Tarih : 28 Temmuz 2019 - PazarTürkçe Sözlük'ten günün sözü :tutmak, -ar
1. -i Elde bulundurmak, ele almak:
"Kucağında kundaklı bir çocuk tutuyordu." - Ömer Seyfettin
2. -i Ele geçirmek, yakalamak:
"Evvela bu terbiyesiz köpeği tuttu, bağladı." - Ömer Seyfettin
3. -i Avlamak:
"Dalyan işletiyorum, tuttuğumuz balığı tekrar denize döküyoruz." - Refik Halit Karay
4. -i Yanında bulundurmak, alıkoymak:
Siz gelinceye kadar çocuğu ben tutarım!
5. -i Hürriyetinden yoksun bırakıp bir yere kapamak, tevkif etmek:
"Vahşidir, hiçbir zaman onu kafeste tutmak mümkün değildir." - Sait Faik Abasıyanık
6. -i Kaplamak:
"Tabanı otuz, otuz beş metre kadar tutan bir eşkenar üçgen biçimindedir." - Tarık Buğra
7. -i Kırağı, çiğ veya kar bir yüzeyde görünür durumda olmak, kalmak:
"Şu yağan kar bir tutsun, seyreyle sen ertesi gün çocukları." - Sait Faik Abasıyanık
8. -i Denetimi ve yetkisi altına almak.
9. -i Desteklemek, birinden yana çıkmak.
10. -i Benimsemek, beğenmek:
"Ama öylelerini de çevresinde kimse sevmemiş, tutmamıştır." - Tarık Buğra
11. -i Gereğini yapmak, yerine getirmek:
Verdiği sözü tutmuş, vaktinde gelmişti.
12. -i Uygun gelmek, çelişmez olmak:
"Bir talih eseri olarak ondan gelen cevap benim kendi bulduklarımı tuttu." - Reşat Nuri Güntekin
13. -i Kapatmak, sarmak.
14. -i Hizmetine almak veya kiralamak:
"Burada bir kat tuttum. Yazı geçireceğim." - Peyami Safa
15. -i Bir işe herhangi bir anlayışla girişmek:
Yapıyı geniş tuttu.
16. -i Beddua, dua, ah vb. etkisini göstermek, gerçekleşmek, yerine gelmek, varmak:
"Avradın ilenci tutarsa senin iki gözün kör olacak." - Memduh Şevket Esendal
17. -i Ulaşmak, varmak:
"Hayvanlar, Bağdat Caddesi'ni tutmuş, çalakamçı ilerliyor." - Sermet Muhtar Alus
18. -i Para toplamı ...-e varmak, değeri olmak:
Aldığım şeyler bin lira tuttu.
19. -i, halk ağzında Uğramak:
Vapur İzmir'i tutmayacakmış.
20. -i Herhangi bir durumda bulundurmak:
"Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor." - Haldun Taner
21. -i Varsaymak, farz etmek:
"Haydi tutalım babasının bir günahı vardı, çekti." - Memduh Şevket Esendal
22. -e, -i Hedef olarak almak:
Taşa tutmak.
23. -e, -i Alacağa veya vereceğe saymak:
On bin lirayı borcunuza tuttum.
24. -e, -i Yaklaştırmak:
"Biraz toz olsa mendilini burnuna tutar." - Abdülhak Şinasi Hisar
25. -i Kullanmak:
Yaşmak tutmak. Ustura tutmak.
26. -i Bağlamak:
"Sütler kaymak tutar tutmaz ordayım." - Bekir Sıtkı Erdoğan
27. nesnesiz Beklenen sonucu vermek:
"Toprağa atılan her tohum bir ümittir. Tohum ya tutar ya tutmaz. Ya yeşerir ya yeşermez." - Şevket Rado
28. nesnesiz İş görebilmek:
"Eli ayağı tutsun, açlıktan ölmesin, yeterdi ona." - Tarık Buğra
29. nesnesiz Sürmek, zaman almak:
Bu iş iki saat tuttu.
30. nesnesiz Yapışarak veya sokularak çıkmaz olmak:
Boya tutmadı. Çivi iyi tuttu.
