Gönderen Konu: Vuslatice  (Okunma sayısı 52334 defa)

0 Üye ve 3 Ziyaretçi konuyu incelemekte.

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Vuslatice
« : 25 Şubat 2012 »
Vasiyet-I (GÜLCE-ÖZGE)

Sözümü vasiyet say özümü kutlu miras,
Aydınlığın sultanı karanlığa doğan tan.
Benliğin altın eyle değerin olsun elmas;
Nice krallar var ki varıp toprakta yatan,
Girmedi mi mezara hamutla deve yutan.
Ayağın Meriç olsun bağrından aksın Aras,
Dara düştüğü zaman öksüz kalmasın vatan;
En kutsal varlığın bil emanet koyan atan;
Kılavuzun Gökbörü kılıcın olsun Baybars;
Oğul, dünya döner de gündür ufuktan batan.

Osman Öcal

Vasiyet-II (GÜLCE-ÖZGE)

Yanlış nesne koymadık gözesinin başına,
Ne akarsa kurnadan o dökülsün oluktan.
Ey benim nazlı kızım geldin olgun yaşına,
Şeytanın tahtı büyür akıldaki yokluktan;
En özgün vasiyetim ayrılma doğruluktan.
Yetkisiz el vurulmaz hayatın akışına,
Beden içinde canız oluşmuş bir soluktan.
Vatan acze düşerse güdülen korkuluktan,
Senden gelen her neslin kalsın özü Aşina;
Özgürlük tutsak kalır ecnebiye kulluktan.

Osman Öcal


Ölen Şehit Kalan Gazi (GÜLCE-YİĞİTÇE)

Ölen Şehit kalan Gazi,
Yer Tanrı’dan gök Tanrı’dan.
Ana baba bala eşi,
Der Tanrı’dan bir Tanrı’dan.

Yaprak yeşil dal kırmızı,
Bayrak bayrak ay yıldızı;
Toprak tutup er beliyor,
Her tarafta bir Tanrı’dan.

Yazık olsun ölmez töre,
Kazık çatal girmez yere;
Bozuk ayna bozar yüzü,
Ar verile bir Tanrı’dan.

Hurda sağan kör nazarlık,
Barda doğan bir pazarlık;
Kârda onlar zararda kim,
Mir gerekir bir Tanrı’dan.

Deven yatsın atın bin der,
Seven yürek sesin gönder;
Güven sensin umut sizden,
Ser düşerse bir Tanrı’dan.

Hay Vuslatî yaz Yiğitçe,
Say sevdamız Gülce Gülce;
Ay büyüsün ulusun kurt,
Sır Tanrı’dan bir Tanrı’dan,

Osman Öcal

Nazlı Bir Elik

Alıp ak gerdana başım yaslasa,
Düşü bile beni benden geçirir.
Kavurup döşünde terde ıslasa,
Yaşı bile beni benden geçirir.

Marifet sultanı dudakta balı,
Dolamış beline kırmızı şalı,
Oyalı yaşmağı söyletir lalı,
Kaşı bile beni benden geçirir.

Sandım ki elleri boyalı ahar,
İşlediği tülde yaşıyor bahar,
Kirkit tutan elde daha neler var,
İşi bile beni benden geçirir.

Mazisinde gizem alaturkanın,
Gül ile bezenmiş yeşil hırkanın,
Kınalı parmakta kaşlı halkanın,
Taşı bile beni benden geçirir.

Gözleri bademdir nazlı bir elik,
Düşürmüş beline sallanır belik,
Almış avucuna kaderi melik,
Aşı bile beni benden geçirir.

Vuruldu Vuslatî kaşı kemana,
Uymuyor sevdası yeni zamana,
Ala dağda düştü beyaz dumana,
Kışı bile beni benden geçirir

Osman Öcal

Bir Manda (GÜLCE-ÜÇGEN)

Bir
Zaman
Bir manda
Yığar göle
Yoğun kıvamda
Has damızlık çalar
Boz bulanık dumanda

Dur
Der şer
Kör şişer
Yoktur destur
Her dirhem fostur
Tam tutarken maya
Kalkar birden duldaya

Ben
Derken
Ve birden
Nodulu yer
Görevimdir der
Gem verip ağzına
Çökerler boğazına

Her
Müşir
Konuşur
Aynı dilden
Savılır gölden
Küpelenir kulak
Doğurmadan bir malak

Osman Öcal

Tuğra-VII (GÜLCE-TUĞRA)

Sen anamsın han beratlım sen kızansın sen kızım,
Sen yiğitsin Tanrı kutlum, varlığım sen can sızım.
Rehberim, ses bayrağımsın sonsuza dek dalgalan
Türkü börklüm ağca atlım başbuğumsun uldızım;
Durma şaşkın kırk kanatlım yoksa doğmaz yıldızım.

