O R K U N - I (06.10.1950-18.01.1952)
Büyük Türkçü Atsız’ın çıkardığı, bizim ‘Orkun süreci’ diye adlandırdığımız süreçte yayımlanan dergilerin üçüncüsüdür. 14 Mayıs 1950’de gerçekleşen iktidar değişikliğinden sonra çıkarılmağa başlanmıtı. Derginin bir özelliği, birçok Türkçünün maddî ve manevî desteği ile çıkarılmış olmasıdır.
28x21 sm. boyutla 16 sayfa yayınlanan derginin ilk sayfası ‘kapak’ hizmeti görüyor; orada, büyük, iri ve kırmızı harflerle basılan logodan sonra, ayrı bir satırda “Bütün Türkler bir ordu” söylemi veriliyor; bunları çerçeve içindeki ‘İçindekiler’ dizimi, büyük ve iri rakamlarla basılmış sayı belirteci, yayınlanış tarihi ve ’25 kuruş’ olan satış fiyatı izliyordu. Dergi, bu kapak düzenini 53’üncü sayıya kadar sürdürdü, 54’üncü sayıdan başlanarak kapakları resimli olarak sunulmaya başlandı. Tabiî, bu durumda, kapaktaki tasarımda yalnız ad, özdeyiş ve ‘sayı’ya yer verilir oldu.
Haftada bir Cuma günleri yayımlanan derginin imtiyaz sahipliğini ve yazı işleri müdürlüğünü, “Orkun ailesi adına” İsmet Tümtürk üstlenmişti. Atsız’ın adı ise, “başyazar” olarak sunuluyordu.
Orkun’un 68 sayısında 250’yi aşkın yazar ve şairin yazı ve şiirleri yayımlandı. En çok yazısı yayımlanan yazarlar Atsız, Çiftçioğlu Nejdet Sançar, Sofuoğlu M. Zeki, İsmet Tümtürk, Hikmet Tanyu, H. Fethi Gözler, Faik Gözübüyük, Hocaoğlu Selâhattin Ertürk, Lütfi Önsoy, Mehmet Kaplan, Yılanlıoğlu, Namık Zafer Alpsü, Cumalıoğlu Fehmi, M. Şerif Korkut, A. Kazganoğlu (Alparslan Türkeş) idi. Yazısı çıkan başka kişiler arasında Mustafa Hakkı Akansel, Ziya Gökalp, Ali Nüzhet Göksel, Hacıömeroğlu Mustafa, Kırzıoğlu M. Fahrettin, Refet Körüklü, Rıza Nur, Bekir Sıddık Özyıldırım, Abdülhadi Toplu, Tahsin Ünal ve Zeybekoğlu (Muharrem Ergin) gibi tanınmış Türkçüler de dikkati çekiyordu. Ayrıca 11 de imzasız yazıya yer verilmişti.
Dergide şiir ve/ya manzumeler de önemli bir yer tutuyor: Hayalî Hasan Yavaş, Tahsin Burdurlu (‘Eşref-i Zaman’ mahlâsı ile), Tevfik Turan Atasever, Fazıl Bayraktar, Ayhan İnal, Kadıoğlu Süleyman, M. Zeki Akdağ, Püsküllüoğlu Turan Ali, Türkmenoğlu Ali Rıza Özer, Gökdereli Sezai Yılmaz, Çobanoğlu Kâzım Poyraz, Mustafa Kayabek, Yıldırım Niyazi Gençaydın (Niyazi Yıldırım Gencosmanoğlu), Basri Gocul, Fahri Ersavaş, Kirtişoğlu Bekir, Refet Körüklü, Atsız, Hocaoğlu Selâhattin Ertürk, Gülahmedoğlu Azmi (Güleç), Rıza Nur bunlar arasında idi.
Orkun’un ikinci sayfası genelde Türkçü şiirlere, üçüncü sayfası baş yazıya, öteki sayfaları ise yazılara ve yine şiirlere ayrılırdı. Arka kapak diyebileceğimiz son sayfa ise, genellikle, “Ülküdaşlarla başbaşa” başlığı altında okuyucu mektuplarına verilen karşılıkları, dergininin duyurularını, Türklük ve Türkçülük haberlerini verirdi. İç (çoklukla orta) sayfalarında, olayları mizahî tavırla yansıtan kısa yazıların bulunduğu “Orkun’dan sesler” sunulurdu.. İmzasız olan bu fıkraları, genelde, Nejdet Sançar yazardı.
Derginin başka bir hizmeti de, 1944-45’de, Türkçülerin uğradığı devlet terörünü yansıtan “1944-1945 Irkçılık-Turancılık Dâvâsı” başlıklı yazı dizisi idi. Metnini Atsız ve Nejdet Sançar’ın yazdğı bu yazı dizisi, kısa aralıklarla, 3’üncü sayıdan 62’nci sayıya kadar yayınlandı. Dizide yer alan bilgiler anılan olaylarla ilgili araştırmalar için sağlam bir kaynak niteliğindedir. Fakat, yazık ki, yarım kalmıştır.
