:
Bu HÖH/DPS'ye Türçü bir parti diye oy verenlerin gözü çıksın. Bir Türkçü hiç Bulgar ağzıyla konuşur mu?

Zaten insanlardan duyduğum kadarıyla Hasan Azis'in babası 1984-1989 yıllarında Türkleri silâh zoruyla Bulgarlaştırma döneminde halka çok zulmettiğini duymuştum. Zaten böyle olmasa belediye başkanı adayı bile yaparlar mı?

5. yorum:
hasancim Balkanlarda 1683'ten beri 2 milyon 500 binin üzerinde Türklere yapılan soykırımları, katliamları anmayı unutmuşsun; hele Gazi Osman Paşanın Plevne'yi kahramanca savunduğunu anmak aklına gelmedi? Yoksa içinden bir ses sana Bulgarlara sevimli görün mü diyor?



6. yorum:
Kim ne derse desin ben içimden geçeni söyleyeceğim. Ben hiçbir zaman Hasan Azis'in Türklük için canını feda edebilecek birisi olduğuna inanmadım.

Bu benim görüşüm, aksini kanıtlayın da göreyim!

7. yorum:
hasan çocim Osmanlı-Rus Savaşı'nda hayatını kaybeden Türk askerlerini anmayı unutmuşsuna!

8. yorum:
Yukarıdan aşağı 3. resimdeki kızlar oyuncak kılıçlarla Türkleri korkutmaya çalışıyorlar galiba hahahahahaa

9. yorum:
Bir de şu habere bakın HÖH'lü Kırcaali Belediye Başkanı Hasan Azis ne diyor: Çanakkale anlatmakla olmaz, Çanakkale'ye gitmek gerek.

http://ajanskircaali.blogspot.com/2013/03/krcaalide-canakkale-sehitleri-anlacak_15.html

Hüseyin Nihal Atsız bir kez daha haklı çıktı. Siyaset gerçekten de taviz verme sanatıdır. Siyasetçiler bir öyle konuşur bir böyle. Bir dedikleri bir dediğine uymaz.

10. yorum:
Hasan Azis'in önüne ne koyarsan onu okuyor. Hasan Azis'e ne ezberletirsen onu söylüyor.

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/krcaalideki-protesto-3-mart-vesilesiyle.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #82 : 27 Mart 2013 »
YORUMLAR:

11. yorum:
Hasan Azis ne biçim belediye başkanı, onun kendi duyguları, düşünceleri yok mu?

12. yorum:
Kırcaali ne biçim bir Türk şehri. Yani Bulgarlar gelip Türklerden kurtuluşunu kutluyorlar, Türkler buna ses çıkarmıyor, tepki göstermiyor, eleştirmiyor. Bu ruhsuzluk değil mi sizce? Düşünün bakalımi biri çıkıyor sizden kurtulduğuna sevindiğini gösteriyor. Siz ise "Bu yaptığınız ayıp" diyemiyorsunuz!

13. yorum:
Kırcaali'yi resmen kuklalar yönetiyor desenize

Bu yüzden de Kırcaali'de doğru düzgün tiyatro yok ama sokaklar kukla tiyatrosuna dönmüş

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/krcaalideki-protesto-3-mart-vesilesiyle.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Lütvi Mestan Kimdir nasıl lider oldu
« Yanıtla #83 : 27 Mart 2013 »
Lütvi Mestan Kimdir nasıl lider oldu