Osman Öcal

Vatanım

Eyyy! Şehitler diyarı,
Gönlüme ferman, bilge Türk’ün ülkesi,
Varlığımın sebebi, ülkümün son kalesi;
Ata yurdum, geçmişim, geleceğim,
Ey cennet vatanım, ey hayat suyum,
Dirliğim, birliğim, yücelerden yüce sevdam;
Ey destanların içinde Anadolu isimli
En büyük destan!

Çanakkale’de doğdun Sakarya'da büyüdün,
Kanıyla, kemiğiyle yoğruldun nice şanlı yiğidin.
Atasının emriyle kükreyince aslanlar;
Kocatepe’de dirildin,
Yürüdün yedi düvele karşı Dumlupınar’da insan insan
Türkü Türkü ağıtsın sen,
Destan destan kahraman…

Tadım sensin, tuzum sensin,
Sensin dilim…
Nakış nakış halısın, desen desen kilim…
Çileyle, sabırla yoğuran sensin ağıdımızı
Gurbet mektubusun, hasret çiçeğisin
Yayla çeşmelerinden seslenirsin şarkımızı
Her zerrende sevdamızın izi var;
Aşkım sensin, sen gözümsün, elim sen;
Kuvvetsin bileğimde,
Dizlerimde derman…

Bozkırında çoban olup, kavalımı ağlattım;
Cirit tuttum, yayla yayla kır atla…
Yâr dedim, bacı dedim, gardaş, ata, baba dedim
Ve ana dedim kucağında sallandım;
Toprağından beslenip,
Bostanından çiçek çiçek dallandım;
Doldurdum ambarları
Harman harman…

Olamam ben sensiz, asla olamam!
Evim, barkım, bucağım,
Oğulum, kızım, gelinim,
Öksüzüm, dulum, yetimim sensin.
Sen başımdaki tacımsın;
Derdimin tek dermanı, can veren ilacımsın…
Bu can tende oldukça;
Var olacaksın, yâr olacaksın…
Ayaz çökse de, kümelense de karabulutlar;
Ant olsun varlığıma, ant olsun ülküme;
Kılavuz yol gösterince,
Ne sis kalır ne duman.

Osman Öcal


Borcum Olsun(GÜLCE- TOKMAK)

Çomağı tutan celep zamansa haydut,
Devrilen gönderlerim kırılan değer.
Bilirim akla ziyan son nefes, umut,
Düşüyor uçurumdan hep birer birer.
*Bileylenen kör kılıç omzumu döver,
*Kök dibinden kesilir dal başın eğer,
*Günü batıma çeker vampir bir seher.

Kan üstüne basıp dans eden çakal,
Koçsuz koyunlardan kurar yozunu.
Paslanmış yüreği mest eden çakal,
Karanlık dehlizde yalar tuzunu.
*Yiyip yiyip kangurunun muzunu,
*Yükselen kartalın çırpar tozunu,
*Boyu zürafadan uzunmuş meğer.

Bir can verirsem bin dirilirim,
Sitemim olmaz havlu tutana.
Tasma takmayı ben de bilirim,
Kuyruk sallayıp uzun yatana.
*Ortam toz duman katan katana,
*Son borcum olsun kaşın çatana,
*Attığım taşlar yağlıysa gever.

Vuslatî der dik olsun başın,
Cahilce okul kurana bakın.
Sahi nedir bitmez telaşın,
Neysiz davul vurana bakın.
*Gocunursan yarana bakın,
*Yersiz kalem kırana bakın,
*Yal yediği kabına siyer.

Osman Öcal


Günler Ninniye Dursun (GÜLCE-SONE’M)

Aşkı derbeder eden zülfü kızıl güzel yâr,
Göz uykuya uymuyor gittiğin günden beri.
Düşler ömür vurgunu dilim olmuş gelberi,
Sevdanın som tahtında kim oturur bahtiyar.

