Gönderen Konu: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI  (Okunma sayısı 71774 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı Antepli Bozkurt

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 540
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #60 : 27 Kasım 2012 »
                                                          KARS AĞZI

 Kars’a çeşitli zamanlarda birçok Türk oymağı yerleşmiştir. Bu nedenle zengin bir folklora ve değişik ağız özelliklerine sahiptir. İlin zengin ova ve yaylaları, öteden beri sınırdaş Türk oymaklarını çekmiştir. Yöre hayvancılıkla geçinen göçerlerin uğrağı, doğu kökenli birçok Türk oymağının, pek çok da Azerbaycanlının yerleşim yeri olmuştur.

Karapapak ya da Terekeme, Dünbüllü ya da çarıkçı, Kaçar, Türkmen, Ayrım, Avşar, Bayat, Muğan oymakları değişik zamanlarda yörenin değişik köy ve kasabalarına yerleşmiştir. Bunlarda kendi aralarında kimi kollara ayrılır. Bu oymakların ağız özellikleri de birbirini etkilemiştir. Yerli Kars ağzı da kendi arasında Kars köylü ağzı, Zarşad (Arpaçay) ağzı, Bardız, Şüregel ağızları gibi kimi ayrımlar gösterir. Aralarındaki küçük ayrımlara karşın bu ağızlar özde benzeşirler.

Ağız özellikleri yörelere göre değişken bir yapı gösterirse de egemen dil özellikleri Azerbaycan lehçesini anımsatır. Yerel ağzın başlıca özellikleri şunlardır:

a/e : Dene (tane). Teref (Taraf). Zerer (Zarar), hefte (Hafta)
a/é   : Héyvan (Hayvan, Eşk (Aşk)
a/ı   : Davı (dava), hıyal (hayal)
a/u   : Oruyu (oraya), hovuz (havuz)
e/a   : Alma (elma), havla (helva), sahta (sahte)
e/i   : Kise (kese), geciyi (geceyi)
e/ö   : Öv (ev), Övlat (evlat), zövk (zevk), dövlet (devlet)
ı/i   : İldiz (yıldız), il (yıl), İydir (Iğdır)
i/a   : Sahap (sahip), sahal (sahil)
i/e   : Şeher (şehir), cevan (civan), nene (nine)
i/é   : Çok görülen bir ses değişmesidir. İlk hecedeki i sesi, genellikle é ye dönüşür,
éşit (işit), néçe (nice), héç (hiç)
i/ı   : Gazı (gazi), zalım (zalim), fanı (fani)
i/u   : Yahidu (Yahudi), fulan (filan)
i/ü   : Şüşe (şişe), cüt (çift), müsafir (misafir)
i/y   : Ayle (aile), kayde (kaide)
o/ö   : Söhbet (sohbet), öyne (oyna)
o/u   : Dohtur (doktor), urman (orman)
u/e   : Mehebbet (muhabbet), mehemmet (Muhammet)
u/ı   : yımırta (yumurta), vır (vur), bı (bu), hamı (kamu)
u/i   : Bizov (buzağı), dudi (dudu)
u/o   : Dodah (dudak), oyan (uyan)
u/ü   : Böyün (bugün), töyfe (tuhfe), möhteber (muteber)
u/u   : Yugeri (yukarı), hüdüt (hudut)
u/i   : Kiçik (küçük), icret (ücret)
ü/ö   : Röya (rüya), böyük (büyük), Göyerçin (güvercin), möhlet (mühlet)


Yerel dildeki ünsüz değişmelerinin başlıcaları şöyledir:
B/p   : Pit (bit), pozul (bozul), pütün (bütün)
B/m   : Mana (bana), min (bin)
D/t   : Taha (daha), tökül (dökül), tükan (dükkan)
G/k   : Könül (gönül), keş (geç)
K/g   : Gul (kul), gulah (kulak), gıbla (kıble), gesebe (kasaba)

Kimi zaman ses değişmeleri; sözcük ortasında da olur:
Mejbur (mecbur), göştü (göçtü), patişah (padişah), tehnif (teklif), esgi (eski), fegir (fakir), sahla (sakla), indi (şimdi)
Kimi zaman da ses değişmeleri sözcük sonundadır. Gılıc (kılıç), heç (hiç), Eşih (eşik), helg (halk), zerel (zarar)

Kimi zaman da ünlü türemeleri de olur: İraf (raf), irazi (razı), irazt (rast) gibi.

