Gönderen Konu: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI  (Okunma sayısı 76653 defa)

0 Üye ve 1 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #70 : 14 Mart 2013 »
Çangırının Gızılırmanı didiydim ben. Çankırı'nın Kızılırmak ilçesi ve merkeze bağlı bazı köyleri Kızılırmak kenarındadır. Oralar olmazsa Gırıggalenin Gızılırma da olur.

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #71 : 14 Mart 2013 »
Yönü kuzeye sabitlerseniz buyrun sırık kebabına.... :twisted:

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=r7FoKiAsWl0" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=r7FoKiAsWl0</a>

TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı Antepli Bozkurt

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 540
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #72 : 14 Mart 2013 »
 Ayhan Başkanım önce Çankırıya, sonra Sinop'mu? Antep'mi Karar veririz artık, ha! sizin bir sabastiyan vardı onuda getirmeyi unutmayın! ihtiyacımız olacak  :twisted:

Çevrimdışı Karakalpak

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 29
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #73 : 14 Mart 2013 »
Bizim güzelim Sivas şivesini en iyi bu şarkıdan anlayabiliriz herhalde:)

<a href="http://www.youtube.com/watch?v=fOlZ5f5u8k4" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=fOlZ5f5u8k4</a>

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #74 : 15 Mart 2013 »
Ayhan başkanım BOYABAT  kebabının sopasını mı yoksa sopada takılı olanını mı kastettiniz?

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #75 : 15 Mart 2013 »
Ayhan başkanım BOYABAT  kebabının sopasını mı yoksa sopada takılı olanını mı kastettiniz?

Elbette ki sırığa takılı olan Ağabey,

gelen misafiri böyle yerde mi ağırlayalım yoksa?  :kahkaha01: :kahkaha01: :kahkaha01:

TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #76 : 15 Mart 2013 »
GİTTİ PALAN GELDİ PALAN

Niğde Ağzı örnek.

Alıntı
palan anlamı :
is. Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir çeşit eyer.

Alıntı yapılan: Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

palan anlamı :
Paçavra, bez parçası.
-Trabzon

palan anlamı :
Eşya.
*Tirebolu -Giresun
palan anlamı
Süpürgeotu.
*Antakya -Hatay

palan anlamı :
< Far. pâlân: Eşeğe veya ata vurulan yayvan semer (Erzincan Merkez)

palan anlamı :
Eski bez
Ordu

Alıntı yapılan: Niğde Kültür Turizm
PALANCILIK (SEMERCİLİK)

At, eşek, deve, katır gibi binek ve yük hayvanlarının sırtına göre hazırlanan ve binicisinin rahatı düşünülerek yapılan oturaklara Niğde’de “Palan”, bu zanaatla uğraşanlara da “Palancı” denilmektedir.
 
Palan, hayvanın yüklenmesini ve yüklenen yükün taşınmasını kolaylaştırmaktadır. Palanda iskelet ağaç kullanılmamakta, “topak berdi” adı verilen ot kullanılmakta bu özelliğiyle de semerden ayrılmaktadır.

Osmanlı saraylarında görevleri yük hayvanlarına vurulan palanların yapımı ve bakımı olan görevlilere Palanduzan-ı Hassadenilmekteydi. Ancak daha öncesinde palanın ilk defa kimler tarafından ya da ne zaman yapıldığına ilişkin yazılı herhangi bir kaynağa rastlanılmamaktadır.


Palan yapımında bağ bıçkısı, burgu, boynuz yağı, dik çuvaldızı, dikiş makinesi, palan demiri, kası çuvaldızı, kör makas, palan makası, tokaç, yaka oyuntu bıçkısı, yüksük aletleri kullanılmaktadır.
Palan yapımında iki tür malzeme kullanılmaktadır. Bunlar; kıl çuval, halı, kilim, şeker torbası gibi palanın yüzeyini kaplayan dokumalar ile halkın, Allah tarafından palan için yaratıldığı inancına sahip olduğu, iki metre boyunda, kalem şeklinde, başı kalın, ucu ince, sünger gibi olan, palanın içine doldurulan ve sazlıklarda biten bir ot olan “topak berdi” denilen ottur.
Belirli ölçülerde kesilip dikilen dokuma yere serilerek topak berdinin doldurulmasıyla palan yapılmaya başlanır. Doldurulan çulun ağız kısmı dikilir. Dikilerek dokumayla birleştirilen topak berdiye kası vurma(köprü açma) işlemine geçilir. Bu işlem palanın ortasından başlanıp sonuna kadar kasının vurulması ve tekrar baştan sona vurulmasıyla yapılır. Bir sonraki aşamada palan bükülür ve bu işlemde kör makas, palan demiri, çuvaldız, kalem ve tokaç kullanılır. Palan büküldükten sonra ortaya gelen kısmı “palan kaşı”dır. Palan kaşı genellikle halıdan yapılır. Kaşın yan alt tarafında çuldan yapılan bölümleri ise “palan eteği” veya “çul”dur.
Palanın bükülmesinden sonra palan yakasının oyulmasına geçilir. Bu aşamada kör makas, çuvaldız ve yaka oyuntu bıçkısı kullanılır. Palanın bu oyuntusu öyle orantılı olmalıdır ki hayvanın üzerine tam olarak otursun. Palan ustasının hası da işte bu palan yakasından belli olur.

Palanın hayvanın sırtında dengeli tutmak için “kuskun” adı verilen ve hayvanın bacaklarının arkasına sıkıştırılan bir parça konulur. Böylece palan yapımı tamamlanmış olur.
Hayvanların kullanıldığı taşımacılık biçimi, zaman içerisinde kültürel yapıda da yerini almıştır.
“Eşeğin palanına, kuskununa bakmaz da Hasan Dağı’na çıraya çıkmak ister.”
“Kendimiz palancıyız, gökten palan yağsa kuskunu boğazımıza geçmez.”
“Palanından alamayan kuskunundan alır.”
Geleneksel yöntemlerle usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrenilen palancılık mesleğinin yapım amacında ve yapım anlayışında birtakım değişimlerin olduğu görülmektedir. Son kuşak ustalarca sürdürülen palancılığın günümüzde hala devam etmesinin nedeni, Niğde’ye bağlı köylerin coğrafi yapısının hayvanın yük taşımacılığında kullanılmasını zorunlu kılmasıdır.
Artık yalnız ilimiz Bor ilçesinde birkaç ustasının var olduğu bu zanaat kolu turistik amaçlı olarak değişime uğrayarak oturak, tabure gibi fonksiyonlarla üretilmekte ve satılmakta ise de palan ustaları tarafından devam ettirilmeye çalışılmaktadır.