3 MART 135 YAŞINDA



Rafet ULUTÜRK
Bultürk Derneği Başkanı

 Çok sevdiğimiz, göz bebeğimiz, Bulgaristan’da yaşayan Müslüman-Türkler olarak kendimize zırh gibi gördüğümüz HÖH 1990 yılında doğdu. Çok şirin, çok sevecen, çok samimi idi partimiz o ilk yıllarında. Müslüman-Türk bilinci­nin,İslam anlayışını, dilimizi ve kültürü­müzü sahiplenecek muhafaza edecek ve geliştirecek ümidi veriyordu o yıllarda. Coşkuyla, heyecanla ve özveri ile hiç bir karşılık beklemeden, gönüllerden ge­len bir hizmet anlayışı ile oluşmuştu bu gönül birliği. O zamanlar fakirdik, fukaraydık, bil­gisizdik fakat onurluyduk. Güçlüydük, çünkü inançlıydık. Umutluyduk, çünkü davamız vardı o zaman. Davamızın tek amacı; insan gibi yaşamak, bilinçaltındaki kimliğimizi yaşatmak, dilimizi konuş­mak, özgürce ibadet edebilmek, kültürü­müzü yaşatmak ve çocuklarımızın gelece­ğini, nesillerimizi güvence altına almaktı.
Onca çileye, baskıya, işkenceye rağ­men hiç kin beslemeden, kan dökme­den, sabırla acılarımızı içimize göme­rek durmadan yolumuza devam ettik.
Fakat bu birliktelik, bu güç, birilerini ür­kütmüştü. Kırmızı canavar (BKP) kür­künü değiştirerek tekrar çıktı karşımıza. Beslediği, büyüttüğü yavrularını (ajanları) tekrar harekete geçirerek daha korkunç bir süreç başlattı - Gizli Asimilasyon.
İlk darbe 1992 yılında DGB (Demokratik Güçler Birliği) ile beraber yaptığımız ko­alisyonu, A. Doğan’ın (HÖH) tek taraflı fes etmesiyle ve hükü­met ortaklığından çekilmesiyle gerçekleşti. Aynı kadro BSP-HÖH işbirliğini kurdu ve de­mokrasinin önü kesilmişoldu.
1993’de BSP (eski komünist par­tisinin yeni ismi) gizli bir genelge ile tüm eski sistemde görev almış olan Müslüman-Türk asıllı birey­leri tekrar görevlendirerek HÖH yönetimini ele almaları emredildi.
O zaman halk psikolojisini iyi bilen ve emir almaya alışkın ko­münist uşaklarının bu emri yerine getirmeleri pek de zor olmadı.
Çünkü onlara karşı koyabi­lecek, özgüveni olanlar, özellikle genç aileler, aydınlar zaten Bulgaristan’ı terk etmişler ve göç hızla devam ediyordu. Partide görev alan genç aydınlar, tahsilli fa­kat devlet mekanizmalarına yabancı, siyaset­ten uzak, aksakallısı ve yol göstereni olma­dığı için tecrübesizliklerine yenik düştüler.
Zaman geçtikçe HÖH, muhtarlık, meclis üyeliği, belediye başkanlığı, vali yardımcı­lığı, milletvekilliği devlet memurluğu v.s. gibi görevlerle devlet mekanizmalarında yer edinmeye başladı.Dolayısı ile bu imkânları sunan HÖH’de büyük bir değişim oldu.
HÖH BİR CAZİBE ODAĞINA DÖNÜŞTÜ
Türklüğünden utanan, başka partiler­den medet uman ancak başarılı olama­yan, sözde Türk aydınları kendilerine has entrikalarla HÖH’e akın ettiler. Kırca­ali bölgesinde bunlardan biri de Sn. Lütvi Mestan’dı. Bir anda kendilerini HÖH yö­netiminde, hatta merkezde buldular. Bura­lara yuvalandıktan sonra maddi imkânlarla da tanışma fırsatlarıoldu. Bu imkânları sa­dece kendi çıkarları doğrultusunda kulla­narak bir anda kendi dere-beyliklerini kur­dular. Bu beyliklerin büyük çoğunluğu eski rejimde aktif görev almış ailelerden oluşmaktaydı ve halen devam etmektedir. Maddi imkânları ar­tıkça dere-beyler sınıf atladılar ve halk­tan koptular. 90’lıyıllarda halk bir bek­lenti içindeydi ve sabırla, inançla oylarını tereddütsüz HÖH’e verdiler. 2000’li yıl­ların başında halk arasında çatlak sesler, başkaldırı ve umutsuzluk belirdi. Bu baş­kaldırıları yok etmek ve halkı tekrar bir araya getirebilmek için eski ajanlar ken­dilerine has bir yöntem geliştirdiler: 2005 yılında A. Doğan tarafından Ataka (Irkçı Bulgar Partisi) kurulması için 1.600.000 Leva hibe edildi. Ataka kurularak, eski­den denenmişbir strateji ortaya konuldu.
Ataka maşasıyla halkı yine eskiden oluğu gibi, korku, baskı, tehdit ile karşı karşıya bıraktılar. Böylece HÖH’ün oyları patladı. Fakat tüm bu çevirdikleri entrikalarla kara gibi gördükleri buz dağının sıcak akıntılara yöneldiğini ve eridiğini fark edemediler.
Bulgar meclisinin gizli istihba­rat elemanlarını (ajanları) açıklama ka­rarı almasıyla sular daha da ısındı.
2010 yılında Bultürk’ün yaptığı anke­tin sonuçlarıbu durumu net olarak or­taya koydu. Yani ankete katılanların %64’ü HÖH yönetiminden memnun olmadığını dile getirdi. Fakat HÖH bunu görmezden gelerek geçiştirebileceklerini zannettiler. Anketten sonra yazılı ve görsel med­yaya demeç veren HÖH yönetici­leri “Bunlar saçmalık, gerçeği yan­sıtmıyor” gibi demeçler verdiler.
Fakat ciddiye alınmayan bu anket HÖH’ü böldü. Bu anket sonrası partinin 2. adamı teşkilattan sorumlu başkan yardımcısı görevinden istifa etti. Üstelik istifa ge­rekçesinde anket sonuçlarını tasdikledi.
Bundan sonraki süreçte ve gelişen olaylarda, medyada HÖH yönetimine karşı eleştiriler ve memnuniyetsizlikler daha da arttı. Anket sonuçlarını asıl tasdikleyen 2011 yerel se­çimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri oldu.
2009 Genel seçimlerinde 710 bin oy alan HÖH’ün oyları 2011 yerel seçim­lerinde 220 bin oya geriledi. Bu durum HÖH yönetiminde paniğe sebep oldu.
Aslında bu, Bulgaristan’da ilk Türk Cumhurbaşkanı adayını des­teklememelerinin cezası böylece kesilmiş oldu. 23 yıl boyunca yap(a)madıklarının muha­sebesini yapmaya başladılar. Fakat artık hal­kın gözünde miatları dolmuş, halkın sabrı tükenmiş, tüm itibarları yerle bir olmuştu.