Kars yerel ağzında ünsüzlerin yer değiştirmelerine sıkça rastlanır. İrbaham (İbrahim), gılba (kıble), surfa (sofra), örgen (öğren) gibi.

Birde sözcük içinde yan yana bulunan iki ünsüzden ikincisinin aykırılaştığı görülür. Muhakgah (muhakkak), sekgiz (sekiz), bitdi (bitti) gibi

Yerel ağızda sık görülen ünsüz ikileşmelerine birkaç örnek: yazzıh (yazık), aşşıh (aşık), gezzep (kasap), yeddi (yedi).

Kimi hallerde de ünsüz düşmeleri görülür; ildiz (yıldız), penir (peynir).

Atasözleri: Yöre insanı, güç koşulların biçimlendirdiği yaşamında doğayla iç içedir. Ortak ürünlerin çoğunda olduğu gibi atasözlerinde de doğayla ilgili deneyimlere, izlenimlere, benzetmelere yer verilir. Yalnız bir cümleyle dünya görüşü özetlenir.

Kars’tan derlenmiş atasözlerine birkaç örnek:

Toyuk (tavuk) gaznan (kaz ile) yerise (yürürse). (Ayağını yorganına göre uzat anlamında kullanılır)

Yumurtana göre gığılla (bağır). (aynı anlamdadır)

Boyunduruk ne biler, zor camuşdadır. (Kişinin çektiğini, zorlukları tam olarak başkalarının bilemeyeceğini dile getirir.)

İt başı honçada durmaz. (Honça, Kars’ta güveyin kız evine kuruyemişle doldurup üstüne renkli örtü örterek gönderdiği tepsidir. Bu atasözü, değerli şeylerin yanında değersiz şeylerin yakışıksız kalacağını anlatır.)

İti gaya gölgesine bağlayıplar, öz kölgemdi deyip. (İti kaya gölgesine bağlamışlar bu benim gölgemdir, demiş.)(Toplumdaki yerini bilmek, başkasının gölgesinde büyüklenmemek gerektiğini vurgular.)

Kurbağa deryaya işiyip en büyük balığa haber gönderipki, men bu deryaya ortağam. (Yukarıdaki atasözüyle aynı anlamdadır ve gereksiz büyüklenmenin gülünç kaçacağını açıklar.)

Korun talaşına mı mum bahalıdır. (Mumum pahalı olması körün umuranda mı.) (görmeyen veya bakıpta değerlendiremeyenler için çevresinde olanlar bir anlam taşımaz manasındadır.)

Sürüşen (sürçen) atın başı kesilmez. (Birkez yanılanı hemen gözden çıkarmamak gereğini anlatır.)

Rahmetli Murat Çobanoğlu Aşıklar Atışması Mükembel

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=6c-ac5Fx9fQ" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=6c-ac5Fx9fQ</a>

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=SUb5I1cqcxQ" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=SUb5I1cqcxQ</a>

Çevrimdışı Antepli Bozkurt

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 540
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #61 : 28 Kasım 2012 »
                           KARS'DAN ESİNTİLER

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=Sh6kngcEQ3M" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=Sh6kngcEQ3M</a>

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=zl8zjPzOvQA" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=zl8zjPzOvQA</a>

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=5HTnrcQK3zo" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=5HTnrcQK3zo</a>

Çevrimdışı Antepli Bozkurt

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 540
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #62 : 13 Mart 2013 »
                            ÇANKIRI AĞZI

Ağu: Zehir
.
Afat:Afetler  belalar  kıranlar. Şiddetli sel.

Ağzı pek:Sır vermeyen

Afirmek: Çalmak  alıp gitmek

Afur : Hayvanların  saman  ot  yem ve benzeri yiyeceklerini yemeleri için  beton veya ağaçtan yapılmış oluk şeklinde kap.

Ahraz/Araz: Dilsiz  konuşamayan  lal anlamında kullanılır.

Ahlat:Yaban(evcilleşmemiş)armut ağacı.

Ahret Suali : İnci ince sorgulamak.

