Gönderen Konu: Bulgaristan'da Türk gazetesi  (Okunma sayısı 120534 defa)

0 Üye ve 2 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #90 : 01 Nisan 2013 »
Eskiden burada yazılanları konuşmaya kimse cesaret edemiyordu, şimdi ise gazetede bile yazılıyor. Bu iyiye işaret. Yavaş yavaş aşılacak sorunlar.

1989 öncesi Bulgaristan'a giriş çıkış yoktu. Bulgaristan'da yaşayan Türkleri Türk sınırına bile yaklaştırmazlardı. Türkiye'ye gider Türkleri de bir daha geri almazlardı. Komünist dönemin ekonomik olarak iyi yönleri işsizlik yoktu, bir yerde işten şıkarıldın mı devler seni hemen başka yere ayarlıyordu, yani resmen devlet sana iş buluyordu. Zenginlerle fakirler arasında neredeyse hiç fark yoktu, fiyatlar ucuzdu (et ürünleri, alkol ürünleri, süt, buğday ürünleri desen bugünün fiyatlarıyla kıyasladığımızda aşırı ucuzdu). Tatile bile devlet gönderiyor, senin kalacağın hoteli bile ayarlıyor (öyle o ucuz bu pahalı diye kendi iradenle hotel seçmek de yok), ama otel parası yok, yemek bedava.

Ancak her şey devlet kontrolü altındaydı, sansür doruk noktadaydı. Polis, jandarma korkusu da inanılmaz derecedeydi. Bugünkü gibi internette, gazetelerde rahat rahat yazamıyordun. Zaten 1-2 gazete vardı, 1 televizyon kanalı (siyah-beyaz), senin nerede yaşayacağını bile devlet belirlerdi. Devletin polisi gözü tutmadığı insanları kayıplardı karınca gibi leşi gibi yok edip çöpe atardı, kimsenin de haberi olmazdı (nasıl olsun ki, yok eden devlet, televizyonlar da devlete ait, anlatmayacak tabii, batılı medyaları da ülkeye sokan yok, girseler de yanlarında rehber var, onları belirli yere götürüyor o rehberler).

Kısacası her şeyi devlet ayarlıyordu, halk ise bir robot gibiydi. Düşünmek, sorgulamak gibi şeyler zaten aklının ucundan bile geçmiyordu halkın.

Devlet Bulgarşarın yoğun olarak yaşadığı bölgelere çalışmaya gönderiyordu Türkleri Bulgarlaşsınlar diye.

Komünist dönemde Türklerin lideri diye bir şey yoktu ki zaten. Komünistler kendileri karşı çıkanları ya da çıkabileceğini varsaydıkları herkesi kimsenin haberi olmadan kayıplıyordu.

Son günlerde Bulgaristan'da kendini yakma olayları niye arttı, çünkü insanlar yılların psikolojik baskılarını içinden şimdi atmaya başladı. Çünkü yıllardık halk ya uyutuldu ya baskı altında tutuldu.

1989 öncesi isyan ettin mi kayıplara karışıyordun, 1989 sonrası ise isyan da etsen kimse sana sesini duyurma, kendini ifade etme şansı tanımıyor. Hatta "bu adam dik başlı" diye adın çıktı mı iş bulamıyorsun. Bunlar etkisini göstermeye başladı.

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #91 : 01 Nisan 2013 »
Bulgaristan Türkleri ile ilgili yalnış önyargılardan kurtulmak gerek. Bulgaristan Türklerinin %99.99 kendisini "bulgar" olarak tanımlamıyor. Fakat Bulgaristan Türklerinin büyük bir kısmı şu görüşte: önemli olan boğazım doysun, canımı kurtarayım, kendimi tehlikeye atmayayım, rahat yaşayayım, kendimi fiziksel ya da zihinsel olarak zorlamayayım, birilerine sevimli görüneyim, birilerine hava atacak bir şeyim olsun.

Ülküleri uğruna hayatını feda etmek aptallık, önemli olan rahatına bakmak, güçlülerin hoşuna gidecek şeyler yapmak. Bulgaristan'da kontrol Bulgarların elinde bu yüzden de Bulgarların hoşuna gitmeyecek şeyler yapmaktan ya da söylemekten kaçınmak gerek

Bulgaristan Türklerinin büyük bir kısmı işte böyle bir zihniyete sahiptir. Bulgarların psikolojik metotları işte böyle hasta nesiller yarattı.

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #92 : 01 Nisan 2013 »
Şimdi aklıma geldi,
1989 öncesinin iyi yanlarından biri de suç oranı neredeyse sıfırdı. kapkaç, cepçilik, yankesicilik, kadın, eroin, silah ticareti yoktu. Halkın böyle şeyler aklından bile geçmiyordu, halk evden işe, işten eve gidiyordu. Ne yapıyor ne ediyor diye herkesin listesini çıkarıyordu

Zaten bütün suçları devlet işliyordu   :kahkaha01:  :kahkaha01:

Böyle bir dönemden geçmiş, 1989'dan sonra da demokrasi, hümanizm, enternasyonalizm propagandaları. Eskiden Türkiye ile diyaloğu daha azdı. Böyle bir durumda ne gibi sonuç beklenir ki.

Bırakın da şimdi eli kalem tutan içini döksün!

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #93 : 01 Nisan 2013 »
Ben ve birkaç yüz bin Türk kökenli ve Müslüman Avrupa ve Bulgaristan vatandaşı, Bulgaristan Cumhuriyeti'nin resmȋ dili Bulgarca olup kurumlara aslında çözülmeyen, Türkçe konuşanların çoğunlukta olduğu yerlerde belediye düzeyinde resmȋ dillerin Türk dili ile Bulgar dili olması fikrinin pekiştirilmesi sorununun çözmesini önerecek imza toplarsak Bulgar millȋ güvenliğini ihlȃl etmiş mi olacağız.