PALANCI İSİMLİ TİYATRO ESERİ NİĞDE FOLKLOR VE KÜLTÜR DERNEĞİ TARAFINDAN SAHNEYE KONULMUŞTUR.
GİTTİ PALAN GELDİ PALAN
2 PERDELİK OYUN

Halk hikayesi’nden derleyen: Sabri ÖZDAĞ
Mahalli şive, DEYİŞ ve tiyatro tekniğine uyarlayan ve reji: Osman ÜÇER
Palancı ustası Fehmi : 45-50 yaşlarında, Boylu poslu, Topal. Saz çalar.
Palancı çırağı Ali: 17 yaşlarında, ilköğrenim tahsilli, saz bilgisi var.
1.1.Müşteri : 35 yaşlarında, Orta boylu.
Nuri Efendi – Zengin ve cimri
Topal Müşteri : 40 yaşlarında o da topal, Sırtında heybe köy kıyafetli
Naciye : Topal müşterinin kızı, 16-17 yaşlarında köy kızı
******************************************
Oynayanlar……….: Palancı ustası Sabri ÖZDAĞ
Palancı çırağı,,,,,,,,,,;
1. müşteri…………:
Topal müşteri……..:
Naciye…………….:
********************************************
1. perde
1.1.SAHNE
Palancı Ustası- Palancı Çırağı sahnede
Palancı dükkanı. Soba kurulu olmadığına ve kıyafetlere bakarsak, mevsim ilkbahar yaz ayları. Duvarda asılı birkaç palan, kolan, yular, eğer, ustanın eski elbiseleri, havlu, iki de saz, post.
Yerde işlenecek palan malzemeleri, tokmak ipi, ibrik lengeri, takonya, eski ayakkabı, dinlenmek için küçük bir sedir.
Dükkan sabah saatlerinde çırak tarafından açılır. Dükkanı temizler. Çalışır hale getirir. Ustasını bekler. Usta gelir çırak ustasını karşılar. Ceketinin önünü kapatarak boyun büker.
USTA - Bismillahirrahmanirrahim,selamınaleyküm. Bu zamanın hayırlı ossun. (Dükkana girer.)
ÇIRAK – (Yavaşça) Karnına saman dolsun. (Seslice) Aleyküm selam usta, hoş geldin.
USTA - Arayan soran oldu mu?.
ÇIRAK – (Yavaşça) Ne demezsin, Çarşıhamamı gibi doldu taştı. (Seslice) Olmadı usta. Yolda gelirken Kalaycı HakkıEmmi’yi gördüm selamı var.
USTA - Aleykümselam baban n’örüyor?
ÇIRAK – (Yavaşça) İyikianamı sormadın! (Seslice) N’örsün usta bilmen mi yatalağın halini?. Çalışmıyor. Ayrıca Niğde’mizde kim ne yapıyor diye ne diyelim? Yazın yanar, kışın donar. Bilmeyiz ki bu il ne zaman onar? Allah’tan hayırlısı. Usta işimiz hazır. Emeğimiz bereketli olsun.
USTA – Oğlum demek ki Allah öyle takdir etmiş. Kimisi de zottur zotturgezer bir işin sapından tutmaz. Zobu gibi adamlar alışmışlar bedavacılığa, bir vallık göstermezler. Sülük gibi yapışır emerler. “Çalışın ulan!” diye baskı yapsan hemen zıllamaya başlarlar.
Amin hadi bisoyunalım da işe goyulalım. Allah çalışanısever.
****************
(Üstünü soyunmaya başlar. Çırak yardımcıolur. Usta ceketi pantolonu gömleği çıkarır. Altından uzun kaput beyaz don, uzun kolla kaputtan çamaşır giyinmeye başlar.)
(Çırak, uzunca kumaşı alır, ustasına göstermeden komiklikler yapar. ustasının yardımıyla ustasının beline dolamak için etrafında döner. Bu arada giyinme işlemi biter.)
ÇIRAK - Hangi işten başlayayım usta?. (Eliyle bu kadar iş başarılır mı gibi hareketler yapar.)
USTA – Oğlum yeğin at kendine çipki vurdurmaz. Yol yürümekle biter. Münasip işi bilmek ve ona gore hareket etmek gerekir. Yaptığın iş bişiye benzemeli. Aşama gadarçalışır görünüp de bir şey üretmezsen kime faydan olacak? “Yeldirerek yeldir saç, elim hamur garnım aç!” olmamalı. Mutlaka işin fendini bilmeli. Tamir olacak palan vardı ya. Çöp Osman’ın gönderdiği palan önce onu tamir edelim. Görüyüm seni. Arı gibi.
ÇIRAK - Tamam usta! (ustaya göstermeden komiklikler, işin çokluğunu anlatan)
USTA- (Usta konuşurken, çırak ona göstermeden her cümleye göre mimikler ve jestler yapar.) Bu işi gendi işin gibi bileceğin. Yeğin at gendine çıpkıvurdurmaz. Varışına gelişim, tarhanana bulgur aşım. Gel sen bana bir adım ben geleyim sana iki adım. Her şi garşılıklı.Eğerkime ben senin iyi çalıştığını gorürsem, ben de saa arha çıharım. Yoğusamben de saa niye arka çıkayım? İşine iyi diggat et.
ÇIRAK- Tabii usta. (Göstermeden alın ortasına selam oturtur, baş üstüne demek istiyor.)
USTA – (Usta konuşurken çırağın mimik ve jesti devam ediyor çaktırmadan.) Ha açtırma kutuyu, söyletme kotüyü. Her işe iyi diggat edeceğin. Urupsuya niye çocuğun olmuyor demişler cevabı şöyle olmuş: Biri yapar biri bozar. Sen öyle iş yapmalısın ki kimse onu olmamış diye bozamasın. Her gelen müşderiye datlı dilli ol. Datlı dil yılanı deliğinden çıharır. Ha ahlımdayken söliyeyim. Ben yerli yersiz galbini gırmış olabilirim. İnsan hali bu. Sakın olaki hemen bana garşıgalbin kararmasın.
Bu sırada usta çırağın yaptığını görür gibi olur.
Usta – Ne o lan, Ayran geven! Ağzın aya, gözün çaya bahıyon? Usdanımı dinliyon, yoğusamkeçileri mi gaçırıyon? Elin adamı gitgide ADAM OLURKEN, SEN DE GİT GİDE CUDAM MI OLUYON NE?
ÇIRAK – Ne dimekusda? Şiii. Sinek sinek. Sen gormeden yahalayım didim di ha.. Namuzsuz ağzımdan girip burnumdan çıkıyor sanki. Ağzımı da pek açmam halbuki.
USTA- Daha yaz gelmedi. Ne zaman sinekler kabladı edirafı? Tabii ya.? Helaların çıhdılarını bucakçayıragötürmek için sohahlara çıharıyorlar. Üstünü saman, toprak ile örtmedikleri için edirafıkoku kaplıyor, ayrıca sineklere bayram yeri oluyor. Hani Müslümanlık temizlikti? Gaçımız temizikki? Helaların çatalından içeri kül dokmeye bile üşenir olduh yahu? Gine de sen ağzının fermuarını iyi çekte, ağzına sinekler yuva yapmasın. Haa..(Kahkaha atar) Gerçi yeteri kadar sinek yirsen, öğleyin pastırma, sucuh diye zıllayıpdurman.