Akçıl: Beyazımtrak  beyaza çalan.

Akıldane:Yol gösteren  kılavuzluk yapan (Akıl hocası)

Alaçakır: Yarı olmuş meyve  yeni olgunlaşmaya başlamış armut veya ahlat.

Alakar: Kış mevsimimin ilk günlerinde yağan ve yeryüzünü tamamen kapatmayan ve yer yer toprak görülen hafif kar.

Alasemet: Alelacele  gelişigüzel. (Örn. Adam alasemet bir çorba içti  sonra da tarlanın yolunu tuttu)

Alav (Alev) : Yanan maddeler ya da gazlardan türlü biçimlerde uzanan ışıklı ateş.

Albermek: Alıp gelmek.

Algasamak: Bayılmaya yüz tutmak bayılacak derecede bilinç kaybına uğramak (Güneş çok sıcık adamı algasatıyor)

Alim:Söylenen bir sözün doğruluğuna inandırmak için "Allah bilir" anlamında kullanılan bir söz.

Alitirik:Elektrik kelimesinden bozma olduğunu sandığım bu kelime genelde pille çalışan Elfeneri anlamında kullanılmaktadır. (Örn. Alitiriği al da kömürlükten bir kova kömür getir)

Allasen: Allahını seversen

Alnının Şakı : Alnının ortası

Aluç (Alıç) : Gülgillerden  kırlarda yetişen yabani bir ağaç.

Amanin:Aman Allah'ım karşılığı kullanılan şaşkınlık nidası.

Angır:Bacak

Angırak: Bacağın diz kapağı bölgesi

Aparlo: Hoparlör

Aralık:Sokak veya evin giriş kısmındaki hol.


Arappazarı:Toptan kabala

Ardala/Ardı:Hantal  iri yarı  anormal cüsseli.

Arın:Karşı  yamaç  görünen yüz (Ör. Güneşin arnında oturma  sıcak geçer)

Arzuman:Heves

Asu: Âsi  isyankar (ne o  sana yardım ettiysem Allah'a asu mu oldum)

Aş Leğeni: Eski Çankırı'da yemek ve mutfak takımlarından biri olan ; çorba koymaya ve az miktarda hamur yoğurmaya mahsus bakır kap.

Aşketmek/aşırmak: Tokat vurmak  şamar indirmek  olanca gücüyle vurmak.(Örn. Adam çocuğuna öyle kızmıştı ki  Allah yaratmış demeden bir tokat aşketti

Aşlak: Aşılanmış aşı yapılmış  ahlat ağacının aşılanması suretiyle elde edilen meyve ağacı. (Örn. Aşlaklar henüz taze. Sakın dalından asılmayın. Yoksa kırılır)

Aşırt: Sütre gerisi  tümsek ya da tepe arkası  bakıldığında görülemeyen ufuk gerisi.

Avla - Avlu:Bir yapının veya yapı grubunun ortasında kalan üstü açık  duvarla çevrili alan.

Avsunlamak:Zehirli hayvan sokmalarına karşı okuyup  üfleyerek bağışıklık kazandırmak  şerbetlemek.

Avuz/Ağız:Yeni doğumyapmış ineğin ilk birkaç günde vermiş olduğu kıvamlıca süt. (Pişirilip içine şeker eklenerek çok lezzetli bir yiyecek elde edilir.)

Ayağı ağırlı: Hamile gebe kadın.

Ayak bağı kesme:Yürüme çağı geldiği halde yürüyemeyen çocukların ayaklarına ip bağlayarak  cami önüne götürülür. Camiden ilk çıkan kişi bu ipi keser. Buna denir.

Ayaklı:Merdiven

Ayer: Uyanık davranan  gözü açık

Aynacebi: Gömleklerin sol göğüs kısmında bulunan cepler.

Azap: Hizmetçi hizmetkar.

Akasga:Akasya ağacı

Akıtma:Krepin köy versiyonuJ

Akpak:Ter Temiz

Alamuk:Bulutlu durgun ve çok sıcak hava.


Analık:Üvey anne.

Amarat:Çalışkan işbilir hamarat.

Amarkan:Amerika.

Apteslik:El yüz yıkama yeri

Aralamak:Çalmak

Âraz:Sağır ve Dilsiz.