Bulgaristan'da bu kadar baskıdan sonra bunları hicivle sorgulamak bile ayrı cesaret ister.

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #94 : 01 Nisan 2013 »
Sayın Atsızcı Türk sizin paylaşımlarınızı yanlış bulmuyorum. Bulgaristan Türkleri Türklüklerini kaybetmiş derken yani varlıklarıyla yoklukları sanki aynı düzeyde demeye getirdim. Şu son mesajınızın da tamamına katılmakla beraber bir yerlerde eksiklikler var. Bu konuları tartışalım. Tartışalım ki becerebildiğimiz kadar Türkçüler olarak Balkan Türklerinin kimliklerine kavuşmasında nasıl yardımcı olabiliriz tespitler yapalım. Sovyet ve Çin baskısı Bulgar baskısından az değil ki. Ha nüfus konusunda haklısınız. Bakınız Gagauzlar daha az nüfusa sahip üstelik Diğer Türk bölgelerinden çok uzaktalar.

Bulgaristan Türkleri dediğiniz gibi rahatlarını düşünüyor olabilirler. Biz onların rahatını kaçırabiliriz.

Yıllardan beri Balkan sitelerini tarıyorum doğru dürüst Türklükle ilgili bir şey bulamıyorum. Balkan Türkleri adına paylaşım yapanların genelinin akp zihniyetinde olduğunu görüyor ve üzülüyorum.

Bugün bir mesaj okudum bir yerde diyordu Ankara Türk dünyasının kabesi. Yani Dünya Türklüğü bizi öyle görmek istiyor ama zihniyet belli işte.

Bizler ne gibi katkılar yapabiliriz bunları konuşabiliriz. Bulgaristan Türk siteleri varsa orada Türkçü paylaşımlar yapıp en azından bazı gençleri bilinçlendirebiliriz. Ben şahsen Suriye'den Yakutistan'a çok sayıda yabancı sitede paylaşımlar yapıyorum arasıra.

Geçen günlerde Pakistan Hazaralarınnın bir sitesinde paylaştığım bir şiire Bir hazara bu Türk şiiri değil bunu yazsa bir Tacik yazmıştır diyor. Yani Hazara Türkü bilmiyor. Türk gençleri bize gelmiyorsa biz onlara gidelim. YAŞLILARDAN VAZGEÇTİK, gençleri uyandıralım.

Dünya ülkeleri bizim etniklerimizi nasıl kurcalıyor eğitiyor biz de kendi soydaşlarımıza ulaşalım, teknoloji bulunmaz bir nimet.

Türklüğü İslamlık olarak algılıyor bir çok yerdeki soydaşlarımız. Dolayısıyla bilinç gelişmiyor.

SLOGAN TÜRKÇÜLÜĞÜNÜ GÖKBÖRÜLER OLARAK İCRAAT TÜRKÇÜLÜĞÜNE ÇEVİREBİLİRİZ GRUPLAR DÜZEYİNDE ÇALIŞMALAR YAPARAK.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #95 : 01 Nisan 2013 »
Nerede yaşarsan yaşa, Türkçülük bilinç seviyesi meselesi. Şu anlamda: bir Bulgaristan Türkü Türkiye Türkünden daha milliyetçi olabilir (zaten öylelelri de var, neredeyse nesli tükenecek kadar az da olsa).

Ruhunda biraz Türklük duygusa olana, enternasyonalist önyargılardan kurtulup Hüseyin Nihal Atsız'ın eserlerini okuyup anlayana büyük bir nimet.
Tek sorun sonuçta Atsız da Türkiye'de yaşamış bir Türkçü ve tek bir şahıs, Atsız dışında da öyle bir enerjiyle Türkleri araştırıp Türkçü bakış açısıyla anlatan yok. Atsız da Türkiye'de yaşamış tek bir şahıs olduğu için bütün sorunların detaylarına inemez (Aşıladığı Türkçü bilinç yeterli, neyse bu ayrı konu).

Şimdi biz sorunların köküne inmezsek, sebeplerini bilmezsek zaten çözüm bulamayız.

BEN KISACA BULGARİSTAN'DAKİ SORUNLARIN KÖKÜ NEREYE DAYANDIĞINI ÖZETLEYEYİM:

Bulgaristan'ı Osmanlı 1396'da tamamen fetheder. Osmanlı'yı Ruslar da, Batı Avrupa da her zaman kendisine tehdit olarak görür. Özellikle Fransız Devrimi'nden sonra Osmanlı'yı yıkmak için Bulgarları olduğu gibi diğer azınlıkları da hep kullanırlar. Dışarıya (Rusya'ya ya da Batıya giden Bulgarlar hep bu propagandalardan etkşlenirler, sadece etkilenmekle kalmazlar, oralardan iyi yetiştirilmiş olarak dönerler). Bunlardan etkilenen Bulgarlar, halkını Türklere karşı daha fazla kışkırtacak şiirler, makaleler, romanlar ve buna benzer eserler yazar. Hatta bu işi o kadar ciddi alırlar ki Osmanlıdan kurtulmak için halkı örgütlemeye çalışırlar, kendileri bile ölümü göze alırlar. Sadece bu olsa iyi, Bulgarların zaten halk Türkülerinde de Türkler canavar olarak gösteren sözleri çoktur.
1878 yılı öncesi yazılan eserlerin amacı zaten Bulgarlarda vatansever milliyetçi ve Türk düşmanı duygular uyandırmaktır. Hep Türklere karşıdır. 1878-1890 yıllarından sonra azalma görülür. Ama okullarda Bulgar çocuklarına hep bu eserler okutulur. İşte 500 sene Türk esareti, Türk zulmü altında yaşamış Bulgarlar, Türkler herkese ve her şeye zararı olan gereksiz bir varlık diye eğitilir çocuklar. Bulgarlar eziklik duygusunu yenmek için çocuklarına Türkleri küçümsemeyi ve Türklerden nefret etmeyi öğretirler.