Çırak – (Somurtur)
USTA – Olur ya? Ağır bilaf didik. Hemen pörüşme. Sohranma. Bu benim usdam, beni hayata hazıllıyor, benim iyiliğimi isder. Sıracalı hayatın hangi yanıonu gızdırdıysa hırsını benden almak isdemiş olabilir. Aslı iyi adam olduğuna göre, yeri gelir bir de gönlümü alabilir de. Sen gençsin. Sakın ola ki, bu sözlerimi unutma. Biri seni gızdırmışsa, dükkandaki hayatını unutup, sen de bana ters davranma. Sırtı gaşınan goyun çobanın deyneğine sürünür. Sen sakın olaki yanazdavranma. Çünküm imtihan olan sensin. Ama şu var ki, ben de sana vereceğin eğitimden dolayı iki dünyada yüzüm ak olmalı.
ÇIRAK – Sağ ol ustam sağol.
USTA – Hadi göreyim seni, İşin güçcüğü böyüğü olmaz. Sakın olaki hiçbir müşderiyi kustürme. Herkese ölçülü ol. Saygılı ol. Senden güccuk bile olsa geleni ayakta garşıla. Canın sıkkın bile olsa rızkımız için daima neşeli gorün. Burnun gaf dağında olmasın.
der tamir olacak palanı getirir, işe başlarlar. (Usta düşünüyor, çırak, setreklik yapıyor, için için kaynıyor)
USTA- Zemedingibi gaynıyon oğlum ama, Allah sonunu hayırlı etsin. Bahırkoye yol görünürsen didiydinusta deme ha! Ulan gendini işe bir vir be! Gafanda bir gız mız mı var yoğusam?
ÇIRAK- Niredeöyle şiler usta. ? Biz daha gendi garnımızıdoyuramıyoh! Der bir komiklik daha yapar.)
2. Sahne
Palancıustası- Palancı çırağı- 1. Müşteri
1. MÜŞTERİ - SelamınaleykümFehim usta! Hayırlı işler.
USTA : Vay aleykümselam. Öte mahalleli. Buyur gel. Eğer selam virmeden lafa başlasan sabağnan lafı duyardın benden. Selam kelamdan önce olmalıher zaman.
1. MÜŞTERİ - Eşşeğingolanı gopdu da bi kolan alayım dedim.
(USTA, Çırağına asılı olan kolanıgösterir.)
Usta - Oğlum şu golanıalıvir de emmime ver.
(Çırak kolanı alır müşteriye uzatır. O almakta gecikince, gendi beline sarmaya başlar. Komiklikler yaratır.)
MÜŞTERİ - Nörüyonoğlum, senden bel kuşağı isdemedim. Golan dedim golan.
ÇIRAK – Şeey. Hani sen almayınca bir ölçeyim dedim.
MÜŞTERİ - Borcum ne Fehim usta?. Bu golan nasıl iyi mi?
Usta - Bu kolan tam sana göre. Sen yabancıdeğilsin teberik sayılırsın. 150 kuruş ver yeter.
MÜŞTERİ – Siz ahlınızıkuşak ile bozmuşunuz. Niye bana gore ossun ya? Belime takacak , saracak değilim ya!
USTA – Demem o ki, parası bahımından sana gore.
(1. MÜŞTERİ, Çıkınını çıkarır. İçinden parayı verir. Tekrar çıkını kuşağının altına yerleştirir.)
USTA - Bereket versin ötemahalleli. Siftah senden bereketi Allah’tan. (Adettendir) diyerek parayı yere atar.
1.1.MÜŞTERİ - Bereketini bul. Hadi bana eyvallah.
(Dükkandan çıkar.)
3.3.SAHNE
Palancıustası- çırağı-
USTA - Ver oğlum şu siftah parasını.
ÇIRAK – Paraları yerden alır. (Cebine atar gibi eder ustasına uzatır.) - Buyur usta.
(Çıraktan aldığı parayı masaya çekmeceye kor.Usta parası çekmeceye koyarken çırak, uzaklara bakar gibi elini gözlerinin üzerine perde ederek, komik hal takınır.)(Paranın nereye konulduğunu öğrenmekten sevinmiş gibidir.)
USTA - Bak oğlum babanın hali belli. Okumadığına da göre yaptığın işi iyi belle. Zavallı baban felç geçirdi iki büklüm yatar kalenderim.
ÇIRAK - Doğru söylen usta ama kim okuyor da adam oluyor onlar okuyup da adam olana kadar biz köşeyi dönerik valla. Kolay para kazanma varken kim netsin okulu, kim netsin okumayı?.
USTA - Oğlum okumak kadar iyi bir şey var mı?. Hem Yüce Allah ne demiş kullarına?. Oku demiş hiç okuyanla okumayan, bilenle bilmeyen bir olur mu? Demiş! Keşke ohusaydımda atın eşşeğin gıçınıkoklamasaydım. Keşke okusaydım da gine palancıolsaydım.
Bu sırada çırak gülümser. Usta bunu görür:
USTA – Silecek, silecek senin ne halin var ele gülecek?
(Çırak bu defa yine gülümser)
ÇIRAK – Aman ciğerim usdam,bi gün baharsın ben de möhümadam oluviririm.
USTA – İnşallah, inşallah! Goreyim seni. Yol tozu gibi gozümegir ki, bende senin möhüm adam olacağına inanayım.
ÇIRAK - Az kalsın unutuyordum usta. Hani geçenlerde eşşeğine yular alıp ta parasını sonra veririm diyen güdük Osman vardı ya o artan parayı verdi buyur.
(USTA, Parayı alır çekmeceye kor. Çırak yine paranın nereye konduğun keşfeder gibi bakar. Bu arada tekrar çalışmaya başlarlar. Bir iki iş yapılır.)
ÇIRAK – Hani usdabeni ilgilendirmez de, sen parayı çekmeceye koyuyon, sen gidince ben bir iş için çekmeceyi çekince çekmeceyi boş görüyon. Bunun sırrını anlayamadım. Panzehir olsa elimi değmem de bu iş nasıl oluyor?
USTA – Düggandasen varıkan biri alıp gidecek değelya? Sen gine gendi işine bak. O işlerle ilgilenme.
ÇIRAK – (Hani bana ne der gibi mimiklerle)Usdanın hikmetinden sual olmaz. Hani bana ne diyesim geliyor.
USTA - Oğlum şu ibriği caminin avlusundan dolduruver gel de bi abdest tazeleyim.
ÇIRAK - Peki usta! (Yine baş üstüne işaretini ustaya göstermeden çakar.)
( Çırak yandaki ibriği alır suya gider.)
