Dr. Nedim BİRİNCİ: İdeolojisiz politika olmaz. İdeolojisiz politika olmaz.Mestanlı yöresi Kültür ve Dayanışma Derneği'nin Bursada düzenlediği yemekli toplantı buna kesin kanıttır. Bulgaristan’da Hak ve Özgürlük Hareketi'nin yerel temsilcisi sıfatıyla bu toplantıya katılanlar ve HÖH adına konuşanlar Türkiye'den HÖH'e özel destek talep
etmekle politik cahilliğini ortaya koymuşlardır.
Son 2O yılda süregelen tek yanlı politikalara saplanmış olan ve hızla meydana gelen son değişiklikleri, Bulgaristan Türklerinin uyanışını ve yeni politik çözümler arayışını göremeyen HÖH yönetimi baltayı Bursa'da da taşa vurdu. Tüm HÖH elitini niteleyen ve izlenen politika için tamamen geçerli olan bu tanımlama, yeni başlayan seçim kampanyasında içte ve dışta aciz saldırıların şiddetli ucunu Türkiye'ye, göçmen derneklerine, AK Partiye, hükümete ve şahsen Başbakanımız Sn.Tayip Erdoğan'a yöneltmişlerdir.
Bu yeni durumun nedeni şudur:
HÖH elitine göre, Türkiye (HÖH-Monşerleri) HÖH'ü kayıtsız şartsız desteklemiyorsa yanlış yapmaktadır. Ne yazık ki, A. Doğan'ın (ajanın) çizgisinden çıkamayan HÖH'ün değişen eliti, politikayı okuyamadı, değiştiremedi, yenilemeyi ise hiç mi hiç düşünmedi.
Yeni çatışmanın ana konusu ideolojik ve dolayısıyla politiktir. HÖH-elitinin bağlandığı neo-liberal ideolojiden Bulgaristan’da Müslümanlara geçmişte faydası olmamıştır ve gelecekte de faydası yoktur. HÖH'ün sarmaş dolaş olduğu Rus enerji tekelleri Bulgaristan’ı çökertiyor. Neo-liberal gelişmeler, halkımızın ezilmesi, sömürülmesi ve yok pahasına bir avuç zengini palazlandırma ve ihya etme anlayışına hizmet ediyor. A. Doğan'ın çevresinde kümelenen zenginler bizdeki neo-liberallerdir. Bunların dayattıkları politika son ayda 6 vatandaşın kendilerini yakmasına neden olmuştu. Onların hiç biri, 3.lü koalisyon ve A. Doğan, ölüm yatağında olsak bile bir kaşık su vermezler. Neo-liberal ideolojiden kaynaklanan politika bizde ancak ve ancak öz halkımıza, köydeşlerimize, kentli ve tüm kardeşlerimize, yoksul halkımıza ihanet politikası izlenmiş ve izlenmeye de devam etmektedir.
Bu ideolojiden ve politikadan bize fayda gelmedi ve gelmeyecektir. Bunlar, hep bana ver, ben merkezli, ben kazanayım politikasını takip etmişlerdır. Hala anlaşılamamış olan bu politik aldatmaca, Bursadaki toplantıda AK Partinin HÖH konusunda sert tutum almasıyla balon gibi patlamıştır. Bunlar ilerki zamanlarda da her yerde patlamaya devam edecektir. İnsanımız artık bu politik zehirden arınma zamanı gelmiştir, bunu da bu 2013 genel secimlerinde bunu gösterecektir.
Özellikle şuna dikkatinizi çekmek isterim. Herkesin artık öğrendiği bu son gerginlik önce Bulgaristan'da kızıştı. A. Doğan HÖH ağıcında büyüyen dalları budadıkça, halkımız üzüldü, halk gamlı yaşadı. Seçim öncesi kuraklık basınca da, kahırlı insanımızdan HÖH ağacına su taşıması, oy vermesi istendi.
Sabırlı ve dayanıklı insanlarımız 23 yıldan beri bu çileyi çekegeldi. Türkiye'de yaşayanlardan da hep karşılıksız oy istedi ve halkımız hep mi hep verdi. Bu dışarda yaşayan insanlarımızın karşılığı, sadece Bulgaristan’da yaşayan insanlarımıza faydalı olması idi, bunu da ters anladılar veya işlerine öyle geldi.
Öyle ama kuruyan kapların altındaki yara hep sızladı ve kimseye huzur vermedi.
Önce Bulgaristan'da patlayan ve artık Türkiye'deki dernek toplantılarına da sıçrayan şimdiki amansız politik ayrışım, derinleşen görüş ayrılıklarının aşılamamasının bir sonucudur.