31. -i Bir şeyi kullanması için uzatmak:
"Kucaklaşma sahanlıkta başlar ve ayakkabılarını çıkarıp karısının tuttuğu terliklerini giyene kadar Serdar'ın kolları boynunda kalır." - Tarık Buğra
32. -i Sunmak:
Konuklara şeker tutmak.
33. -i İşgal etmek.
34. -i İzlemek:
"Tepeden inince Değirmendere'ye hâkim bir iz tutacaksınız." - Refik Halit Karay
35. -i Bırakmamak:
"Baba sesini çıkarmadı hatta öksürüğünü bile galiba tuttu." - Peyami Safa
36. -i Sarmak, bürümek:
"Hey başları duman tutmuş dağlar, hey!" - Halk Türküsü
37. -i Asılmak, kuvvetlice sarılmak:
"Üç kişi tutarlarmış da onu pencerenin önünden çekemezlermiş." - Peyami Safa
38. -i Bir kimsenin yerini almak:
"Bak azizim, dedim, ben senin yerini tutamam." - Yakup Kadri Karaosmanoğlu
39. -i Otobüs, vapur, uçak vb. hasta etmek.
40. -i Herhangi bir durumda kalmasını sağlamak:
Kapıyı açık tutmayın.
41. -i Bir yerde kalmasını sağlamak.
42. -i Bir sanat eseri geniş ilgi görmek:
"Eğer piyes tutar da alkışlanırsa bir yazara yakışacak bir kıyafet giymeliydim." - Cahit Uçuk
43. -i Biriktirmek, tasarruf etmek:
"Sen metelik tutuyorsun gibi geliyor bana. Ay başına kadar bana ödünç versene." - Memduh Şevket Esendal
44. -i Askerlikte, bankacılıkta durdurmak, blokaj.
45. -i Başlamak:
"Kadınların başında gördüğünüz bürümcükten, iç çamaşırlarından tutunuz da entarilik kaba pamuklulara kadar hepsi Osmanlı malı idi." - Falih Rıfkı Atay
46. -i Bir şey düşünmek:
Herkes aklından bir sayı tutsun.
47. -i, spor Takım oyunlarında karşı takımdaki bir oyuncuyu yakından izlemek, markaja almak.
Yabancı sözlere Türkçe karşılık :abaküs Fr. abacus1. isim, matematik Sayı boncuğu.
2. isim, mimarlık Sütun başlığının üstüne yatay olarak konan ve kenarlarından biraz dışarı taşan taş blok.
Bundan sonra demek ki, abaküs yerine, sayı boncuğu sözcüğünü kullanacağız.Bir yazım kuralı :Sıra sayıları yazıyla ve rakamla gösterilebilir:Rakamla gösterilmesi durumunda ya rakamdan sonra bir nokta konur ya da rakamdan sonra kesme işareti konularak derece gösteren ek yazılır:
15., 56., XX.; 5'inci, 6'ncı.
UYARI : Sıra sayıları ekle gösterildiğinde rakamdan sonra sadece kesme işareti ve ek yazılır; ayrıca nokta konmaz: 8.'inci değil 8'inci, 2.'nci değil 2'nci.Günün atasözü/deyimi:Tuttuğu dal elinde kalmakDayandığı, güvendiği kimse veya şey önemini yitirerek işe yaramaz duruma gelmek.
(Atasözü) Divan-ı Lügat'it Türk'ten Sözcükleraşsatmak yemek arzulatmak• I, 262
aştal ogul birinin en son çocuğu• I, 105
aşu kırmızı toprak, a;ı toprağı•I, 89
aşuk insanın aşığı, topuğu; topuk kemiği,I, 66
aşuk demir başlık, tulga•I, 67 bkz> yaşuk, yışıklıg
Divan-ı Lügat'it Türk'ten AtasözüKalın kaz kulabuzsuz bolmas (I. 487)
Kaz sürüsü kılavuzsuz olmaz.
Türk Lehçeleri KarşılaştırmaTürkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü'nden Bir Sözcükkopuk (I)Şık, süslü, iyi giyinmiş, çalımlı, edalı (kimse).
*Merzifon ve köyleri -Amasya
Vazıldan *Divriği -Sivas
kopuk (II)Kısacık yün ve pamuk ipliği parçaları (halıcılıkta).
*Bor -Niğde
kopukHayta
Uşak
kopukKöpük
Artvin Yusufeli Uşhum köyü