Sularken gözyaşımı nemlensin gül budağı,
Bir bahar mevsiminde bürünsün goncalara.
Derdimiz damsız duman yön verip bacalara,
Boğmasın son hazanda gönül denen bu dağı.

Yıldızları sağarsak ay kopar günahından;
Gelmezmiş bedestene bir mutluluk serisi,
Son mehtaplı gecenin biz kalalım vârisi.

Döle yatsın yarınlar beslensin gül şahından;
Günler ninniye dursun boyalı beşiklerde,
Baht doyuran acılar sürünsün eşiklerde.

Osman Öcal

Mühür (GÜLCE-Gülce)

Nefesti reyhan
Şaha kalktı küheylan
Yurdum bülbülü
Dalından düşen gülü
Açıp gönlünü
Kalemine kondurdu
Zamanı kurdu
Yeni akım mührünü
Gülce’yle vurdu
Manzum’u ırgaladı
Serbestle, aruz
Heceyi vurguladı
Yunusça, Sone’m
Çaprazlama ayrı dem
Üçgül ve Gülce
Demir Tokmak, Yiğitçe
Özge, Üçleme
Her biri canlı hece
Üçtuğ, Gülistan
Türkçe aruz Özgecan
Andırıp dünü
Tuğra vurur mührünü
Akrostik, Üçgen
Tekil, Zincir yasemen
Cinaslı hece
Yediveren, Dönence
Vuslata koşma
Serbest, hece Buluşma
Bahçe doluşma
Karışımdan oluşma
Eli oklular
Koç olacak toklular
Hepsi bu kadar
Gezinin radar radar

Osman Öcal


N’olur (GÜLCE-GÜLİSTAN)

Kumru düşüm benli karam ay simalım nazlı sunam,
Toplayarak gonca sürüm, zülfüne gül taksa n’olur.

Gönlü susuz aşkı çilem gün batımım puslu dağım,
Duldalanıp harbi vuran, hatmi gülüm koksa n’olur.

Her varılan cılga hüzün darp ederek saldırıyor,
Handikabın kalbi delik, gözyaşımız aksa n’olur.

Astım dertlerimi mavi duvara,
Kimi aynam oldu kimisi resmim.
Yolculuk başlarken ebedi hana,
Garipler safına yazılsın ismim.

Yâr dediğim mihribanım saklı kanat sevda kuşum,
Bak ki felek sencileyin, günahımız çoksa n’olur.

Var ise kusurum paklanıp gitsin,
Teneşir üstünde yıkansın sevdam.
Gönül kafesinde saklanıp gitsin,
Uzasın mahşere bitmeyen davam.

Karlı kışım sarp yokuşum leyla olup leyla gelip,
Kabrime bir can dökerek, ağlayarak baksa n’olur.

Can meleğim cengi hasım kendi yasım iltimasım,
Vuslatî’nin bağrı yanık, bir de ölüm yaksa n’olur.

Osman Öcal


UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Vuslatice
« Yanıtla #1 : 25 Şubat 2012 »
Genç Türkler Birliği (GÜLCE- SERBEST ZİNCİR)

Tek/bir
Bir takım ruhu düşüm,
Düşler ülkesinde, umudu yeşil.
Yeşil ırgalandıkça gül tüter kırmızı beyaz,
Beyaz kanatlı, al taçlı, melekçe masum.
Masum ve özgür.
Özgürce dalgalanır, kimdendir buyruk,
Buyruk mu vardır yoksa yüzyıllar ötesinden;
Öteden beri, Tanrı’nın Kılıcı’ndan kalan.
Kalmaz dense de vardır ufukta açan,
Açar yüzyıllardır yıldız yıldız.
Yıldız böceği gibi ışık saçan bir hilal;
Bir hilal ki, uğruna ne güneşler batmıştı;
Bir ilktir, tek/bir.

Bir takım, bir takım düşün ki dile destan,
Destan destan yürüsün Avrupa’dan.
Avrupa’nın göbeğinde, arması benden,
Beni anlatır bana, değilse de Türk.
Türklük sevdası, ruhu benimle, dünyada tek;
Tek/bir.

