Vatan Beni Kucaklar
Ben vatanı vatan beni kucaklar,
Uzanıp koynunda kalasım geldi.
Şen kalsın obamız tütsün ocaklar,
Uğruna gönüllü solasım geldi.
Bir güzel muştuya sardım selamı,
Emanet eyledim gözü alamı,
İncinmeyin incitmeyin balamı,
Körpe yüreğine dalasım geldi.
Türkün lokmasını bölüp yiyenler,
Her gün cami duvarına siğenler,
Fistan giyip dünya benim diyenler,
Sorgusuz tamuya salasım geldi.
Kutsalım anadır namusum canım,
Kirlenmiş toprağı temizler kanım.
Düşerken tertibim sızlar her yanım,
Yılanın başına dalasım geldi.
Pazarlıktan pay alıp da sevinen,
Gemisine koy bulup da övünen,
Aşık atar olmuş nice devinen,
Ocağına kibrit çalasım geldi.
Hak yolunda doğru tartar terazi,
Ölürsem şehidim kalırsam gazi,
Sanmayın Vuslatî söyler farazi,
Yeniden Tanrıkut olasım geldi.
Osman Öcal
Ey benim Babam
Kanımın sahibi ey benim babam,
Sen asker ol ben yetimi oynayım.
Var olmasın bir oyuncak arabam,
Sen asker ol ben yetimi oynayım.
Bayramlarda eğilse de başımız,
Yaban elde kaynamasın aşımız,
Ak mermerde donacaksa yaşımız,
Sen asker ol ben yetimi oynayım.
Derme çatma ama sıcak yuvamız,
Vatan olsun bayrak olsun davamız,
Biz bizeyiz kurt uludur ovamız,
Sen asker ol ben yetimi oynayım.
Gülmezse gülmesin sokaklar bana,
Giydir sözü baş yastıkta yatana.
Dualar yollarım hergün kıtana,
Sen asker ol ben yetimi oynayım.
Sen insansın yiğit olur er kişi,
Çürük süğüm hainliğin dikişi,
Tanrı bilir namus borcu Türk işi,
Sen asker ol ben yetimi oynayım.
Bedellolan sırtımızın kamburu,
Kaytan kırıp çalar iken tamburu,
Bir bedenden atmak için her uru,
Sen asker ol ben yetimi oynayım.
Evvel buradaydık ahir burada,
Vuslatî der Türklük ersin murada.
Nereye çıkarsa çıksın kurada,
Sen asker ol ben yetimi oynayım.
Osman Öcal
Yavrusunu Yitiren
Kuzgun vurup yavrusunu yitiren
Döner döner kuzusuna meleşir
Dört mevsimi bir araya getiren
Döner döner kuzusuna meleşir
Öz canını inzivada ezenler
Hasretini kirpiğinden süzenler
Diyar diyar divanece gezenler
Döner döner kuzusuna meleşir
Yaşamak esaret ölüm hür ise
Ah çekerek peşisıra yürüse
Son nefesi dizlerine fer ise
Döner döner kuzusuna meleşir
Yüreğinde kırk kandili yakarken
Kaderin karnını yarıp bakarken
Anıları burcu burcu kokarken
Döner döner kuzusuna meleşir
Dağ dumansız olmaz yayla pürensiz
Harebe bulunmaz kalbi örensiz
Vuslatî de bir can derdi frensiz
Döner döner kuzusuna meleşir
Osman Öcal
Yiğidim
Od düşerken derme çatma evlere
Bazen hasret bazen keder yiğidim
Lanet olsun yamyamlara devlere
Helallik verir mi ne der yiğidim
Ne sirklerde ne aynada kaş alır
Kara gözler karardıkça baş alır
İstemeyen yerden her gün taş alır
Koyunu kurt ile güder yiğidim
Korkağa kaçkına hırsıza inat
Milli parazite nursuza inat
Türküm diyemeyen arsıza inat
Liderler içinde lider yiğidim
Otağı bellidir atası belli
Ne bedelli bilir ne de bedeli
Ya aşkı delidir ya gönlü deli
Ölüme gülerek gider yiğidim
Vuslatî; değmesin yatanı için
İndirmez perdeyi utanı için
Bir can borcu vardır vatanı için
Kalleş pusularda öder yiğidim
Osman Öcal
El Açtım Birce Tanrım-ÇAPRAZLAMA
Kan üfürür fırtına dağlar yanar fay çöker
Aklı sarhoş çobanın geviş çalar buğuru
Söz kesimi gereği başıma döner cihan
Nuru söner yıldızın gün kararır ay çöker
Uyuz tayın üstünde harap kaleler aşan
Koklaşıp her zibilde yer açarken sultaya
Kızıllaşan ak toprak üçer beşer gül verir
Ana olur can olur yeniden bayraklaşıp
Kışlara düşer cemre al zemine beyazım
Bulutlaşır kirpikte yiğitler saf tutarken
Bir avuntu yüklenir hüzünlü bakışlara
Batarken gözlerime uyku tutmaz avazım
Sefasını sürerken vatansızlar vatanın
Sevene gam sağdırır taşı yoğurur öfke
Hatanın hükmü sürer töre kalır yetimce
Silkelenmiş adalet hukuk ağlar güvene
Ciğerim pare pare yüreğim erce Tanrım
Sür topunu soysuzun açılsın Türk’ün yolu
Bir tek sana inandım sana boyun eğerim
Anadolu şenlensin el açtım birce Tanrım
Varsağı
Bre dinleyin beylerim
Ergenler erip otursun
İki susar bir söylerim
Yayını gerip otursun
Kartala kanat süreni
Kurt bakışlı alpereni
Ataya kıymet vereni
Görenler derip otursun
Kör kılıca yeni masat
Eğri dile çelik pusat
Tepegöz’e yiğit Basat
Hakkını verip otursun
Er düşür ki il bahtına
Türk elinin paytahtına
Ankara’da han tahtına
Postunu serip otursun
Vuslatî sözünün şahı
Hazzetmeyiz padişahı
Kalmasın milletin ahı
İsterse yerip otursun
Osman Öcal
Gönül Güle Hasret Ayak Meşine
Mor dağların eteğine kurduğun,
Obanızdan geçtiğimi gördün mü?