4.4.sahne
5.5.
Palancıustası Fehmi-
(USTA, Alelacele çekmecedeki paraları alır yarı işlenmiş olan kınalı palanın içerisine saklar.)
USTA – Oğlum eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’ına öyle yalvar. Sakla sana paranı! diye sokurdanır.
(para sakladığı palanı yine kontrol eder. Yerine yerleştirir.)
6.6.sahne
Usta Fehmi - çırak
(Çırak elindeki ibrikle içeri girer. Ustası’nın abdest alması için ibriği havluyu takonyayıhazırlar. Usta da abdest için ellerini sıvar ayaklarını çıkarır. Çırak ustasına su döker.)
USTA- Oğlum eğilip bükülmesin diye, anan sana oklava mı yutturdu? Diye seslenir.
(Çocuğun kulağından tutar eğdirir. Sırtına bir şaplak indirir.)
USTA - Bak oğlum, yeri geldiğinde dik durmayı bileceksin. Yeri geldiğinde eğileceksin!.
ÇIRAK – (Mimikle alay ettikten sonra) Peki benim canım usdam!
(USTA, Biraz sesli abdest alır.)
6. sahne
Usta- çırak- Topal Mehmet- Topal Mehmet’in kızı Naciye
O sırada dükkana sırtında heybe elinde baston, Topal Mehmet Kızı Naciye ile girer. Topal Memet’leUsta konuşurken çırak ile Naciye fingirdeşme hevesiyle bakışmaya başlarlar.
TOPAL MEHMET- Selamın aleyküm Fehmi Usta.
USTA- Vay aleykümselam Mehmet. Hoş geldin sefalar getirdin!
TOPAL MEHMET- Hoş bulduk! Abdestiyin hayrını gör.
USTA - Allah razı olsun sende hayırlar gör. Şuraya oturak bi dinlen topal gıçının üstünde durma. Ne var ne yok köyünüzde.
TOPAL MEHMET - N’olsunbildiğin gibi. Sığırı, sıpası, tanası, öküzü, eşşeği, atı… Bir de şu sümüklü kızın anasıydı uğraşıp gidiyok köy yerinde. Bir ayağımız dağda bir ayağımız yazıda, yarı aç yarı tok geçinip gidiyok. Allah’aşükür.
(Çırak sümüklü lafını duyunca kıza işaret ederek burnundan çok mu akıyor? Anlamına işaretler yapar. Kız da ona ya ya ne demezsin anlamına mimikler yapar.
USTA - Oh ohne iyi kazanın! Kazanın!. Ama fazla da kazanmayın gözünüz birden açılıverir deşaşırırsınız sonra.
TOPAL MEHMET - Köy yerinin kazancından n’olcak be usta?. Altı ayda kazandığın parayı şehir yerinde bir günde bitiriveriyon .
USTA – Bizim de şehir yerinde kazandığımızla ( Bir yılda İstanbul’da adamı üç günde gezdirmiyorlar. Geçenlerde İstanbul’a gittim. Adamlar bir Türkü tutturmuşlar. Al para ver para. Al para ver para.“Hele bi ufak su dökeyim!” dedim. Dünyanın parasınıaldılar. Bir günde beş sefer ufak su döksen bir yevmiye gidiyor vallaha sidiği tut tutabilirsen.
TOPAL MEHMET - Anaaaaaa! Çöğdürmeye de mi mi para alıyorlar? Bizim çoğdüreğimiz nerde gelse oraya bir duvar dibine ıhınıveririk.. Bu işin parası mı olurmuş.?
USTA – İşine gelirse. Maalesef burada böyle.
Topal Mehmet - Amanıııın.Ahlımı oynadacağım!
……………………..
USTA - Hayırdır gıçoğlan?. Ne alıp ne satacan?
TOPAL MEHMET - Çoktandır şehre gelmedik. Önümüz kış hele bi inek teufak tefek alışıkları yapak dedik. Eşeği Çöp Osman’ın hanına goyduh!
USTA – Kızımız da pek gozelmiş.Senin kız heralde Allah bağışlasın, oğlanları niye getirmedin?
(Bu lafın üstüne, Çırak parmaklarınıbirleştirerek, ne demezsin, bir tane anlamına gelen işaret yapar.)
TOPAL MEHMET - Bildiğin gibi ben topal gıçımla zor yürüyorum. Bu sümüklü kız yanıma destek oluyor. Hem oğlanlara kıyılır mı, nasıl olsa bu sümüklü gün gelir el kapısına gitmiyecek mi, hem şehir yüzü görsün. Belki kısmeti şehirde açılıverir.
USTA – Gızıma gıyma, iftira etme. Maşallah pek de gozel. Ben seni bilmez miyim ulan gıçı eğri? Alemi şaşırdacak işler çevirin. Benim yapacağım bişey var mı?
TOPAL MEHMET - Zaten gıçıneğri. Palansız eşeğe de binilmiyor, azıcık biniversek eğri gıçımyara oluyor. Eşşeğe göre bir palan alayım dedim.
USTA - Tamam şu palan tam sana göre. Oğlum indir hele şu palanı. ( Palana bakılır beğenilir)
TOPAL MEHMET - Kaç para benim borcum Fehmi usta?
USTA - Valla gıçıeğri seni ben kendimden bilirim. Bu palan sana beşyüzguruş olur. Ama bidaha da gelişine birkaç yumurta ile bir de horoz getirirsen ödeşirik..
TOPAL MEHMET - Zaten bize senin palanların iyi gelir. Sen varken bi de başgasınamı gidelim?. Üç beş liramız gidecekse sana gitsin. Senin çok iyiliğini gördük zamanında. Diğer geleceklere gelince, canın savulsun, palan almasak da onlardın zaten sana hediye gelmesi lazım!
USTA - Sağol gıçı eğri, çırağa dönerek hadi oğlum iki bardak çay kapıver de gel Memduh’un kahvesinden. Ha bir bardakta fazla al. Gelirken demirci Cemal Emmine veriver.
TOPAL MEHMET: Yahu niye zahmet ettiriyon çocuğa?. N’olucakiçmeyiversek.
USTA: Olur mu? Ayda yılda bi geliyom!.
(Kıza döner)
Bu kızcağzım kaç numara? Kocamanda olmuş maşallah!. Topal babana da hayli başlık getirirsin.
( Kız güler, çırak oğlana bir oyun-işmar yapar çıraktan da tepki gelir. Burada çırak başlık vermem işaretini kıza gizlice gönderir.)
(Sahnenin görünmez yerinden, arkasından Demirci Cemal’in sesi gelmektedir.)
DEMİRCİ CEMAL: Ulan palancı Fehmi gine işin iş heralde?. Çay gönderdiğine göre.
(Demirci Cemal, develi Türküsünü söylemeye başlar bitirir. Sahnedekiler bir iki mimik hareketi yaparlar. )