İleride bu çelişki daha da keskin bir biçim alacaktır. Söz konusu olan öncelikle HÖH'ün son yıllarda Bulgaristan'ın iç ve dış politikasında hiç bir soruna doğru, halkın çıkarlarına yönelik, halktan kabul gören, gerçekçi çözüm önerisi getirememiş olmasıdır. Hiç kimseye hiç bir konuda el uzatmaması, halktan tamamen uzaklaşmasıdır.
Bu politikanın gündeme getirdiği sonuç, Müslüman Türklerinin HÖH'ten topluca ayrılıp, beraberce çıkıp yine topluca Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi partisine akmak, orada birleşmek, politik olarak pekişip güçlenmek ve bu partimizi Sofya meclisine götürmektir. Şimdi 2013 genel seçimlerde halkın en önemli politik ödevi budur.Bursa'da çatışan taraflar: Bursa'da kızışan sert tonlu söz düellosuna katılanlar:
BAL-GÖÇ Genel Başkanı Doç. Dr. Yüksel ÖZKAN; AK Partisi Bursa Milletvekili Mustafa Öztürk; Mestanlılılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan ÖZTÜRK ve HÖH eliti.
Aslında bu HÖH elitinin bir temsilcisi ile BAL-GÖÇ nezninde göçmen dernek ve federasyonları; HÖH eliti ile AK Partisi ve şahsen HÖH eski Başkanı A. Doğan ile Başbakanımız Sn.R.Tayyip Erdoğan arasında meydana gelen kökten farklı bakış açısının Bulgaristan parlamento seçimleri arifesinde kamuoyu önünde yüzleşmesidir.
Çözümüne kökten farklı yaklaşılan ana konular şunlardır: Bulgaristan ile Türkiye arasında dostluk ve işbirliği politikası; Bulgaristan Başbakanı Sn.Boyko Borisov ile Türkiye Cumhuryeti Başbakanı Sn.R. Tayyip Erdoğan arasında son dönemde gelişen ve güven veren, verimli ve dostça ikili temaslar; özellikle de Bulgaristan ile Türkiye devlet politikasının HÖH süzgecinden geçmesini isteyenlerin
kesin yanılgısıdır.
Şimdiki yol ayrımı HÖH Başkanlığı'nın Bulgaristan’da Müslüman-Türklerin ve tüm soydaşlarımıza ihanetiyle başlamış, derinleşmiş ve derinlik bir uçuruma dönüşmüştür.
Temel konularda HÖH partisinin politik yanılgıya düştüğünü ilk gören Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi Başkanı Sn.Güner Tahir oldu.HÖH Genel Başkan Yardımcılığından ayrılan Sn.Güner Tahir HÖH'in politikalarından memnun olmayan bir grup arkadaşı ile Ulusal Hak ve Özgürlükler Hareketi'ni (UHÖH) partisini kurdu ve halkımızın demokrasi ve özgürleşme uğrunda verdiği ağır mücadeleleri devam etirip yaşatma yoluna açıldı.
UHÖH 12 Mayıs 2013 parlameto seçimlerine tek başına katılıyor.BULTÜRK Derneği Genel Başkanı Rafet Ulutürk Soydaş derneklerinden Türkiyede ilk defa HÖH'ün ihanet politikasını zamanında açığa vuran oldu. O, gerçekleri okuyunca yönettiği derneğin politik çizgisini yeni temellere oturttu, yeni baştan demokratik ilkeler üzerinde örgütledi. Başkan R. Ulutürk daha 2003 ardından 2005'te HÖH tarafından dayatılmak istenen seçimlerle ilgili dalaveracı politikalara, oy satın almaya sırt çevirdi. Bulgaristan Türkleri, Pomaklar ve vatanlarında yaşayan tüm Müslümanların huzur içinde olmasına yönelik dayanışma ve yardımlaşmayı gündeme getirdi ve değişik biçimlerde geliştirdi. Bu asil politikadaki ana koşul Bulgaristan ile Türkiye arasında her alanda semereli, dostça işbirliği ve yardımlaşmanın gelişerek daha fazla meyve vermesine ve iki ülke halklarına her bakımdan yararlı olunmasına hizmet sunmaktı.
Balkanlar'da barışın ve güvenliğin temel taşı olmak gibi asil hedefler bulunur. Dernek çalışmalarında Bulgaristan'ın bugünkü derin bunalımdan sıyrılması, işbirliği geliştirerek güçlenmesi; mutlu ve güvenli bir yaşama açılmasına faydalı olması hedeflenmektedir. Bu politikada miheng taşı Bulgaristan' da yaşayan Müslüman topluluğun tüm etnik grupların anayasal ve evrensel haklarının bütünüyle tanınması ve uygulanmasıdır. İnsan kardeşliğine ve yardımlaşma gereğine dayanan bu politik anlayış, soydaşlarımızın Bulgaristan'daki yerel ve parlamenter seçimlere aktif katılmasını özendirdiği gibi, tamamen yapıcı ve güven veren isabetli bir politikaya hizmet etmektedir.