Bulgarlar her zaman Türkler çoğalıp Bulgaristan'ı Türkleştirecekler korkusuyla yaşarlar. Bu yüzden de hep Türkleri göçe zorlayacak yöntemler uygularlar. Tabii Aleksandır Stamboliyski gibi olgun toleranslı Başbakanlar da olmuş, ama bu dönemler uzun sürmemiş. Stamboliyski döneminde 1 700 Türk okulu varmış. Stamboliyski Türk düşmanı cuntacılar tarafından darbeyle indirilince bu okullar kapatıldı. Ama köylerde hala çocuklar Türkçe okuyor, Bulgarlar da kendi okullarında Türkleri aşağlasa da Türkler pek etkilenmiyordu o zamanlar. Türkler yine de faaliyetlerini sürdürüyordu.

1934 yılında esaslı bir askeri darbe olur. Bu Türk düşmanı cunta Bulgaristan'da Turancı dernekleri, örgütleri yasaklayıp kapatır. 19 Mayıs 1934 darbesinden sonra Türkler için çileli günler başlasa da okullarda Türkler yine Türkçe okur, kendi örf ve adetleriyle başbaşadır. 9 Eylül 1944'te komünizm gelince ilk yıllarında Türkler rahatlamıştı, hatta Azerbaycan'dan Türkçülük öğreten bilim adamları bile geliyordu.

Daha sonra komünist ülkeler Türkiye'nin komünist bir ülke olmayacağını anlayınca, Türkler de Türk kanı taşıdıkları için Türkiye'ye bağlanmalarından komünist Bulgarlar rahatsız oluyordu, öte yandan Sovyetlerle Türkiye'nin arası iyi değildi, Bulgaristan da Sovyetlerin en sadık uydusuydu. Zaten Bulgarların edebi eserlerinde Türk düşmanlığı vardı, tarihten gelen bir eziklikle de Türklerden nefret eder Bulgarlar.

Yine başladı Türklere zulümler, ara sıra rahatlama, gevşeme olsa da, hatta Türkçe gazete yayınlara izin vermeye başlasalar da (Gazeteler yayınlar da hep komünist fikirleri pekiştirme amacı güdüyor Türkçe yazılsa da). Düne gelince Türkler ayrı okullarda Türkçe okurdu, fakar artık Bulgar komünistleri artık her şeyi kontrol etmeye, her şeye 'kolektivizasyon' adı altında el koymaya başladı. Kömünistler 1952-53 yıllarına kadar kendisine muhalefet edecek herkesi katledip yok etmişti. Türkçü zihniyette olanları da ya hapse atmışlar ya kurşuna dizmişler ya da Türkiye'ye kovmuşlar. Böylece Bulgaristan Türklerine önderlik edebilecek kimseyi bırakmamışlar.

1975-80 yıllarından sonra Bulgar kömünistler milliyetçiliğe ne kadar da karşı olsalar yavaş yavaş milliyetçi fikirlere geri dönmeye başlamışlar. 1984-1989 yıllarında asimilasyoncu zulümlerine başladılar. Silah zoruyla pasaportları değiştirdiler, mezar taşlarındaki Türk adlarını kazıyıp üstüne Bulgarca adlar koymaya başladılar, Türkçe konuşana para cezası, polisler tafafından dayak atmalar, okullarda çocuklara Bulgar adıyla hitap etmeler, okullarda Türkleri Türkiye'yi kötüleyen dersler öğretmeler, asimilasyona karşı çıkanları yok etmeler, kurşuna dizmeler, "TÜRKÜM" diyenleri Belene ceza kampına sürmeler. 1989 yılına kadar Bulgaristan Türklerine askerde silah bile vermiyorlardı isyan çıkarıp Bulgaristan'ı Türkiye'ye katacaklar diye korkudan. Bulgaristan Türklerinin çoğu niye iyi inşaatçı, muslukçu ya da amele işlerinde dayanıklıdır? Çünkü Türk oldukları için devlet onlara silah vermek yerine onlara inşaat işi ve muslukçuluk, aşçılık öğretilir. Bu sadece Bulgaristan'da değil, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Azerbaycan ve Türkmenistan'da da böyledir. Türkleri Bulgar ilan eden tarih dersleri uyduruyorlardı. Bulgar tarih tezine göre Aleviler de Bulgar, onlar Osmanlı döneminde sonra Müslümanlaştırılıp Türkleştirilmiş.

Hele komünizde tarih ve edebiyat kitaplarında hep Ruslar övülür, Türkler aşağlanırdı. Bulgarların çoğu Rus yalakasıdır, bu rus yalakalığı denen hastalık bazı Bulgaristan Türklerine de bulaşmıştır.

Sovyetler, Bulgaristan'ı deneme tahtası olarak görüyordu. Örneğin "Eğer Bulgaristan'daki Türkler asimile olursa demek Sovyetlerdeki Türkler de asimile edilebilir" dendi. Ama hiçbir yerde başarılı olunamadı.

Bulgaristan Türkleri evden işe işten eve, çoğu ya cahil çiftçi ya da komünist yalakası. Halkın geri kalan kısmı da dünyadan habersiz izole yaşayan korkak.

Bulgaristan Türkleri hala geçmişten kalan hasta Türk düşmanı etkilerden kurtulamadı. Sözde Türkleri temsil eden HÖH'ün (Hak ve Özgürlükler Hareketi) yöneticileri, liderleri komünist dönemin istihbarat ajanıdır, HÖH fahri başkanı Ahmet Doğan daha 21 yaşında istihbarat servisine alınmıştır, Bulgarlaşmaya karşı çıkan arkadaşları ispiyonlayıp devlete şikayet etmiş "Bunlar Türkçenin yasaklanmasına karşı çıkıyor" diye ispiyonladığı insan başına da para alıyordu. Lütvi Mestan'da 19 yaşında istihbarat ajanı olarak alınmış. Lütvi Mestan da çoğunluğu Türklerden oluşan HÖH'ün Genel Başkanıdır. Lütvi Mestan bir Türkçe öğretmenine “Ne yapacak­sınız Türkçe öğretip de, gidin çocuklarınızı İngilizce öğre­tin, Avrupa vatandaşı olsun çocuklarınız” demiş. Bulgaristan 2007'de Avrupa Birliği'ne girerken HÖH "Bulgaristan Türklerinin sorunu yoktur" diye imza atmıştır.