Son sayılarda da “Dünden sesler” başlığı altında eski ve ünlü Türkçülerin yazı ve şiirleri yayımlandı.
Orkun’da “Türkelinin köy ve kasabaları” ana başlığı altında, ülkemizin 29 köy, kasaba ve kentini tanıtan yazılar da yayımlandı. Ayrıca 32 “Türk fikir ve sanat adamı” hakkında irdeleme ve tanıtma yazılarına yer verildi. Derginin 11 Ocak 1952 günlü 67’nci sayısında, 1-67. sayıları içine alan bir “fihrist” yayınlandı (8-16.) ve 68’nci sayının son sayı olacağı duyuruldu. 18 Ocak 1952’de yayınlanan 32 sayfalı son sayıda yer alan makale ve şiirler, tabiî olarak, fihristte yer almamıştı. Oysa, onda da çok önemli yazılar vardı: Veda / Atsız (2-7.), Köy enstitüleri hakkında umumî olarak düşünceler / Kadıoğlu (8.), Türkçülük bahsinde gaflet / Nejdet Sançar (9.), Mehmetçikle beş ay … / Röportaj, Nuran Kitapçı (10-11.), Bir beyanname münasebetiyle / İsmet Tümtürk (12-16.), Hoş geldiniz ülkü kardeşlerimiz / Röportaj, İmzasız (18-21.), Enstitülerde okutulması yasak edilen dergiler / İmzasız (24-25), Orkun kapanıyor / İsmet Tümtürk (26-31). Ayrıca, Hocaoğlu S. Ertürk, Ayhan İnal, Yıldırım Niyazi Gençaydın, Kaplan Kural, Ziya Gök Alp, Kamberoğlu Cahit Aydoğan ile Türkmenoğlu Ali Rıza Özer ve Mehmet Emin Buğra’nın birer, Atsız’ın iki şiiri ile Hocaoğlu Selâhattin Ertürk’ün “Hikmet damlaları” başlıklı özdeyişlerine yer verilmişti. Bunlar arasındaki Atsız’ın “Veda” yazısı özellikle üzerinde durulmağa, okunmağa ve saklanmağa değer bir yazıdır. Bu yazısında Atsız, Türkçü gençlere unutulması mümkün olmayan öğütler vermekte idi. İsmet Tümtürk’ün “Orkun kapanıyor” başlıklı yazısı da hem derginin neden kapandığını anlatıyor, hem de başarılı bir yayın için neler yapılması gerektiğini açıklıyordu.
Bu kapanış olayı üzerinde kısaca durmak gerekiyor. Atsız, Orkun’un kapanışını “Birçok Türkçünün maddî ve manevî yardımıyla çıkmakta olan Orkun, onu idâre edenlerin yorgunluğu yüzünden kapanıyor. Bu kararı verenlerin ıztırabı büyüktür. Uzun konuşma, tartışma ve danışmalardan sonra, yapılacak bir şey olmadığı için bu neticeye varılmıştır.”13 diye belirtiyordu. Tümtürk ise, bu konuda şunları yazıyordu: “Orkun mevcut veya ilerisi için melhuz bir hükûmet müdahalesi yüzünden kapanmıyor. Orkun para sıkıntısı yüzünden de kapanmıyor. Para bakımından kendi yağıyla kavrulmaktaydı, hatta kâr da bırakmağa başlamıştı. Orkun’un kapanması sebebi haftalık bir derginin çıkması için gerekli zaman ve çalışmayı harcıyacak arkadaşların bulunmayışıdır. Bellibaşlı ülküdaşlarımızı vazifelerinin İstanbul dışı yerlere bağlaması ve bilhassa Atsız’ın uzun zamandır teşhis olunamayan müzmin hastalığı sebebiyle dergide çalışamaması Orkun için acı talhsizlikler olmuştur.”14 İster istemez inanmak zorunda kaldığımız bu gerekçeler bizim için inandırıcı değildi. Bundan dolayı, o dönemin Türkçü gençleri olarak üzüntümüzü ve acımızı içimize gömmek zorunda kalmıştık. Gerçek sebep yıllarca sonra, Atsız’ın mektupları15 yayımlanınca anlaşıldı.
Rahmetli Atsız, Yılanlıoğlu İsmail Hakkı beğe gönderdiği bir mektupta, Orkun’un kapatılmasını Türkçü saymadığı birini savunan ve öğen bir yazının haberi olmadan yayımlanmasına duyduğu öfke sebebiyle istemişti.
Sebep ne olursa olsun, Türkçü bir kuşağın yetişmesini sağlayan Orkun’un kapatılması o kuşağın mensuplarını çok yaralamış ve ümitsizliğe itmişti. Bir yıl sonra, yurt çapında örgütlenmeyi başarmış olan ve “Veda” yazısında Atsız beğin çevresinde toplanılmasını
öğütlediği Türk Milliyetçiler Derneği’nin de kapatılması ise, o dönemin Türkçü gençliği için tam bir darbe oldu.16
Kaynak:
TURANİA.NET