Bursada'da dernek, federasyon ve belediye başkanlarının katıldığı görüşme politik niteliklidir. Kızışan tartışmanın politik özünde öncelikle BAL-GÖÇ'ün Bulgaristan'a ve HÖH'e bakış açısını öteden beri katı tutup asla değiştirmek istememesi yatar. Bulgaristan'da yapılan her seçimde HÖH elitine Türk oylarını hediye eden BAL-GÖÇ, Türkiye Cumhuriyetindeki en büyük soydaş derneğidir ve HÖH'ten asla hesap sormamakla hep yanlış yapmıştır ve bu yanlışı devam etirmektedir.
Bu arada HÖH elitinin sinsi oyunlarına alet olmuş ve buna devam etmektedir.
Bulgaristan'da bazı önemsiz ekonomik çıkarlara bazı yöneticiler yetinmiştir. BAL-GÖÇ, son yıllarda devamlı "yüksek hizmet plaketı" dağtmakla yetinerek, Bulgaristan politikasında körleşmiş, genel nitelikli bazı demeçlerle yetinmeyi yeğlemiş ve modern siyaseti "Türkan Çeşme" Anma törenlerine turistik katılım seviyesine indirgemiştir.
HÖH yönetiminin izlediği politikalardan, son yıllarda Müslüman ve Türklük davasına ihanet sınırını aşan tutumdan hesap sormaya doğal hakı olan BAL-GÖÇ bunu yapamamıştır.
BAL-GÖÇ'ün iç işlerine karışmadan şunları söylemeden edemeyeceğim:
HÖH'e hep canı gönülden karşılıksız destek verildi, dil özürlü gibi susuldu, hesap aranmadı, hesap sorulmadı, misafir karşılandı, ağırlandı ve uğurladı. Sonunda?
Güneş balçikla sıvanmaz:
Bugünkü vahim durum, Bulgaristan Türklerinin 3 parçaya, 3 partiye bölünmüşlüğü HÖH'ün körü körüne desteklenmesinin bir sonucudur. Şu an söylenecek olan şudur: HÖH ile BAL-GÖÇ'ün arası kesin açılacaktır. HÖH ile AK Partinin arası açılmıştır. Başbakanımız Sn.R.Tayip Erdoğan'ın HÖH e olan sempatisi sönmüş, Kasim Dal da nasibini almak için sırasını beklemektedir. Pabucunun dama atılacağı günler hemen yarın vay biraz sonrası gibi yakındır. A.Doğan'a 8. Olağan Kurultay kürsüsü'nde tabanca çıkarılıp, "politikadan çekil" denmesinden sonra, Bulgaristan Türklüğü ve Müslümanlığı gündeminde en önemli politik olay, önemli nitelik taşıyan bu gelişmelerin Mestanlılılar Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Hasan ÖZTÜRK'ün Bursa'da yönettiği geleneksel misafir karşılama ziyafetinde patlak vermesi tesadüfi değildir. Bir defa, Mestanlıların Bursa dayanışma ve kültürel varlığı geliştirme derneği soydaşlarla çok aktif çalışan ve Bulgaristan'ı başarılı bir şekilde etkileyebilen güçlü bir kuruluştur. Mestanlı, Güney Doğu Rodoplar'da, Kırcali ilinde ticari ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan aktif gelişerek, insanlarımızın sevdiği doğal bir yerleşim merkezi olarak büyümektedir. Türkiye dernekleriyle belediyeler arası dayanışmalar olumlu meyveler vermektedir. Demokrasi mücadelesinde şehitler veren, vatan şairi Nuri Adalı şanını yaşatan Mestanlı halkı politik olarak uyanık ve bilinçli olduğu kadar, HÖH politikasının ideolojik ve politik çöküşünü sezen ve gören bir topluluk olarak da bilinir. Mestanlı sakinlerinin politik tutumu Kırcaliden de farklıdır. Özgündür. Gerçekçidir. Burada son seçim toplantılarında "HÖH'ün özünde kurt var!" diyenler artık başkaldırmıştır.
Bu seçimlerde Mestanlı seçmeni HÖH'e oy vermemede kararlıdır.
Halkımız kısır polikaya bundan böyle kurban olmak istemiyor.
Önümüzdeki seçimlerde Bulgaristan'daki Müslüman-Türk Topluluğunun kader seçimi olacaktır. Ya tarih sahnesine gömülmek ya da yeniden dirilişin ve ebediğyen var oluşun başlangıç tarihi olacaktır. KAYNAK:
http://ajansbkose.blogspot.com/2013/03/ideolojisiz-politika-olmaz.html