Bulgarlar forumlarda hep Türkleri aşağlarken, Türkleri tehdit ederken HÖH tolerans, hoşgörü adına hep susardı. Sonuçta hepsi 19-21 yaşlarında ajan olmuş. Robor gibi yaşanan, Türkçülüğün adı bile yasaklanan komünistlerin yetiştirdiği ajanlar şimdi Türkleri temsil edecekmiş. Oysa Bulgar istihbaratı onların Türkçü olmadığını bildiği için parti kurmalarına izin verdi. Onları kurnazca Türkleri yumuşatıp asimile etsinler diye kullanıyorlar. HÖH'lülerin çoğu ya ajandır, ya babaları Türklere zulmetmiş satılık sütü bozuktur ya da Bulgar özentisi, Bulgar yalakasıdır. Doğru düzgün Türkçe bile konuşamaz bu HÖH'lüler.

Ama her şeyden önce her yerde herkese Bulgarların nasıl oyun oynadığını, neleri planladığını, ne oyunlar oynadığını tatlı dille hiç durmadan her yere yaymak gerek.

Bütün dünyayı karşımıza alacağımızı bilsek de delirmişçesine Türkleri bilinçlendirmek için mücadele etmeliyiz. Hatta hiçbir sonuç bile alamasak da inanıp mücadele etmeliyiz. Edindiğimiz bilgileri hiç durmadan her yere yaymalıyız.

Bulgaristan Türkleri aynı zamanda beyni yıkanmış çok dar görüşlüdür. Bulgarlarla fazla haşır neşir olanlar (Bulgarlarla dolaşanlar) çok hasta ruhludur, Bulgarca konuşmanın üstünlük olduğunu sanır, Bulgarca bilmemenin utanılacak bir şey olduğunu sanır, Türkçeyi iyi bilirim diye övünmez. Milliyetçilik deyince aklına Türk düşmanı Bulgarları getirir ve milliyetçilik kelimesinden korkup ürker, Türkleri ezmek isteyen Bulgarları aklına getirir, bu yüzden de milliyetçilik kötü bir şeydir onun gözünde, tarih deyince de sadece Türkleri aşağlayan Bulgarlar aklına gelir. Siyaset deyince de Türkleri ezen Bulgar devletinin yöneticileri gelir akla. Bu yüzden de siyaset kavramına da nefretle bakarlar. Bazı kendisini entelektüel sanan salaklar da "siyaset" kelimesinden korkar. Bunlar normalde Bulgarlara özenen zayıf karakterli korkaklardır.

Bir gerçek vardır: Bulgar milliyetçiliği = Türk düşmanlığı

Türklüğe sahip çıkmanın cahillik, salaklık olduğuna inanan öküzler bile vardır. Bazı aileler çocuğum Bulgarca bilmiyor diye ona buna güleceklik olacak, ezilecek, en iyisi yanında Bulgarca konuşalım da Bulgarca öğrensin der, ama çocuğun ilk öğrendiği kelimeler Bulgarca olur zamanla Bulgar özentisi olur. Bunun hesabını yapamazlar. Zaten bu konularda onları uyarak yoktur. Düne gelince onların anası babası ya da ninesi dedesi çiftçi tütüncüydü, bu yüzden de akılları pek milli bilinç, Türk kimliğini korumak gibi şeylere ermez, sadece televizyonlarda, internette ezberledikleri saçmalıkları konuşurlar. Bunlardan başka da bildikleri yoktur (Bu yüzden de YouTube gibi yerlerde aşırı derece Türkçülüğü anlatarak bilinçlendirmekte fayda var).

Bulgaristan Türklerine gavur muamelesi yapmak, onlara "Siz Bulgarlaşmışsınız, siz gavur s.k.nden düşmüşsünüz" demek çok yanlış, onlara Türklüğüne sahip çıkmamanın ne kadar yanlış olduğunu anlatmak lazım, onlara yabancı (Bulgar) özentiliğinin nasıl karaktersizlik olduğunu internette bol bol anlatmak lazım. Dinleyen olmayacağını bilsek bile. Mutlaka biri anlar diye ümit ederek. Bulgaristan Türklerine hiç durmadan şunu anlatmakta fayda var "Ey Bulgaristan Türkleri, Bulgarşarın içinde Türklere karşı her zaman nefret vardır, Bulgarlar Türklüğüyle gurur duyan Türkü sevmez, Bulgarlar Bulgaristan'da Türklerin artıp da Bulgaristan'ı ele geçirmesinden her zaman korkar, her zaman Türkiye'yi ve Türkleri kötü gösterirler, Türklerin de Türkiye'den nefret etmesini, Bulgarlaşmasını ister ya da Bulgaristan'dan ayrılmasını. Bulgarların kanına işlemiştir Türk düşmalığı, edebiyatları, kültürleri bile hep Türk düşmanlığı doludur! Türkler hakkını istemesin diye Türkleri hep tolerans, hümanizm kelimeleriyle uyutmaya, kandırmaya çalışırlar. Bulgarlar "düşman" kelimesini duyunca ilk aklına getirdikleri şey Türklerdir. Bulgarlar gerçek hayatta yüzümüze gülerek selam verirler, ama internette anonim isimlerle korkakça, kahpece Türkleri aşağlarlar, küfrederler. Türkçe zorunlu ders olsun demeyi bile vatan hainliği olarak görürler. Ey Bulgaristan Türkleri daha ne zamana kadar uyuşuk uyuşuk oturacaksınız, Bulgarlara karşı eziklik duygusu beslemeyi ne zaman bırakacaksınız, görmüyor musunuz arkanızda koskoca Türkiye Cumhuriyeti var, Arkanızda Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türklemistan, Azerbaycan gibi Türk cumhuriyetleri var. 5-6 milyonluk bir avuç Bulgardan mı korkuyorsunuz!
Siz kahraman Türk kanı taşıyorsunuz, sizin Bulgarlarla bir ilginiz olamaz! Siz Bulgaristan Türkleri daha şerefli, daha üstünsünüz, slav bulgarları gibi değilsiniz. Türkler arasında yanlış anlaşılmalar olabilir. Ama mutlaka diyalog kurmanın yolları aranmalı. Türk Türke karşı toleranslı olmalı. Türkler arasında birlik olmalı. Bütün dünya bir olup da Türkler birleşemez desede biz birleşeceğine inanmalıyız. Tek başımıza kalsak da bunun için mücadele etmeliyiz"