Bir takım ki, asra yaklaşmış yaşı;
Yaşasın ebediyete kadar, yaşasın Turkania!
Turkania/ Genç Türkler Birliği;
Birliğime, Türklüğüme kast edenlere inat,
İnadına, Türk’e sevdaları büyüsün,
Büyüyüp yücelsin Belçika sahalarında;
Sahalar boyun eğsin, bayrağımın altında.

Osman Öcal


Sen Çok Yasa Atatürk

Türk’ün kader gününde çizdigi hakli yolu,
Kutsal bildi bu millet haykirdi Anadolu.
Bedeldir tüm cihana O ulu Türk’ün oglu,
Ünü arsa tasiyor geçti basa ATATÜRK.

Özgürlesmis fikirler karanliga gem vurdu,
Yayildi isik olup aydinlatti tüm yurdu,
Öksüz kalmis toprakta yeniden vatan kurdu,
Ufuk tanla isiyor dalmaz düse ATATÜRK.

Hürriyeti soluduk her eserin yaninda,
Beslendi egemenlik Türk’ün asil kaninda,
Meyve verdi fidanlar en ciliz zamaninda,
Fikirleri yasiyor dönmez tasa ATATÜRK.

En büyük eseridir cumhuriyet canimiz,
Ugrulara hos mekân olsa dört bir yanimiz,
Bir hilalin ugruna akar cümle kanimiz,
Nice canlar düsüyor sen çok yasa ATATÜRK.

Türk’ün yüce basbugu hem cesur hem yamandir,
Damga vurdu tarihe yenilmez kahramandir,
Vuslatî'nin özlemi gözlerinde dumandir,
Deli yürek üsüyor atmaz bosa ATATÜRK.



Yürek Uru İçe Kanar(Gülce-Ziyadeli Yunusca)

Eskimiş yaşıma günler eklerken,
Yürek uru içe kanar;
…………………..Delmedin oğul,
Gözlerim kapıda seni beklerken,
Sekiz yılım seni anar;
……………………Gelmedin oğul.

Ne bal ister gönül ne sütten kaymak,
Döküldü dişlerim kan kusar damak,
Gönlümüz ummanca gözlerim ırmak,
Her gözesi deli pınar;
……………..………Silmedin oğul.

Kışımız boz duman yazımız ayaz,
Taç vurdum başıma örtüsü beyaz,
Tanrı hakkı için yapsam da niyaz,
Anılarda kalan çınar;
……………………Ölmedin oğul.

Vuslatî’ye kırgın dargındır sefa,
Yetsin bu ayrılık yetsin bu cefa,
Karşıma geçip de gülsen bir defa,
Gün bitimli nefes donar;
……………………..Gülmedin oğul.

Osman Öcal

Çile Banıp Döner Semah(YİĞİTCE)

Bendin yıkıp çağlayarak,
Sele dönüp iner semah.
Varlığımız çağlar üstü,
Hile akmaz pınar semah.

Ter ateşler hak yolumuz,
Pir aşkına her dolumuz,
Bir uhdedir gönlümüzde;
Dile gelip kanar semah.

Kavis çizmez omuzda baş,
Yunus Emre Hacı Bektaş,
Halis yaşar benliğimiz;
Ele, bele fener semah.

Yağı kesik kandil söner,
Ağı versen yine döner,
Doğu, batı Anadolu;
Güle sevgi sunar semah.

Kurgan bilmez al kanımız,
Kurban olsun her can'ımız,
Harman harman yığıla et;
Tele düşüp yanar semah.

Yörük, Avşar hepsi Türkmen,
Türük dersen öz Türk’üm ben.
Buruk koyma Vuslatî’yi;
Çile banıp, döner semah.

Osman Öcal

Vatan İçin Baş Verilir(VARSAĞI)

Uyan bre Türk’ün oğlu
Damarına vuruş olur
Kan kokuyor Anadolu
Çapulcudan dalaş olur

Emperyal güç davul döver
Nerde yosma onu sever
Kim hainse tutar yaver
Onursuz bir savaş olur

Söker iman ilahını
Ters giydirir külahını
Elden verir silahını
Alçakça bir duruş olur

Bağımsızlık tacı takar
Türlü yoldan yurda sokar
Temizlense yine kokar
Kiri karış karış olur

Köle tutup omuz okşar
Kullanınca hemen boşar
Simsar olan böyle yaşar
Nerde böyle barış olur

İşte oyun işte meydan
Korkak olan eder seyran
Bre dağlar dönsün devran
Vereceğim bir baş olur

Vuslatî der Mersin, Kozan
Birliğimi kelb’dir bozan
Tarihinde destan yazan
Her yören bir Maraş olur

Osman Öcal

Sandık Güzeli

Meydanlar avaz avaz otobüsler bezeli,
Mikrofonu elinde başlar sandık güzeli.