Tüm bu parti aleyhine gelişen süreçte HÖH önderleri bir panik havası içerisinde kendilerince çözüm üretmeye çalıştılar. Hayatında camiye girmemiş partililer yağ­mur dualarında el açtılar, mevlitlerde boy göstererek kendileri gibi ajan olan imam ve müftülerle aynıkarelerde poz verdi­ler.
110 bin lerden 12.000’e düşen Türkçe okuyan öğrenci sayısı ile alınan yüz kara­sını kendilerince silmeye çalıştılar. Biraz gecikmeyle de olsa (23 yıl sonra) okullarda ana dilde eğitim önergesi sunarak. Önerge de­mişken bir de soru önergesi sundular mec­lise. (Neden Bultürk ile Bulgaristan Parla­mentosuna gelen eski göçmenlere parasız vize veriliyorsunuz diye.) Daha sonra, anlaşılan alınan tepkilere karşılık “Pardon”derce­sine Türkiye’deki eski göçmenlere vizesiz Bulgaristan’a girişyapabilmeleri için yeni bir önerge sundular-şaşkın ördek misali.
Belene ve siyasi hüküm giymişolanlara “ONUR BELGESİ” adı verilen bir kâğıt parçası ile değer vermeye çalıştılar. Bu dava adamlarımız adına toplantılar düzenlediler. Saçıbeyazlamış, sefil kalmış kahramanla­rımız. Avrupa insan hakları mahkeme kapı­larınıaşındırır iken parti önderleri hep gör­mezden geldi onları. Halk da yemiyor artık, çünkü 23 yıl sabırla hep değişmelerini bek­lemekteydiler, amma artık umutlar tükendi ve halkta artık umudunu kesti. Bu “dava” adamları da bu belgeyi almak için sıraya girdiler.
Türkiye ilişkilerini sıcak tutmak için he­yetler gönderdiler fakat resmi kurum­larda muhatap bulamadılar. Bir kaç“Bulgaristanlı ”Milletvekili aday adayları, dernek başkanları ve belediye çalışanları dı­şında “Hoş geldiniz” diyenleri pek olmadı. Kısacası halkın nabzına göre şerbet vermeye çalıştılar amma yüzüne gözüne bulaştırdı­lar. Demek biliniyormuş Halkın beklenti­leri fakat artık geç oldu, tavşan dağı aşmıştı.
Nitekim oluşan kamuoyu baskılarısonucu partinin korunması içgüdüsü ile hareket edenler dediler ki, DEĞİŞİMŞART. Na­sıl bir değişim? Tabi ki taze kan değil, yeni simalar değil sadece ufacık bir “rokado” yani yer, sandalye değişimi. Değişim ta­mam da, parti yönetimindeki gruplaşma­ları, kutuplaşmaları ve anlaşamamazlıkları dışarıya yansıtmadan nasıl gerçekleştiri­riz bu değişimi? Bu halkın ihtiyacı gelişim aslında amma bunları düşünen bile yok.
Seçim esnası olası tar­tışmalarınasıl atlatabiliriz. Bu “değişim” diye adlandırdığımız hamleyi nasıl halka yuttururuz? Bu konudaki olası yorumla­rın, eleştirilerin önünü nasıl kesebiliriz?
Tüm bu sorular HÖH’ün 8. Olağan kong­resinde cevap buldu. Strateji 10 numara tebrik etmemek elde değil. Fakat evdeki hesap çarşıdakini pek tutmadı galiba.
Ahmet Doğan’ın raporundaki Tür­kiye ile Bulgaristan Başbakanları arasındaki iyi ilişkileri eleştirmesi, Türkiye Cumhuriyeti’ni küçümsemesi hiç de ya­kışı kalmadı. Kendi ağzından duyul­saydıdaha çok antipati kazanmış olacaktı. Medyanın, Oktay’ın geçmişine, ailesine, hobilerine, hatta sevgilisine kadar yazıp çizdikleri için asıl yazılmasıgereken yeni başkan Sn. Lütvi Mestan’ın geçmişi göl­gede kaldı veya örtbas edildi.
Bu bilgi­ler seçim öncesi tartışılmalıydı. Fakat parti yöneticileri buna cesaret bile edemedi. Çünkü parti içi “demokrasiye “ ,daha doğrusu des­potizme karşı koymuş olacaklardı.
Sadece emniyeti ilgilendi­ren Oktay’ın bilgileri ye­rine Lütvi Mestan ile ilgili bilgi­leri kamuoyu ile paylaşmanın daha yararlı olacağını düşündük. Yeni başkan Lütvi Mestan 1960 Kırcaali’nin Ada köyünde (Ostrovets) doğdu. Üniversite mezunu. 12.03.1979 Tarihinde Pavel adıyla Bulgar gizli istihbaratına dâhil olmuştur. 90’lı yılların başlarında Mestanlı DGB (Demokratik Güçler Bir­liği) kurucusudur. Ayni partiden Bulgar ismi ile Belediye Başkan adayı olmuştu. Bu dönemde en il­ginç çıkışı “HÖH’ün bir gele­cek vaat etmediği, gelecek DGB’de” ve “HÖH Aydın Türkler’ den yoksun bir partidir”demeçleriydi. Geç de olsa Türk ismini geri aldıktan sonra HÖH kapıla­rınıçalmaya başladı ve HÖH’e dâhil ol­mayı karısını değiştirerek başardı.
2001, 2005 ve 2009 parla­mento seçimlerinde milletvekili seçildi. 2005 seçim öncesi propaganda çalışma­larında Kırcaali’nin Sağırlar köyünde bir öğretmenin “Biz okullarda ne zaman Türkçe okutacağız” sorusuna kendisine yakışır bir cevap vermiştir: “Ne yapacak­sınız Türkçe öğretip de, gidin çocuklarınızı İngilizce öğre­tin, Avrupa vatandaşı olsun çocuklarınız”.Evet o zaman kendisi için Türkçe bu kadar önemsizdir.
Şubat 2011’de Ataka partisinin meclise sunduğu “OSMANLI DEVLETİ BUL­GARLARA SOYKIRIM UYGULA­MIŞTIR” önergesine yeni başkan Lütvi Mestan evet oyu kullanarak tarihe geçmiş­tir.
Evet, sözde Türk partisi HÖH %100 oyla Sayın Lütvi Mestan’ı HÖH’ün ba­şına yeni başkan seçmiştir. Todor Jivkov bile %99 oyla seçiliyordu. Demek olu­yor ki bizim demokrasi daha doğrusu to­taliter anlayışımız daha baskın ve gelişmiştir.
Bu da insanlarda eskiyi çağrıştı­rıyor ve 9 Eylül törenlerindeki slogan­ları akla getiriyor.
Nostalji ile ola­yı özetleyecek olursak şöyle bir slogan yakışır “Yaşasın Bulgar Sosyalist Partisi­nin TÜRK Komünistleri. URRRRAAA !”
Tepedeki Ahmet Aga dedi: “Lütvi sen olacak­sın başkan” ve öyle oldu.
Sokaktaki Ahmet Aga da diyor ki; “SAVA GİTTİ, PAVEL GELDİ.”
Bu iş beni gerdi. Seçim zamanı geldi mi? Ben de bilirim işimi.