TOPAL MEHMET: Şu sümüklüyle biraz dolanak. Gideceğimiz zaman palanı alırıh. Al şu parayı hadi. Bize eyvallah.
USTA: Kıza sümüklü dersen diğer bacağınıda ben gırarım ha! Bereket versin! hadi güle güle
(Çırak kıza, yalan yalandercesine işaretler çakar. Çırağın yanında usta aldığı parayı çekmeceye koyar)
USTA - Al şu çıkını da iki şehir ekmeği al. Noğmananın fırınından koparak al gel de, evimize veriver de gel. Bir de yengene sor isteği var mı benden?
( cebinden çıkardığı büyük mendili çırağına verir çırak çıkar gider.)
Sahne: 7
Usta- Nuri efendi
(Usta hemen çekmecedeki paraları yarım olan kınalı palanın döşüne yerleştirir.)
O sırada açık kapıdan Nuri efendi girmiştir.PHalyancının palana bir takım paraları sokuşturduğunu görmüştür. Bıyık altından gülümser.)
Nuri - Selamün aleyküm, bu zamanın hayrolsun Feğmiağa!
Fehmi – Aleykümselam. (Selamı alırken heyecanlanmıştır. Aceba palana para sokuşturduğunu görüp görmediğini bilememektedir.)
Nuri- Ha Nuri efendi, gizli iş çevirnir gibi norüyon ya?
Fehmi – Norüyüm gardaş. Meşgul oluyok işde.
Nuri -
Kafasını eyer. Biraz düşündükten sonra hızla yerinden kalkar ve duvardan sazı alır. Bir iki Niğde Türküsü (Palancıustası hangi Türküleri çalmayı iyi biliyorsa onları çalmaya başlar.)
Sahne: 8
Usta- çırak
Bir müddet sonra çırak girer
ÇIRAK - Yengemin selamı var. Usta akşam eve erken gidecekmişsin de sırtını değiştirecekmişsin.
USTA: Zaten sırtımda kaşınıp duruyordu.
Çırak - (Bıyık altından güler)
(O sırada ezan okunur.)
USTA - Oğlum ben namaza gidiyorum. Sen dükkanımıza göz kulak ol.
ÇIRAK: Güle güleusta. Allah kabul etsin. ( Usta çıkar)
Sahne: 8
Çırak-
Çırak - Hıhhhusta sanki kendi gıçı eğri değil de Mehmet Emmi’ningıçı eğri gibi konuşuyor. Kendi gıçınıneğri olduğunu görmüyor sanki
(Çırak içeriyi düzenlerken Türkü mırıldanır. Kendi Türküsü kendinin hoşuna gidince duvardan sazı alır ve bir Niğde Türküsü söylemeye başlar.)
Cındallıçarşısında alimammanaman, gülüm amman amman
Gızoynar garşısında..
Adam kemlik mi umar, Alim amman ammman
Gülüm amman amman
Gapıbir gomşusundan
Gapıbir gomşusundan
Al gayadan at beni alimim Amman amamman
Gülüm Amman AmmanAmman,
İn aşağı dut beni alim Amman Amman amman
Gollarınınüstünde dut beni.
Oy cındallı Cındallı
Türkü bitince sazın üstüne başını koyar ve düşünmeye başlar. Tekrar başını kaldırır ve şöyle söylenir:
- Ulan sümüklü filan diyorlar amma kız içimi gıdıklıyor be! Nöörsek de mercimeği fırına virsek. İçimi pek yahıyor kızın uğrun uğrun bakışı ve gülümsemesi. Amaaan ne biçim dünya be? Der ve
yine bir oynak Niğde Türküsü söylemeye başlar:
Sazalca’dançıktım ben de gelirim aman
Devamı...
Bu Türkü devam ederken Topal Mehmed’in kızı gülümseyerek içeri girer.
Sahne : 9
Çırak- Naciye
(Çırak, sanki sazı inceliyormuş, çalmayıbilmezmiş gibi bir tavır alır. Bunun üzerine kız seslenir:
Naciye – Bırakma, bırakma hele. Gayet güzel çalıyon!
Çırak – Yohcanım ne çalması.? Saz kim biz kimik?
Naciye – Bırahşimdi gendini güccuk gormeyi! Bal kimin saz çalabiliyonişde. Hele şu Halime’yi bi daha bi çal Allasen!
(Çırak, biraz nazlanır gibi eder ve sazıeline alır. Söylemeye başlar:
Sazalca’dançıhdım ben de gelirim Amman…
..............................
Bir satırı yanlış okur. İşte o an Naciye söze girer:
Naciye – Bu dize şöyle olmalıydı der:
Halime gız çay aşağı gidiyo!
Çırak – Şey! Sen niredenbiliyon gı?
Naciye – Sen nereden biliyor ne demek? Niğde’nin hiçbir Türküsü yok ki Niğdeli kızlar bu Türkülerin hepsini satır satır bilmesin!
Çırak – Yoh ya?
Naciye – Ne sandın ya? Adına Türkü diyorsun, sonrada siz bunnarı nereden oğrendiniz diyorsun. Türk Kızı olur da Türkü bilmez olur mu? Elma yanaklı Niğdeli genç kız olur da muhitin bütün Türkülerini satır satır bilmez olur mu? Bir Türkünün bir satırını bile bilmeyen gız arhadaşlarıarasında çok ayıplanır. Türk kızı öncelikle Türkü bilir.
(Bu sırada çırak gozlerinibelerdip, afal afalbakmaktadır. Şöyle konusur:
Çırak – Aşk olsun, artık sizin gibi gızlarımızı depemizde daşımayan, onnarı aşağı gören, cahal görenin gozü çıhsın. Allah sizden ırazı ossun! Diye yüksek sesle konuşmalar yapar.
Naciye – Ben neye geldim biliyon mu?
Çırak- Yooo!
Naciye – Palanı alıp gideceem! Yalınız o palanı değil de, şu palanı isterim diye ustanın para sakladığı palanıgösterir. Hemen kalkıp eline alır.
Çırak – Norüyüm? Madem ki onu isdemişsin canın savulsun. İnşallah ustabişi dimez.
Naciye – Sağollan, eline sağlık! Hoşuma giden palanı almah tabii ki daha iyi. Ben gideyim.
Çırak – Otur biraz gııız. otur hele.diye ısrar eder.
Naciye – Yok şimdi merak ider. Gideyim ben der ısrarlı konuşur ve çıkar gider.
NACİYE: Babam topal gıçınangitmeyim dedi palanı ben alıp gidecem.
ÇIRAK: Ama, bu palan tam işlenmedi birazcık işi var.
NACİYE: Olsun ben beklerim. Sende işleyiverirsin
Hem senin adın ne?
ÇIRAK - Çalgıcının Hacimin’inoğlu Ali. Ya senin ki ne?
NACİYE: Üstü açık köylü, gıçı açık Mehmet’in evde kalan kızı Naciye
ÇIRAK - Yaşın kaça geldi de evde kalasın?