Arı tatlısı:Bal

Avrat:Eş zevce karı

Âksırık:Hapşırma.

Alatirik: Elektrik.

Alma: Elma

Asortik: Sosyeti

Âşa:Ayşe

Avanah:Kolaylıkla kandırabilen kimse.

Avrat:Kadın kız

Avlağauvar

Avlu:Evin önündeki duvarla kapalı üstü açık bahçe.

Avuz: İneğin doğum sonrasında  koyu kıvamdaki ilk sütü (içine şeker katılarak insanlar tarafındanda yenir.

Ayak yolu:Tuvalet

Ayru:Ayrı

Ayşam:Akşam

Azımsımak:Az görmek

Azumsumak:Azbulmak yetersiz

Azzık:Yemek

FIKRALARA ÖRNEK:


Bayuk İngiltere’de

Ünlü seyyah Çerkeşli Bayuk bir gün İngiltere’ye köylülerini görmeye gitmek istemiş.
Tabii İngilizce bilmediğinden İTÜ’lü mühendis halaoğluna sormuş :
-Ya Can halamın oğlu ben İngiltere’ye gidince onlarla nasıl anlaşacağım?, demiş.
Yüzde 30 ingilizce eğitim alan  hala oğlu
-Bak konuştuğun her cümlenin sonuna ‘ing’ koy.
Onlar senin ne demek istediğini anlarlar, demiş.
Ve Bayuk İngiltere’ye gitmiş ve solugu bir cafede almış.
Halaoğlunun taktiğini uygulamaya başlamış ve garsonu çağırmış :
-Sen bana bir çay getirebiling? Demiş ve garson şaşkın şaşkın
çay getirmeye gitmiş. Garson çayı hemen getirmiş. Bayuk demişki :
-Bak, ben ne güzel ingilizce konuşuyoring değiling? Demiş.
Garson lafı yapıştırmış :
-Ben Türk olmaying , zor  içerdin o çaying!


Ekmaanan ye!

Çankırı’lı  çocuk annesiyle tarlaya gelmiş. Öğleye doğru acıkmış. Annesi bir tasa ekmek doğrayıp üstüne süt döküp vermiş. Bir ağaç gölgesinde ekmekli sütü kaşıklarken bir yılan gelmiş. Çocuk yılanı görmüş ama ses etmemiş. Yılan yavaşça süzülüp sütten içmeye başlamış. Yılan içmeye devam ederken çocuk yılanın kafasına kaşığın sırtıyla pat diye vurmuş;
- Ekmaaanan ye! Ekmaanan ye!

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=k0_YgDCGHG0" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=k0_YgDCGHG0</a>

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=dYNN_00oTLk" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=dYNN_00oTLk</a>

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=eAHRMbxXfwk" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=eAHRMbxXfwk</a>

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #63 : 13 Mart 2013 »
Bizim melmeket mutfağından bir manzara : - )
Kaynana, yemek hazırlığı yapmak için gelinine seslenir:

"Gız gelin, badalın altundaki ilistirde bıldırdan galan çiğit var. O çiğidi bi de terekdeki erüşdeyi al da gel. Haydi çöçelenme, eccük şip ol…"

Ne denildiğini anlamak için yukarıdaki sözlüğe başvurmak lazımdır : - )

Fatih kandasim, eklemis oldugun kelimeleri söyle taradim bizim ordan baska telaffuz edildigini duymadigim bazi kelimelerin sizde de ayni sekilde söylendigini fark ettim. Merak ettim, bu kelimeler hangi yöreye ait ?
Tokat'a ait kandaşım. Hep aynı kökten geldiğimiz için ufak tefek ağız farklılıkları dışında yöreler arasında çok büyük farklılıklar yok. Özellikle İçanadolu bölgesindeki şehirlerin gündelik konuşmaları birbirlerine çok benzemektedir.
Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.