YORUMLAR:

1. yorum:
Tebrikler
muthıs bir gözlem
sizleri vekil olarak görmek isteriz
Bu kadarını yazabılmenız
demek parlamentoda da sizler
çok rahat konusabıleceksınız
çünkü gerçekleri konusabılen yok
bu gun burada buna ıhtıyac var

2. yorum:
A.Doğandan aldın paraları
nezaman konusacaksın baskan
K.Dal gibi sende hainsin
hepiniz zavallısınız

3. yorum:
Tam zamanı.Koyun adaylığınızı bir de SİZİ deneyelim.Denemekte yarar var.Boyunuzun ölçüsünü almış olursunuz.

4. yorum:
Rafet bey senin dernegine,ve sana Lutviyi kirlemek istemen yakismiyor.Istanbuldan Bulgaristanda gerceklerden uzaksin.Lutviyi degistirecek turk isimli baska kisi varmi?Kasim mi-kendini Borisova satti.Turkleri bulgaristanda tek temsil eden parti HOH.Gecmis sistemde sen Cavdarce ,Pionerce olmadin mi?Imkanin olsa eminim kiKomunist de olacaktin.Gel yasa Bulgaristanda o zaman anliyacaksin kac para yaparsin.

5. yorum:
Yalaka tayfasinda utanmak yok Rafet beye tesekur edecekleri yerde,Turk dusmani katil Jivkovun yetistirmis oldugu dps yonetimindeki ajanlarin yalakaligini yapiyor satilmis yaratiklar.

6. yorum:
Yalaka sizlersiniz
cunku dun baska bugun baska
yonunuz bellı değil
yarın nerede olacaksınız
belli değil
bu yazdıklarınız doğuru mu
siz mi biliyorsunuz
sadece siz mi ya dierleri
hani yasın kucuktu
necabuk buyudun

7. yorum:
DPS ye yalakalik yapanlar,komunist bozuntulari Jivkovun usaklaridir,onlarin damarlarinda asla Turk kani dolasmaz,onlar para puldan bir de yalakaliktan anlar.SEHITLERIMIZIN RUHLARI SAD OLSUN,onlari incitenlerin Allah belasini versin.

8. yorum:
Hüseyin Nihal Atsız bir kez daha haklı çıktı. Siyaset taviz verme sanatıdır. Bugün Bulgarlardan oy almak için Türklere karşı konuşursun, yarın Türklerden oy almak için Türklerin haklarını ve Türkçeyi savunursun. İşte bakın aşağıdaki sözlere:

"2005 seçim öncesi propaganda çalışma­larında Kırcaali’nin Sağırlar köyünde bir öğretmenin “Biz okullarda ne zaman Türkçe okutacağız” sorusuna kendisine yakışır bir cevap vermiştir: “Ne yapacak­sınız Türkçe öğretip de, gidin çocuklarınızı İngilizce öğre­tin, Avrupa vatandaşı olsun çocuklarınız”.Evet o zaman kendisi için Türkçe bu kadar önemsizdir."

Eskiden böyle demiş olabilir. Ama şimdi daha farklı konuşuyor.

Şu haberde ise bakın ne diyor:

http://ajansbg.blogspot.com/2013/02/turk-dili-bulgaristan-icin-tehdit-degil.html

Türkçeyi bilmeyen, Türkçeyi unutan bir kişi Türklüğünü kaybetmiş sayılır. Partimiz Hak ve Özgürlükler Hareketi, artık 23 yıldır Bulgaristan meclisinde çocuklarımızın istediğimiz şekilde ana dilini okuyabilmeleri için mücadele veriyor. Bazı siyasetçilerin anlayışı çok farklı: onlara göre etnik farklılıklar bir zenginlik değil de, ülkenin üniter yapısı için tehdit. Ana dilimiz Bulgaristan için bir tehdit değil, bunu herkes bir zenginlik olarak kabul etmeli.

KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2013/03/lutvi-mestan-kimdir-nasl-lider-oldu.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Seçim propagandası TÜRKÇE olmayacak
« Yanıtla #84 : 28 Mart 2013 »
Seçim propagandası 12 Nisan-10 Mayıs tarihleri arasında SADECE Bulgarca yapılabilecek



 Merkez Seçim Komisyonu’nun (MSK) aldığı karar gereği, erken seçim kampanyası 12 Nisan’da açılacak ve 10 Mayıs günü de sona erecek.
12 Mayıs seçim tarihine tam 30 gün kala siyasi partiler seçim kampanyasına başlayabilecek. Propaganda çalışmaları ise 10 Mayıs saat 24’te sona ermesi gerekiyor. Seçim konuşmaları ve kampanya sırasındaki konuşmalar sadece Bulgarca yapılabilecek.

AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Bulgarlarda Türk düşmanı zihniyet asla yok olmaz, Bulgarlardan ne beklenir ki!

2. yorum:
DPS nin büyük başarısı Türkçeyi yasaklattı işte acık gerçeklşer .Demokraside yasak olmaz ancak totaliter sistemlerde olur bu gösteriyor ki hain DS ajanları amellerine kavuşmuştur DPS nin sayesinde

3. yorum:
Bravo Ruşen Rıza, sen iyi adamsın. HÖH'e sadece senin için oy vercem.

4. yorum:
Zamanla komünist Bulgarlar "Türkiye Kürtlere ŞEY EDİYOR, biz de sizlere ŞEY EDİYORUZ" diyorlardı. Şimdi Kürtler Kürtçesine kavuştu, Bg Türkleri DPS (HÖH) sayesinde Türkçesini kaybetti. Helal olsun!

5. yorum:
Biz Bulgaristan Türkleri içine kapalı bir topluluk oldukça hiçbir şey düzelmeyecek. Her zaman ezileceğiz, haklarımız çiğnenecek.

Böyle ana dili günlerinde HÖH'ün Türkçeyi savunmasıyla, 15 Martta Çanakkale Şehitlerini anmak çözülmeyecek (yanlış anlamayın, ben Çanakkale Şehitlerinin anılmasına ya da Türkçe konuşulmasına karşı değilim, ama ayda yılda bir böyle göstermelik etkinlikler Bulgaristan Türklerinin sorunlarını çözmeyecek).

Bunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmayalım!

6. yorum:
Türkiye, kürtleri ezmediği için kürtler rahat rahat bölücülük yapıp terör estiriyor.