Esselamü aleyküm kadim şehrin insanı,
Mart’a mühür vuranın şen olacak nisanı.

Bir çekirge misali kentten kente zıpladık,
Yağmur, kara bakmadan garibanı topladık.

Esik dolu yollardan bu meydana yürüdük,
Arkamızdan milleti boşuna mı sürüdük.

İyi dinle ey halkım! Oyunuza talibiz,
Sayenizde he billâh yutarsanız galibiz.

Usanmadan bıkmadan hizmeti ettik rücu,
Çantamızda neler var aha sonsuz ipucu.

Ummanları göl edip vereceğiz payını,
Olur ya gücenmeyin yavan yersen tayını.

Adalet kölesiyiz hukukun hizmetçisi,
Sizler rahat uyuyun bizler miri bekçisi.

Kartalların gözünü tuttukça oyacağız,
Kaçırırsak bütünü bir çeyrek koyacağız.

Aha açtım defteri işsizler işlenecek,
Siz sallayın bayrağı elimiz güçlenecek.

Her gelen bir şey söyler aldırmayın hitaba,
Biz hesap bilenleriz uyarız her kitaba.

Yakışıklı adayla çıktık bak karşınıza,
Belleriz esnafları uğrayıp çarşınıza.

Köylü neymiş; efendi. Anladı herkes bunu,
Nadas yatsın tarlalar rençberlik ayrı konu.

Bu bir yerel seçimdir eski bordür kalkmalı,
Yeni taşlar döşeriz çünkü bunlar halk malı.

Daha varsa derdiniz tapanlayıp gideriz,
Tam tamına beş yıllık çok teşekkür ederiz.

Tufanca kopan alkış yeri göğü inletti,
Nefsi kokmuş âdemi doya doya dinletti.

Unutuyordum sahi Vuslatî’ye bakmayın,
Bu dünya geçimlidir kafanıza takmayın.

Osman Öcal

Türkçe

Aslına yabancı yavan bir yobaz,
Söyler ki dillerden geridir Türkçe.
Tarihten bi haber olan hokkabaz,
En köklü dillerden biridir Türkçe.

Horlama boşuna bilirim dünü,
Vatandan yad ele gördü sürgünü,
Yaşayacak elbet dilim hür günü,
Ayakta kalmamın feridir Türkçe.

Türk var olduğunda dili var oldu,
Teliyle inleyen kopuz tar oldu,
Yayıma okuma sargın yar oldu,
Türklüğün kılıcı eridir Türkçe.

Gözyaşımın nuru askımın hissi,
Acımın coşkumun ozanın sesi,
Kamların duası pirin nefesi,
Sevenin gönlünde diridir Türkçe.

Sesimin bayrağı gülbankın gülü,
Özgürlük sancağı yuğumun dili,
Turnanın avazı gülün bülbülü,
Yabanın dilinden beridir Türkçe.

İstemem Arapça farsça istemem,
İngiliz tavrıyla dalım kes demem,
Alman’ın diline asla pes demem,
Bütün lisanların piridir Türkçe.

Oğuz Ata, Boğaç Han, Dede Korkut,
Karacaoğlan’la Kaşgarlı Mahmut,
Yunus’ça Veysel’ce konuşsun tüm yurt,
Türklük gövdesinin seridir Türkçe.

Bir Karamanoğlu Mehmet beg, selim,
Kosova’dan Çin’e yol sürmüş bilim,
Mustafa Kemal’de sevdadır dilim,
Vuslatî övse de yeridir Türkçe.

Osman Öcal


Sen Olma Gardaşım

Canına gül olup, canana diken,
Sen olma gardaşım, sakın ha olma!
Zalime yalvarıp, her dem diz çöken,
Sen olma gardaşım, sakın ha olma!

