KARS AĞZI
Kars’a çeşitli zamanlarda birçok Türk oymağı yerleşmiştir. Bu nedenle zengin bir folklora ve değişik ağız özelliklerine sahiptir. İlin zengin ova ve yaylaları, öteden beri sınırdaş Türk oymaklarını çekmiştir. Yöre hayvancılıkla geçinen göçerlerin uğrağı, doğu kökenli birçok Türk oymağının, pek çok da Azerbaycanlının yerleşim yeri olmuştur.
Karapapak ya da Terekeme, Dünbüllü ya da çarıkçı, Kaçar, Türkmen, Ayrım, Avşar, Bayat, Muğan oymakları değişik zamanlarda yörenin değişik köy ve kasabalarına yerleşmiştir. Bunlarda kendi aralarında kimi kollara ayrılır. Bu oymakların ağız özellikleri de birbirini etkilemiştir. Yerli Kars ağzı da kendi arasında Kars köylü ağzı, Zarşad (Arpaçay) ağzı, Bardız, Şüregel ağızları gibi kimi ayrımlar gösterir. Aralarındaki küçük ayrımlara karşın bu ağızlar özde benzeşirler.
Ağız özellikleri yörelere göre değişken bir yapı gösterirse de egemen dil özellikleri Azerbaycan lehçesini anımsatır. Yerel ağzın başlıca özellikleri şunlardır:
a/e : Dene (tane). Teref (Taraf). Zerer (Zarar), hefte (Hafta)
a/é : Héyvan (Hayvan, Eşk (Aşk)
a/ı : Davı (dava), hıyal (hayal)
a/u : Oruyu (oraya), hovuz (havuz)
e/a : Alma (elma), havla (helva), sahta (sahte)
e/i : Kise (kese), geciyi (geceyi)
e/ö : Öv (ev), Övlat (evlat), zövk (zevk), dövlet (devlet)
ı/i : İldiz (yıldız), il (yıl), İydir (Iğdır)
i/a : Sahap (sahip), sahal (sahil)
i/e : Şeher (şehir), cevan (civan), nene (nine)
i/é : Çok görülen bir ses değişmesidir. İlk hecedeki i sesi, genellikle é ye dönüşür,
éşit (işit), néçe (nice), héç (hiç)
i/ı : Gazı (gazi), zalım (zalim), fanı (fani)
i/u : Yahidu (Yahudi), fulan (filan)
i/ü : Şüşe (şişe), cüt (çift), müsafir (misafir)
i/y : Ayle (aile), kayde (kaide)
o/ö : Söhbet (sohbet), öyne (oyna)
o/u : Dohtur (doktor), urman (orman)
u/e : Mehebbet (muhabbet), mehemmet (Muhammet)
u/ı : yımırta (yumurta), vır (vur), bı (bu), hamı (kamu)
u/i : Bizov (buzağı), dudi (dudu)
u/o : Dodah (dudak), oyan (uyan)
u/ü : Böyün (bugün), töyfe (tuhfe), möhteber (muteber)
u/u : Yugeri (yukarı), hüdüt (hudut)
u/i : Kiçik (küçük), icret (ücret)
ü/ö : Röya (rüya), böyük (büyük), Göyerçin (güvercin), möhlet (mühlet)
Yerel dildeki ünsüz değişmelerinin başlıcaları şöyledir:
B/p : Pit (bit), pozul (bozul), pütün (bütün)
B/m : Mana (bana), min (bin)
D/t : Taha (daha), tökül (dökül), tükan (dükkan)
G/k : Könül (gönül), keş (geç)
K/g : Gul (kul), gulah (kulak), gıbla (kıble), gesebe (kasaba)
Kimi zaman ses değişmeleri; sözcük ortasında da olur:
Mejbur (mecbur), göştü (göçtü), patişah (padişah), tehnif (teklif), esgi (eski), fegir (fakir), sahla (sakla), indi (şimdi)
Kimi zaman da ses değişmeleri sözcük sonundadır. Gılıc (kılıç), heç (hiç), Eşih (eşik), helg (halk), zerel (zarar)
Kimi zaman da ünlü türemeleri de olur: İraf (raf), irazi (razı), irazt (rast) gibi.
Kars yerel ağzında ünsüzlerin yer değiştirmelerine sıkça rastlanır. İrbaham (İbrahim), gılba (kıble), surfa (sofra), örgen (öğren) gibi.
Birde sözcük içinde yan yana bulunan iki ünsüzden ikincisinin aykırılaştığı görülür. Muhakgah (muhakkak), sekgiz (sekiz), bitdi (bitti) gibi
Yerel ağızda sık görülen ünsüz ikileşmelerine birkaç örnek: yazzıh (yazık), aşşıh (aşık), gezzep (kasap), yeddi (yedi).
Kimi hallerde de ünsüz düşmeleri görülür; ildiz (yıldız), penir (peynir).
Atasözleri: Yöre insanı, güç koşulların biçimlendirdiği yaşamında doğayla iç içedir. Ortak ürünlerin çoğunda olduğu gibi atasözlerinde de doğayla ilgili deneyimlere, izlenimlere, benzetmelere yer verilir. Yalnız bir cümleyle dünya görüşü özetlenir.
Kars’tan derlenmiş atasözlerine birkaç örnek:
Toyuk (tavuk) gaznan (kaz ile) yerise (yürürse). (Ayağını yorganına göre uzat anlamında kullanılır)
Yumurtana göre gığılla (bağır). (aynı anlamdadır)
Boyunduruk ne biler, zor camuşdadır. (Kişinin çektiğini, zorlukları tam olarak başkalarının bilemeyeceğini dile getirir.)
İt başı honçada durmaz. (Honça, Kars’ta güveyin kız evine kuruyemişle doldurup üstüne renkli örtü örterek gönderdiği tepsidir. Bu atasözü, değerli şeylerin yanında değersiz şeylerin yakışıksız kalacağını anlatır.)
İti gaya gölgesine bağlayıplar, öz kölgemdi deyip. (İti kaya gölgesine bağlamışlar bu benim gölgemdir, demiş.)(Toplumdaki yerini bilmek, başkasının gölgesinde büyüklenmemek gerektiğini vurgular.)
Kurbağa deryaya işiyip en büyük balığa haber gönderipki, men bu deryaya ortağam. (Yukarıdaki atasözüyle aynı anlamdadır ve gereksiz büyüklenmenin gülünç kaçacağını açıklar.)
Korun talaşına mı mum bahalıdır. (Mumum pahalı olması körün umuranda mı.) (görmeyen veya bakıpta değerlendiremeyenler için çevresinde olanlar bir anlam taşımaz manasındadır.)
Sürüşen (sürçen) atın başı kesilmez. (Birkez yanılanı hemen gözden çıkarmamak gereğini anlatır.)
Rahmetli Murat Çobanoğlu Aşıklar Atışması Mükembel