Bulgaristan ise Türkleri ezdiği için Türkler içine kapalı. Bulgaristan Türklerinin ensesine tokat vur yemeğini aşzından al ses çıkaramaz, sadece yakınlarıyla kavga ederler.

Bizi Bulgarlar yıllardır bastıra bastıra böyle ezik, diline, özüne, kültürüne sahip çıkmayan yalaka, yaranmacı, ona buna sevimli görünmeye çalışan zavallı bir topluluk haline getirdiler.

Şimdi kendi doğal ana dili hakkımızı bile savunamıyoruz.

7. yorum:
Iste bu gosteriyor ki DPS Mladenov ve Jivkof'un emirlerini yerine iyi getirdi ve getiriyor,ustune de durma bizim kor ve bes paraya satilan namuzsuz Bulgaristan Turk danalarindan ve cingenelerden binlerce oy aliyorlar.Boyle cahilce ve aptalcasiya oy veren,bukadar manipule edilip burnundan yedilen Millet Dunyanin hic bir yaninda gorulmemistir.Nasill insansiniz siz kardesim.Bu toplumdan olduguna insanin utanasi geliyor.Uyanin arttik.Bizleri ve kendinizi bukadar alcak dusurup mahcup etmeyin.Yeterin.

8. yorum:
Iste onun icin eski komunist Ana yasasi temelen degismesi gerek ve bir EU uye ulkesinde tun eski komunist yasalari gecerli olmamali,ama boyle konularlan ilgilenmeye DPS hirsizlarin kendi islerinden halkin dert ve problerini dusunmeye vakti yok.T

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/secim-propagandas-12-nisan-10-mays.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Cumhurbaşkanı ile Başsavcıya mektup
« Yanıtla #85 : 29 Mart 2013 »
BAF'tan Cumhurbaşkanı ile Başsavcıya mektup



Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, komünist dönemde Türk ve diğer Müslüman azınlıklara yapılan zulümlerle ilgili Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev ile Bulgaristan Cumhuriyeti Başsavcısı Sotir Tsatsarov'a mektup gönderdi. Başsavcılığa yazılan mektubun kopyaları da Bulgaristan'daki Avrupa Komisyonu aracılığıyla AB Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Avrupa Komisyonu adalet ve insan haklarından sorumlu Viviane Reding'e ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Nils Muižnieks'e gönderildi.
Sezgin Mümin, Cumhurbaşkanı Plevneliev'den 11 Ocak 2012 tarihinde Meclis tarafından kabul edilen Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu
Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri ile ilgili randevu istedi.
BAF Başkanı "Bulgaristan Türklerinin haklarıyla ilgili davanın peşini bırakmayacağız. Türkiye'de bulunan 144 derneği de davet ediyoruz.
Yalnızca seçimlerde gelip de dalavereler çevirerek Bulgaristan Türklerinin huzunun kaçırılmasını istemiyoruz" diye de açıklama yaptı.

CUMHURBAŞKANI'NA YAZDIĞI MEKTUP
BAF Başkanı Sezgin Mümin, Cumhurbaşkanı Plevneliev'e yazdığı mektupta şu sözlere de yer verdi:
50'li yıllardan Soyadönüş Süreci denen döneme (1984-1989 yılları) kadar uygulanan zorunlu asimilȃsyonun kurbanı 1 milyon 400 bin Türk
kökenli ve Müslüman (Pomak) Bulgaristan vatandaşı tarafından para tazmınatı olarak Bulgar devletine ağır kayıplar verdirecek dava açılmaması için kanayan yaraya hep birlikte çözüm bulmayı öneriyoruz.

BAŞSAVCI'YA YAZDIĞI MEKTUP
BAF Başkanı, Başsavcı Sotir Tsatsarov'a yazdığı mektupta 3. noktaya dayanarak dava ile ilgili Başsavcı Yardımcısı Valeri Pırvanov, Askerȋ İl Savcısı Spas İliev, Bulgaristan Cumhuriyeti Ombudsmanı Konstantin Pençev ve istifa eden Adalet Bakanı Diana Kovaçeva ile görüştüğünü
bildirdi.
Sezgin Mümin, mektubunda Bulgaristan vatandaşlarının geleneksel Türk-Arap isimlerinin zorla Bulgar isimleriyle değiştirilmesiyle ilgili II-048 No'lu soruşturma davasının sonuçlandırılmasını istediğini belirtti.
BAF Başkanı, mektupta 1989 yılına kadar Türkler ile diğer Müslüman azınlıklara yapılan zulümlerle ilgili Sofya Askerȋ İl Savcılığı'na (SVOP) açtığı II-048/1999 No'lu dava hakkında bilgi istedi ve bu davanın geciktirilmesinde kimlerin çıkarı olduğunu sordu.
Mektupta 20 yıldır süren soruşturma ile ilgili şahitlerin bulunduğu ve onların adresleri ile birlikte listesinin çıkartıldığı yazıyor. Zulme maruz kalanların Türkiye Cumhuriyeti'ne veya başka ülkelere sığındığı da ifade edildi. Sezgin Mümin, söz konusu davanın soruşturmasının 20 yıldan fazla sürmesinin Bulgaristan Cumhuriyeti'nin hukukȋ norm ve ilkeleriyle, özellikle Avrupa Hukuku ve Uluslararası hukuk norm ve ilkeleriyle çeliştiğini savundu. Mümin, bunun sebebini 'suçluları aklamak' ya da en azından onların 'rahatını bozmak istememek' olarak açıkladı ve etkili yargılama yapılmadığı için madurların hakkının çiğnendiğine vurgu yaptı.

ASİMİLȂSYONU KINAYAN BİLDİRİ'NİN 3. NOKTASINDA NE YAZIYOR
11 Ocak 2012 tarihinde Meclis tarafından kabul edilen Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri'nin 3. noktasında şöyle der:
Bulgar adaleti ve Bulgaristan Cumhuriyeti Başsavcısı'nı, sözde "Soya Dönüş Süreci"nin suçlularına karşı başlatılan davanın sonuçlandırılması için her türlü çabayı sarfetmeye çağırıyoruz. Bunun üzerinin zamanaşımı ile örtülmeye çalışılması, bu suçu gerçek suçlulardan tüm Bulgar halkı üzerine yıkmaktadır.