Yağmuru horlayıp, koşan doluya,
Her haltı eyleyip, kızan uluya,
Düşmanı yağdıran Anadolu’ya,
Sen olma gardaşım, sakın ha olma!

ABD’ye gidip, boynunu büken,
Gâvura kul olup, bilmeyen köken,
Yitirip benliği, aslından ürken,
Sen olma gardaşım, sakın ha olma!

Bulutlu gecede yıldız parlatan,
‘Çok ermeni kestik’, diyen şarlatan,
Kurdu boğdurmaya iti hırlatan,
Sen olma gardaşım, sakın ha olma!

Milleti inletip, ocak söndüren,
Vatanımı parsel parsel böldüren,
Karşımda yunanı pis pis güldüren,
Sen olma gardaşım, sakın ha olma!

Döşeği bırakıp, inlerde yatan,
Askeri vurana, alkışlar tutan,
Ata toprağını düşmana satan,
Sen olma gardaşım, sakın ha olma!

Esnafı, köylüyü kotayla ezen,
Devletin, milletin malından bezen,
Sarı yıldız için, devleti çözen,
Sen olma gardaşım, sakın ha olma!

Kimi Leninciydi, kimisi Çinci,
Kim liberal oldu, kimi Darvinci,
Sakın ha ikinci cumhuriyetçi,
Sen olma gardaşım, sakın ha olma!

Vuslatî der postal yalayan sazan,
Aş yediği kaba, pisleyen bazan,
Unutup bozkırı, töreyi bozan,
Sen olma gardaşım, sakın ha olma!

Osman Öcal

Geldi Nevruz Bayramı

Navrız, Nauruz, Bozkurt, Ergenekon da denir,
Kazak Kırgız yurdunda Nooruz Köcö yenir.
Osmanlıda gelenek Nevruziye macunu,
Kaptırmayız kimseye yeni yılın tacını.

Geldi Nevruz bayramı kanda şenlik görülsün,
Alınsın bayramlıklar hediyeler verilsin.
Temizlensin dip bucak yataklar havalansın,
Bakılsın fidanlara bağ bahçe tavalansın.

Haberciden il ahire yapılsın hazırlıklar,
Ahır Çarşamba günü gezilsin mezarlıklar.
Ölülerin hayrına helvalar hazır olsun,
Dağıtılsın fakire geçmişler huzur bulsun.

Nevruz Türk’ün bayramı uyuyanlar uyansın,
Soğan kabuklarıyla yumurtalar boyansın.
Tokuşsun birbiriyle kırılanlar soyulsun,
Afiyetle yiyelim oyun ile doyulsun.

Sevinecek çocuklar kapı kapı çalınsın,
Uzatılan şal ile bayram payı alınsın.
Dinleyen var kapıdan pencereler tıkansın
Bu gece dilek tutan soğuk suyla yıkansın

Bütün Türk illerinde kutlansın kardeş kardeş,
Alav alav gecesi yakılsın tongal ateş.
Dilekleri tutalım aşalım alazları,
Yeni yıla sağlıkla yakalım marazları.

Dinlensin aksakallı küskün olan barışsın,
Kurulsun milli sofra pilav yarma yarışsın.
Damakta tat bırakır yemeklerin etlisi,
Üzerine yenilsin semeninin tatlısı.

Gençlere örnek olmuş gençliğinde nineler,
Evlilik yolu açık birleşirse iğneler.
Nevruzda inanış çok unutma Türk töreni,
Atamızdan yadigâr godu godu töreni.

Osman Öcal

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı TARDU KAĞAN

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 541
Ynt: Vuslatice
« Yanıtla #2 : 25 Şubat 2012 »
Yüreğinize sağlık sayın öcal...Altaylardan kopup gelmiş dizeleriniz için binlerce teşşekür.

Çevrimdışı Çağrıbey

  • [GÖKBÖRÜ ANKARA]
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2202
  • Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Ynt: Vuslatice
« Yanıtla #3 : 25 Şubat 2012 »
Osman Öcal Hocamız yine, Gülce tadında, bir destan ziyafeti sunmuş, sağolsun.
Yüreğine sağlık hocam.