Kar suyuyla saçlarını yıkarken,
Aynı sudan içtiğimi gördün mü?
Yaslandıkça karlı dağın döşüne,
Gönül güle hasret ayak meşine.
Düştüm acıların düştüm peşine,
Kanlı çığır açtığımı gördün mü?
Özümden sızanı boranla karıp,
Yıldızları birer birer koparıp,
Her birine bir güzellik aktarıp,
Teni tenden seçtiğimi gördün mü?
Benim güvendiğim sonsuz ilahîn,
Çözemez sırrımı çözemez kâhin.
Sen keklik misali ben de bir şahin,
Enginlerde uçtuğumu gördün mü?
İçimiz kavrulup yanmış delice,
Bitmiyor sabahı bekleyen gece,
Baharı arz eden turnadan önce,
Elden ele göçtüğümü gördün mü?
Vuslatî zararı düşer kârından,
Ak perçemli yaylaların arından,
Say ki verem olmuş ahu zarından,
Ömre kefen biçtiğimi gördün mü?
Can Oğul
Kanımızdan beslenen ipsiz dümen dönerken
Kaçıncı kez doğuşun kaç kez öldün oy oğul
Kalktı altın kadehler onca ocak sönerken
Yaktığımız meşale donup kaldı toy oğul
Güneşin yorgunluğu karanlığa yağarken
Durdu ölümsüz zaman beliren süsen düştü
Pusulasız sokaklar namluları sağarken
Gül açtık yeni baştan dağlara püsen düştü
Yorganımız kar iken suya girmeden cemre
Bir kaprisin uğruna çözülürken doğrulduk
Ne sürgünler sığdırdık gencecik biten ömre
Yangınlara kül için bir kez daha vurulduk
Öyle bir kader çektik turasız bir seçimden
Sevdamız utku ister ahtımız bir can oğul
Mısralar katar tutmuş geçiyorken içimden
Uyku girmiyor göze girmiyor be han oğul
Ne seyirlik bir suret ne sövede kâğıtsın
Anıları yüklenmiş yüreğim hamal gibi
Gelmedi bir başbuğu her belayı dağıtsın
Türk soyunun önderi Mustafa Kemal gibi
Emanettir Tanrı’dan bir tutamlık kemik et
Vuslatî’de bir nefes varlığımız mülkümüz
Yok bedava bir yaşam değil bize keyfiyet
Mavi gökte al bayrak devredilmez ülkümüz
Osman Öcal
Üryan Geldim Üryan Giderim
Kimin devresisin kimin tertibi,
İlim el vermiyor yaşına senin.
İnsan öğütürsün değirmen gibi,
Kimler av olmadı taşına senin.
Kimine bey dersin kimine paşam,
Eldesiz toplamdan doğar ihtişam,
Zehrolur kimine üç günlük yaşam,
Neden kâr yağmıyor başına senin.
Ne şahlar sakladın ne sultanını,
Sevdiğine ödünç verdin şanını,
Yudum yudum içtin kızıl kanını,
Kim vurgun gözüne kaşına senin.
Konaklara çöreklenir yarenler,
Huzur alıp mutluluğa erenler,
Emziğinden sefasını sürenler,
Kapında köledir boşuna senin.
Kurban kılar iken cananı hırsa,
Üğünür bohçadan muradı varsa,
Bir ömre verdiğin bir metre arsa,
Şaşarım körüne şaşına senin.
Durdum divanına kavga ederim,
Verdiğin nimete bedel öderim,
Üryan geldim aha üryan giderim,
Vuslatî muhtaç mı aşına senin.
Osman Öcal