Türkiye Türklerinin çoğu bu yöntemi izlemiyor, Bulgaristan Türkleri diye bir şey yokmuş gibi davranıyor.

TANRI BÜTÜN TÜRKLERİ KORUSUN!

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Ynt: Bulgaristan'da Türk gazetesi
« Yanıtla #96 : 01 Nisan 2013 »
Aldığım bir habere göre bir Yunanistan televizyonuna "Türkçe dizi yayınlıyor" diye haklın saldırısına uğramış. Düşünün sıradan Yunan halkı ne derece nefret ediyor bir Türklerden. Hala tolerans, hoşgörü laflarıyla Türk milletini uyutacak mıyız?

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Seçim çağrısı
« Yanıtla #97 : 04 Nisan 2013 »
BAF'tan seçim çağrısı



Bulgaristan Adalet Federasyonu (BAF) Başkanı Sezgin Mümin, Bulgaristan
vatandaşı Türklerle göçmen derneklerine önümüzdeki seçimlerle ilgili
çağrıda bulundu. Sezgin Mümin'in çağrısı:
Bulgaristan Cumhuriyeti'nden Kovulan Sayın Vatandaşlar,
Sayın Göçmen Dernekleri Başkanları,
Türk Kardeşlerim,
Önümüzdeki genel seçimlerde Türkiye Cumhuriyeti'nde seçim öncesi seçim
sandıkları düzenleyip kurmakla ilgili olarak sizlere Merkezi
Sefaköy-Küçükçekmece'de bulunan, Başkanlığını da Ömer Özgür'ün yaptığı
Trakya ve Balkanlılar Dayanışma ve Kültür Derneği adlı göçmen
dreneğine dilekçe vermenizi istirham ederim.
Bununla birlikte Bulgaristan Cumhuriyeti'nin İstanbul'daki
Konsolos'una Türkiye Cumhuriyeti'nde Türk kökenli Bulgaristan
vatandaşlarının yoğun olarak bulunduğu şehirlerde daha fazla seçim
sandığı kurulması konusunu bildirdik.
Anayasal olarak oy kullanma hakkınızı değerlendirmek için genel
seçimlerden yararlanın. Aktif olmanız, sivil duruşunuzun ve siyasȋ
kültürünüzün belirtisi olacak.

Aydın Osman | AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
Türkiye'de de yaşasak Bulgaristan'daki Türkleri her zaman destekleyeceğiz.

Bazı Türkiye görmüşler hava atar, fakat bu şekilde Bulgaristan Türklerini kendinden soğuttuğunun farkına varmazlar.

Ama önemli olan Türkler arasında birlik olsun! Gerisi boş laf!

KAYNAK: http://ajansb.blogspot.com/2013/03/baftan-secim-cagrs.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
İdeolojisiz politika olmaz
« Yanıtla #98 : 05 Nisan 2013 »
Dr. Nedim BİRİNCİ: İdeolojisiz politika olmaz.



İdeolojisiz politika olmaz.
Mestanlı yöresi  Kültür ve Dayanışma Derneği'nin Bursada düzenlediği yemekli toplantı buna kesin kanıttır. Bulgaristan’da Hak ve Özgürlük Hareketi'nin yerel temsilcisi sıfatıyla bu toplantıya katılanlar ve HÖH adına konuşanlar Türkiye'den HÖH'e özel destek talep etmekle politik cahilliğini ortaya koymuşlardır.
Son 2O yılda süregelen tek yanlı politikalara saplanmış olan ve hızla meydana gelen son değişiklikleri, Bulgaristan Türklerinin uyanışını ve yeni politik çözümler arayışını göremeyen HÖH yönetimi baltayı Bursa'da da taşa vurdu.

 Tüm HÖH elitini niteleyen ve izlenen politika için tamamen geçerli olan bu tanımlama, yeni başlayan seçim kampanyasında içte ve dışta  aciz saldırıların şiddetli ucunu Türkiye'ye, göçmen derneklerine, AK Partiye, hükümete ve şahsen Başbakanımız Sn.Tayip Erdoğan'a yöneltmişlerdir.
Bu yeni durumun nedeni şudur:
HÖH elitine göre, Türkiye (HÖH-Monşerleri) HÖH'ü kayıtsız şartsız desteklemiyorsa yanlış yapmaktadır. Ne yazık ki, A. Doğan'ın (ajanın) çizgisinden çıkamayan HÖH'ün değişen eliti,  politikayı okuyamadı, değiştiremedi, yenilemeyi ise hiç mi hiç düşünmedi.