Çevrimdışı Türkmenoğlu

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 43
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #64 : 13 Mart 2013 »
Bende Sinop Boyabatlıyım.Çankırı ağzı nerdeyse bizim ağızımızla aynı.Bende en kısa sürede bir derleme yapıp burada paylaşacağım.
Börteçine kurdun adı,
Ergenekon yurdun adı,
Dörtyüzsene durdun hadi,
Çık ey, yüzbin mızrağımız!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #65 : 14 Mart 2013 »
Ebesi Ferdi'ye derdi ki: Oğlum şirnime! Ferdi beş yaşlarında falandı o zaman. Şimdi koskoca adam. Görevi polis memuru. Sanırım şirnimiyordur artık.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #66 : 14 Mart 2013 »
Ebesi Ferdi'ye derdi ki: Oğlum şirnime! Ferdi beş yaşlarında falandı o zaman. Şimdi koskoca adam. Görevi polis memuru. Sanırım şirnimiyordur artık.
Saygılar ve esenlikler sayın üstadım ve meslektaşım Osman Hocam,
Bu kelimeyi daha önceden hiç duymamış olmama rağmen Ferdi'ye Ebesinin "şımarma", "yaramazlık yapma" anlamında kullandığını rahatlıkla anlayabildim ve doğru mu anlamışım diye Türk Dil Kurumunun Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü'nde bu kelimeyi aradım ve şirnimek maddesini buldum ve baktım ki bu kelime bir çok bölgede:
Bkz.şirnimek
(Bayat *Emirdağ -Afyon
*Uluborlu -Isparta
-Burdur
Yazırh *Nazilli -Aydın
Narlıdere -Denizli
Tokat -Eskişehir
*Taşköprü, Peşman *Daday -Kastamonu
-Çankırı
*Vezirköprü -Samsun
Maksutlu *Şarkışla, *Koyulhisar -Sivas
*Ermenek -Konya)

Benim anladığım anlamlarda kullanılıyormuş.
Sözkonusu Türkçe bir kelime olduğunda daha önce hiç duyulmamış olsa bile cümlenin akışı içerisinde ne demeye geldiği kolaylıkla anlaşılabiliyor.
İşte Türkçenin kendi içindeki zekası ve mantığı budur.
Bizim orada (Tokat) "şımarmak" sözcüğü yerel ağızla "şibermek" ve aynı kökten "şımarık" da "şiberik" olarak kullanılmaktadır.
Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir.

Çevrimdışı Antepli Bozkurt

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 540
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #67 : 14 Mart 2013 »
Çangırı diyince aklıma Türkcü Gasırga gelir Türk düşmanlarını silip süpürmede uzmandır, gel artık ülkeyede Milletimize faydan olsun nidin orda! Alman'ın felanın filanın gahrini çekiyn gandaşım,  daaa gendisi ile Angarada Dernekde buluşacak sonrada köye gidip guzu çevirecek, gelebirse Gökgörü Avrupa sorumlumuz Hunkurt Tien san Andamızda gelcek "sonra tek biz olmaz, Gasırga bey! Başda Genel başganımız, İsmail-Gadir-Eğe VE diğer Gökbörü Gahramanları, ayrıca Ayhan,Osman Ağabeylerimiz'de olsun, beyle gonuşakki cevab hakkı doğsun Gasırga beye! gendisi yoksa Garatekin'de cevab verebilir oda Çankırılıymış nasıl olsa. :)



Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #68 : 14 Mart 2013 »
Merhaba Fatih hocam. Evet sözcük şımarmak anlamında kullanılıyor. Kara Tekin kandaşım Fatih hocamızın tespitlerine göre de sizin dediğiniz anlamda kullanılır olduğunu sanmıyorum. Ferdi komşumuzun oğlu idi bazen ebesiyle bize gelirdi. Şımardığı zaman ebesi öyle söylerdi. Merkez Çatalelma köyü ( eski ismi Şahlı) ÇANKIRI.

Çankırı İn dağında kuyu kebabı da yaparlar. Çevirme olmazsa kuyu kebabına da razıyız biz Antepli Bozkurt kandaşım. Ya da Kızılırmak kenarında söğüt ağaçlarının gölgesinde KÜLLEME de olabilir.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı Antepli Bozkurt

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 540
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #69 : 14 Mart 2013 »
Osman  ağam:  guzu çevirmemi yapıy, Küllememi yapıy, Çangırıyamı,Gırıkgaleyemi davet  ediy, orasına gendisi garar versin artık! hemen cevab bekliyk, Gasırga adına Garatekinden.