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
sezgin mumını kutluyorum.keşke herkez sezgin mumın kadar cesaretli olsa
arkadaşlar korkaklık alçaklıktır.alçakça korkak duyguların arkasına sığınamayın
emel

2. yorum:
Türk ırkı için yaptığı çalışmalardan dolayı tebrik ederim Sezgin Mümin'i!

3. yorum:
Sayın sezgin mümini tebrik ediyorum .Sezgin bey tüm dernekleri davet etmektedir aynen katılıyorum .Bunu herkes bilmelidir ki binlerce kardeşimiz bacılarımız Türklük uğruna canlarını feda ettiler yüzlerce şehitlerimiz oldu .Eğer bunlar olmasaydı bu günlere nasıl gelinirdi .Başta bal göç olmak üzere tüm derneklerimizi işini yapmaya davet ediyorum ve hiç bir şansı da Gazi ve şehitler adına prim yapmasınlar.....saygılarınızla

4. yorum:
Bende destekliyorum sezgin bey isperihli grev yapan amcamızı gidin ziyaret edin yalnız brakmayın

5. yorum:
HÖH'ün yapamadığını BAF yaptı.

6. yorum:
Sezgin Mümin bir parti kursa herhalde bütün Türklerle öbürü azınlıklar ona verir oyunu!

7. yorum:
Bu zavallının derdi de millet vekili mazbatası kopartmak bir yerlerden ama hangi telden çalacağını bilemiyor. Biraz paracık bulsa bırakacak bu işleri fakat nafile o da yok. Değindiği konular çok iyi de, gerçekleşmesi için kendinin inancı ne kadar, samimiyeti ne ölçüde, işte bu bilinmezler işi zora sokuyor. Haydi hayırlı tıraşlar.

8. yorum:
doğrusu en üsteki komentarlara çok şaşırdım hepsini bir kişi yazmış - sezginin bırcedi

9. yorum:
Sen inanmıyormuşsun bu milli davalara diye Sezgin Mümin'e çamur atmana gerek yok.

Sezgin Mümin'le bir derdin varsa erkek ol çık karşısına açık açık söyle. Böyle klavyenin arkasına gizlenerek korkakça saldırma!

10. yorum:
Sezgin Mümin milletvekili olmak istese birisine yalakalık ederek mutlaka bir yolunu bulur. Sen bunu dert etme. Kendi kendi sor bakalım Türk milletine ne kadar değer veriyorsun. Türklük davası için ne yapabilirsin!

11. yorum:
11 ocakta bildiriyi höh milletvekilleri mi kabul ettirdi yoksa sezgin mümün mü

12. yorum:
milletvekili olup da ne olcak ki
onlari sadece oylama yaparken kullanirlar
herhang'bir part'den meclise girse o partiye uymak zorunda kalcak
simdi ise ciddi davalara deyinebiliyor

madem sezgin muminin yaptigi tiras siz daha iyisini yapin o zaman

13. yorum:
Bakıyorum da bazıları daha şimdiden komplo teorileri üretmeye başlamış! Yok bu "komentarları" /yorumları/ sezginin bıçedi /kuzeni/ yazmış. Sezgin milletvekili olmak istermiş

hahahhahahahahahaa

Önemli olan birileri bişiyler yapmak için çabalaması

14. yorum:
Biri burda sezgine karşı yazdığına göre onunla alıp veremdiği var demek ki yoksa sokaktaki insanın sezginle ne işi olsun

ama cesaretleri bu kadar ki sadece anonim olarak yazabiliyorlar.

Ajansbg demokratik bir basın ki hakaretlerinize bile izin veriyor uygunsuz söz içermedikçe

15. yorum:
Bulgaristan Türklerinin has partisi Güner Tahir'in kurduğu Ulusal Hak ve Özgürlük Partisidir (UHÖH). Artık ruhen de, siyaset en de temizlik gerekir, HÖH'ü çöpe UHÖH'ü hayata geçirmek gerekir.

16. yorum:
http://www.trthaber.com/videolar/asimilasyon-davasi-sure-asimina-ugradi-8863.html

17. yorum:
Güner Tahir Bulgaristan Türklerinin sesini duyurmak için yeterince iyi çalışmıyor.

Umarım bundan öte daha iyi çalışır!

18. yorum:
Valla Sezgin'i cesaretinden dolayı tebrik ederim. Bakın ne demiş:

Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan
vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup
kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu
yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili
olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza
toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.

http://ajansb.blogspot.com/2013/03/baftan-egitim-bakanlgna-ack-mektup.html

19. yorum:
Herkes elinden geldiği kadar BAF gibi aktif olsa Bulgaristan Türkleri bu kadar ezik olmayacak.

Milli gururu daha yüksek olacak!

20. yorum:
Bu mektuplardan sonra Sezgin Mümin'i milletvekili yapacak parti tanımıyorum ben Bulgaristan'da. Tanıyan varsa söylesin (HÖH desen zaten toleranslı görünmekten başka derdi yok. Benim dikkatimi çeken bir şey var, bu toleranslı görünenler kadar üç kağıtçı insan görmedim ben). Neyse, okuyun Sezgin'in sözlerini:

Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan
vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup
kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu
yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili
olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza
toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/baftan-cumhurbaskan-ile-bassacya-mektup.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Kosova'da üçüncü Türk partisi kuruluyor
« Yanıtla #86 : 31 Mart 2013 »
Bulgaristan'da olduğu gibi Kosova'da da üçüncü Türk partisi kuruluyor



Bulgaristan'da olduğu gibi Kosova'da da Türklere ait üçüncü Türk partisi kuruluyor. Balkan Günlüğü Gazetesinin haberine göre, yeni Türk partisinin en geç 2 ay içinde Kosova Merkez Seçim Komisyonu’na kaydını yaptırması bekleniyor.
Kosova’da yakın bir süre içinde yeni bir Türk siyasi parti kuruluyor. KDTP’den (Kosova Demokratik Türk Partisi) kopmalarla kurulacak yeni bir Türk partisi, Kosova siyasi sahnesinde yer alacak. Yeni parti merkezinin Mamuşa ya da Priştine’de yer almasının  planlandığı öğrenildi. Kosova’da şu anda kayıtlı olarak 20 yıllık geçmişi olan Kosova Demokratik Türk Partisi   (KDTP) ve Kosova Türk Birliği (KTB) faaliyet göstermekte.

AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Bulgaristan'da HÖH, HŞHP ve UHÖH'e Türk partisi diyorlar, ama onların açılımlarında "Türk" kelimesi geçmiyor. Oysa Kosovalı Türkler sayıca bizden kat kat az olmalarına rağmen daha Türkçü bilince sahip. Biz daha bilinçsiziz.

İşte size örneği:

BULGARİSTAN
HÖH - Hak ve Özgürlükler Hareketi
HŞHP - Hürriyet ve Şeref Halk Partisi
UHÖH - Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi

KOSOVA
KDTP - Kosova Demokratik Türk Partisi
KTB - Kosova Türk Birliği

Kosova'daki durumu yakından takip etmiyorum, ama Bulgaristan'da olduğu gibi üç tane Türk partisine gerek kaldığına göre bu işin içinde bit yeniği var gibi geliyor bana.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2013/03/bulgaristanda-oldugu-gibi-kosovada-da.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Eğitim Bakanlığı'na açık mektup
« Yanıtla #87 : 31 Mart 2013 »
BAF'tan Eğitim Bakanlığı'na açık mektup



Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Eğitim Bakanı Prof. Nikolay Miloşev'e okullarda ana dili Türkçenin zorunlu dersi olarak okutulmasıyla ilgili açık mektup gönderdi. Mektubun kopyaları da Cumhurbaşkanı Rosen Plevneliev ile Başbakan Marin Raykov'a gönderildi.
Mektupta Türk kökenli Bulgaristan vatandaşı öğrencilere, ana dili Türkçenin zorunlu ders olarak okulması konusunda önceki Eğitim Bakanı'na da birçok kez çağrıda bulunulduğu ifade etti. Ancak alınan cevaplarda Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili yalnızca Bulgarca olduğu için öğrencilere sadece Bulgar dilinde eğitim verilebileceği tezi savunulduğu yazıyor. BAF Başkanı mektubunda bununla ilgili şu sözlere yer verdi:
Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.
Sezgin Mümin "Tek isteğimiz Ulusları Hukuk ve Avrupa Hukuku'nca garanti edilen özel ve genel etnik-millȋ hakların titizlikle korunup önemsenmesi" diye belirtti.
BAF Başkanı, Eğitim Bakanlığı'na bağlı Yüksek Okul müdürlüğü Müdürü Dr. Mariya Fırtunova'nın temel aldığı tüzükler ile kanunların, azınlıkların haklarını koruma açısından Avrupa kanunlarına uymadığının altını çizdi. Sezgin Mümin, açık mektupta Eğitim Bakanı'na "Ana dilinin zorunlu ders olarak okutulması" kampanyasını başlattığını da bildiriyor ve Türklerin yaşadığı bölgelerde sokak protestosuyla ve dersleri boykot ederek değil de, Eğitim Bakanı ve Bakanlık'taki uzmanlarla karşılıklı saygı ve diyaloğa dayalı olarak çözülmesi dileğinde bulundu.

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR

1. yorum:
Bravo Sezgin beye! Ne güzel demiş.

Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan
vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup
kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu
yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili
olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza
toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.

2. yorum:
Nesrin Sipahi Kıratlı dedi ki...

Bulgaristan Cumhuriyetinin resmi dili tabii ki Bulgarcadır. Türk öğrencilerine Türkçe öğrenmelerini yasaklayan yok ki !Milli Eğitim Bakanlığı Türkçenin zorunlu bir ders olarak okutulmasını onaylamayabilir,bu çok doğal,seçmeli ders olarak zaten var.Ocak 2013 te yaptığım araştırmalarda,Türkçe öğretmeni yok !!!!Ayrıca Türk ailelerinin de bu konuda duyarlı olmadıklarını gördüm,dolayısıyla öğrencilerden de talep yok.Kendi köyümde bu gerçeği öğrendikten sonra ,gelecekte Türkçenin kaybolacağı endişesini duydum.Türk ailelerinin bu konuda duyarlı olması halinde kampanyanın amacına ulaşmasını diliyorum.

3. yorum:
Seçim kampanyasında bile sadece Bulgarca kullanılacağını açıklayan Bulgaristan hükümeti,Türkçenin zorunlu bir ders olmasını kabul edeceğini asla zannetmiyorum.Ancak Türk aileleri bu konuda çok duyarlı olmaları halinde,oğrencileri Türkçe okumaya teşvik etmelidir...Seçmeli de olsa Türk öğrenciler,Türkçeyi okumalıdır..bunu onlara empoze etme görevi de ailelerindir.
Başarılar diliyorum..
Nesrin sipahi Kıratlı

4. yorum:
Nesrin Hanım,
Kimse, 11 Ocak 2012'de Meclis'in Bulgaristan Müslümanlarının Zorunlu Asimilȃsyonunu Kınayan Bildiri'yi kabul edeceğini sanmasını bir kenara bırak, ihtimal bile vermiyordu. 2009'dan beri hep teklif edildi Meclis'e, sonunda 2012'nin başında kabul etti.

Türklük davası zor iştir, öyle hemen sonuç vermez.

Bir mücadelede elinden geleni sonuna kadar yapmaya çalışacaksın, inanacaksın, hatta olmayacağını bile bilsen. Çünkü "olacağını sanmam" deyip de boş oturursan ne yüzle bir sonuç (rezultat) bekleyeceksin?

Mücadeleler uzun soluklu olur, uzun vadeli olur, çabaların boşa da gidebilir, ama yine de mücadele sürdürülür (eğer inanıyorsan, inanmıyorsan bu konuda kafa yormanın bir anlamı yok)!


KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/baftan-egitim-bakanlgna-ack-mektup.html

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #88 : 31 Mart 2013 »
Yetmişli yıllarda Hasanoğlan Öğretmen Lisesinde öğrenci iken yanlış hatırlamıyorsam Eskişehirli bir arkadaşın ziyaretçileri gelmişti. Ziyaretçilerin içinde o zaman ellili yaşları civarında bir de Bulgaristan'da yaşayan ve akrabalarının yanına ziyarete gelen bir misafirleri vardı. Siyasetin en sıcak olduğu o dönemde merakımızı gidermek için sormuştuk Bulgaristan'da durumunuz nedir, rahat mısınız, komünist sistem bakış açınız nedir gibi soruların cevabını almak için. O adam bize durumlarının gayet iyi olduğunu ve hayatlarından memnun olduklarını belirtmişti.

Şimdi olayın vehameti daha iyi anlaşılıyor. Sovyetler Türkleri yetmiş yılı aşkın her türlü baskıyı ve asimilasyonu uygulayarak yönetti. Çin dersek yine aynı. Ama ne Doğu Türkistan Türkleri ne Sovyetlerin yönetimindeki Türkler Türklüklerini unutmadılar.

Bulgaristan Türkleri ise bu bölümdeki paylaşımlara ve yorumlara baktığımızda Türklüklerini unuttuklarını görüyoruz. Çin ve Sovyet yönetimi altında inleyen Türklerden çok sayıda Türkçü de çıkıyor. Hatta Azerbaycan gençliği Türkiye gençliğini sollamış durumda bana göre.

Bulgaristan az zulüm yapmadı ama diğer Çin ve Sovyetler de yaptı. Burada bir soru sorup yine kendimce bir yanıt buluyorum. Çin ve Sovyetler Çok sayıda Türk lider öldürmüştür. Dolayısıyla Türkler Türklüklerini unutmamıştır. Yani öldürülen Türklerin kalanlara böyle bir etkisi olmuştur. Bildiğim kadarıyla Bulgaristan'da böyle zaman zaman Türk liderlerini öldürme gibi olaylar olmamıştır. Eğer bir önceki cümlemdeki tespitim doğru ise Bulgaristan Türklerinin kimliklerini hatırlama ve sahip çıkmaları açısından Bulgarların şu işe yaramayan adı Türk olan liderleri zaman zaman öldürmelidir. VARLIKLARI zarardan başka bir şey değildir.

Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.

Türkün ağzından çıkana bakın.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #89 : 01 Nisan 2013 »
Bulgaristan'daki Türkler Türklüklerini kaybetmiş filan değil, sadece çoğunun beyni yıkanık, bir taraftan izole yaşamanın, öbür taraftan Bulgarların kasıtlı olarak şehirlerde Bulgarlar arasında yaşayanları geleneklerinden daha fazla kopararak Bulgarlarla evererek Bulgarlaştırma planının acı meyveleri toplanıyor.

Bulgaristan ufak olduğu için Türkçülüğe karşı Bulgar devleti daha kolay önlem alıyordu. Sovyetlerle Çin büyük olduğu için tamamını denetim altına alamıyordu. Bulgarların en büyük başarısı okullarda, sokaklarda Türkleri kötüleyen şeyler öğretmesi, bu da Türklere eziklik duygusu veriyor. Milli duyguları az veya çok zayıflıyor. Öte yandan özellikle Türkleri milliyetçi fikirlerden uzak tutmak için her türlü propaganda yöntemini uyguluyorlar.

Geleneklerine bağlı kalan Türklerin çoğu da köylerde Bulgarca bilmeyen, pek okumuş olmayan, izole hayat sürenler. Eskiden durum daha kötüydü, şimdi bunlar yavaş yavaş aşılmaya başladı.

Eskiden Bulgaristan Türkleri sesini çıkarmaya bile korkuyordu "Bulgarlar bize kötü gözle bakacak, onlara sevimsiz antipatik görüneceğiz" diye, şimdi de pek değişmiş değil, ama eskisi kadar kötü değil.

Ancak Türkiye'de daha kötüleri var, resmen soyuna küfredenler. O derecesi Bulgaristan'da varsa bile daha azdır. Tabii maksat bunları tartışmak değil. Türkler birbirini tanıyarak diyalog kurarak milli bilinç daha fazla yayılabilir. Oysa bunları yazmazsak birbirimiz hakkında bu kadar bilgimiz bile olmayacak.

Evet, Bulgarlar, okullarda Türkçenin zorunlu ders olarak okutulmasını bile milli güvenlik için tehdit görüyor, Bulgaristan'ın Türkleşmesi olarak görüyor.

Öte yandan Bulgaristan'da Türkçü fikirleri yaymak isteyenler de çok olmuş, fakat ya ömürleri hapiste geçmiş ya da Türkiye'ye veya yurtdışına kovulmuşlar. Bulgaristan'da ise sadece cahillerin, çiftçilerin, tarımcıların ve Bulgar yalakalarının kalmalarına izin verilmiş.

Az da olsa Bulgaristan'da sarsılmaz derecede milliyetçi insan çıkar.

o.öcal Kandaşım,
inan bana çin'de de, rusya'da da, iran'da da, Suriye'de de durumu bulgaristan Türklerinden daha kötü olanları var. Ama benim gibi burada paylaşarak anlatanına belki rastlamadığın için böyle düşünüyorsun!

Türkiye'nin hataları yok mu? Enternasyonalist hümanist propaganda yapacağına milliyetçi propaganda yapsa, Türkiye dışında yaşayan Türklere, milliyetçiliğe daha fazla ağırlık verse, halk fazla miğdesiyle düşünmese durum daha iyi olmaz mı?

Tek sevindirici taraf Türkiye son 4-5 yıldır yurtdışındaki Türklerle çalışmalarını artırdı. Bu da asimiyasyonu yavaşlatıyor, hatta yerine göre durduruyor da.