Yeni çatışmanın ana konusu ideolojik ve dolayısıyla politiktir.
 HÖH-elitinin bağlandığı neo-liberal ideolojiden Bulgaristan’da Müslümanlara geçmişte faydası olmamıştır ve gelecekte de faydası yoktur. HÖH'ün sarmaş dolaş olduğu Rus enerji tekelleri Bulgaristan’ı çökertiyor. Neo-liberal gelişmeler, halkımızın ezilmesi, sömürülmesi ve yok pahasına bir avuç zengini palazlandırma ve ihya etme anlayışına hizmet ediyor. A. Doğan'ın çevresinde kümelenen zenginler bizdeki neo-liberallerdir. Bunların dayattıkları politika son ayda 6 vatandaşın kendilerini yakmasına neden olmuştu. Onların hiç biri, 3.lü koalisyon ve A. Doğan, ölüm yatağında olsak bile bir kaşık su vermezler. Neo-liberal ideolojiden kaynaklanan politika bizde ancak ve ancak öz halkımıza, köydeşlerimize, kentli ve tüm kardeşlerimize, yoksul halkımıza ihanet politikası izlenmiş ve izlenmeye de devam etmektedir.
Bu ideolojiden ve politikadan bize fayda gelmedi ve gelmeyecektir. Bunlar, hep bana ver, ben merkezli, ben kazanayım politikasını takip etmişlerdır. Hala anlaşılamamış olan bu politik aldatmaca, Bursadaki toplantıda AK Partinin HÖH konusunda sert tutum almasıyla balon gibi patlamıştır. Bunlar ilerki zamanlarda da her yerde patlamaya devam edecektir. İnsanımız  artık bu politik zehirden arınma zamanı gelmiştir, bunu da bu 2013 genel secimlerinde bunu gösterecektir.
 
        Özellikle şuna dikkatinizi çekmek isterim. Herkesin artık öğrendiği bu son gerginlik önce Bulgaristan'da kızıştı. A. Doğan HÖH ağıcında büyüyen dalları budadıkça, halkımız üzüldü, halk gamlı yaşadı. Seçim öncesi kuraklık basınca da, kahırlı insanımızdan HÖH ağacına su taşıması, oy vermesi istendi.
Sabırlı ve dayanıklı insanlarımız 23 yıldan beri bu çileyi çekegeldi. Türkiye'de yaşayanlardan da hep karşılıksız oy istedi ve halkımız hep mi hep verdi. Bu dışarda yaşayan insanlarımızın karşılığı, sadece Bulgaristan’da yaşayan insanlarımıza faydalı olması idi, bunu da ters anladılar veya işlerine öyle geldi.
Öyle ama kuruyan kapların altındaki yara hep sızladı ve kimseye huzur vermedi.
 
        Önce Bulgaristan'da patlayan ve artık Türkiye'deki dernek toplantılarına da sıçrayan şimdiki amansız politik ayrışım, derinleşen görüş ayrılıklarının aşılamamasının bir sonucudur.
İleride bu çelişki daha da keskin bir biçim alacaktır. Söz konusu olan öncelikle HÖH'ün son yıllarda Bulgaristan'ın iç ve dış politikasında hiç bir soruna doğru, halkın çıkarlarına yönelik, halktan kabul gören, gerçekçi çözüm önerisi getirememiş olmasıdır. Hiç kimseye hiç bir konuda el uzatmaması, halktan tamamen uzaklaşmasıdır.

Bu politikanın gündeme getirdiği sonuç, Müslüman Türklerinin HÖH'ten topluca ayrılıp, beraberce çıkıp yine topluca Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi partisine akmak, orada birleşmek, politik olarak pekişip güçlenmek ve bu partimizi Sofya meclisine götürmektir. Şimdi 2013 genel seçimlerde halkın en önemli politik ödevi budur.
Bursa'da çatışan taraflar: Bursa'da kızışan sert tonlu söz düellosuna katılanlar:
BAL-GÖÇ Genel Başkanı  Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN; AK Partisi Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk; Mestanlılılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan ÖZTÜRK ve HÖH eliti.
 Aslında bu HÖH elitinin bir temsilcisi ile BAL-GÖÇ nezninde göçmen dernek ve federasyonları; HÖH eliti ile AK Partisi ve şahsen HÖH eski Başkanı A. Doğan ile Başbakanımız Sn.R.Tayyip Erdoğan arasında meydana gelen kökten  farklı bakış açısının Bulgaristan parlamento  seçimleri arifesinde kamuoyu önünde yüzleşmesidir.
Çözümüne kökten farklı yaklaşılan ana konular şunlardır: 

Bulgaristan ile Türkiye arasında dostluk ve işbirliği politikası; Bulgaristan Başbakanı Sn.Boyko Borisov ile Türkiye Cumhuryeti Başbakanı Sn.R. Tayyip Erdoğan arasında son dönemde gelişen ve güven veren, verimli ve dostça ikili temaslar; özellikle de Bulgaristan ile Türkiye devlet politikasının HÖH süzgecinden geçmesini isteyenlerin kesin yanılgısıdır.
Şimdiki yol ayrımı HÖH Başkanlığı'nın Bulgaristan’da Müslüman-Türklerin ve tüm soydaşlarımıza ihanetiyle başlamış, derinleşmiş ve derinlik bir uçuruma dönüşmüştür.
 
        Temel konularda HÖH partisinin politik yanılgıya düştüğünü ilk gören Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi Başkanı Sn.Güner Tahir oldu.