NACİYE - Bizim köylü kızları onbeşine varmadan kocaya verirler. Benim yaşım on altıbilemedin on yedi. İlkokul’a geç gittim de geç kaldım.
ÇIRAK: Adın nasıl güzel?. Hem ben bir Naciyem Türküsü bilirim.
NACİYE: Essah mı la? Amanın şu çaldığın saz senin mi?
ÇIRAK: Benim değil ustamın ama ben de öğrendim. Hem benim babam da eskiden çalgıcıymış şimdi yatalak evde yatıyor.
NACİYE: Hele biçal Naciye Türküsünü ...
ÇIRAK - Hele şu palanı dikiveriyimde
(Palanın yarım yerini alelacele tamamlar. Duvardaki asılı sazı alır eline. Başlar Naciyemtürküsünü söylemeye)
Dere boyu gidelim Naciyem
Koyun kuzu güdelim Naciyem
İkimizi görmüşler Naciyem
Nasıl inkar edelim Naciyem?
Öylolurda gavur kızı öylolur
Eller sarar içerime dert olur
Dereye inişelim Naciyem
Atlara binişelim Naciyem
İki yüzük bir ayna Naciyem
Bahcada, düggandabuluşalım Naciyem
NACİYE: Pek de güzel çalıp söyledin, hani neydi o iki yüzük gibi bişey dedin.
ÇIRAK: Dereye inişelim
Atlara binişelim
İki yüzük bir ayna
Düggandabuluşalım
NACİYE: (Güler sırtarır) Amma da oturup eğlendik kaldık. Eh artık ben gideyim laaan?
(ÇIRAK, Kınalı palanı yerden Naciye’nin sırtına yükler.)
NACİYE: Hadi Allah’aısmarladık. Şeher yeri de pek gozelmiş, insana hoş vakit geçiriyor! Amma ayrılma zamanıgeldi.
ÇIRAK: Getmesenpek iyi olacak. N’apalım ki gaderböyle istiyor. Hadi güle güle. Dağ dağa gavuşmaz ama insan insana gavuşurinşallah. ( Naciye sırtında palanla çıkar)
Sahne : 10
Çırak-Usta
(USTA, Namazdan dönmüştür.)
Usta - Arayan soran oldu mu?
ÇIRAK: Gıçı eğri Topal Mehmet Amcanın kızı geldi. Palanı gotüreceğimdedi. Ama, o palanı almadı.Yerdeki kınalı palan vardı ya hani tam işlenmemiş,ille de onu isterik dedi. Ben de hafif tamir edip virivirdim.
USTA: (Yüksek sesle) Neeeeee?!
ÇIRAK: İşte o palanı yarım yamalak işleyivirdim Kızın sırtına yükledim gönderivirdim.
USTA: İyi halt etmişsin eşş…..
ÇIRAK - Ne dedin usta bişeymi dedin? Kötü bi şiy mi oldu yoğusam?
USTA: Yok canım GİTTİ PALAN GİTTİ PALAN!
(Dükkanda dört dolanır.) ( Çırak ustanın bu haline şaşırmaktadır)
USTA - Oğlum ben bigaç günlüğüne İstanbul’a gidecemal şu haftalığını da sen de bikaç gün dinlen (Perde kapanır)
İKİNCİ PERDE
1. Sahne
Usta- çırak
Birkaç gün geçer aradan usta İstanbul’dan döner. Sabah usta dükkanı açmış olur. Çırak ustadan sonra gelir.
ÇIRAK: Selamın aleykümUsta! Hoşgelmişsin İstanbul’dan. Düggana da benden önce gelmişsin. (Elini öpmek için ustasını yanına gider)
Nasıl geçti yolculuğun? Epiy alışveriş ettin mi?
USTA: İyi geçti ama para pul dayanmıyor oralara. İn para bin para. Ye para s.ç para. Gözünü seveyim yine bizim memleketin. Sanki acaip yeller oraları. Bizim melmeket bi başgacanım.
ÇIRAK: Usta hazırlayım mı elbiselerini? Arkanı değiştirecen mi?
USTA: Yok oğlum hele yol yorgunluğunu bir atak üstümüzden.
ÇIRAK: Usta aşamyatmadın mı? Evde atmadın mı yorgunluğunu?Yatmadın mı fosur fosuryün yatakta?
Usta – Kes lan deli oğlan!
(Çırak güler)
Sahne:2
Usta- çırak- Naciye
USTA: Vasüpanallah. ( O sırada Topal Mehmet’in kızı Naciye önce aldıkları kınalı palanı sırtına yüklemiş dükkana girer)
(Usta’nın gözleri faltaşı gibi açılmıştır.)
USTA: Hayrola kızım- Naciye sabah sabah ne işin var buralarda?
(Böyle konuşmakta ama gözleri palandadır.)
NACİYE: Hiç bişeyyok Fehmi Emmi bu palan bizim eşşeğin sırtını yara etti de. Babam o dükkana götürüver de bi çaresine baksınlar dedi. Babamın da selamı var.
USTA: Koy kızım koy. Lan ne bakıyon aval aval kızın sırtındaki palanı alıversene.
( çırak kızın sırtındaki palanı alır. Tezgahın önüne koyar. Usta hemen para koyduğu yeri alelacele açar paralar yerinde duruyor. Paraları çıkarır savurmaya başlar. Naciye ile çırak şaşakalır
USTA - GİTTİ PALAN GELDİ PALAN GİTTİPALAN GELDİ PALAN
Usta gülerek ve hareketlenerek paraya kavuşmanın tavırlarını belli eder.)
(Usta duvarda asılı sazı alır o anda aklına gelen dörtlüklerden oluşan aşağıdaki Türküyü
(Usta iyi bildiği bir Türkünün makamında söyleyecek)
Allı palan eşeğe de dar gelmiş
Gıçıeğri paraları görmemiş
Yara oldu eşşeksırtı diyerek
Burnu gozelcecikkızıyla da göndermiş
(bu bölüm nakarat Türkünün devamı var )
ÇIRAK: (Şaşkınlığı atar.) Anaaaaa valla bişeyleranlamıştım! Palanı sattım dediğim de. Nerdeyse GİTTİ PALAN GİTTİ PALAN diye kafayı oynadacağdın usta!.
USTA – Ulan, çırak senin bu gız da bu gızın da sende gözü var! hem biraz okumuş şehir yerine de yakışır. Allah’ın emriyle bu kızı sana isteyecem. Bundan sonra benim bir oğlum bir kızımda siz olun. Bu paraları da size harcaycağım.
ÇIRAK: Amma da iyi yapan be usta: zaten babamın hali vakti yok. Beni evermeye.
USTA: Hadi oğlum çalgıcılar kahvesinden çalgıcı emmilerini alıver de gel. Çarşı bi şenlik görsün.
Sahne : 3
Usta- Naciye Saz gurubu- çırak
Usta ile Naciye içerde iken klasik saz grubu ve diğer oyuncular sazlar eşliğinde sahneye girerler. Böylece müzik ve sohbet şiir bölümü başlar.
Oynayanların isteğine göre saz gurubuyla tiyatro biter la da uzar şiirler okunur, müzik devam eder.


TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı Türkmenoğlu

  • Türkçü-Turancı
  • **
  • İleti: 43
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #77 : 15 Mart 2013 »
Bizim yörede konuşulan ağız (SİNOP-BOYABAT)
Ağanin:abisinin.
Ağda :Tatlıların şerbeti.
Alaf :Hayvanlara verilen yiyeceklerin tamamı.(özellikle ineklere)
Algitmek:Götürmek.
Amel :İshal.
Aniyehter :Anahtar.
Anzulamattan :Aniden.
Avkuru :Ters.
Avloğ :Çalı çırpıdan yapılan çit.
Avuz :Yeni Doğum yapan ineğin ilk sağılan sütü.
Aydaş :İnce bacaklı ,zayıf ,çelimsiz
Badı :Ördek.
Baldırcan:patlıcan.
Basak :Merdiven.
Başlu :Tamamen.
Bayağ gün :İş olmayan gün.
Bayguş :Uğursuz,lanetlenmiş yer ya da kişi.
Bencileyin :Benim gibi.
Beyfide :Boşuna.
Bezbecid :atik çevik kimse
Bıldır :Geçen
Bıldır sene :geçen sene.
Bıtırak :Diken.
Bidumuk :Azıcık.
Biki :Birkaç.
Bişi :yufka ekmeğinin kat kat döşenip üzerinin sütle bulandırılmasıyla yapılan bir tür ekmek.
Biyol :İlk önce,evvela.
Biyürsügün :Yarından sonraki gün.
Bizeğem :Biraz.
Boğün :Bugün.
Boybat bazar gün :Pazartesi günü.
Bük :Böğürtlen.
Büşleğeç :Ekmek çevrilen tahta
Calıcappar :Atik çevik.
Cazu :Havai kız.
Cemek :Çapa.
Cırcır :Fermuar.
Cırmuk :Tırnak izi.
Cinmisiri :Patlatılabilir mısır.
Ciynak :Tırnak,pençe.
coynak :Zayıf, çelimsiz.
Cöğüz :Ceviz.
Çekelez :Sincap.
Çember :yöresel başörtüsü.
Çeten :İneklerin yiyeceklerinin götürüldüğü sepet.
Cıdoğlu:Pis.
Çıkartma :Cumba ,eski evlerin balkon benzeri kapalı bölümü.
Çıtık :Bir tür meyve.
Çokmak :Havlamak.
Çon :Kalça kemiği.
Çöküç :Çekiç.
Çördük :Küçük bir armut türü.
Çükündür :şeker pancarı.
Dağnamak:yadırgamak
Daraba :çit
Datlu :Bal.
Davun Çıksın :Yere batsın , kahrolsun.
Dayak :Sopa.
Dek Durmak :Uslu durmak.
Dengilmek :Devrilmek.
Dengirsek:Dengesi olmayan,Sallanan.
Deri :Pazar günü.
Dırga :Geçimsiz, alıngan kişi.
Dırnakçı :İddiacı , kıskanç.
Dibek:tahıl dövülen yer.
Dikkolu :Bir çeşit çeltik otu.
Dirgen :demirden 5 tane sivri ucu olan tarım aleti.
Diş Gırmak :Haset etmek.
Divildemek :Kıpır kıpır olmak.
Diyeze:Teyze.
Doğuz :Domuz.
Dombu :Bidon.
Dünyada :asla ya da büyük ihtimalle anlamlarında kullanılır.
Dürü :Yeni evli çiftlerin yakın akrabalarına götürdükleri hediye.(giyisi ,havlu v.s.)
Eci :Abla.
Eğin :Üst Baş ,kıyafet.
Eğşi :Kiren ,elma,erik gibi meyvelerden yapılan tadı ekşi olan bir yiyecek.
Elekci :işsiz güçsüz , avare insan.
Ellleğem :Herhalde.
Emme :ama.
Emüşük :süt kardeşi.
Endüğü gün:dün değil önceki gün.
Enteri :Giyisi.
Enük :Köpek yavrusu.
Fışgı :Pis,çöp.
Filke :musluk.
Forslu :gösterişli
Gadak :1)Her işe burnunu sokan (işgüzar),2)küçük kardeş.
Gağırtmak :Eğmek ,zorlamak.
Gağşak(gağşamak): bitmiş,tükenmiş,viran olmuş
Ganet :Kilim,yolluk.
Gapcuk :Mısır Sapı.
Garacaörük :Siyah erik
Gari :Çocukların annelerine hitap şekli.
Garmagatma :Yaprak aşı.
Gatık :Katı yoğurt.
Gavi :Sağlam.
Gavsa :Moral.
Gavuç :Kasıklarda oluşan ödem.
Gayış :1)Kemer ;2)Kararmış,uzamayan madde.
Gazoğu :bir tür pulluk.
Geğel :Yaş cevizi yeşil kabuğundan ayırma işlemi.
Geğrek :Bebeklerin bir eli ile bir ayağının uçlarını sırtında çaprazlama birleştirmek.”Geğreği gelmiş mi?” diyerek yapılır.
Gelivi:Geliver.
Gıcık :Kozalak.
Gıdırım olmak: Sinirlenmek.
Gılileyli :Düzenbazlık
Gırbaç :Aksi çocuk.
Gırboğ :Kurbağa.
Gırçıllu :Saçaklı,kılçıklı.
Gırışma :Sırıtmak.
Gıroğu :Kırağı.
Gıyıgaşuk :Aralık.
Gocuk :Parke, palto.
Godaksuz:kısır,çocuğu olmayan.
Godaş :Laf getirip götüren kimse.
Godu :Erkek Hindi.
Goğuz:Aralık bırakmak.
gol:tuvalet.
Golan :halat.
Gomat :Tut,yetiş, engelle anlamında bir ünlem.
Gompile :Komple ,tamamen.
Govanaz :Kavonoz.
Göğüslük :Okul önlüğü.
Gölbez :köpek yavrusu.
Gölük :Eşek.
Gön :Deri.
Görpene :Bir tür çeltik otu.
Görebiye:Orağa benzer kesici alet.
Götü :Getirmek ve götürmek anlamında kullanılır.
Gubartlak :Balon.
Gubartma :Şişirme.
Guğlek: kuyudan su çekilen kova.
Gumpiri :Patates.
Guynuş Guynuş :Topluca ,hep beraber.
Guyoğ :Damat.
Güğüldemek :Yeni doğan çocuğun agu demeye başlaması.
Günülemek :Kıskanmak.
Hakitmek :Becermek.
Hamoğ :Cahil ,görgüsüz ,kaba kimse.
Hapaz :Bir avuç dolusu.
Haya :Değil mi?
Helkek :Büyük kova.
Hev :İçine saman konulan sepet.
Hevla :helva.
Hezelpere :Küçücük Bütün soğanlarla yapılan sulu bir yemek.
Hil:Atmaca,doğan.
Hokelekli :Söz geçen kimse
Homhom :söylediğinden pek bir şey anlaşılmayan kalın sesli kimse.
Hondu :İriyarı kimse.
Hortlu :Anası babası olmayan kimse.
Höbelen :Bir tür mantar.
Höşeltek :Haşat.
Hüşgü :Çöp.
Ikıl Ikıl :Zorlanma.
Irbuk :İbrik.
Isıcacuk :Sıcacık.
İbi :Dişi Hindi.
İğdiş :Sağlam.
İlaç :Temizlikte kullanılan maddeler.
İneze :Yavaş.
İslah :İyi ,güzel.
İyoğ :Kaburga.
Kadimi :Devamlı
Kelem :lahana.
Kelik : Tarla ve bahçeye yapılan çardak.
Kemre :Hayvan Gübresi.
Kendürük:sofra bezi.
Kenef :Tuvalet,hakaret ünlemi.
Kepüç :Zayıf ,çelimsiz.
Kesküç :Ekmek çevrilen tahta.
Keşen :Çeltik ekimi öncesi su ile yapılan işlem.
Keşik :sıra.
Kete :Yeni evli çiftlere götürülen hediyeler.
Kevük :Ağaç Çengel.
Kez :köşe.
Kıçkayak :Tahtaravelli.
Kırık :Eşşek yavrusu ,sıpa.
Kıtıpıyoz :Kıt kanaat.
Kiren :Kızılcık.
Kirpitçi :Cimri.
Kişişlemek :Kışkırtmak.
Kömüş :manda.
Kösüre :Bileme taşı.
Küntüre :Küçük bent.
Kürsü :Sandalye.
Lovay :Laf anlamayan.
Löngür :İriyarı Kimse
Macisküllü :Gösterişli,ayrıntısı fazla olan.
Mada :İştah.
Madasuz :İştahsız , gönülsüz.
Mağfaza :Bariyer.
Mahsımak :önem vermek.
Malak :manda yavrusu.
Mancar :Ispanak ,pancar gibi yeşil sebzeler.
Mecek :Çapa.
Meğsimek :önem vermek.
Mındak :Kedi yavrusu.
Mırık :Küçük domates.
Nacak :Küçük balta.
Nasibetsüz :Münasebetsiz.
Oklağaç :Oklava.
Okumak :Davet etmek,çağırmak.
Orum Orum :Bilinçli yapılan konuşma.
Öğendere :Öküzlerin boynuna bağlanan değnek.
Öllüğün Körü :Ellinin Körü.
Örsün :Hamur kesme aleti.
Örük :erik.
Örüsgar :Rüzgar.
Ötürge :Sinirlenme.
ötürük:ishal
Paçur :Bakımsız ,üstü başı dağınık kimse.
Pakla:fasulye
Parpu :Dayak, kötek.
Payınsımamak :Kaale almamak.
Perseng :Lafın gelişi.
Peş :Çapraz.
Pısuk :Çekingen.
Pıta :Hanımların başlarına örttükleri sırta doğru uzanan bir tül şal.
Pinlik :Kümes.
Poğ :Bohça.
Postal:ayakkabı
Potak :Domuz Yavrusu.
Pöçük :Kuyruk Sokumu
Pölize :Nişastadan yapılan jöle kıvamında bir tatlı.
Ramuk :Traktörlerin arkasına bağlanan römork.
Sacıyak :3 ayaklı,sacın altına konan demirden alet.
Sade:Sadece.
Sağıdak :Saf olan kimse.
Samaruk :Uyku sersemliği.
Samramak :Uykuda sayıklamak.
Sepgen :Dolu.
Sergen :Raf.
Set :Divan ,sedir.
Seyiz :Erkek keçi,teke.
Sıypak :İçi boş hamur.
Silgü :Elbezi ,silgi bezi.
Sorutmak :Düşünmek,dalmak.
Soygun :lanet(leme).
Soygun :Ölülerin üzerinden çıkarılan giysi.
Şallak :Çıplak.
Tabahne :Tabakhane.
Tahne :Tenha.
Tellek :Yılışık
Temek:Pencere.
Temüztirengez :Çok temiz.
Tepsermek :Bir maddenin kıvama gelmesi.
Terece :dolap.
Tesmük :Tesbih.
Tıngabak :Titiz.
Tiğrek :Yöremizde kullanılan “Tiryak” adlı ilaç.
Tingiriş::her söze alınan,kızan kimse.
Tikov :Orta dikili olan bir maddenin taş atılarak yıkılması esasına dayanan bir oyun.
Toklu :Erkek kuzu.
Tokumak :Dövmek.
Tongur :Tok sesli kimse.
Tosboğu :Kaplumbağa.
Tot :Kozalak.
Tukmak :Uyumak.
Varivi :bir an önce git.
Viri :Aman Allah’ım anlamında ünlem.
Yabuç :Kendisinden hoşlanılmayan kimse.
Yalak :1)oluk ; 2)laubali kimse.
Yanşamak :Saçma sapan konuşmak.
Yarışıvi :hızlı git.
Yarsımak :Beğenmek,Hoşuna gitmek
Yaşatlama :Yaşından büyük bilgili çocuk.
Yavşu :Bitin yavrusu.
Yazma Ekmeği :Yufka ekmek.
Yengil : Hafif.
Yılacan :Derin olmayan.
Yimiş :Kuru İncir.
Yoka :İnce.
Zeklenmek :Alay etmek.
Zellet :lezzet.
Zobu :kendisine kızılan kimse için söylenir.
zükkem = ortalık hastalığı = grip
Börteçine kurdun adı,
Ergenekon yurdun adı,
Dörtyüzsene durdun hadi,
Çık ey, yüzbin mızrağımız!