Ne mutlu Türk doğup, Türk gibi yaşayana!
Saygılarımla..
Çağrıbey

Çevrimdışı Fatih

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 401
  • Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir
Ynt: Vuslatice
« Yanıtla #4 : 25 Şubat 2012 »
o.öcal hocamızı başka sanal ağlardan da beğeniyle izliyorum.
Eserlerini Otağımızda paylaşmasından da mutluluk duydum.
Başlattıkları GÜLCE Edebiyat Akımı çok özgün. Her bir satırlarında milliyetçilikleri ruhlarına sinmiş olarak yansıyor.
Alkışlıyorum!!
    Kök Tenğri'nin esenliği bütün Türklerin üzerinedir

Çevrimiçi Üçoklu Börü Kam

  • Otağ Yöneticisi
  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 2337
  • Kök Teñğri Türk'e Kut ve Utku Versin!
Ynt: Vuslatice
« Yanıtla #5 : 28 Şubat 2012 »
Uyan bre Türk'ün oğlu
Damarına vuruş olur
Kan kokuyor Anadolu
Çapulcudan dalaş olur


Osman Hocamızın; dilinin sadeliğini, Türkçeyi kullanma becerisini ve eserlerinde Türk Milli değerlerini işleme ustalığını hep alkışladım ve bir kez daha alkışlıyorum.
Türklük dolu yüreği varolsun!
Kök Tenğri, kem gözlerden, saklasın!
TTK.
Türk Soyunun Gizli Gücüne İNAN ve GÜVEN!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Vuslatice
« Yanıtla #6 : 29 Şubat 2012 »
Her soydaşıma ayrı ayrı teşekkürlerimi sunuyorum.


Ermeniye Sesleniş

Dünya seyirciydi, Rus senden yana;
Kesmek istediniz Türkün soyunu.
Hocalı boyandı al kızıl kana,
Unutma ermeni unutma bunu!

Bin dokuz yüz doksan iki yılının,
Yirmi altısında şubat ayının,
Yazdınız fermanı can Hocalı’nın.
Unutma ermeni unutma bunu!

Altı yüz on üç can; şehit yörede.
Hunharca katletmek sizin törede.
Bin iki yüz yetmiş kayıp nerede?
Unutma ermeni unutma bunu!

Gebe olanların karnın yırtmağa,
Utanmadın bir de vardın yakmağa.
Bir çok canı diri gömdün toprağa,
Unutma ermeni unutma bunu!

Kafatası yüzüp yerde koydunuz,
Kimisinde bakar gözü oydunuz.
Bu bir soykırımdır soysuz doğdunuz,
Unutma ermeni unutma bunu!

Özal Şiidir diye yardım yapmadı,
Sülo Rus'dan korktu adım atmadı.
Türkler bu hesabı vallah yutmadı,
Unutma ermeni unutma bunu!

Genç ihtiyar kadın kızan demeden,
Öldüm vazgeçmedim amma töreden.
Kork ermeni kaçkın yanık sineden,
Unutma ermeni unutma bunu!

Yüz binler kaçkındır yüz binler sürgün,
Suçu Türk olmaktı sadece Türk’ün.
Yaşayan yurduna dönecek bir gün,
Unutma ermeni unutma bunu!

Karabağ vatandır yad eller gurbet,
Gurbette yananlar sılaya hasret.
Vuslatî hesabı soracak elbet,
Unutma ermeni unutma bunu!




UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Vuslatice
« Yanıtla #7 : 10 Mart 2012 »
Dil Sesimin Bayrağı ((Gülce-Çerçeve Cinas (Yediveren))

Aksın berrak su gibi çağdan çağa bir içim,   
Aksın derim renk atar kan kırmızı bak içim.

Ya nar gibi kavurur ya densiz düşer dolu,
Yanar bağrında ateş kahrolur Anadolu.

Yazar kalem dil söyler kalmasın gözü yaşlı,
Yazar esnaf modacı oğul kızan genç yaşlı.

Ayağa kalk dik yürü uyan gafletten uyan,
Ayağa kul, baş olmaz yatıp şeytana uyan.

Çare siz değilseniz dil üşür vicdan sızlar,
Çaresiz koymaz Tanrı kalbi kör vicdansızlar.

Türkü Türkü yükselsin aydınlık veren o nur,
Türk’ü temsil eden o hem şereftir hem onur.

Devir en sapkın devir Vuslatî gül sürünsün,
Deviren gönderimi sürüm sürüm sürünsün.

Dil kıymeti bilinse dilim dilim dilinmez,
Dil sesimin bayrağı bayraktarım dil inmez.