HÖH Genel Başkan Yardımcılığından ayrılan Sn.Güner Tahir HÖH'in politikalarından memnun olmayan bir grup arkadaşı ile Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi'ni (UHÖH) partisini kurdu ve halkımızın demokrasi ve özgürleşme uğrunda verdiği ağır mücadeleleri devam etirip yaşatma yoluna açıldı.
UHÖH 12 Mayıs 2013 parlameto seçimlerine tek başına katılıyor.
BULTÜRK Derneği Genel Başkanı Rafet Ulutürk Soydaş derneklerinden Türkiyede ilk defa HÖH'ün ihanet politikasını zamanında açığa vuran oldu.  O, gerçekleri okuyunca yönettiği derneğin politik çizgisini yeni temellere oturttu, yeni baştan demokratik ilkeler üzerinde örgütledi. Başkan R. Ulutürk daha 2003 ardından 2005'te HÖH tarafından dayatılmak istenen seçimlerle ilgili dalaveracı politikalara, oy satın almaya sırt çevirdi. Bulgaristan Türkleri, Pomaklar ve vatanlarında yaşayan tüm Müslümanların huzur içinde olmasına yönelik dayanışma ve yardımlaşmayı gündeme getirdi ve değişik biçimlerde geliştirdi. Bu asil politikadaki ana koşul Bulgaristan ile Türkiye arasında her alanda semereli, dostça işbirliği ve yardımlaşmanın gelişerek daha fazla meyve vermesine ve iki ülke halklarına her bakımdan yararlı olunmasına hizmet sunmaktı.
Balkanlar'da barışın ve güvenliğin temel taşı olmak gibi asil hedefler bulunur. Dernek çalışmalarında Bulgaristan'ın bugünkü derin bunalımdan sıyrılması, işbirliği geliştirerek güçlenmesi; mutlu ve güvenli bir yaşama açılmasına  faydalı olması hedeflenmektedir. Bu politikada miheng taşı Bulgaristan' da yaşayan Müslüman topluluğun tüm etnik grupların anayasal ve evrensel haklarının bütünüyle tanınması ve uygulanmasıdır. İnsan kardeşliğine ve yardımlaşma gereğine dayanan bu politik anlayış,  soydaşlarımızın Bulgaristan'daki yerel ve parlamenter seçimlere aktif katılmasını özendirdiği gibi, tamamen yapıcı ve güven veren isabetli bir politikaya hizmet etmektedir.
 
        Bursada'da dernek, federasyon ve belediye başkanlarının katıldığı  görüşme politik niteliklidir. Kızışan tartışmanın politik özünde öncelikle BAL-GÖÇ'ün Bulgaristan'a ve HÖH'e bakış açısını öteden beri katı tutup asla değiştirmek istememesi yatar. Bulgaristan'da yapılan  her seçimde HÖH elitine Türk oylarını hediye eden BAL-GÖÇ, Türkiye Cumhuriyetindeki en büyük soydaş derneğidir ve HÖH'ten asla hesap sormamakla hep yanlış yapmıştır ve bu yanlışı devam etirmektedir.
Bu arada HÖH elitinin sinsi oyunlarına alet olmuş ve buna devam etmektedir.
Bulgaristan'da bazı önemsiz ekonomik çıkarlara bazı yöneticiler yetinmiştir. BAL-GÖÇ, son yıllarda devamlı "yüksek hizmet plaketı" dağtmakla yetinerek, Bulgaristan politikasında  körleşmiş, genel nitelikli bazı demeçlerle yetinmeyi yeğlemiş ve modern siyaseti "Türkan Çeşme" Anma törenlerine turistik katılım seviyesine indirgemiştir.
 
HÖH yönetiminin izlediği politikalardan, son yıllarda Müslüman ve Türklük davasına ihanet sınırını aşan tutumdan hesap sormaya doğal hakı olan BAL-GÖÇ bunu yapamamıştır.
BAL-GÖÇ'ün iç işlerine karışmadan şunları söylemeden edemeyeceğim:
HÖH'e  hep canı gönülden karşılıksız destek verildi, dil özürlü gibi susuldu, hesap aranmadı, hesap sorulmadı, misafir karşılandı, ağırlandı ve uğurladı. Sonunda????
 Güneş balçikla sıvanmaz:
Bugünkü vahim durum, Bulgaristan Türklerinin 3 parçaya, 3 partiye bölünmüşlüğü HÖH'ün körü körüne desteklenmesinin bir sonucudur. Şu an söylenecek olan şudur: HÖH ile BAL-GÖÇ'ün arası kesin açılacaktır. HÖH ile AK Partinin arası açılmıştır. Başbakanımız Sn.R.Tayip Erdoğan'ın HÖH e olan sempatisi sönmüş, Kasim Dal da nasibini almak için sırasını beklemektedir. Pabucunun dama atılacağı günler hemen yarın vay biraz sonrası gibi yakındır.

         A.Doğan'a 8. Olağan Kurultay kürsüsü'nde tabanca çıkarılıp, "politikadan çekil" denmesinden sonra, Bulgaristan Türklüğü ve Müslümanlığı gündeminde en önemli politik olay, önemli  nitelik taşıyan bu gelişmelerin Mestanlılılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan ÖZTÜRK'ün Bursa'da yönettiği geleneksel misafir karşılama ziyafetinde patlak vermesi tesadüfi değildir. Bir defa, Mestanlıların Bursa dayanışma ve kültürel varlığı geliştirme derneği soydaşlarla çok aktif çalışan ve Bulgaristan'ı başarılı bir şekilde etkileyebilen  güçlü bir kuruluştur. Mestanlı, Güney Doğu Rodoplar'da, Kırcali ilinde ticari ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan aktif gelişerek, insanlarımızın sevdiği doğal bir yerleşim merkezi olarak büyümektedir. Türkiye dernekleriyle belediyeler arası dayanışmalar  olumlu meyveler vermektedir.  Demokrasi mücadelesinde şehitler veren, vatan şairi Nuri Adalı şanını yaşatan Mestanlı halkı  politik olarak uyanık ve bilinçli olduğu kadar, HÖH politikasının ideolojik ve politik çöküşünü sezen ve gören bir topluluk olarak da bilinir. Mestanlı sakinlerinin politik tutumu Kırcaliden de farklıdır. Özgündür. Gerçekçidir. Burada son seçim toplantılarında "HÖH'ün özünde kurt var!" diyenler artık başkaldırmıştır.
 Bu seçimlerde Mestanlı seçmeni HÖH'e oy vermemede kararlıdır.
Halkımız kısır polikaya bundan böyle kurban olmak istemiyor.
Önümüzdeki seçimlerde Bulgaristan'daki Müslüman-Türk Topluluğunun kader seçimi olacaktır. Ya tarih sahnesine gömülmek ya da yeniden dirilişin ve ebediğyen var oluşun başlangıç tarihi olacaktır. 