Çevrimdışı YALNIZKURTKARAGÜLLE

  • GÖKBÖRÜ SİNOP
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 1345
  • Mekanı Uçmağda!
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #78 : 15 Mart 2013 »

Alıntı yapılan:  Kandaşım Türkmenoğlu gönderisine ilave bilgi
Türkçenin Sinop Boyabat ilçesinde kullanılan şivesinin Batı Anadolu ağızları içindeki konumu Prof. Dr. Leyla Karahan'ın Anadolu Ağızlarının Sınıflandırılması (Türk Dil Kurumu yayınları: 630, Ankara 1996) adlı çalışmasına göre, Sinop'un diğer ilçelerinden ayrı bir gruptadır:

Çeşitli konuşmalar. :twisted: :twisted: :twisted:

Sinop Durağan Yağbasan Köyünden Tarak satan bir vatandaşın filozofça dizeleri
<a href="http://www.youtube.com/watch?v=Xuwt0-2Kw8U" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=Xuwt0-2Kw8U</a>

Sİnoplu Teyze ve Hortum Felaketi
<a href="http://www.youtube.com/watch?v=R2i-9U3_yS4" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=R2i-9U3_yS4</a>

HALİME NİNE AYANCIK ŞİİRİ
<a href="http://www.youtube.com/watch?v=qsmhq11NI08" target="_blank">http://www.youtube.com/watch?v=qsmhq11NI08</a>


TTK.
10 EYLÜL 2022'DE UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!


Dört yanım soru, Tanrı'm
Hepsi en zoru Tanrı'm
Soruların zorundan
Soyumu koru Tanrı'm

Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma
Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma
Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma
Kanı bozuk olanlar "Türk'üm" diyemesinler
Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler.

Çevrimdışı Güneydoğulu

  • Türkçü-Turancı
  • ****
  • İleti: 132
Ynt: İLLERİMİZİN TATLI AĞIZLARI
« Yanıtla #79 : 15 Mart 2013 »
Sinop'dan bahsedilirde Komutan unutulurmu? unutulmaz!! alem yiğit görsün.


Güneydoğuda TÜRK!! Dimdik! Ayakta!