Yukarıdaki sözcükler bende hiçbir anlam çağrıştırmıyor, zihnimde hiçbir nesnenin imgesini canlandırmıyor. Yani ne demeye geldiğini, zorlamama rağmen, anlamıyorum.
Ha Arapça, Farsça, İngilizce vs. ha uydurukça ne fark eder ki? Anlamını bilmedikten ve zihnimde bir imge uyandırmadıktan sonra ha uydurukça olmuş ha başka dillerden sonuçta hepsi Türk Dilini tahrip ediyor.
Lakin aşağıdaki sözcükler zihnimde bir imge canlandırıp, bu imgenin nesnel yansıyışı olarak anlamını(belki bazılarında biraz zorlasa da) bulabiliyorum.
Ası : Afiş, pankarta, tanıtım için yapılmış materyaller olarak anlamlandırabiliyorum.
Bildirmen : Bildirme işiyle görevli olan, tebligatçı vb. olarak anlamlandırabiliyorum.
Acıdaş : Bir acı ve sıkıntıyı birlikte yaşayan kişiler, zorluklarda kader birliği yapanlar olarak, biraz zorlayarak da olsa, anlamlandırabiliyorum.
Boğazlak: Pis boğaz, çok yemek yiyen, iştahı açık olarak biraz zorlayarak da olsa anlamlandırabiliyorum.
Çürükçe :Çürüğe çalan, çürümeye yüz tutmuş, sağlam olmayan olarak biraz anlamlandırabiliyorum.
Dalgı : Dalmak, farkında olmadan düşünceye dalmak, uyanık olunmasına rağmen çevrenin farkında olmamak olarak çokça zorlayarak da olsa anlamlandırabiliyorum.
Durduraç: Fren, durdurma aleti olarak kolayca anlamlandırabiliyorum.
Gözerimi : Gözün görebildiği uzaklık, gözün gördüğü yerler olarak kolayca anlamlandırabiliyorum.
Isın: Isınmaktan emir olarak anlıyorum ancak bu sözcük başka anlamlar yüklenmek amacıyla uydurulmuş gibi duruyor. Yani zihnimde ısınmaktan emir dışında hiçbir anlam imgesi çağrıştırmıyor.
Isıtaç: Isıtma gereci.
Işıtaç: Işıtma, aydınlatma gereci
İnerçıkar: Asansör
İzlek: Film, video vs. gibi görsel nesneler.
Düzçizer: Cetvel
Kalık: Bu kelimeyi uydurukça kabul etmemek gerekir. Evde kalmış kızlara denir. Kartlaşmış, zamanı geçmiş gibi anlamlar çağrıştırmaktadır.
Onulmaz: Bu kelimeyi uydurukça kabul etmemek gerekir. Anlamı çok belirgin ve herkesin anlayabildiği yerleşmiş bir kelimedir. İflah olmaz, tedavisi mümkün olmayan, hiç bir şeyin çare olmayacağı ümitsiz vaka gibi anlamlar çağrıştırmaktadır.
Önel: Öncelikli, önce gelen, önde yer alan olarak çokça zorlayarak da olsa anlamlandırabiliyorum.
Tapıncak: İbadet edilen, tapınılan, dini ritüellerin yapıldığı yer. Atsız Bey’de Uygur Masalında bu kelimeyi, verdiğim anlamlarda, kullanmıştır.
Tutu: İpotek ve güvence amacıyla alıkonan değerli şey karşılığında çok da yerinde ve anlamlı bir sözcük.
Tutumbilim: Ekonomi, tasarruf, iktisat bilimi karşılığında duyar duymaz anlamı zihinde yankı bulan bir sözcük.
Sütsü: Süte benzer, sütü anımsatır, sütü okşar, süt türevi, süt taklidi vs.
Süzek: Halk dilinde yaygın olarak kullanılan süzme işine yarayan alet, kevgir anlamında sözcük.
Yangı: Aşk, gizli gizli çekilen sevda, tutulma, karasevda.
___________________________________
Ası : Afiş
Bildirmen : Bildirme işiyle görevli olan, muhabir
Acıdaş : Bir acı ve sıkıntıyı birlikte yaşayan kişiler, dertortağı
Boğazlak: guatr*
Çürükçe : kangren*
Dalgı : uyanık olunmasına rağmen çevrenin farkında olmamak, gaflet
Durduraç: Fren, durdurma aleti
Gözerimi : Gözün görebildiği uzaklık, ufuk
Isın: kalori*
Isıtaç: Isıtma gereci, kalorifer
Işıtaç: Işıtma, aydınlatma gereci, lamba
İnerçıkar: Asansör
İzlek: tema*
Düzçizer: Cetvel
Kalık: tapon*
Onulmaz: Bu kelimeyi uydurukça kabul etmemek gerekir. Anlamı çok belirgin ve herkesin anlayabildiği yerleşmiş bir kelimedir. İflah olmaz, tedavisi mümkün olmayan, hiç bir şeyin çare olmayacağı ümitsiz vaka gibi anlamlar çağrıştırmaktadır. / çaresiz
Önel: mühlet*
Tapıncak: İbadet edilen, tapınılan, dini ritüellerin yapıldığı yer. Atsız Bey’de Uygur Masalında bu kelimeyi, verdiğim anlamlarda, kullanmıştır. / fetiş, put, totem
Tutu: İpotek
Tutumbilim: Ekonomi, tasarruf, iktisat bilimi
Sütsü: emülsiyon*
Süzek: Halk dilinde yaygın olarak kullanılan süzme işine yarayan alet, kevgir anlamında sözcük. / filtre
Yangı: iltihap*