KAYNAK: http://ajansbkose.blogspot.com/2013/03/ideolojisiz-politika-olmaz.html

Çevrimdışı Atsızcı Türk

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 302
Türk televizyonları, Ahmet Doğan’la söyleşi yapamıyor

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=7nc0WFB3_Ks" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=7nc0WFB3_Ks</a>

Bulgaristan’da Türklerin Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi lideri Ahmet Doğan, Türk televizyonları için mülakat vermiyor. İstanbul merkezli Türkiye’nin en önemli haber televizyonları şimdiye kadar defalarca partinin basın merkezine başvurmalarına rağmen Ahmet Doğan’dan söyleşi için evet cevabını alamadı. Haber kanalları, Hak ve Özgürlükler milletvekillerinden ve Doğan’ın yardımcılarından söyleşi konusunda yardım istemeye de devam ediyor ancak şu ana kadar olumlu cevap alabilen yok. Özel kanalların yanı sıra TRT’den birçok televizyoncu söyleşi için müraacat ettiğini ancak partinin basın merkezinden olumlu cevap alamadıklarını vurguluyor.

BULGAR KANALLARINDAKİ SÖYLEŞİLER TERCÜMEYLE VERİLİYOR
Doğan’la birebir söyleşi yapamayan Türk haber kanalları Bulgar televizyonlarında yayınlanan söyleşileri Türkçeye tercüme ederek verebiliyor. Bu durum da ‘Türkün söyleşisini Türke tercümeyle vermek zorunda kalıyoruz’ yorumlarına neden oluyor.

AJANS BG

YORUMLAR:

1. yorum:
çokta bi gereği yok zaten.röportaj almanın.herkez kendi dilinde konuşur.

2. yorum:
adam Türkçe konuşamıyor

3. yorum:
Vay şerefsiz Doğan vay!Soysuzluğunu meydana çıkartıyor işte!Sözde Türk fakat Türkçe konuşamıyor!Bende Bulgaristanlı Türk'üm ve tam olarak Türkçe yazıyorum çünkü Türk'ün dili Türkçe'dir!!!

4. yorum:
Bence mesele Turkcesinde degil, mesele Turk medyasi olmasinda.

5. yorum:
kimse kusura bakmasin ama migdemi bulandiriyor ahmet dogan bir daha oy ister bizden

6. yorum:
Ulan uşaklar bu Ahmet Doğan değil Bu gavur Sava Angelov türklerin ansını ağlatan komnnist ajanı haberiniz yo mi ya siz hala uyuyin.

7. yorum:
Bu adam kendini bir şey sanıyor.Türk TV ler işine gelmez.İpleri kimin elinde belli değil.Biz de bu adamı Türk sanıyoruz hala...

8. yorum:
Bu ara müsadenizle bende fıkrımı yazmış olayım - ben Ahmet Doğan'ı Türkçe konuşurken vefalarca duydum, tanık oldum ve Türkçeyıde iyi bildiğini düşünüyorum, ama neden Türk basınına reportaj vermıyor orasını tabıkı kendısı bilir. Bence sonra bulgarıstan medyasında yanlış yorumlanacağından - nedenlerden biri olabilir. Çünkü sonra bulgarıstan medyası her söylediği sözün altında neler var diye durmadan eşinecek var olanı yok ederler, olmayanlar ortaya çıkar.

9. yorum:
ulan nasıl azıllık lideri bu g-t Türkçe konuşmaya bile aciz. Ya birde buna oyveriyoruz neymiş birlik beraberlik geçin bunları adam zatan tescili bulgar ajanı ötesi varmı.
yeterin artık biri bunun boy aptesini alıversin artık allah rızası için..

10. yorum:
Bende bir düğünde üstelik evlenen 2 tarafında Türk olduğu bir düğünde bulgarca konuştuğunu görünce Türkçe bilmediğini düşünmeye başladım eğer ajan ise öteki dünyada ellerimiz yakasındadır inancı varsa hayatının geri kalanında gülerken bir düşünsün bence inancı yok ise nasıl olsa gün gelir inandırırlar en fazla 20 sene daha yaşar sonra Şüphesiz Allah hesap soracaktır...

11. yorum:
Bu ajanın üç tane kod adı var Angelov ,Sergey ,Sava Türk tarihinin en-büyük HAİNİ gidin okuyun dosyalarını göreceksiniz ne mikrop olduğunu hep türklere karşı çalışmış. Ama anlamak mümkün değil çünkü hain haini savunuyor ve aklıyor eğer birileri bu alçakları savunuyorsa inanın o da yalaka ajan ekibindendir. Bakınız her şey ortaya nasıl cıkyor ajan müftüler , "din" adamları hepsi komunistlerin çakalı olmuş bu kadar pislik bir arada hiç biryerde göremesin. Onun için bg türklerinden bir şey olmaz hainlerin peşinden uçuruma doğru gidiyorlar. Yeter artık UYANIN bu derin gaflet ve uykudan kendinize gelin atın bu keneleri sırtınızdan yetmedimi 22 yıldır aldatılmak, satılmak ihanete uyramak .Bir avuç satılmışın insanlıktan nasibini almamış ,kedini bilmeyen çapulcuların ,donostniklerin yanında olmayın vurun bu alçaklara bir Osmanlı tokadı artık.

12. yorum:
TEMEL REIS;bu amed di cok sevdum,hacan turkce konusamaz,ona yapacaklarumu kara denuzda takanun icunda anacuum onun dilunu yutturacagum,bir daha hic konusamiyacak bu asagum ,benum una yaptuklarumu da tursuna asla anlatamuyacak.ulan amet usak hadi gel benum takama.turkiya ziyaretinun be olacayum senun rehberun usagim benum bir tez gel senu goreyum,sana kemance calacayum usayum.

KAYNAK: http://ajansbg.blogspot.com/2012/02/turk-televizyonlar-ahmet-doganla.html