Osman Öcal


UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Vuslatice
« Yanıtla #8 : 10 Mart 2012 »
    Bayrağıma Saygıyla (GÜLCE-Bahçe)

Boz aygırın üstünde tarihi çekip geldim,     
Altaylardan Tuna’ya bakın asil Türküm ben.
Geçtiğim her kalenin burcuna dikip geldim,
İncitene sözüm var bakın nasıl Türküm ben.

Saka’da Alp Er Tunga Hun tahtında Teoman,
Avrupa’da Attila Çin kalbinde Kür’şad’ım;
Malazgirt’te Alparslan bozkırlarda Cengiz Han,
Adıma Türk diyorlar Gökbörü’ dür soyadım.

Bayburt’ta Dede Korkut,
Sivas’taki Pir Sultan…
Nevşehir’de Hacı Bektaş,
İstanbul’da, Fatih Sultan Mehmet Han;
Benim ben! Biliyor bütün cihan.

Eskişehir’de Karaman’da Yunusum,
Edirne’de Aliço Kırkpınar’da pehlivan;
Antep’te Şahin Beyim İzmir’de Hasan Tahsin,
Maraş’ta Sütçü İmam…
Tanır beni her kalleş,
Mutafa Kemalim ben Samsun’dan doğan güneş.

Düğünde halay başı yaylada karacık çoban,
Elazığ’ın Gakgoşu asrın bağrından kopan;
Erzurum’un dadaşı, her yöreden Atsızım.

Benim ben!
Zeybeğin sesi,
Yedi dağın efesi.
Diyarbakır’da Ziya Gökalp,
Toroslarda Tahtacıyım, soğulmaz derya;
Ben Fıratım Fırat benim, benim kanlı Sakarya.

Ey güneşim yıldızım yıldıza yoldaş ayım, 
Oğul sensin kızım sen sensin kardeşim bacım;
Sendendir özgürlüğüm sadakta ok kırçıl tayım,
Anam sensin atam sen sensin benim baş tacım.

Çanakkale’de açan benim nazlı çiçeğim,
Damar damar kanımsın varlığımın nefesi;
Söz kestim Azrail’le dibinde öleceğim,
Eksilmesin üstümden kanadının gölgesi.

Gönlümüzün tek aşkı sensiz olmaz bu vatan,
Mavi göğü yırtarak geceme doğan tansın,
Vuslatî’nin özünden düşmüş böyle bir destan,
Dalgalan şafaklarda kıymet bilmez utansın.   

Osman Öcal

UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!

Çevrimdışı o.öcal

  • Türkçü-Turancı
  • *****
  • İleti: 556
  • TANRI DAĞINDA, UÇMAĞA VARDI...
Ynt: Vuslatice
« Yanıtla #9 : 10 Mart 2012 »
Siyah Şemsiyeli Buse (GÜLCE-TEKİL)

Bağrımıza basa basa neler götürdü neler
Bedelli hayat;
Gönül gönül serenat.
Yaramız kozasından yoksun,
Yüce dağ başında kar elif elif;
Şakaklar üstüne düşen gölgeler mahzun.
Aynalarda değişim, küs kaldı arzum sıra.
Ne sultanlık dedik ne yüz verdik mısıra;
Yaz bahar ayında dermedik gonca,
Yanık sevdanın ardı sıra
Sürüklendik yeke yek,
Dalgalı yürek…

Tutsak kaldı enginlerde, yunus oldu, çaresiz
Dörtledi,
Geçti kırlangıç mevsimi, son hamleye çare siz.

Günlerse fani,
Kalmadı gama mani;
Savrulduk derin sonsuzluğa,
Hazan girdabında yaprak misali;
Tutunacak dal mı kaldı poyraza karşı.
Sonbahar yağmurlarının ben olaydım sebebi,
Katardım birbirlerine yer ile arşı.
Sarararak düşen mavi damlalar
Siyah şemsiyeli bir buse
Kondurmaz mıydı güle.
Heyhat, dalgalar…
Ufalandık vuruldukça, sen kalbini sürgüle.

Osman Öcal


UÇMAĞA VARDI..!
TANRI DAĞINDA...
ATSIZ ATA OTAĞINDA, ULU ATALAR HUZURUNDA DİZ VURMAKTA!